CHP'li Yücel'den 'provokasyon' açıklaması: 'Bir avuç kendini bilmez'
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katıldığı şehit cenazesinde yaşanan provokasyon ile ilgili olarak “Genel Başkanımıza ve bizlere o saldırıyı yapanlar korkak ve karanlık güçlerin elinde maşa olmuş kullanışlı aparatlardır. Bu ve benzeri provokasyonlar bizi doğru bildiğimizi yapmaktan ve söylemekten alıkoyamaz” değerlendirmesini yaptı.
- Ege Postası
- 25.12.2023 - 19:47
- Güncelleme: 25.12.2023 - 22:12
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Utanç verici olan çözüm sürecinde karakollara ‘Terör örgütü PKK’yı görmezden gelin, müdahale etmeyin’ talimatı vermektir. Utanç verici olan, terör örgütünün elebaşısı Öcalan’ın mektubunu devletin ekranlarında okumaktır. Osman Öcalan’ı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi kanalı olan TRT’ye çıkarmaktır, utanç verici olan. Utanç verici olan teröristleri affetmek için Habur’da seyyar mahkeme kurmak, devletin hâkimlerini teröristlerin ayağına göndermektir. Sınırı koruyan Mehmetçiğe ‘çözüm süreci var’ deyip mermi bile vermemektir. Karakol baskınlarında Mehmetçiği mermisiz ve savunmasız bırakmaktır. 1999, 2000, 2001, 2002 yıllarında toplam 20 şehidimiz varken, 21 yılda binlerce evladımızın şehit olmasıdır, utanç verici olan. Mehmetçiği bile bile ölüme gönderen ellerden çıkmış bildirilere, bizim mürekkebimizin tek bir damlası bile düşmeyecek” dedi. Yücel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katıldığı şehit cenazesinde yaşanan provokasyon ile ilgili olarak da “Genel Başkanımıza ve bizlere o saldırıyı yapanlar korkak ve karanlık güçlerin elinde maşa olmuş kullanışlı aparatlardır. Bu ve benzeri provokasyonlar bizi doğru bildiğimizi yapmaktan ve söylemekten alıkoyamaz” değerlendirmesini yaptı.
CHP Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel; parti genel merkezinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel başkanlığında yapılan MYK toplantısının ardından, Genel Merkez’de basın toplantısı düzenledi. Yücel, özetle şu açıklamayı yaptı:
“İNSAN OLAN HERKESİN CANININ YANDIĞINDAN HİÇ ŞÜPHEMİZ YOK: Acımız büyük. 22-23 Aralık gecelerinde Pençe –Kilit Harekat operasyon bölgesinde 12 evladımızı şehit verdik. Piyade Teğmen Ramazan Günay, Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan, Piyade Uzman Onbaşı İsmail Yazıcı, Piyade Sözleşmeli Er Semih Yılmaz, Piyade Uzman Çavuş Abdulkadir İyem, Piyade Uzman Çavuş Ahmet Arslan, Piyade Sözleşmeli Er Emre Taşkın, Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca, Piyade Sözleşmeli Er Çağatay Erenoğlu, Piyade Sözleşmeli Er Cebrail Dündar, Piyade Sözleşmeli Er Enis Budak ve Piyade Sözleşmeli Er Kemal Aslan. Her birinin ayrı bir hikayesi var, her birinin arkalarında bıraktıkları evlatları, gözü yaşlı anaları, babaları ve eşleri var. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. İnsan olan herkesin canının yandığından hiç şüphemiz yok.
ARTIK CUMHURBAŞKANI’NIN ŞEHİTLERİMİZ ÜZERİNDEN AHKÂM KESMESİNE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK: Ancak biz CHP olarak, vatan savunmasında canlarını seve seve feda eden bu evlatlarımız için ‘canımız yanıyor’ sözünü söylemekten daha fazlasının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Artık Cumhurbaşkanı’nın şehitlerimiz üzerinden ahkâm kesmesine tahammülümüz yok. Artık, ‘Aile Bakanlığı, şehidimizin Tokat’taki kerpiçten evini yenileyecekmiş’ gibi haberlere tahammülümüz yok. İçeriksiz kınama metinlerinin yer aldığı A4 kağıtlarına, altına atılmış samimiyetsiz imzalara tahammülümüzün kalmadı. Şehitlerimize Suudi Arabistan Kralı kadar kıymet vermeyenlerin, terör örgütleriyle yarışan hainliklerine tahammülümüzün kalmadığı bir noktadayız. Zenginlerin, ‘Fakirlerin şehadeti üzerinden siyaset yapmasına’ artık tahammülümüz kalmadı. Şehitlerimizin tabutlarının yanı başından, siyaset yankılanan mikrofonlara tahammülümüzün kalmadığı bir noktadayız.
