Dolar 34,5989
%-0.11
Euro 36,6082
%0.04
Altın 2.942,460
%0.19
Bist-100 9.597,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Davutoğlu: Tünelin ucu görünmeye başladı

Davutoğlu: Tünelin ucu görünmeye başladı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD ve Rusya'nın Suriye'nin kimyasal silahlarının imhasını öngören karar tasarısının önemine işaret etti. Esad’ın yeni yapıda olmaması gerektiğini belirten Davutoğlu, “Tünelin ucu görünmeye başladı” dedi.

  • Ege Postası
  • 27.09.2013 - 16:24
 ABD / New York - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınında Deniz Kilislioğlu'nun gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bakan Davutoğlu, Suriye konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde varılan anlaşmayı "İnsani boyutu eksik olsa da", tatmin edici olarak niteledi. Davutoğlu, "Tünelin ucu görünmeye başladı'' ifadesini kullandı.

Ahmet Davutoğlu, İranlı mevkidaşı Cevad Zarif ile New York'ta nehir kıyısında yürüyerek bir görüşme gerçekleştirmişti. Bakan Davutoğlu bu görüşmenin dinlenme kaygısıyla mı nehir kıyısında yapıldığına ilişkin soruyu da yanıtladı: ''Bütün gün ofislerde sürekli toplantı yapıyorsunuz. Heyetlerarası görüşmelerin bir kısmını zaten dışarı da düşünüyorduk hadi yürüyelim dedik.''

Dışişleri Bakanı ayrıca, Kenya'daki alışveriş merkezi baskınında hayatını kaybeden Elif Yavuz'un ailesini New York'ta ziyaret etmeyi planladığını söyledi.

-Suriye karar tasarısında bir süredir pazarlıklar sürüyordu sonunda dün akşam bir karara varıldı. Nasıl bir karar tasarısı oldu'

Ahmet Davutoğlu: Bütün NATO ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler birlikte bir masa etrafında buluştuk her sene yapılan geleneksel bir yemekti. Orada da Kerry bizim konuştuğumuz çerçevede varılan mutabakatı tam detaylı şekilde arkadaşlarla paylaştı. Karar tasarısının kendisi önemlidir her şeyden önce. İlk defa BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye bağlamında bağlayıcı bir karar tasarısı çıkmış oldu. Bu Suriye konusunun artık BM Güvenlik Konseyi gündemine gelen ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir husus olduğunu teyit etmesi bakımından önemli.

Bundan sonra sürekli bu konu BM gündeminde olacak ve herhangi bir olağanüstü durumda da tekrar ele alındığında bir çerçeve oluşmuş oldu. Bizim için tasarıda olmasını beklediğimiz ve öne çıkardığımız hususlar vardı. Bunlardan birisi bu karar tasarısının 7. madde çerçevesinde olması. 7. maddeye bir ihlal olması durumunda alınacak tedbirler bağlamında atıf var bu önemlidir.

-7. bölüm içinde yaptırımlarda var askeri güç kullanımı da var. Hangisine atıf yapıldı net mi'

Ahmet Davutoğlu: Bütün olarak 7. maddeye yapıldı hepsini kapsıyor. Biz bu kararın BM Güvenlik Konseyi tarafından hem de kimyasal silahların yasaklanması örgütü tarafından etkin bir şekilde takip edilmesini istiyorduk. Bu da var. Bir ihlal durumu olduğunda harekete geçilebilecek. Üçüncüsü, bu karar tasarısının geçmiş suçları yok saymaması önemliydi. Bir hesap verilebilirlik var. Bu suçu işleyenlerin hesap verecektir ifadesi var ki sürecin kendisi zaten belli ama önemli olan bunun girmesi metne. Bir şekilde bunun sadece kimyasal silahlarla irtibatlandırılmaması ve onun ötesine özellikle siyasal hedef konusunda açık bir belge oluşmasıydı.

Bu konuda da Cenevre 2 ve bir siyasal sürecin paralelinde işletilmesi hususu da bağlanıyor ki bu Suriye'de sadece kimyasal silah değil siyasal süreçte BM Güvenlik Konseyi gündemine geliyor. Dolayısıyla artık Suriye'de rejim eski statüsünü sürdürebilir gibi bir durum söz konusu değil. Eksik görülebilecek bir husus vardı ben dün akşam bunu da dile getirdim. İnsani boyut konusunu çok gündem de tutuyorduk biz ve bana da dün farklı ülkelerden sizi tatmin eden barış nedir diye sorduklarında; bizim misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimiz artık ülkeme barış geldi dönebilirim güvencesi aldıkları formül bizim için barış formülüdür.

