Cevdet Yılmaz, 2024-2026 OVP'yi anlattı
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Orta Vadeli Program (OVP) ile ilgili Beştepe'de sunum yaptı. Yılmaz, "Bu yıl 1 trilyon 67 milyar TL milli gelire ulaşacağız. Kişi başına gelirimizi 12 bin 415 dolar olmasını bekliyoruz. Dönem sonunda 1 trilyon 318 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe, kişi başına gelirde 14 bin 855 dolara ulaşmayı öngörüyoruz. Nüfusumuz dönem sonunda 88 milyon 750 bine ulaşmış olacak" dedi. OVP'de istihdam beklentisi üzerine Yılmaz, "İstihdamda bu dönemde 2 milyon 727 binlik artış toplam bekliyoruz OVP’de. Yıllık 909 bin ilave her yıl ortalama olarak istihdamda bir artış bekliyoruz. Buna rağmen işsizlik oranımızda arzu ettiğimiz ölçüde bir gerileme olmuyor ama yine de tek haneli rakamlara gidiyoruz. Bunun sebebi katılım oranlarında hızlı bir yükseliş bekliyoruz. Gençlerin, kadınların daha fazla işgücü piyasasına girmesiyle ki bu çok olumlu bir gelişme ama işsizlik oranını istihdamdaki büyük artışa rağmen sınırlayan bir hadise" diye konuştu.
- Ege Postası
- 06.09.2023 - 16:39
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bugün Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı'nda 2024-2026 yıllarına ilişkin hazırlanan Orta Vadeli Programın sunuşunu yaptı. Konuşmayı salonda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de dinledi.
Yılmaz, bütçe açığına ilişkin, "Merkezi yönetim bütçe giderleri ve gelirlerine baktığımızda; 2023’te 6,5 trilyon civarında giderimiz, 4,9 trilyon civarında gelirimiz söz konusu. 1,6 trilyon bir açık söz konusu, 2024’te 11 trilyon gider; 8,4 trilyon gelir, 2,6 açık var. 2025’te ise 12,7 trilyon gider, 10,9 trilyon gelir. 1,8 trilyon açık var" dedi.
Yılmaz’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“EKİP ÇALIŞMASI OLDU: Orta Vadeli Program dediğimiz bir takım çalışmalıdır. Birçok kurumun, bakanlığın katkı sunduğu uzun bir süreçte hazırlanmaktadır. Yaklaşık iki aylık bir süreçte Orta Vadeli Program hazırlandı. Tamamlayıcı, iç tutarlılığı olan uyumlu bir ekip çalışması olduğunu ifade etmek isterim.
İSTİŞARE VE ORTAK AKIL BİZİM TEMEL DÜSTURUMUZ: Sadece kamunun kendi içinde çalışmalarıyla yetinmedik bu hazırlık sürecinde, aynı zamanda sivil toplumun, meslek kuruluşlarının, paydaşlarının fikirlerini alarak, istişare ederek bu programı hazırladık. İstişare ve ortak akıl bizim temel düsturumuz. Hangi alanda olursa olsun, hangi politikayla ilgili olursa olsun, öncelikle ilgili tarafları belirlemek ve onlarla istişare etmek, politikaların kalitesini ve etkinliğini arttıran aynı zamanda sahiplenmeye getiren bir süreç.
AFETİN YARALARINI SARACAĞIZ: Orta Vadeli Program ile neyi başaracağız? Bu 3 yıllık dönemde neyi gerçekleştireceğiz diye sorduğunuzda öncelikle gerek ülkemizin gerekse tüm dünyanın tarihte yaşadığı en büyük afetlerden biri olan deprem afetinin yaralarını saracağız ve geleceğe dönük yaşanabilecek afetlerle ilgili riskleri azaltıcı yatırımları yine bu dönemde hızlandırarak hayata geçireceğiz.
AK PARTİ DÖNEMİNDE SON 20 YILDA ÜLKEMİZ TEK HANELİ ENFLASYONLARLA TANIŞTI: İkinci en temel amacımız; makroekonomik ve finansal istikrarı sağlamak ve orta vadede tek haneli enflasyona ülkemizi kavuşturmaktır. AK Parti döneminde son 20 yılda ülkemiz tek haneli enflasyonlarla tanıştı. Son yıllarda dünyadan bölgemizde birçok sebepten kaynaklanan geçici bir yükseliş dönemindeyiz. Ama tekrar tek haneli rakamlara orta vadede geri döneceğiz. Bunu yaparken; afetin yaralarını sararken ve tek haneli enflasyona giderken büyümeyi ve istihdamı asla ihmal etmeyeceğiz. Cumhurbaşkanımızın her zaman altını çizdiği gibi yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifi içinde büyümemizi ve istihdamımızı devam ettireceğiz.
İNSAN İÇİN YAPIYORUZ: Son olarak bütün bunları niye yapıyoruz? İnsan için yapıyoruz. Ekonominin amacı insana hizmet, insanın, toplumun refahını artırmak ve en temel aracı da yine insan, insanın çabası, gayreti, niteliği, kalitesi. Dolayısıyla sosyal adalet ve refah yine bu programımızın en temel eksenlerinden biri.
