CHP’li Beko'dan iktidara salvo: Devlet bu enkazın altında kaldı
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, bugün yapılan basın açıklamasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Kahramanmaraş depremi üzerinden yüklendi. Depremin sorumlusu olarak Cumhurbaşkanını işaret eden Beko, "Devlet, bu enkazın altında kaldı. Lanet olsun diyorum. İnsanlar toprak altında çırpınırken, bizlerden yardım beklerken Cumhurbaşkanının kullandığı ifadeler bizleri yıktı. Evlerinizi yapacağım deyip 10’ar bin lira vereceğim demesi bu ülkedeki en büyük ihanetlerden birisi" dedi.
- Ege Postası
- 20.02.2023 - 20:33
- Güncelleme: 20.02.2023 - 23:05
BERİVAN KAYA/EGEPOSTASI- Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrasında yürütülen süreci değerlendirdi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun da katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında hükümete ardı ardına tepkiler yükseldi.
"SUÇLUSUNUZ, YARGILANACAKSINIZ"
Cumhuriyet tarihi boyunca gerçekleşen depremlerden ders alınmadığına dikkat çeken TMMOB İKK Dönem Sekreteri Aykut Akdemir açıklamasında, "Afeti felakete dönüştüren tüm sorumlular yargı önünde hesap vermelidir. Depremler sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok ülkesinde gerçekleşiyor. Cumhuriyet tarihimiz boyunca gerçekleşen depremlerden ders alınmamıştır. Yaşadığımız her afet uygulanan politikalar nedeniyle felakete dönüşmektedir. Sizin uyguladığınız bu politikalar zamana yayılmış örgütlü bir cinayet faaliyeti dışında hiçbir anlam taşımamaktadır. Son yaşadığımız depremde on binlerce insanın kanı ellerinize bulaştı. Suçlusunuz, yargılanacaksınız. Açıklanan resmi rakamlar gerçeklikten uzaktır. Hava fotoğraflarına baktığımızda yıkımın boyutları oldukça ağırdır. Açıklanan rakamlar ise iyimserdir. Yıkım yaşanan bölgede deprem öncesi nüfus dikkate alınarak hayatını kaybeden vatandaşların sayısı hiçbir tereddütte yer vermeden açıklanmalıdır" ifadelerini kullandı.
BEKO: DEPREMİN SORUMLUSU ERDOĞAN’DIR
Depremin sorumlusu olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, "Depremden bir gün sonra deprem bölgesindeydim. Diyarbakır’da 4 gün, Gaziantep’te 5 gün kaldım. Enkaz altındaki çocukların, kadınların seslerini günlerdir kulaklarımda. 3 gün orada Kızılay’ı beklediler, AFAD’ı beklediler, askerleri beklediler yani devleti beklediler ama benim olduğum bölgede ne Diyarbakır’da ne de Antep’te maalesef devlet yoktu. İki gün önce Nurdağı’ndaydım orada köyleri dolaştık inanın 12. günde orada Kızılay çadırlarını göremedik. Orada vatandaşlar çırpındı, kendi elleri ile enkazları kazdılar. Ben buradan bir kez daha lanetliyorum, lanet olsun. Bu depremin sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dır. Devlet, bu enkazın altında kaldı. Lanet olsun diyorum tekrardan. İnsanlar toprak altında çırpınırken, bizlerden yardım beklerken Cumhurbaşkanının kullandığı ifadeler bizleri yıktı. İnsanlar kurtulmayı beklerken evlerinizi yapacağım deyip 10’ar bin lira vereceğim demesi bu ülkedeki en büyük ihanetlerden birisidir" dedi.
"TOPLUM YARARINA DEĞİL SERMAYE ÇIKARLARINA"
TMMOB adına basın açıklamasını okuyan ŞPO Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Ekinci son 20 yılda her afetin felakete dönüştüğünü öne sürerek, "Ülkemiz sahip olduğu jeolojik yapısı ile Alp-Himalaya Deprem Kuşağında yer almaktadır. Depremler sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok ülkesinde gerçekleşmektedir. Ancak cumhuriyet tarihi boyunca depremlerden ders alınmamış, her deprem unutulmayacak felaketlerin yaşanmasına neden olmuştur. Gelişmiş ülkelerde mühendislik prensipleri, bilim ve akıl ile depremin yaratacağı zararlar önlenebilmekte veya azaltılabilmektedir. Bütün bunlar bilimsel ve teknik gelişmeler ışığında devletin şehircilik faaliyetlerini deprem riskini göz önünde bulundurarak yapmasıyla mümkündür. Ülkemizde özellikle de son 20 yılda kentleşme politikalarının toplumun ortak yararından ziyade sermayenin çıkarları doğrultusunda yönetilmesinden kaynaklı yaşadığımız her afet felakete dönüşmektedir" dedi.