Dolayısıyla hala Esad Şam'daysa ve mülteciler kendilerini güvende hissetmeyip geride kalacaklarsa bu barış değildir. Ama yeni bir yapılanma yeni bir kamu düzeni oluşur ve mülteciler güvenli şekilde dönebilir kanaati oluşursa bu barıştır. Ben bunun için ayrı bir karar tasarısı çıkarılmasını istedim. Bu konuda da mutabakat olduğunu söyledi sayın Kerry ve bütün ülkeler bu konuda mutabık kaldık. Pazartesi günü Cenevre'de bu kez BM Mülteciler Yüksek Komiseri ve ilgili yetkilerle dört komşu ülke mülteciler ve insani durumu görüşmek üzere bir araya geleceğiz. Dolayısıyla orada da bu konuyu ele alacağız. Bize söylenen ve olması için yakın takipte bulunacağımız husus çok gecikmeden bunun olması. Ruslarla da bu konuda sağlanmış bir mutabakat olduğu söylendi.

Dolayısıyla birçok açıdan tatmin edici ve yeni bir Suriye krizi bağlamında yol açıcı bir karar tasarısı oldu. Bunun elde edilmesi çok kolay olmadı çok daha zayıf eve esnek bir metin üzerinde bazı ülkelerin ısrarlı oldukları anlaşılıyor. Gerek Amerika Birleşik Devletleri gerek diğer ülkelerle yapmış olduğumuz görüşmelerde edindiğimiz intiba buydu ama daha güçlü bir metin oldu. Uygulanmak istendiğinde uygulanabilecek bir metin var. Ama uygulanmasında neler göreceğiz önemli olan bu. Orada da kimyasal silahların yasaklanması örgütünün de bu işin takip edecek olması çift garanti gibi bir durum var. Uygulamayı yakından takip edeceğiz ve bir an önce bu konuda mesafe alınması için çaba sarf edeceğiz. Dünde biliyorsunuz Suriye'nin dostları grubu toplantısı yapıldı yine 120'ye yakın ülke toplantıya katıldı. Onlarda Suriye ulusal koalisyona tam destek verdiler.

-Cenevre'ye nasıl bir tablo ile gidiliyor bir sonuç çıkabilir m? Somut bir tarih çıkabilir mi toplantının yapılması için'

Ahmet Davutoğlu: Cenevre 1'de o metnin çıkması için neredeyse bir gün sert müzakereler yaptık. Nihayetinde bir metin çıktı bu metnin çok açık tarafları var gri veya muğlak bırakılmış tarafları var. Açık taraflarına bakacak olursak çok net şekilde Cenevre 1 metni ki şimdi BM Güvenlik Konseyi metni halini aldı. Yeni bir siyasi değişim öngörüyor. İkincisi bunun bir geçiş hükümeti ile sağlanacağı bu geçiş hükümetinin de tam yürütme erkine sahip olacağı söyleniyor. Böyle bir yapı kurulduğunda Esad'ın yetkilerini kullanacağı veya bugünkü haliyle cumhurbaşkanı olacağı bir formül değil.

Üçüncüsü elinin kana bulaşmış olanların olmadığı bir süreç öngörülüyor. Herhalde kimse Esad'ın ve etrafındaki bazı sorumluların eli kana bulaşmamış diyemez. Kimyasal silahta kan olmadığı dışarıda kalacak anlamına geliyor bu. Ama gri olan alanlar var işte Esad'ın geleceği gibi. Biz Esad'ın bu oluşumda yerinin olmaması gerektiğini düşünüyoruz bir çok ülke ile birlikte. Rusya ve Çin'in yorumu farklı. Şimdi bu belirsizliklerin giderilmesi lazım. Biz kaos çıksın istemiyoruz. Şu andaki devlet yapısı muhafaza edilerek eli kana bulaşmamış olan yönetim unsurları ile ılımlı ve demokratik bir Suriye inşa etmek hedefini güden Suriye ulusal koalisyonu arasında bir uzlaşı sağlanması.

-Rusya buna ikna oluyor mu'

Ahmet Davutoğlu: Tabi yani bu metinle artık bu Rusya'nın mutabakat verdiği bir metin halini aldı. Ama gri alanlarda diplomasi yürüyecek. Ama artık yolun ışıkları veya tünelin ucu görünmeye başladı. Hava bombardımanı veya diğer şeyler devam ederse alanda tabi ki bütün bu süreç olumsuz etkilenir ve yine ışıksız bir tünelde gidiliyormuş hissi doğabilir. Şimdi bu ışıklandırmalar tam yeterli değil. Biz iki sene önce daha kararlı bir tutum beklerdik. Bu iki senelik gecikme 120 bin insanın ölümüne milyonlarca insanın evsiz kalmasına yol açtı. Bu zemin üzerinde kararlı bir şekilde yürüyelim ve Suriye halkına ümit verecek bir sonuç için el ele verelim diye düşünüyoruz.