SON 20 YILIN EN BÜYÜK KAZANIMLARINDAN BİRİ OLAN MALİ DİSİPLİNİ KORUMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Bunları hangi temel politika araçlarıyla gerçekleştireceğiz diye baktığımızda ise üç ana başlığın ön plana çıktığını söyleyebilirim. Birincisi depremin tek seferlik harcama etkileri, bütçe açığını azaltıcı etkileri bir kenara bırakılacak olursa mali disipline büyük önem vereceğiz. Son 20 yılın en büyük kazanımlarından biri olan mali disiplini korumaya devam edeceğiz. Para politikasını, dönemin ihtiyaçlarına ve şartlarına göre güncellenmiş haliyle uygulamaya devam edeceğiz. Burada makro çerçeveyi, hedefleri elbette hükümet programlarıyla ortaya koyacağız. Merkez Banka’mız da araç bağımsızlığı çerçevesi üzerine düşeni yapacaktır.
KISA DÖNEMDE OLUMLU ETKİLERİ ARTIRMAYI BEKLİYORUZ: Üçüncü başlığımız da yapısal dönüşümler. Burada orta vadede somut etkiler bekliyoruz. Kısa vadede ise yapısal dönüşümler gerçekleştiren bir ülke olarak beklentileri iyileştirmeyi ve beklentiler kanalıyla kısa dönemli olumlu etkileri de artırmayı bekliyoruz.
DÜNYA EKONOMİ SON YILLARA BAKTIĞINIZDA YÜZDE 3’LERE GERİLEMİŞ: Dünyaya baktığımızda son 20 yılda ortalama 3,6 büyürken dünya ekonomisi, son yıllara baktığınızda yüzde 3’lere gerilemiş durumda. Bunun 25, 26’lara uzattığınızda tablo fazla değişmiyor. Dünyada küresel hasılanın gerilediği bir dönemdeyiz. Diğer taraftan yine dünya ticaretinin de bundan etkilendiğini görüyoruz. Dünya ticareti, büyümenin de üstünde gerçekleşirdi. Bu yıl bakın 2023’te sadece yüzde 2,3 bir dünya ticaretinde büyüme bekleniyor.
KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİMİZİN 12 BİN 4154 DOLAR OLMASINI BEKLİYORUZ: Türkiye’nin ortalama yıllık büyüme oranı 5,5 olarak gerçekleşmiş. Dünyanın 2 puan üstünde büyüme performansı sergilemişiz 20 yılda. Bu çok büyük başarıdır. 1 yıl için size küçük gelebilir 2 puan büyüme ama 20 yıl bunu devam ettiren ekonominin ne kadar büyük bir fark oluşturduğunu takdirlerinize bırakıyorum. Bu yıl 1 trilyon 67 milyar TL milli gelire ulaşacağız. Kişi başına gelirimizi 12 bin 415 dolar olmasını bekliyoruz. Dönem sonunda 1 trilyon 318 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğe, kişi başına gelirde 14 bin 855 dolara ulaşmayı öngörüyoruz. Nüfusumuz dönem sonunda 88 milyon 750 bine ulaşmış olacak. Türkiye yıllık ortalama 4,5 bir hızla büyüme kaydedecek.
İSTİHDAMDA BU DÖNEMDE 2 MİLYON 727 BİNLİK BİR ARTIŞ BEKLİYORUZ: İstihdamı da az önce söylemiştim hiçbir şekilde ihmal etmeyeceğiz. İstihdamda bu dönemde 2 milyon 727 binlik artış toplam bekliyoruz OVP’de. Yıllık 909 bin ilave her yıl ortalama olarak istihdamda bir artış bekliyoruz. Buna rağmen işsizlik oranımızda arzu ettiğimiz ölçüde bir gerileme olmuyor ama yine de tek haneli rakamlara gidiyoruz. Bunun sebebi katılım oranlarında hızlı bir yükseliş bekliyoruz. Gençlerin, kadınların daha fazla işgücü piyasasına girmesiyle ki bu çok olumlu bir gelişme ama işsizlik oranını istihdamdaki büyük artışa rağmen sınırlayan bir hadise. İşsizliği orta vadede tek haneye düşürmeyi hedefliyoruz.
YILI 4,4 BÜYÜME İLE KAPATMAYI ÖNGÖRÜYORUZ: Bu büyümeyi de birinci yarıda 3.9 büyümüştük 2023’te, ikinci yarısında özellikle turizmin ve ihracatın katkısıyla daha yüksek büyüme performansı ile yılı 4,4 büyüme ile kapatmayı öngörüyoruz 2023. 2024’te yüzde 4; 2025’te yüzde 4,5; 2026’da yüzde 5 ivmelenerek büyümemizin devam etmesini bekliyoruz.