"DENETİMSİZ MÜTEAHHİT CEHENNEMİ"
İktidara denetimsizlik üzerinden yüklenen Yusuf Ekinci, "Yaşadığımız coğrafyanın deprem kuşağında yer aldığı bilinen bir gerçek olmasına rağmen devletin kurumlarınca yerleşim alanları belirlenmesi, yapılaşmaya ilişkin kararlar alınması, uygulanması ve denetlenmesiyle ilgili tüm idari işlemlerin deprem gerçeği ve bilimsel veriler dikkate alınmadan gerçekleştirilmiş olması söz konusu felaketlerin sebebidir. Doğa kaynaklı afetlerin felakete dönüşmesindeki kamu sorumluluğunun, “asrın felaketi” söylemi ile gizlenmesine izin vermeyeceğiz. Sizin bu politikalarınız zamana yayılmış örgütlü bir cinayet faaliyetinden başka bir anlam taşımamaktadır. Rant politikalarınızın önünde “akıl dışı” engel olarak tanımladığınız TMMOB’un anayasadan ve kanunlardan kaynaklanan yetkilerini, “mühendislik, mimarlık ve planlama vesayeti kalkıyor” propagandası eşliğinde gasp ettiniz, ülkeyi kayıtsız ve denetimsiz müteahhit cehennemine çevirdiniz" ifadelerine yer verdi.
"10 MİLYONDAN FAZLA ANAYASAYA AYKIRI YAPI"
Mühendislik hizmeti almamış, imar mevzuatına ve yürürlükteki plan kararlarına aykırı 10 milyondan fazla yapının anayasaya aykırı ancak kağıt üzerinde “yasal” düzenlemelerle yapı stokuna dahil edildiğine dikkat çeken Ekinci, "Devletin vatandaşın can güvenliğini sağlama sorumluluğundan sıyrılmak için yaptığınız yasal düzenlemeye “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.” şeklinde hüküm eklediniz, cana olası kastta bulundunuz. Son yaşadığımız depremde on binlerce insanın kanı elinize bulaşmıştır. Ülkemizin kamu kaynaklarını, vatandaşların sağlıklı ve güvenli kentlerde yaşamasını sağlamak yerine, hasta garantili şehir hastaneleri, geçiş garantili otoyollar, uçuş garantili havalimanlarına aktardınız. Yaşadığımız felaketlerde sorumluluk almak yerine, imar planlarında getirdiğiniz yoğunluk artışlarıyla kentlerimizi cehennem, vatandaşları ise uzun yıllar bankaların müşterisi haline getirdiniz" dedi.
TMMOB’dan yıkılan kentleri yeniden inşa etmek için 18 öneri;
1. Deprem sonrası Osmaniye'de oluşturulan geçici barınma alanında yangın çıktığı görülmüş, Diyarbakır'da kurulan geçici barınma alanının ise taşkın alanına kurulduğu tespit edilmiştir. Vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için kamu idarelerince oluşturulan geçici barınma alanları, yeni felaketlere kapı aralamadan, uluslararası standartlara ve meslek odalarımızın yayınladığı kılavuzlara uygun bir şekilde planlanmalıdır.
2. Yıkım yaşanan bölgede hasar tespit çalışmaları mevzuatın öngördüğü şekilde eksiksiz bir şekilde tamamlanmalıdır. Enkaz kaldırma çalışmaları başlamadan önce savcı ve uzman bilirkişiler tarafından binalardan örnekler alınmalı, tespit ve belgelemeler herhangi bir tereddüte yer bırakmadan yapılmalıdır.
3. Yıkılmış bulunan kamu kurumlarına ait evrak (özellikle belediye ve laboratuvar) koruma altına alınmalı, yıkılmamış kamu binalarındaki evrak olası tahrifat ve imha edilmeye karşı koruma altına alınmalıdır.
4. Bölgede yıkım kaynaklı asbest ve diğer toksik kimyasal gazları içeren tozun solunması ile kanser başta olmak üzere ciddi sağlık problemleri oluşacaktır. Yürütülen çalışmalarda bu nedenle bölgede toza karşı yüksek koruyucu özelliği bulunan FFP2 ve FFP3 türü maskelerin kullanılması, enkaz kaldırma ve yıkım sürecinde gerekli önlemlerin ivedilikle alınması, personele ve bölgede yaşayanlara koruyucu ekipmanların sağlanması gerekmektedir.
