Deprem felaketi nedeniyle üretimin azalması fiyatları etkileyebilir
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından Türkiye, yaraların sarılabilmesi için seferber oldu. Bölgede depremden zarar gören vatandaşların ihtiyaçları karşılanmaya çalışılırken, uzmanlar depremin yıkıcı etkisinin orta ve uzun vadede çeşitli alanlarda kendisini göstereceği konusunda hemfikir.
- Ege Postası
- 16.02.2023 - 11:03
- Güncelleme: 16.02.2023 - 11:24
Yaşar Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serpil Kahraman, depremden etkilenen yaklaşık 13 milyon vatandaşımızın yakın zamanda refahının sağlanabilmesi için bölgenin ekonomik üretiminin korunması gerektiğini söyledi.
Doç. Dr. Serpil Kahraman, “Öncelikle bölgenin ekonomik yapısının bilinmesi, bu istikâmette planlama ve projelerin oluşturulması için temel teşkil etmektedir. 6 Şubat günü gerçekleşen depremin etkilediği Hatay, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa tarım ve tarıma dayalı sanayi ile imalat sanayinin hakim olduğu illerimiz. TÜİK 2021 yılı verilerine göre, söz konusu on ilimizin GSYİH payı yaklaşık yüzde 9.3 olurken ülke sanayisindeki payı yüzde 11.2, tarımdaki payı ise yaklaşık yüzde 14.3 dış ticaret payı içerisinde ise, ihracatın yaklaşık yüzde 8.5’i, ithalatın ise yüzde 6.7 bölge illerine ait. İlaveten ISO ilk binde yer alan 151 sanayi kuruluşları da yine bölgede yer almakta. Dolayısıyla azalan üretimin ilk etkisi kaçınılmaz olarak arz yanlı fiyatlarda artış, diğer bir ifadeyle enflasyon ve büyüme beklentilerinin yaklaşık 1 puan aşağı yönlü revizesi anlamına gelmektedir. Halihazırda 2023 büyüme hedefinin yüzde 5 olduğunu da hatırlatalım” şeklinde konuştu.
Ülke bitkisel üretimin yüzde 20’si Gaziantep ve Adana’da
Doç. Dr. Kahraman, bölge tarımsal faaliyetlerin azımsanamayacak öneme sahip olduğunu söyleyerek, “Tarım özelinde değerlendirdiğimizde, bölgenin kurak olması dolayısıyla sulanabilir alan ve mevcut sulama projeleri olarak da en büyük alana sahip. Malum Gaziantep ve Adana en verimli topraklara sahip iki ilimiz. Toplam bitkisel üretim değeri ülke değerinin beşte biri olurken, Şanlıurfa ilimiz aynı zamanda ülkemiz tohum üretiminin yaklaşık beşte birini karşılamaktadır. Şanlıurfa yaklaşık olarak 10 milyon 500 bin dekar işlenen tarım alanıyla ülkemizde 3 üncü sırada olsa da yine de bölgenin tarım alanı olarak kullanılan kısmının görece az olduğu söylenebilir. Hayvancılığa bakacak olursak büyükbaş hayvan varlığının payı yüzde 12 ve küçük baş hayvancılığın payı ise yaklaşık yüzde 16.3. Daha ziyade küçük baş hayvancılığın yaygın olduğu bölgede, ülkemizde ilk organize hayvancılık bölgesi Diyarbakır’da yer almaktadır. Nihai durumda, bölgenin tarımsal yeniden yapılanma süreci, ekonomik yapılanma sürecine bağlıdır. Diğer bir ifadeyle kredi, sübvansiyon, teşvik, girişimci destek kredileri, KOBİ destek paketleri vb. diğer finansal ürenler gibi doğrudan ve dolaylı fon destekleri ve dağılımda etkinlik yeniden yapılanmanın ön koşuludur” dedi.
Telef olan hayvanlar enfeksiyon tehdidi oluşturuyor
Tarımsal alanların korunması ve zarar gören bölgelerin bir an önce ekonomiye kazandırılabilmesi için yapılması gerekenleri anlatan Yaşar Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel de, özellikle enfeksiyon riski konusunda uyarılarda bulundu.
Doç. Dr. Aşkın Uzel, “Bölge tarımı ve ülke tarım ekonomisini etkileyen deprem ardından öncelikli olarak insani yardım ve enkaz kaldırma çalışmalarının ardından, temel hayâti ihtiyaçlarının karşılanması konusunda kritik öneme sahip tarım-gıda alanında onarıcı çalışmalar mümkün olan en kısa vadede planlanmalıdır; ancak acil müdahaleler ve alternatif tarım modelleriyle, deprem sonrası tarım sektörü yeniden canlandırılabilir ve ülke tarım ekonomisi toparlanabilir. Örneğin; tarımsal ekim alanlarının düzenlenmesi için makine ve ekipman sağlanmalıdır. Enfeksiyon tehdidine karşı hijyen koşullarının sağlanması tarımda da büyük önem taşıyor, enkazda ölen hayvanların zamanında ve uygun koşullarda gömülmesi, yaşayanların ise bakımının sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle hayvansal üretim alanları zarar gören yerlere en kısa vadede yardım ulaştırılmalıdır, yem tedariki çalışmaları kuvvetlendirilmelidir ve belirli bir dönem sürekliliği sağlanmalıdır” dedi.
Yorum Yazın