CHP'li Yücel iki dileğini anlattı: MEB Bakanından ve tarikatlardan kurtulalım!
CHP Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği Eğitim Maratonu’nun 17. Oturumu olan “Afetler Ülkesinde Eğitim” oturumunda yaptığı konuşmasında, "Her gün aklımın bir köşesinde olan ve bu ülkenin pırıl pırıl evlatlarının geleceğine yönelik kaygılarımdan dolayı gerçekten gönülden istediğim iki dileğimle sözlerime son vermek istiyorum. İlk dileğim, Mevcut Milli Eğitim Bakanı’ndan kurtulmamız… Kurtulalım ki bilimsel, laik, çağdaş eğitim sistemimizi yeniden ayağa kaldırabilelim. İkincisi de şudur; Milli eğitim sistemimizin cemaat ve tarikatlardan tamamıyla arındığı, eğitim ile tarikat sözcüğünün, eğitim ile cemaat sözcüğünün yan yana dahi gelmediği, yobazlığın, sapkınlığın çocuklarımızın yakasından düştüğü günlere en kısa sürede kavuşmayı diliyorum. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının asla ve asla taviz vermeyeceği yegane konulardan biri de budur" dedi.
- Ege Postası
- 19.07.2024 - 12:04
- Güncelleme: 19.07.2024 - 12:14
CHP Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Cumhuriyet Halk Partisi’nin düzenlediği Eğitim Maratonu’nun 17. Oturumu olan “Afetler Ülkesinde Eğitim” oturumunda konuştu. Sabaha karşı 04:15 saatlerinde sunulmasına başlayan Yücel, geçen yıl bugün 6 Şubat depreminin yaşandığı saniyelerde, şunları dile getirdi:
İLK GÖZDEN ÇIKARILAN EĞİTİM OLDU
“24 saat kesintisiz bir şekilde, eğitimin her yönüyle konuşulduğu bu “Eğitim maratonu” eylemi son derece önemli ve anlamlı…
Cumhuriyet Halk partisi olarak en çok önemsediğimiz alanlardan biri eğitim… İnanıyorum ki, buradan önemli ve ders alınacak bir sonuç bildirgesi çıkacak. Üzerinde konuştuğumuz “Afet dönemlerinde eğitim” dediğimizde açıkçası aklıma şöyle bir benzetme geliyor. Devlet dairelerinde evrak dolaplarında “Yangında ilk kurtarılacak” diye bir yazı yazar. Ben Türkiye’deki mevcut iktidarın eğitime bakış açısına baktığımda, bir afet anında eğitimi “İlk gözden çıkarılacak” alan diye kodladığını düşünüyorum. Bir kere şunu biliyoruz. Mevcut iktidar eğitimli bir toplum istemiyor. Okuyan, araştıran, sorgulayan, itiraz eden bir nesil yetişsin istemiyor. İşte yola çıkarken yada işe başlarken böyle bir mantaliteyle işe başlarsanız Eğitimi “İlk gözden çıkarılacak” alan olarak belirlersiniz.”
EĞİTİM, AFET ZAMANLARINDA DA KESİNTİSİZ SÜRMELİ
“Afet dönemleri, hayatın her alanının ciddi kesintiye uğradığı dönemler…
Bu dönemlerde eğitimin kesintisiz bir şekilde sürdürülebilmesi çok ama çok önemli… Ülkemiz afetler açısından yüksek riskli bir ülke…
Dolayısıyla afet sonrasında, en küçüğünden en büyüğüne çocuklarımıza, öğrencilerimize eğitim olanaklarını hızlı ve güvenli bir şekilde sağlayacağımız bir mekanizma kurulması gerekiyor. Ancak bu dönemlerde bizim ülkemizde, ilk feragat edilen alan da maalesef “eğitim” oluyor… Afet dönemi - normal dönem diye ayırmadan şu tespiti rahatlıkla yapabiliriz; Toplumun en kırılgan grupları kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve ekonomik olarak dezavantajlı kesimler.
Bu kesimler, her türlü olumsuz etkiyi çok daha derinden hisseden, yaşayan kesimler. Dolayısıyla zaten daha korumasız ve kırılgan olan bu kesimler afetin sonuçlarından çok daha fazla etkileniyor.
