Cumhuriyet davası gergin başladı
Cumhuriyet Gazetesi yazar, muhabir ve yöneticilerine yönelik açılan dava öncesi Silivri Cezaevi önünde basın açıklaması gerginliği yaşandı. Açıklama yapmak isteyen Kani Beko, jandarma tarafından uzaklaştırıldı.Duruşmada tanık olarak dinlenen Yazar Mehmet Faraç'ın “İlhan Selçuk'u cemaat öldürdü. Cumhuriyet gazetesi Fetullahçıların içine girdi örgütlendi diyemem. Ancak kol kola girdiklerini gördüm. Zaman Gazetesi'nin basın özgürlüğünü savunan zihniyet benim 'Kubilay' başlıklı yazımı sansürledi" sözlerine avukatlar tepki gösterdi.
- Ege Postası
- 09.03.2018 - 16:35
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında açılan aralarında Akın Atalay, Ahmet Şık’ın da bulunduğu 4’ü tutuklu 20 sanığın yargılandığı davanın 6. duruşması bugün görülüyor. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Kemal Aydoğdu ile bazı tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmaya CHP Milletvekilleri ile HDP Milletvekillerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi de duruşmaya izleyici olarak katıldı.
TANIK FARAÇ: GAZETEYE EN GENÇ MUHABİR OLARAK GİRDİM
Tanık Yazar Mehmet Faraç, Cumhuriyet Gazetesi’nde 26 yıl çalıştığını belirterek, “18 yaşında Cumhuriyet gazetesine en genç muhabir olarak girdim. 18 yaşında Urfa gibi bir yerde çalıştım. Ardından yurt haber müdürü olarak çalıştım, daha sonra yazar olarak gazetede devam ettim” dedi.
ATATÜRKÇÜ İNSANLAR GAZETEDEN GÖNDERİLDİ
PKK, Hizbullah ve DEAŞ gibi terör örgütlerle ilgili makaleler ve yazılar yazdığını anlatan Tanık Faraç , “Kubilay başlıklı yazım nedeniyle gazeteden çıkarıldım. İlhan Selçuk’un vefatından sonra gazeteden Atatürkçü insanlar gönderildi. İlhan Ağabeyinin vefatından sonra Cumhuriyetin adı 2. Cumhuriyet olmuştur. İlhan Selçuk’un vefat etmesi Cumhuriyet gazetesinin aydınlanmasının kapatılmasıdır” dedi.
“GAZETENİN DÖNÜŞÜMÜ İLHAN SELÇUK’UN ÖLÜMÜNDEN SONRADIR”
Gazetenin trajının 8 bine düştüğünü iddia eden tanık Faraç, gazete muhabirinin Kandil’e giderek, “Kandilde yere izmarit bile atılmıyor” şeklinde haber kaleme aldığını belirterek, “Ben 2 tane PKK ile ilgili kitap yazdım. Ben ‘izmarit bile yere atılmıyor’ denilmesini eleştirdim. Gazetenin dönüşümü İlhan Selçuk’un ölümünden sonradır. Cumhuriyet Gazetesi yok edilmiştir. Burada yargılananların FETÖ ile organik bağı var mıdı? Yok mudu? Ben bilemem” diye konuştu.
“İLHAN SELÇUK’U CEMAAT ÖLDÜRDÜ”
Tanık Faraç, “İlhan Selçuk’u cemaat öldürdü. Cumhuriyet gazetesi Fetullahçıların içine girdi örgütlendi diyemem. Ancak kol kola girdiklerini gördüm. Zaman Gazetesi’nin basın özgürlüğünü savunan zihniyet benim Kubilay başlıklı yazımı sansürledi” diye konuştu. Tanık Faraç, Cumhuriyet Gazetesi’nin Zaman Gazetesiyle aynı başlıkları attığını da iddia etti.
TANIĞA AVUKATLAR TEPKİ GÖSTERDİ
Sanıkların avukatları, tanık Faraç’ın ifadelerine tepki gösterdi. Tanık Faraç da “Ben nasıl konuşacağımı çok iyi biliyorum. Kimsenin şüphesi olmasın” diye cevap verdi.
