DİSK'li Beko'ya Türk-İş desteği

Ziyarette Kani Beko’yu Türk-İş İzmir Temsilcisi Süleyman Yıldırım ve şube temsilcileri karşıladı. Beko’yu aday olduğu için tebrik eden Yıldırım, “Şimdiden başarılar diliyorum. Konfederasyonlarımız farklı olsa da içimizden gelen bir isim, işçilerin sorunlarını bilen, İzmir’in ve Türkiye’nin sorunlarını bilen bir ağabeyimiz. Umarız başarılı olur. Bizimde mecliste arayıp derdimizi anlatabileceğimiz birisi olur.” diye konuştu. Tabanda bazı ayrışmaların olduğunu söyleyen Yıldırım, “Bu ayrışma konfederasyonlar arasında olacak diye bir şey yok. Ergün Atalay ve Kani Beko ağabeylerimiz birbirlerini severler ve sayarlar. Herkes de birbirinin sorunlarını bilir. Biz de Kani ağabeyimize her türlü desteği vermeye hazırız”dedi.

“BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ”

Sorunların çözümü için birlikte hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Kani Beko ise, “Farklı görüşlerimiz ve konfederasyonlarımız olabilir. Ancak iş, aş, ekmek, gelecek meselesi olduğunda birlikte olmamız gerektiğini biliyoruz. Biz birçok konuyu aynı masada oturarak çözebiliriz.” şeklinde konuştu. Herkesin aynı düşünmek zorunda olmadığını söyleyen Beko, “Mesela taşeron yasaklansın diyoruz. İşsizliğe çare bulalım diyoruz. Demek ki bizim sorunlarımız ortak. Türkiye’nin tüm fabrikalarında müthiş bir istihdam daralması var. Biz bunları çözemez miyi? Elbette çözebiliriz. Bu mücadeleyi de mecliste sürdüreceğim. Yüzde yetmişi doktor, avukat olan bir Meclis’ten işsizler için, işçiler için müjdeli bir haber çıkmaz” ifadelerini kullandı.

“AÇIZ ÇIĞLIKLARI ARTIYOR”

Her geçen gün açız çığlıklarının arttığını dile getiren Beko, “Bu ülkede işsizlerin sayısı 6 milyonu geçmiş. Çalışanlar açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretlere mahkum ediliyor. Taşerona kadro sözü verip, ayrımcılık yapılıyor, insanlar işsiz bırakılıyor. Kiralık işçilik ile işçileri köle pazarlar gibi çalıştıracak bir sistem kapıda. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmadığı için yılda 2 binin üzerinde işçi yaşamını kaybediyor. Emekliler asgari ücretin bile altında bir emekli maaşıyla açlığa mahkûm ediliyor. Ataması yapılmayan 300 bin öğretmen var. Bu öğretmenlerin yaşamına son verdiği iş cinayetlerinde öldüğü haberleriyle karşılaşıyoruz. Doğamız, kentlerimiz, derelerimiz, ormanlarımız, parklarımız yağmalanıyor. Bu ülkede emeğin kaleleri olan fabrikalar satılıyor. Şekerimize bile göz dikilmiş” şeklinde konuştu.

“GİDECEK MAHKEME YOK”

OHAL’de kamu emekçilerinin ve işçilerin mahkeme kararı olmadan işlerinden atıldığını kaydeden Beko, “Bu insanların gidecekleri bir mahkemeleri bile yok. OHAL’den istifade grevler yasaklanıyor. Sendikal hak ve özgürlükler yok sayılıyor. Her türlü hak arayışı hukuksuz biçimde engelleniyor. Toplumun herkesimi baskı altında, basın ve ifade özgürlüğü anayasal teminat altında olmasına rağmen gazeteciler hapiste. Seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri, siyasi parti liderleri hapiste” dedi.

“MÜCADELEYİ TBMM’DE SÜRDÜRMEMİZ ÖNERİLDİ”

Hapishanelerde 70 binin üzerinde öğrencinin bulunduğunu belirten Beko, “Üniversiteler susturulmuş, emeği, barışı, demokrasiyi savunan akademisyenler kürsülerden uzaklaştırılmış. Kısacası laik, demokratik, sosyal hukuk devleti büyük bir yıkımla karşı karşıya. Ülkemiz felaketin eşiğindeyken yıllardır iş yerlerinde, direnişlerde, meydanlarda sürdürdüğümüz emek, barış, demokrasi, adalet mücadelemizi TBMM çatısı altında sürdürmemiz önerildi. Bu öneriyi mücadele arkadaşlarımla paylaştım ve onlarda bunu olumlu karşıladılar. Nerede görev varsa orada olacağız. Aydınlık bir Türkiye için mücadelemiz omuz omuza devam edecektir” ifadelerini kullandı.