DİSK Temsilcisi Aksüt’ten 'Çibel Protestosu'na tepki: Yeri orası değil

EGEPOSTASI- Devrimci Turizm Şube Ege Bölge Başkanı Zöhre Aksüt, TR35 TV’de yayınlanan Birol Soylu ile 10.Köy programında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 

GECE ÇIKAN KARARLAR GÜNDÜZ HAYATIMIZI ETKİLEDİ

Ekonomik durum ve hayat pahalılığının emekçiler üzerindeki etkisinden bahseden Zühre Aksüt, ‘’ Emekçilerin üzerinde etkisi çok büyük. Türkiye hem tarım hem turizm ülkesiyken, üreten bir ülkeden tam tersi tüketen ve her geçen gün yok olan bir ülke haline geldi. Turizm işçilerinin örgütlenememe ve sezonluk çalışma gibi  bir sıkıntısı vardı. O sürecin gelmesini beklerken tarım ve hayvancılık ile uğraşırlar ama şimdi o kadar değişti ki üretim yok. Ülkede çiftçi kan ağlıyor. Nedeni ise artan mazot fiyatları, gübre fiyatları vs. bu gerçeği her gün dinliyoruz. Bununla ilgili eyleme geçilmiyor. Bizim örgütlendiğimiz birkaç belediye vardı; Konak, Çiğli, Karabağlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi. Yapılan toplu sözleşmeler vardı. Gece çıkan kararlar gündüz hayatımızı etkiledi. Demokratik yönetilmiyoruz. O kararlar doğrultusunda gerekli sözleşmeler yapıldı’’ dedi.

"ÜLKE YÖNETİLEMEDİĞİ İÇİN BUNUN BEDELİNİ ALT SINIF ÇEKİYOR"

Ülkenin ekonomik olarak kötü yönetildiğini ileri süren Aksüt sözlerine şöyle devam etti; 

"Maalesef ülke kötüye gidiyor. Siyasi bir partinin genel başkanı olan bir Cumhurbaşkanımız var. Bunu tasvip etmiyorum, etmeyeceğim.  Yönetilemediği için bunun bedelini alt sınıf çekiyor. İşçi sınıfı, küçük esnaf, çiftçisi çekiyor. 2023’te parası olan yine bir şeyler alabilir fakat 2024’te parası olan da bir şey alamayacak. Bu seçim dönemi zor geçti. Büyükşehirleri kaybettiler. Bu da öfkeye dönüştü. Biz tek adam rejimiyle yönetiliyoruz. Demokrasi, adalet, laiklik, hak, hukuk kalmadı. İşçi sınıfına burada çok görevler düşüyor. İşçi sınıfı; emekli, köylü, çiftçi bunların hepsi içinde."

"PANDEMİYLE BİRLİKTE YETKİLERİMİZ ALINDI"

Sendikalara uygulanan baraj uygulamasının çok sesliliği bitirdiğini savunan Aksüt, ‘’Sendika olarak sessiz kalınmasına karşı, hükümetin  bize dayattığı baraj seviyesi var.  Baraj üstü sendikalarımız 4-5 tanedir. Geri kalan hepsi baraj altıdır. Örgütlülüğün önüne geçen bir politika var. Amaç çok sesliliği engellemek. Pandemiyle birlikte yetkilerimiz alındı. Bizim örgütlenme hakkımız, sözleşme hakkımız elimizden alındı’’ ifadelerini kullandı.

"KILIÇDAROĞLU'NUN KATILDIĞI PROGRAMDA BUNUN YAŞANMASINI TASVİP ETMİYORUM"

Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin depremzedeler için başlattığı kooperatifçilik modeli Halk Konut Projesi kapsamında, Bayraklı ilçesinde yeniden inşa edilecek Dilber Apartmanı'nın temel atma törenine katılmış ve törene işçilerin protestosu damga vurmuştu.

Protestoların büyümesinin ardından tören alanında meydana gelen protestolara ve arbedeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Aksüt, "Önce sendikayı tanımlayalım; sendika işçi ve işveren arasında uzlaşmayı sağlayan kurumdur. Siz sendikayı tercih ettiyseniz o kurum sizin yerinize görüşüyor. Bir gerçeklik var. Sendikalarda toplu sözleşmeler var. Kızacaklar ama söyleyeceğim. Sendikalarda örgütlenmişsiniz, sendika orada yetkiyi almış ve toplu sözleşme yapmış. Sözleşmenizin maddeleri uygulanmıyorsa yeri orası değil. Sendika yöneticilerini çağırırsınız. Sorun böyle halledilir. Mevcut iktidarın yanlış politikaları vatandaşına dayalı değil, taraflıdır. Yandaşa dayalı sistemsiz sistemlilikle gidiyoruz. Kılıçdaroğlu’nun katıldığı temel atma töreninde bunun yaşanmasını tasvip etmiyorum. Depremzedelerin umutları yok oldu. Talepleri vardı fakat Kılıçdaroğlu ile görüşemediler. Bu ülkede olan sorunların sorumlusu belediye başkanları, genel başkanlar, onlar bunlar değil. Yanlış yönetilmesi, yanlış politikaları. Ülke olarak birleşelim ve biz yönetilemiyoruz, geçinemiyoruz diyelim" ifadelerini kullandı. 

"EN KÖTÜ SENDİKA BİLE SENDİKASIZLIKTAN İYİDİR"

Son olarak sendikaların önemine değinen Aksüt işçiler ile belediyeler arası bir köprü görevi gördüğünü vurgulayarak, "En kötü sendika bile sendikasızlıktan iyidir. Biz bir belediye başkanıyla aynı masaya oturduğumuzda biz taleplerimizi sunuyoruz o da bize bütçesini sunuyor. İşçinin talebi ile belediyenin bütçesi birleşerek sözleşmeler yapılıyor" dedi.