Bunun yanında ekonomik olarak dezavantajlı kesimlerde, nitelikli eğitim hakkının, aslında bir sınıfsal sorun olduğu da karşımıza çıkıyor. Afet olmayan dönemlerde de bu grupların önemli hak mağduriyetleri olduğunu, nitelikli eğitime ulaşma konusunda sorunlar yaşadığını biliyoruz. Afet bu olumsuz tabloyu daha da yıkıcı hale getiriyor. Biz afetler ülkesiyiz… Her felakette eğitim durma noktasına gelirse, bu ülke bir adım bile ileri gidemez. Şu anda, 1 saat sonra, 1 ay sonra ya da 1 yıl sonra büyük ve yıkıcı bir deprem yaşanabilir. Bunun saati, günü, zamanı yok… O zaman afetler açısından “her an olacakmış gibi” hazırlıklı olmak gerekiyor.”
İZMİR DEPREMİNDEN 4 YIL SONRA GELİNEN NOKTA AYNI…
“Mesela, İzmir’de 30 Ekim 2020’de yaşadığımız depremde 128 okul yıkım kapsamına alındı… Üzerinden yaklaşık 4 sene geçmiş olmasına rağmen yeniden inşa edilen okul sayısı 35’lerde… Demek ki hazırlıklı değiliz… Millî Eğitim Bakanlığı, tabii ki bu konuda da çok eksikli… Ama parasız, eşit, nitelikli, Çağdaş, laik ve bilimsel eğitimde sınıfta kalan Millî Eğitim Bakanlığı’nın deprem sonrasında “eğitime erişim hakkı” konusunda başarılı olacağına zaten ihtimal vermiyorduk.”
HATAY’DA OKULA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN ORANI DEPREMDEN SONRA YÜZDE 93’TEN YÜZDE 10’A DÜŞTÜ
“Peki ne yapılması gerekiyor? Bunu bir baba, bir hukukçu, bir milletvekili ve bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak değerlendirdiğimde; Öncelikle, Bu işe bir bütçe ayırmak gerekiyor. Bu bütçeyi de doğru kullanmak gerekiyor. Yani tarikat ve cemaatlere akıtılan bütçe, okulların taraması ve sağlamlaştırılmasına ayrılsaydı, Hatay’da dersliklerin %45,4’ü kullanılamaz hâle gelmezdi herhalde... Sonrasında ne yapmak gerekiyor? Mesela elimde bazı rakamlar var.. Eğitim Reformu Girişimi raporuna göre; depremin etkilediği illerde depremden önce okula devam eden öğrencilerin %22’lik kısmı, depremi takip eden eğitim öğretim döneminde okula gitmemiş… Tüm çocuklarının okula gittiğini söyleyen ailelerin oranı ise %61,9… Pazarcık ve Hatay’daki Çocuk Yaşam Merkezleri’nde yapılan çalışmaya göre çocukların %93’ü deprem öncesinde okula devam ederken, Deprem sonrası bu oran %10’a gerilemiş… Bu rakamları, deprem sonrasında feda edilen eğitim tablosunu ortaya koyması açısından çok çarpıcı buluyorum.”
ÖĞRETMENİ, DEPREM DEĞİL AKP İKTİDARI YIKTI…
“Öğretmenlere de sahip çıkılmadı… Kamuda çalışan öğretmenler ekonomik açıdan bir nebze belki daha iyi durumdaydı ama; Özel okul öğretmenleri ancak koşulları varsa işsizlik maaşından faydalanabildi, Kısa çalışma ödeneği alabilenler ise çalıştıkları okulları kapananlardı. İki koşulu da sağlamayan öğretmenler günlük 133,44 TL nakdi ücret desteği alabildiler. Gerçekten çok trajik bir tablo…”
CHP’Lİ YÜCEL: “İKİ DİLEĞİM VAR”
“Her gün aklımın bir köşesinde olan ve bu ülkenin pırıl pırıl evlatlarının geleceğine yönelik kaygılarımdan dolayı gerçekten gönülden istediğim iki dileğimle sözlerime son vermek istiyorum. İlk dileğim, Mevcut Milli Eğitim Bakanı’ndan kurtulmamız… Kurtulalım ki bilimsel, laik, çağdaş eğitim sistemimizi yeniden ayağa kaldırabilelim. Kurtulalım ki adından da anlaşılacağı üzere ideolojik kaygılarla dayatmacı bir anlayışla getirilen “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” denen saçmalıktan pırıl pırıl evlatlarımızı kurtarabilelim. İkincisi de şudur; Milli eğitim sistemimizin cemaat ve tarikatlardan tamamıyla arındığı, eğitim ile tarikat sözcüğünün, eğitim ile cemaat sözcüğünün yan yana dahi gelmediği, yobazlığın, sapkınlığın çocuklarımızın yakasından düştüğü günlere en kısa sürede kavuşmayı diliyorum. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının asla ve asla taviz vermeyeceği yegane konulardan biri de budur.”
Yorum Yazın