YAKIN GEÇMİŞTE KANDİL’DEN AKP’YE TEŞEKKÜR EDİLİYORDU: 13 Ağustos 2012'de bir AKP Genel Başkan Yardımcısının ‘Birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis toplanmaz’ dediğini unutmadık. Biz, emperyalizme karşı milli mücadele vermiş, Cumhuriyeti kurmuş bir partiyiz. AKP ise terör örgütleriyle müzakere masasına oturan partidir. Yakın geçmişte Kandil’den AKP’ye teşekkür ediliyordu. Şimdi kalkmış imzaladığınız kâğıt parçası üzerinden bize milliyetçilik taslıyorsunuz. Önce şu sorulara makul ve mantıklı cevap verin: Milli Savunma Bakanı Gazi Meclis’i neden bilgilendirmiyor? Ulusal yas ilan etmek için ne bekliyorsunuz? İdlip'te 36 evladımız şehit olurken, ‘Rusya’dan hesap soracağız’ dediniz; eliniz güçlü olsun istedik ve CHP olarak Gazi Meclis’ten çıkan ortak bildiriye imza atmıştık. Ne oldu? Putin’in kapısında dakikalarca bekletilmekten başka bir şey oldu da bizim mi haberimiz yok? 12 şehidimizin de 21 yıldır ülkemizin dört bir köşesine ateş düşmesinin sorumlusunun da ‘Bölücü örgütü bitirdik’ yalanıyla günü kurtarmaya çalışan AKP olduğunu biliyoruz. Bizim terörle ilgili hiçbir sorumuza yanıt vermeyen, sorumluluk almaktan kaçan ve sorumluluğu hep başkalarının üzerine atan bir iktidarla aynı A4 kâğıdının üzerinde buluşup ona meşruiyet kazandırmayacağız.
ANKARA’DA ŞEHİT CENAZESİ VARKEN MECLİS’TE MANGAL PARTİSİ YAPANLAR BİZE BİLDİRİ DAYATAMAZ: Bir grup trol, havuz medyası bizi linç edecek diye gerçekleri söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Ankara’da şehit cenazesi varken Meclis’te mangal partisi yapanlar bize bildiri dayatamaz. Şehit haberleri ile yüreğimiz dağlanırken TRT’de müzik yayınlayanlar bize bildiri dayatamaz. Bu milletin evlatları vatan savunmasındayken hiçbir şey yokmuş gibi davrananlar bize milliyetçilik taslayamaz. AKP ‘Milli Yas’ ilan edemiyor, ama aslında milletimiz kendi yasını ilan etti. Çünkü 12 eve düşen ateş, 85 milyonu yakıp kavurdu ve kahretti. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in talimatı ile CHP’li belediyelerde de üç gün süreyle kutlama, konser kültür ve sanat etkinlikleri gibi organizasyonlar gelen şehit haberleri sonrasında ertelendi.
BİR AVUÇ KENDİNİ BİLMEZİN ÇIKARDIĞI PROVOKASYON…: Dün, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’le birlikte, Manisa'daki şehidimiz Piyade Sözleşmeli Er Enes Budak’ın naaşını Akhisar Hava İndirme Komutanlığı’nda karşılayarak, Manisa Saruhan Bey Camii’nde son yolculuğuna uğurladık. Şehit cenazesinde, şehidimizin aziz hatırasına saygısı olmayan bir avuç kendini bilmezin çıkardığı provokasyonun amacının ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu provokasyona Manisa'dan katılanların parti aidiyetleri dikkat çekiyor. Hepsi tek tek tespit ediliyor. Şehidimizin ailesi ve yakınları provokasyona izin vermedi. Onlar Genel Başkanımızın arayarak yapılanlardan büyük üzüntü duyduklarını ilettiler. Genel Başkanımıza ve bizlere o saldırıyı yapanlar korkak ve karanlık güçlerin elinde maşa olmuş kullanışlı aparatlardır. Bu ve benzeri provokasyonlar bizi doğru bildiğimizi yapmaktan ve söylemekten alıkoyamaz.