-Bu Cenevre 2 toplantısı için İran'ın davet edilmesi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu mesajı vermişti. Siz ne dersiniz'

Ahmet Davutoğlu: Biz eskiden beri bütün ilgili aktörlerin olmasını savunduk. Ne İran'ın ne başka bir ülkenin devre dışı kalmasını istemedik. Hele şimdi İran'da yeni bir yönetim var. Biz bu yeni yönetimle ilk teması kuran ülkelerden biriyiz. İran yönetimi verdiği mesajlarla nükleer konusunda Suriye konusunda birçok konudaki siyasetini gözden geçireceği intibasını veriyor. Angajman dışında bit yol yoktur diplomaside. Ama nerede angajman biter Suriye'de olduğu gibi açık insanlık suçu işlendiğinde orada kararlı bir tutum sergilemek icap eder ki biz Suriye yönetimiyle dahi uzun süre angajman yaptık biliyorsunuz. Dolayısıyla İran yürütülmesi muhtemel müzakerelere olumlu bakıyoruz. Cenevre'ye gelmelerine de olumlu bakıyoruz.

-Türkiye ile İran Suriye konusunda işbirliği yapma zarureti içinde gibi mesajlar var. İran'da yeni bir dönem ılımlı mesajlar var ama bir günde değişebilir mi İran'

Ahmet Davutoğlu: İran'ın tabi köklü devlet geleneği var bizim gibi tabi bir günde değişmez. Ama üslubu değişir uyguladığı yöntemler değişir. Dinamik sürecin değişimine göre sizinde politikalarınızı belli bir esneme içinde gözden geçirmeniz gerekiyor. İran'da bunu sağlayacaktır. Yeni bir yönetim var farklı bir politika var. Dış politikada değişim beklenen iki ana unsur var Suriye politikası ve nükleer müzakerelerle ilgili. Bu iki konuda da olumlu sinyaller verilince belli bir umut ışığı doğru. Nasıl Ruhani İran halkı tarafından seçildi ve kendi halkına da dünyaya da bir umut verdi Suriye halkına bu şans hiç tanınmadı. Suriye halkı bunu yapsaydı sonuç böyle olmazdı. En azından demokrasi ve istikrar konusunda Suriye'de bir ortak zeminimiz var. Bundan sonra da ilk fırsatta Türkiye'ye gelecek birlikte yoğun bir tempo içinde çalışacağız.

-İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ile neden nehir kıyısında yapıldı bu görüşm? Dinlenme kaygısıyla mı'

Ahmet Davutoğlu: Bütün gün ofislerde sürekli toplantı yapıyorsunuz. Benim 5 gün içinde resmi görüşme şeklinde yaptığım iki taraflı veya çok taraflı toplantı sayısı planlanmış toplantı 94'tü şimdi 110'u falan buldu. Heyetlerarası görüşmelerin bir kısmını zaten dışarı da düşünüyorduk hadi yürüyelim dedik. Felsefe de daha ufuk açıcı Meşrai diye bir ekol vardır. Bu ekole uygun şekilde toplantı yapalım istedik. İran'da da bilinen bir gelenektir. Onun tabi sağladığı bir çok avantajlar var o şekilde de yorumlayanlar olabilir.

-Buraya gelirken Mısır'la ilgili bir görüşme yapma planı var mıyd? Geldiğiniz günün hemen ertesinde Müslüman Kardeşler'le ilgili yine bir karar çıktı.

Ahmet Davutoğlu: Planlanmış bir temasımız yoktu ama biz dışişleri bakanları gerektiğinde en zor şartlarda da görüşürüz. Birkaç toplantı da Mısır dışişleri bakanıyla aynı masa etrafında olduk. Ancak planlanmış bir temas düşüncemiz yoktu ve olmadı da. Tabi çok büyük bir üzüntü duyduk Müslüman Kardeşlerin yasaklama kararına. Genel olarak burada da uluslar arası toplumda bir tepki doğurdu. Maalesef Mısır'da gidişatla ilgili herkesin ciddi kaygıları var.