5. Enkaz çalışmaları ile alandan kaldırılan hafriyatın içerdiği asbest ve tehlikeli atıklardan uygun koşullarda arındırılması, gerekli tedbirlerin alınması, hafriyat içerisindeki geri dönüşebilen malzemelerin mevzuata uygun geri dönüşümü sağlanması, hafriyatın depolanacağı alanların yer seçimi ve depolama koşullarının çevre ve halk sağlığı sorunlarına yol açmayacak biçimde yönetilmesi, depolama alanları ve koşulları ile ilgili kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmektedir.
6. Bu deprem, bir kez daha göstermiştir ki, ovalar, sulak alanlar yerleşim açısından riskli alanlardır. Kahramanmaraş depreminde, 400 km yüzey kırığı olan fay üzerinde yer alan binalar ya yıkılmış, ya da ağır hasar görmüştür. Depremde büyük hasar alan illerimizin dışında onlarca ilimiz ve yüzlerce yerleşim merkezimiz, her an yıkıcı deprem üretecek diri fayların üzerindedir. Yeni yerleşim alanlarının belirlenmesinde, geometrisi ve tehlike düzeyi paleosismolojik çalışmalarla belirlenen diri faylar, sakınım bantları ile her ölçekteki imar planlarına işlenerek plan kararlarına yansıtılmalıdır. Bunun yanında söz konusu çalışmalarla belirlenecek risk haritası ulusal veri tabanına işlenerek özel zeminler için alanında uzman mühendislerce proje ve denetimi yapılmalı, bazı zemin ve imar durumu zorunluluklarına göre sismik izolatör zorunlu hale getirilmelidir.
7. Kahramanmaraş depremi, bir kez daha yapı denetim sisteminin sorunlu olduğunu ortaya koymuştur. Yapı denetimi, zemin ve temel etütleri saha çalışmalarının ve zemin iyileştirmelerinin yerinde denetleneceği, meslek odalarının da sorumluluk üstleneceği yeni bir yapılanma ile ilgili tüm meslek disiplinlerinin içinde yer alacağı dönüşümü mutlaka gerçekleştirmelidir.
8. Hasar tespit çalışmaları, yerbilimsel etütler, doğal ve yapay eşikler, kültürel ve doğal varlıklar, çevresel, sosyo-ekonomik vb. hususlara ilişkin ayrıntılı analiz ve sentez çalışmaları yapılmalıdır.
9. Deprem başta olmak üzere bölgelerde yaşanması muhtemel tüm doğa ve insan faktörlü risklere ilişkin hazırlanacak imar planlarıyla ilişkili bütünlüklü bir afet sakınım planı hazırlanmalıdır.
10. Üst ölçekten alt ölçeğe doğru mevcut durumda yer alan bütün plan kararları söz konusu analizler doğrultusunda Çevre Düzeni Planı ve Nazım İmar Planları hazırlanmalıdır.
11. İmar afları bir daha gündeme getirilmeyecek şekilde anayasaya suç olarak eklenmelidir.
12. Deprem sonrasında hasar gören kültürel ve doğal varlıklarımız koruma altına alınmalı, yeniden inşa sürecinde koruma mevzuatına uyulmalıdır.
13. Yeniden inşa sürecinde yeni eşitsizlikler yaratmadan vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşamasını sağlayacak, çevresel, sosyal ve teknik altyapı alanları sürdürülebilir, kalıcı çözümler üreten yasalar ve yönetmelikler kapsamında uygun şekilde kurgulanmalıdır.
14. Gelecekte olması muhtemel yeni depremlerde riskin minimize edilmesi için yapılacak tüm çalışmalarda kamu yararının merkezde olduğu, bilimsel ve teknik gerekçeler dikkate alınmalıdır.
15. Mühendislik programlarına akreditasyon zorunluluğu getirilmeli ve proje kontrollerinde görev alanların yetkinlikleri sağlanmalıdır.
16. Müteahhitlik sistemi baştan sona yenilenerek firma yaptığı yapının hem projesinden hem imalatından sorumlu olmalı, ilgili meslek odalarınca denetimi yapılmalıdır.
17. Barınma hakkının temel bir insan hakkı olduğundan hareketle ülkemizde uygulanan kentsel politikalar nedeniyle konutu yatırım aracına dönüştüren kredi teşvikleri, kamu mülklerinin satışı, yabancı konut satışı, kira ve konut fiyatlarının denetlenmemesi, vergilendirmenin adil yapılmaması vb. tüm iş ve işlemlerden vazgeçilmelidir. Anayasanın 56 ve 57.maddelerinde de açıkça belirtildiği üzere tüm vatandaşlarımız için sağlıklı ve güvenli konut alanları planlanmalıdır.
18. Yapılacak tüm çalışmalarda meslek odalarımızın bilgi birikiminden faydalanılmalı, mesleki denetimi konusunda yetkili kurumun TMMOB olduğuna ilişkin gerekli yasal düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir.
Yorum Yazın