ÖNCE SAVUNMA BAKANINIZA, 24 SAATTE 12 EVLADIMIZI NEDEN ŞEHİT VERDİK, ONUN HESABINI SOR: Kolay siyasete alışan ve CHP’den yükselen itiraz karşısında ne yapacağını şaşıran Ömer Çelik, aklınca bizi eleştirmiş. CHP’nin, terör karşısında kendi bildirisini yayınlamasından rahatsız olmuş. ‘Ortak bildiriye imza atmaması utanç vericidir’ demiş. Sayın Ömer Çelik, sana sesleniyorum. Sen önce Savunma Bakanınıza, 24 saatte 12 evladımızı neden şehit verdik, onun bir hesabını sor bakalım. Sonra Bakanınıza; Mehmetçiğimiz sınırda canını dişine takmış teröristlerle çatışıp şehit olurken, şimdiye kadar yayınlanan bildirilerden, atılan imzalardan sonra ne yapıldı, kaç evladımız şehit düştü; onu sor.
MEHMETÇİĞİ BİLE BİLE ÖLÜME GÖNDEREN ELLERDEN ÇIKMIŞ BİLDİRİLERE, BİZİM MÜREKKEBİMİZİN TEK BİR DAMLASI BİLE DÜŞMEYECEK: Utanç verici olan nedir biliyor musun Ömer Çelik. Çözüm sürecinde karakollara ‘Terör örgütü PKK’yı görmezden gelin, müdahale etmeyin’ talimatı vermektir. Utanç verici olan; alçak terör örgütü PKK'yı muhatap alıp Oslo'da masaya oturmaktır. Sonrasında da ‘Biz görüşmedik devlet görüştü’ demek yüzsüzlüktür, pişkinliktir, utanmazlıktır. Utanç verici olan; terör örgütünün elebaşısı Öcalan’ın mektubunu devletin ekranlarında okumaktır. Osman Öcalan’ı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin resmi kanalı olan TRT’ye çıkarmaktır, utanç verici olan. Utanç verici olan teröristleri affetmek için Habur’da seyyar mahkeme kurmak, devletin hâkimlerini teröristlerin ayağına göndermektir. Sınırı koruyan Mehmetçiğe ‘çözüm süreci var’ deyip mermi bile vermemektir. Karakol baskınlarında Mehmetçiği mermisiz ve savunmasız bırakmaktır. 1999, 2000, 2001, 2002 yıllarında toplam 20 şehidimiz varken, 21 yılda binlerce evladımızın şehit olmasıdır, utanç verici olan. Mehmetçiği bile bile ölüme gönderen ellerden çıkmış bildirilere, bizim mürekkebimizin tek bir damlası bile düşmeyecek.
Ülkemizde terör uzun yıllardır en temel sorunlardan biri. Terörle mücadele, siyasi ve askerî açıdan bütünlüklü bir politika, istikrar, açıklık ve hassasiyet gerektirir. AKP iktidarının terörle mücadele politikalarına baktığımızda ise gördüğümüz; sürece göre şekillenen, istikrarı olmayan, kapalı kapılar ardında yürütülen sözde bir mücadele. Milletleri tasada ve kıvançta birleştiren milli ve ortak değerlerimiz ve hassasiyetlerimiz, AKP tarafından her zaman günü birlik siyasetin malzemesi haline getiriliyor. Oysa terör, günübirlik siyasetin malzemesi yapılmayacak kadar önemli, iktidar hırsına kurban edilmeyecek kadar hassas bir konudur. Çünkü söz konusu olan vatandır, söz konusu olan Mehmetçiktir.
