Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yeni anayasa mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önündeki en büyük engel, darbe ürünü mevcut anayasadır. Cumhuriyet’imizin 100'üncü yılını darbe anayasası ile karşılamış olmayı açıkçası içimize sindiremiyoruz. Yargı alanında 2002’den beri yürüttüğümüz zorlu mücadeleyi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa ile taçlandırmak istiyoruz. 28'inci yasama döneminde önceliklerimizin en başında, Meclis’imizin de takdiriyle Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak var” dedi.
- Ege Postası
- 25.07.2023 - 14:58
- Güncelleme: 25.07.2023 - 16:19
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adli yargıda görev yapacak hakim ve savcılar ile idari yargı hakimleri için bugün Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan kura çekme törenine katıldı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“BURADAKİ HER BİR HAKİM VE SAVCI ADAYIMIZI, MEHMET SELİM KİRAZ’IN MİSYONUNU TAŞIMAYA NAMZET BİR KARDEŞİMİZ OLARAK GÖRÜYORUM”
“Bugün kura çekerek görevlerine başlayacak olan toplam bin 102 adli yargı hakimi ve Cumhuriyet savcısı ile idari yargı hakimini tebrik ediyorum.
Şu an 15 bin 412’si Cumhuriyet savcısı, 7 bin 409’u hakim olmak üzere toplam 22 bin 821 hakim ve savcı görev yapıyor. Bugünkü kura törenimizle birlikte bu sayıyı 23 bin 923’e çıkarmış oluyoruz. Buradaki her bir hakim ve savcı adayımızı, şehit Cumhuriyet savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın misyonunu taşımaya namzet bir kardeşimiz olarak görüyorum. Şehit savcımızın devrettiği adalet sancağını sizler yücelteceksiniz. Bununla kalmayacak, gelecek nesillere kutlu bir emanet gibi sizler teslim edeceksiniz. Bu vesileyle teröristler tarafından makamında alçakça şehit edilen Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere, adaletin tecellisi uğrunda çalışırken vefat eden, şehit düşen tüm yargı mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum.
Hayata geçirdiğimiz her değişiklikle ülkemizin demokrasi ve hukuk devleti standartlarını daha da yükselttik.
2002 yılında 9 bin 349 olan hakim, savcı sayısını 2,5 kat artışla yaklaşık 24 bine çıkardık. Adalet teşkilatımızın toplam personel sayısı ise 61 binden 190 bine yükseldi. Merdiven altlarında, adeta mahzeni andıran yerlerde adalet dağıtılan kötü manzaralara son verdik. İnşa ettiğimiz 280 modern adalet sarayı ile bu alandaki en önemli altyapı eksikliklerini giderdik.
“DEPREM BÖLGESİNDE YAKLAŞIK BİNE YAKIN HAKİM VE CUMHURİYET SAVCISI GÖREVLENDİRİLDİ”
Yargı süreçlerini hem basitleştirdik hem kolaylaştırdık hem de hızlandırdık. UYAP bünyesinde Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi’ni, yani SEGBİS’i kurduk. Hukuk yargılamalarına elektronik duruşma sistemini kazandırdık. Vatandaşlarımıza Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapabilme imkanı getirdik. Yıllardır demokratikleşme adına dillendirilen, ama bir türlü yapılamayan askeri yargıyı kaldırarak askeri suçların sivil mahkemelerde görülmesini yine biz sağladık. Vatandaşlarımızın mesnetsiz ihbar ve şikayetler nedeniyle soruşturmaya uğramaması için lekelenmeme hakkını güçlendirdik. Yargı reformu stratejisi ve insan hakları eylem planı ile yargıda ihtisaslaşmayı sağladık.
Adalet hizmetleriyle ilgili memnuniyet oranının 2002 yılına göre yükselmesini, 21 yıllık emeğimizin boşa gitmediğinin bir delili olarak değerlendiriyoruz. Aynı şekilde, 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sonrasında adalet teşkilatımız süratle organize oldu. Vatandaşlarımızın mağdur olmaması ve hak kaybına uğramaması için mevzuat çalışmaları gerçekleştirildi. Bölgede yaklaşık bine yakın hakim ve cumhuriyet savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi.