-Buradan bir toplantıya gideceksiniz haftaya Kerry ile başlamıştınız diye Kerry ile kapanacak gibi görünüyor. Küresel terörle mücadele konusunda eşbaşkanlık yapıyorsunuz Amerika ve Türkiye olarak. Aşırı gruplara karşı bir fon oluşturulması gibi bir başlık vardı. Kenya'daki saldırıda ölen bir Türk vatandaşı var. Nasıl bir fon oluşturulması planlanıyor'

Ahmet Davutoğlu: Teröre karşı küresel forum yani forumun kendisi küresel yoksa terörün küresel ya da yerel diye ayrılması doğru değil. Bunu iki sene önce sayın Hillary Clinton ile başlatmıştık. Biz terörden büyük zarar görmüş bir ülkeyiz. Şu ana kadar sanıyorum 40'a yakın ülke üye oldu bu foruma. Teröre karşı mücadele için önemli bir platform oldu sürekli toplantılar yapıyoruz ve birlikte eylem planları geliştiriyoruz. O eylem planları itibariyle destek açısında böyle bir fon çalışması var. Teröre karşı bilinçlendirme, bazı eğitim planlamaları ve bir faaliyetler için ortaya kona bir fondur. Birçok dost ülke bunun içinde var. Türkiye'de teröre çok kayıp verdik ama Kenya'da terör oluyor Elif kardeşimiz hayatını kaybediyor. Elif hanımın ailesiyle ilk andan itibaren temas kurduk bizzat görüşme planım da var. Ailesi burada New York'ta. Nerede olursa olsun bir vatandaşımızda rehinde onun içinde çok yoğun bir temas yaptık o kurtuldu. Dünyanın neresinde olursa olsun vatandaşlarımızın tırnağına bir zarar gelse bütün devlet mekanizmasını harekete geçiririz. Allah rahmet eylesin Elif kardeşimize.

-BM İnsani Zirvesi 2016 yılında ilk kez Türkiye'de yapılacak. Habitat'tan sonra galiba en büyük zirveye evsahipliği mi yapmış olacak Türkiye'

Ahmet Davutoğlu: Bir zamandır yoğun bir şekilde lobi yaparak takip ettiğimiz bir konuydu. Habitat'tan konu itibariyle çok kapsamlı bir konu. İnsani zirve diyince içine insani konuşları ilgilendiren bütün hususlar çok geniş bir alanda insani diplomasinin getirdiği bu sene başında biliyorsunuz insani diplomasi bizim büyükelçiler konferansımızın ana temasıydı. Ben o zaman talimat vermiştim bu insani zirveyi İstanbul'a istiyoruz diye.

Çok sayıda şehir ile ülke yarıştı Türkiye ve İsviçre kalmıştı. Dün İstanbul'da yapılmasına karar verildi. İstanbul'un öne çıkması bir BM şehri haline İstanbul'u getirme fikrimizi de destekleyen bir unsur. İnsanlığın geleceği anlamında çok önemli belgelerin kabul edileceği beklide bu yüzyılın en büyük zirvelerinden biri Türkiye'de gerçekleşecek. Biz İstanbul'da çok zirveye ev sahipliği yaptık ama en anlamlı zirve bu çünkü hepimizin vicdanına hitap eden bir zirve. BM Genel Sekreterine teşekkür ettim bu tercihleri dolayısıyla. Tabi olimpiyatları kaybetmemize çok üzülmüştük ama bu da insanlık vicdanını doğrudan ilgilendiren dünyanın en büyük zirvesi ortak zemini olacak. İnşallah güzel kararlara vesile olur.

Ayrıca 6 ülke Mikta diye bir şey içinde biraraya geldik. Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye, Avustralya birlikte uluslar arası bir politika içinde ve uluslar arası sistemin yapılanması içinde bir ortak tavır almak için biraraya geldik. Ayrıca oydaşma için birlik grubumuz vardı bizim eskiden beri olan BM reformu konusunda o grupla birlikte İstanbul'da bir toplantı yapma karı aldık.

Bugün de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) Avrupa ve BDT ülkeleri bölge ofisi İstanbul'a taşınıyor. Bunun anlaşmasını bugün; Türk evinde imzalayacağız. Böylece İstanbul bütün bu BM aktivitelerinin aktığı bir yer olacak. Ayrıca Asya işbirliği diyaloguna üye olduk. BM Güvenlik konseyi 2015-2016 adaylığı içinde yoğun bir kampanya yürüttük bir çok ülkenin desteğini aldık. Bugün Karayip ülkeleri ile bir araya geleceğiz.

2015 G-20 Zirvesi, 2016 Dünya İnsani Zirvesi, 2015 ve 2016'da alacağımız BM Güvenlik Konseyi üyeliği bütün bunlar Türkiye'nin küresel bir aktör olarak dünya sisteminde aldığı konumu güçlendirici çalışmalar. Ümit ederiz bazı çevremizde yaşanan gelişmelerin oluşturduğu sıkıntı ve bütün bir faaliyetlerle aşar bölgemizde de barış ve istikrarın gelmesini temin edecek bir ortam oluşur.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.