TERÖRİSTLERİ BİLE SEÇİM MALZEMESİ OLARAK KULLANAN BİR PARTİ İLE AYNI TARAFTA OLAMAYIZ: Biz hiçbir siyasi partinin istikbalini bu memleketin sınır güvenliğinden, bu memleketin terörle mücadelesindeki başarısından daha üstün görmüyoruz. Bu nedenle de terörle mücadeleyi tutarlı bir siyasi çizgide götürmeyen, teröristleri bile seçim malzemesi olarak kullanan bir parti ile aynı tarafta olamayız.
Bu ülkede millet iradesinin tecelli ettiği yüce meclisi, operasyonlarla ilgili bilgilendirmekten imtina edenlerin, terörle mücadeledeki samimiyetlerine inanmıyoruz. Millî Savunma Bakanlığı’nın sayfasında, ‘başarıyla tamamlandı’ yazan Pençe Operasyonlarında neden bu kadar çok şehit verdiğimizi öğrenmek istiyoruz. Bu ülkede terörü ve başta alçak, hain, bölücü terör örgütü PKK olmak üzere tüm terör örgütlerini lanetliyoruz.”
“SİYASET ÜRETMEYE ÇALIŞANLAR YA DA BAZI ŞEYLERİN ÜZERİNİ ÖRTMEYE ÇALIŞANLAR KENDİLERİDİR”
Deniz Yücel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Meclis’te beş siyasi parti grubunun imzaladığı bildiriye CHP Grubu’nun imza atmaması ile ilgili soru üzerine Yücel, şunları söyledi:
“Şu metin, ortak metin, siyasi partilerin imzaladığı metin; terörü ve terör saldırılarını kınıyor. Bizim metnimiz, terörü ve terör saldırılarını lanetliyor. Bu metin, başsağlığı diliyor ve ‘terör ve şiddetin hiçbir zaman hedefine ve amacına ulaşmayacağını ifade ediyor. Bizim metnimizde diyoruz ki, Bizim Mehmetçiğimiz neden şehit düştü. Biz bu konuda, TBMM’de Milli Savunma Bakanı’nın Gazi Meclis’e gelerek; milletvekillerini ve Genel Kurul’u bilgilendirmesini istiyoruz. Bu metinler, bu bilgilendirmeler yapıldıktan sonra; siyasi partiler aydınlatıldıktan sonra 12 Mehmetçiğimizin iki günde şehit düşmesinde sorumluluğu olanlar var mı, bir ihmal var mı, alınması gereken önlemlerin hepsi alındı mı; konuşulup, tartışıldıktan sonra imzalanması gereken metinler. Bu metinler, kaptıkaçtı bir şeklide, gelin ortak metin hazırlayalım, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne yapılan saldırılar amacına ulaşamayacaktır’ diyerek; samimiyetsiz, şehitlerimizi ve terörle mücadeleyi hafife alarak lalettayin bir metin kaleme alarak hazırlanacak ve açıklanacak metinler değildir.
Biz CHP olarak bu soruların cevaplarını istedik. Milli Savunma Bakanı’nın bu soruların cevaplarını vermesini ve Meclis’i aydınlatmasını istedik. Ondan sonra eğer gerekirse, ortak bir metnin hazırlanıp imzalanabileceğini ve kamuoyuyla paylaşılabileceğini ifade ettik.
CHP’nin bu olayın en ince detaylarını sorgulamakta, araştırmakta siyaset yapılıyor gibi yorumlanması doğru değildir. Aksine böyle geçiştiren ortak açıklamalarla bazı sorumluların ve sorumlulukların üzerini örtemeye çalıştıklarını biz çok iyi biliyoruz.
Dünyada asker millet olan çok az toplum vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayan Türk milleti, bizim vatandaşlarımız, bizim toplumumuz; asker bir millettir. Her evden asker çıkar. Biz askerlerimizi ellerine kına yakarak askere göndeririz. Bu soruları sormak; bu olayın perde arkasındaki sorumluları ya da ihmaller zincirini araştırmak, soruşturmaz görevimizdir. Biz burada görevimizi yapıyoruz. Siyaset üretmeye çalışanlar ya da bazı şeylerin üzerini örtmeye çalışanlar kendileridir.”
Yorum Yazın