“CUMHURİYET’İMİZİN 100'ÜNCÜ YILINI DARBE ANAYASASI İLE KARŞILAMIŞ OLMAYI AÇIKÇASI İÇİMİZE SİNDİREMİYORUZ”
Yapılanlar elbette önemlidir, ancak bizim nazarımızda yeterli değildir. Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önündeki en büyük engel, darbe ürünü mevcut anayasadır. Cumhuriyet’imizin 100'üncü yılını darbe anayasası ile karşılamış olmayı açıkçası içimize sindiremiyoruz. Yargı alanında 2002’den beri yürüttüğümüz zorlu mücadeleyi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasa ile taçlandırmak istiyoruz. 28’inci yasama döneminde önceliklerimizin en başında, Meclis’imizin de takdiriyle Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak var.
17-25 Aralık teşebbüsünün gayesi, meşru hükümeti yargı-emniyet darbesiyle alaşağı etmekti. Bu amaçla yargı ve emniyet birimlerimize sızdırdıkları militanları üzerimize saldılar. Montaj olduğu seçim döneminde bizzat itiraf edilen kasetlerle devletimizin en hassas kurumlarını hedef aldılar. Akla, vicdana, ahlaka ve hukuka asla sığmayan uyduruk dosyalarla yargımızı emellerine ulaşmak için bir araç olarak kullandılar.
Darbeye karışanların ve FETÖ mensuplarının hak ettikleri cezaları almasında yargımız, görevini yapmanın gayretinde olmuştur. Her ne kadar zaman zaman içeriden çeşitli sabotajlara maruz kalsa da FETÖ yargılanmaları genel hatlarıyla başarılı bir şekilde yürütülmüştür. Burada tavrımız gayet nettir. Bir Müslüman, aynı delikten iki defa ısırılmaz. Su uyur ama FETÖ'vari terör örgütleri uyumaz. Kökü dışarıda bu yapıların en küçük bir rehaveti tekrar palazlanmak için fırsata çevireceğini aklımızdan asla çıkarmıyoruz. Son FETÖ'cü hain de işlediği cürümlerin hesabını yargımıza vermeden ne biz ne devletimiz güvende olabilir. Geride bıraktığımız seçimlerde, zafiyet gördükleri anda neler yapabildiklerine hep birlikte şahit olduk. Milletimize bir daha ne 17-25 Aralık tarzı girişimleri ne de 15 Temmuz ihaneti gibi acıları tekrar yaşatmamakta kararlıyız. FETÖ ile mücadelemizin artarak devam edeceğini burada altını çizerek ifade etmek istiyorum.
“KARARINIZI VERİRKEN HİÇ KİMSENİN, HİÇBİR GÜCÜN, HİÇBİR MADDİ DEĞERİN SİZİ YÖNLENDİRMESİNE LÜTFEN MÜSAADE ETMEYİN”
Adalet hizmetlerinde yapılan hatanın bedeli, bu dünyada değil, ahirette de çok ağır olacaktır. Vazifenizi icra ederken hukukun üstünlüğü ilkesine ve masumiyet karinesine ne pahasına olursa olsun bağlı kalmaya itina gösterin. Sizlerden sadece aklınızı, ahlakınızı ve vicdanınızı değil, devlet-millet adına müessesenizi de korumanızı bekliyorum. İletişim araçlarının günlük hayatımızda giderek daha fazla yer işgal ettiği günümüzde şu gerçeğin altını tekrar çizmek istiyorum. Sosyal medyada cübbe giyip ahkam kesenler asla bizim referansımız olamaz. Adaletin ölçüsü, sosyal medyadaki tepkiler değil; kanundur, nizamdır, mahşeri vicdandır. Daha ileri gidiyorum; hukuktur. Hukuk, kanunun çok çok ötesindedir. O, hakkı ne yapıyor, koruma altına alıyor. Kanun dediğin, insanoğlunun yazdıklarıdır. Ama hukuk, bunun ötesindedir. Sizin rehberiniz, vicdan pusulanız ile birlikte asırlar boyunca tecrübeyle, ilimle, ahlakla yoğrularak oluşmuş zengin hukuk külliyatımızdır. Buna çok dikkat edeceğiz. Kararınızı verirken hiç kimsenin, hiçbir gücün, hiçbir maddi değerin sizi yönlendirmesine lütfen müsaade etmeyin. Parayı pulu her zaman bulursunuz. Ama unutmayın, hak ve hukuk bulunmaz. Ben, sizlere güveniyorum, sizlere inanıyorum.” (ANKA)
Yorum Yazın