TANIK TAVŞANOĞLU: BÖYLE BİR LEKEYİ ONLARA KONDURAMAM
Tanık Leyla Tavşanoğlu da 30 yıl gazetede çalıştığını belirterek, “Hali hazırda Cumhuriyet Yönetimiyle fikir uyuşmazlığım olsa da terör örgütü ile bağlantılı olduğunu düşünmek bile istemem. Böyle bir lekeyi onlara konduramam. Benden sonraki gazetenin işleyişi ile ilgili bilgim yok. Yeni yönetimle sadece 3 ay çalıştım. Kendileri gazeteci ya da hukuk insanıdır” dedi. Tanık Tavşanoğlu şunları söyledi: “Gazeteci va Yazarlar Vakfı’nın davet etti. Ben de İbrahim Yıldız ve Orhan Erinç’ten izin alarak gittim. Gezi de akademisyenler, profesörler de vardı. Gazeteci ve Yazarlar Vakfı Genel Sekreteri bana ‘Hoca Efendi’ye gideceğiz gelir misin'’ dedi. Ben de “Tabi gelirim’ dedim merak ediyordum. Gittim. Ardından da gazetedekilere ‘Yazılacak bir şey yok’ dedim. Onlar da ‘Tamam’ dedi. Yazmadım”
“CUMHURİYETİ SAVUNAMAYANLAR CUMHURİYETİN ADINI KULLANAMAZ”
Tanık Namık Kemal Boya çalışmalarla Cumhuriyet gazetesinin tirajını 100 bine ulaştırdıklarını belirterek, “İlhan Selçuk ve Türkan Saylan’ın gözaltına alınmasıyla başlayan süreçten ben de 2009’da nasibimi aldım. Gözaltına alındım serbest bırakıldım. 2013’te bugün sözü geçen yönetim değişiklikleri ile okuyucu arasında değişim oldu. Verdiğimiz ilanlara müdahale edildi biz de ilan vermekten vazgeçtik. Bazı yayın değişiklikleri de oldu. Bazı haberlerin logonun üstüne çıkması ya da Gülen ile yapılan Fakirhane haberi gibi olaylar yaşandı. Bunlarla ilgili ufak tefek görüşmelerimiz olsa da çözüm olmadı. Daha fazla 2014 Eylül’ünde temsilcilerle toplanarak boykot kararı aldık ama bu durumda çalışan arkadaşları zor duruma düşürecek diye esneterek Bilim ve Teknik’in yayınlandığı Cuma günleri dışında genel boykot düzenlenmesine karar verdik. Herkes eline aldığı gazetenin kendini temsil etmediğini söylüyordu. Bu tüm okurlarda benzer tepki oldu. 2014’te başlayan bu boykot ile bazı etkilenmeler oldu ama yeni yönetimler ve yeni çalışanlarla değişim devam etti. Gazete 1924’de Mustafa Kemal Paşa emriyle kurulmuştu. Cumhuriyet’i savunmayanlar ‘Cumhuriyet’ adını da kullanamaz” ifadelerini kullandı. Duruşma diğer tanık ifadelerinin alınmasıyla devam ediyor.
DURUŞMA GERGİN BAŞLADI
CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Utku Çakırözer ile DİSK Genel Başkanı Kani Beko’nun da aralarında bulunduğu grup duruşma salonunun karşısında bulunan alanda bir araya geldi. Burada barikat oluşturan jandarma, gruba “OHAL süresince Valilik kararıyla basın açıklaması yasaktır” şeklinde bildirimde bulundu. Sezgin Tanrıkulu ile jandarma komutanı kısa süre tartıştı. Jandarma komutanı söz konusu yazıyı göstererek okudu. Jandarma komutanı, tekrar basın açıklamasının yasak olduğunu söyledi ve grubun önünde güvenlik önlemi aldırdı. Kısa süren sözlü tartışmanın ardından CHP Milletvekili ve Utku Çakırözer jandarmaların önünde kısa süreli açıklama yaptı.
“YARGILAMA DEĞİL ZULÜM YAPILIYOR”
CHP Milletvekili Tanrıkulu, “Cumhuriyet Davası için buradayız. Basın özgürlüğü için buradayız. Adalet için buradayız. Bu uygulamanın adı faşizmdir. Bu uygulamalara her koşulda karşı çıkacağız. Bu uygulama hukuk dışıdır. Arkadaşlarımız 500 güne yakın mahpustur. Yol boyunca zulüm var barikat var. Buraya kimse gelemiyor. Burada yargılama değil zulüm yapılıyor. Ben avukatlık yaşamım boyunca cezaevi kampüsünün yanında duruşma olmayacağını ifade etmiştim. Cezaevinin yanında adliye olmaz, duruşma salonu olmaz ve buradan adalet çıkmaz. Yine de biz arkadaşlarımızın özgürlüğü için buradayız” dedi.
CHP Milletvekili Çakırözer ise gazetecilerin ve milletvekillerinin serbest bırakılmasının demokrasinin önünü açacağını, kendilerine yapılan uygulamanın doğru bir davranış olmadığını belirtti.
KANİ BEKO UZAKLAŞTIRILDI
Ardından Kani Beko mikrofonlara konuşmaya başladığı sırada jandarma tekrar açıklamanın yasak olduğunu belirtti. Kani Beko jandarma tarafından alandan uzaklaştırdı. Milletvekillerini ve grup ardından duruşmayı izlemek için salona girdi.
(DHA)
Yorum Yazın