ENFLASYONU 2024’TE YÜZDE 33, 2025’TE 15,2 BEKLİYORUZ: Enflasyona gelecek olursak bu dönemde az önce ifade ettim dünya şartları, yaşadığımız afetler, başka birçok faktör, özellikle son dönemde kurdaki hareketler, ücret ve gelir politikaları bütün bunların bir bileşkesi olarak geçici olarak enflasyonda bir yükseliş söz konusu. Bu yükseliş 2023’teki enflasyon tahminimizi yüzde 65’lere yükseltmiş durumda. Bu bir geçiş dönemidir. Bu geçiş döneminin sonrasında çok daha sağlıklı bir zeminde kalıcı bir şekilde enflasyonu düşürmenin de yolunu açmış oluyoruz. Orta vadede yüzde 8,5 gibi tek haneli bir rakamı hedefliyoruz. 2024’te 33; 2025’te 15,2 şeklinde ara hedeflerle birlikte buraya ulaşacağız. Bu çalışmayı da Merkez Bankamız ile birlikte yaptığımızı ifade etmek isterim… Bu süreçte turizm gelirlerimizin bu yıl 55,6 milyarı, 2026’da 71,3 milyarı ifade edebilirim. Sağlık turizmi başta olmak üzere hızlı bir gelişim bekliyoruz. İhracatımızın bu yıl 225 milyar; 2026’da 302.2 milyar dolara ulaşmasını, aynı süreçte ithalatın 367’den 414 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz.
TOPLAM YURTİÇİ TASARRUFLARIN MİLLİ GELİRE 1,6 PUAN ARTIŞ GÖSTERECEĞİNİ TAHMİN EDİYORUZ: Cari açığı 2023 ikinci dönemde sağlanacak iyileşmelerle birlikte yıl sonunda milli gelire oranla eksi 4 civarında tahminimiz var, dönem sonunda milli gelire oran olarak cari açığın eksi 2’ler civarında gerçekleşmesini bekliyoruz. Cari açığın düşmesi şu anlama geliyor, yurtiçi tasarruflarımızı da artıracağız. Toplam yurtiçi tasarrufların milli gelire 1,6 puan artış göstereceğini tahmin ediyoruz.
2023’TE 1,6 TRİLYON AÇIK SÖZ KONUSU: Merkezi yönetim bütçe giderleri ve gelirlerine baktığımızda; 2023’te 6,5 trilyon civarında giderimiz, 4,9 trilyon civarında gelirimiz söz konusu. 1,6 trilyon bir açık söz konusu, 2024’te 11 trilyon gider; 8,4 trilyon gelir, 2,6 açık var. 2025’te ise 12,7 trilyon gider, 10,9 trilyon gelir. 1,8 trilyon açık var. Mutlak rakam olarak ifade edildiğinde çok anlamlı olmayabilir. Milli gelire oranla bu rakamların hepsine bakmak gerekiyor.
DEPREME 762 MİLYAR TL BÜTÇE: 2023’te depreme ayırdığımız merkezi yönetim bütçesi 762 milyar TL, 2024’te depreme ayırdığımız kaynak 1 trilyon 62 milyar TL; 2025’te 566, 2026’da 380 milyar TL. Giderek son iki yılda azalıyor. 2023-2024'teki görünümün bozulması büyük oranda deprem harcamaları ile ilgili. Toplamda baktığınızda bu dönemde 3 trilyona yakın kaynağın afetin yaralarını sarmak için kullanılacağını ifade edebiliriz.
İYİ Kİ SON 20 YILDA BORÇLARI AŞAĞIYA ÇEKMİŞİZ: AB tanımlı borç stokunu da verdik. Türkiye bu açıdan da dünyadaki en iyi ülkelerden bir tanesi. İyi ki böyle bir yapımız var. Aksi takdirde bu yapıyla değil, borçlu bir yapıyla afete yakalanmış olsaydık bugün bu yaptığımız çalışmaları gerçekleştiremezdik. İyi ki son 20 yılda borçları aşağıya çekmişiz. Bütçemizi sağlıklı yönetmişiz. Bu sağlam zemin bize afet konusunda vatandaşlarımızın yaralarını sarma imkanı sağladı. Bütün bu harcamalara rağmen, 2024’de AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı yüzde 35’lere yükselecek. Geçici bir yükseliş olacak. Kademeli bir şekilde düşerek 2026’da kamu borç stokunun milli gelire oranla yüzde 33’er civarına getirmiş olacağız bu önemli bir performans. Gelişmekte olan tüm dünyada bu rakam yüzde 65; kalkınmış, gelişmiş ülkelerde bu rakam yüzde 109, yani Türkiye kamu olarak diğer ülkelerle mukayese edildiğinde çok iyi bir performans gösteriyor, depremin etkilerine rağmen.
7 BAŞLIK ALTINDA YAPISAL REFORMLAR: 7 öncelikli yapısal alan şeklinde burayı tarif ettik. 7 eksek de diyebilirsiniz. Büyüme ve ticaret; beşeri sermaye ve istihdam; fiyat istikrarı ve finansal istikrarı sağlamak; kamu maliyeti, afet yönetimini iyileştirme; dijital ve yeşil dönüşüme adapte olma; iş ve yatırım ortamını iyileştirme… Bu 7 başlık altında yapısal reformlarımızı Orta Vadeli Programın eki olarak ilan ettik.”
Yorum Yazın