Dolar 34,2557
%0.05
Euro 37,6515
%0.05
Altın 2.912,740
%-0.3
Bist-100 9.066,00
%-0.48

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Camiler bile delik deşik!

Camiler bile delik deşik!

Amberin Zaman dün Barış sınır kapısından Suriye’ye geçti, Kilis’e 7 km uzaktaki Azzaz’da dolaştı, Hür Suriye Ordusu ile konuştu

  • Ege Postası
  • 26.07.2012 - 17:31
 Suriye yanıyor. Suriye halkı kırılıyor. Sivil, kadın, çocuk, yaşlı demeden 1.5 senedir Esad rejimi ölüm saçıyor. Tam burnumuzun dibinde. Ve ilk kez dün bu savaşın yarattığı travma ve tahribatı kendi gözlerimle gördüm. İlk defa Suriye’yi masa başından yazmıyorum. Dün halk ayaklanması başladığından beri ilk kez Suriye’ye döndüm. Ve gördüklerim karşısında “Neden daha önce gelmedim” dile içimi derin bir utanç kapladı. Nedeni basit: Korkuyordum

DÜN bir grup gazeteciyle birlikte Kilis’in Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan geçtik. 2 kilometre yürüdükten sonra Hür Suriye Ordusu’nun geçen pazar ele geçirdiği Babü’s-selam’dan (Barış Kapısı’ndan) Suriye’ye giriş yaptık. Kapıda bizi karşılayan Hür Suriye Ordusu militanları, “Hür Suriye’ye hoş geldiniz” dediler. Daha gümrük binasında savaşın izleriyle karşılaştık. Mermilerin delik deşik ettiği camlar... Yerlerde boş mermi kovanları... Ama 7 kilometre ötedeki Azzaz kentine vardığımızda işte o zaman savaş en çıplak haliyle dikildi karşımıza. Kent girişindeki koskocaman cami delik deşik, bir enkaz halinde duruyordu. Caminin avlusunda Suriye ordusuna ait Sovyet yapımı bir tankın kalıntıları, yaşananların ipuçlarını veriyordu. Civarda en az 3 tane daha tank yakılmış haldeydi. Caminin çevresindeki bütün evler yarı yıkık. Birçok evin duvarlarında tank mermilerinin açtığı kocaman delikler var.

SANKİ DEPREM BÖLGESİNDEYİZ

Sanki deprem bölgesindeyiz. Ölümün kokusu var hala havada. Ne su ne elektrik, ne de gıda var kentte. Zaten birçok militan oruç tutuyor. Sokaklarda yıkıntıların arasında gördüğümüz küçük pembe bir çocuk terliği, bir gecelik ve oyuncak ayı, bir zamanlar burada normal bir yaşantının sürdüğünü hatırlatıyor bizlere. Şehirde devreye gezen Hür Suriye Ordusu militanları, Azzaz’da yaşananları sakin bir şekilde aktarmaya başladı. Şubat ayında Esad’ın askerleri 40 küsur tankla kenti abluka altına almış. Cami dahil kentin stratejik noktalarına yerleşip terör estirmiş. Keskin nişancılar, adının İdo olduğunu söyleyen bir militana göre her gün ikişer üçer sivili rastgele öldürüyormuş. Halk korkudan civar köylere göçmüş ve akabinde muhalifler ile rejim güçleri arasında çatışmalar şiddetlenmiş. Esas savaş 27 gün önce patlamış. Ve bu 27 gün boyunca rejim güçleri helikopterlerle birlikte havadan ve karadan muhalifleri vurmasına karşın geçtiğimiz cuma galip gelen Hür Suriye Ordusu olmuş. Çatışmalar esnasında en az 60 sivil ve 40 militan hayatını kaybetmiş. Militanlar 27 küsur tank imha ettiklerini iddia ediyor. “Size dışarıdan yardım gelmiyor mu'” diye sorduğumuzda Zakaria el Ahmed adında bir komutan, “Elhamdülillah biraz mermi biraz Kaleş (Rus yapımı Kalaşnikof silah), ama esas gücümüzü Allah’tan alıyoruz” diyor. Militanlar Suriye’deki kan banyosuna seyirci kalan uluslararası camiaya duydukları öfkeyi gizlemiyor. “Rusya’dan nefret ediyoruz ve bu ülke tamamıyla hür olduğunda asla ayak basamazlar buraya, ama Amerika’ya da çok kızıyoruz, çünkü biz onlardan yardım istedik ve bir şey yapmadılar” diyor Süleyman Hovrari ismindeki muhalif asker. Ancak gerek militanlar gerek sivil halk, Esad rejimini dış müdahale olmadan kendi başlarına bu denli zayıflatmış olmaktan duydukları gururu gizlemiyor. Peki ya rejim Azzaz’ı geri almaya kalkarsa ne olaca? “Soruyu yanlış soruyorsun” diyor kentteki en üst düzeydeki komutan olduğunu öğrendiğimiz Nakib Ahmed el Gazali. “Rejimin askerleri bizim ellerimizden nasıl kurtulu? Esas bunu sorun” diyor kibirli bir edayla. Sonra silahını havaya kaldırıp “Allahü Ekber” diye bağırıyor ve ayrılıyor bizden. Azzaz’ın Hür Suriye Ordusu’nun denetimine geçmesiyle birlikte insanlar evlerine dönmeye başlamış. Bu kişilerden Fudda Şeyho evinin avlusunda sessizce ağlıyor. 32 yaşındaki oğlu Maher, 3 arkadaşıyla yürürken kentten çekilen bir tanktan açılan ateş sonucu öldürülmüş. Acılarına rağmen misafirperverliklerinden ödün vermiyorlar. Altın varaklı bardaklarda önce su, sonra gazoz ikram ediyorlar bize. Fudda’nın 4-5 yaşlarındaki erkek torunu birden önümüzde bitiyor. Küçücük bedeniyle helikopterden fırlatılan boş bir roket kovanını sürükleyerek büyük gururla önümüze getiriyor. “Nereden buldun bunu'” diye sorduğumuzda Fudda bezgin bir ifadeyle “Çatımıza düştü” diyor. Türkiye hakkındaki düşüncelerini sorduğumuzda ise Fudda birçok Azzazlı gibi Türkiye’nin mültecileri bağrına basması karşısında duyduğu minneti dillendiriyor. Ama sonuçta “Bir tek Allah bizi kurtarabilir bu zulümden” diyerek yeniden gözyaşlarına boğuluyor. (habertürk)

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.