Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan o sorulara çarpıcı yanıtlar
“Çatı aday” Ekmeleddin İhsanoğlu, Aydın’a giderken uğradığı İzmir’de, gazete temsilcilerinin sorularını yanıtlarken, ilginç açıklamalarda bulundu. İzmir’in, Türkiye’nin en değerli, zengin ve gelişmiş metropollerinden biri olduğunu kaydeden İhsanoğlu, cumhurbaşkanı seçildiği taktirde, Türkiye’nin de bulunduğu karışık coğrafyada, önemli sorunlara neşter vurabilecek durumda olduğunu vurguladı.
- Ege Postası
- 07.07.2014 - 14:16
İzmir’in ülkemizin en değerli, en zengin, en gelişmiş metropollerinden, limanlarından, dünyaya açılan önemli kapılarından biri olduğunu belirten Ekmeleddin İhsanoğlu, “İzmir eski medeniyetlerin beşiğidir. Akdeniz kültürünün ortağıdır. O kültürün oluşumunda İzmir’in önemli payı var. Bu topraklar bizim vatanımız olduktan sonra da İzmir tarih boyunca önemli bir yer işgal etti. İzmir her zaman büyük liman olarak dünyaya, modernliğe açılan önemli bir giriş kapısıdır. 20. Yüzyılda milli mücadelenin son durağı İzmirdir. Kazanılan son savaş İzmirdir, düşmanın denize atıldığı yer İzmirdir” dedi.
O DA BENDENİZ
Bir akademisyen ve uluslar arası yönetici olduğunu, Türkiye’nin 1969’dan bu yana üyesi olduğu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da başkanlığına getirildiğini anlatan Ekmeleddin İhsanoğlu, “57 üyesi bulunan teşkilatın başkanlığına ilk kez bir Türk geldi. O da bendenizim. Bunun çok önemli bir tarafı var. Türkiye ilk kez dünyada yüksek uluslararası bir makama gelmiştir. Bu teşkilat, 57 üye ülkesiyle, benim yaptığım hizmetlerle, BM’den sonra en büyük ikinci teşkilat olmuştur. Bu dini teşkilat değildir. İslam kelimesi din manasına gelmez. 57 ülkenin nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ülkeler. Kendi aralarında dayanışmayı hedefleyen bir teşkilat. Bu teşkilatın önemli bir Kalkınma Bankası var. Bankanın, üye ülkelerin altyapı, köprü, hastane, sanayi, demiryolları, içme sularında büyük katkıları olmuştur. Görev esnasında 10 milyar dolarlık yoksullukla mücadele fonu kurdum. Daha çok fakir Afrika ülkeleri için kuruldu. Yine Afrika ülkeleri için ayrı bir sanayileşme programları başlattık. Bu teşkilatın en önemli hizmetlerden biri, sizin ülke olarak başka yerlerden sağlayamadığınız desteği burada sağlamak. Bu teşkilat, Kıbrıs meselesinde Türkiye’nin yanında, destek vermiştir. Onların ambargolarını delmeye muvaffak olmuştur. Turizmi teşvik ettik. Ticaret hacmini artırdık. Üniversitelere öğrenci getirdik. Tarımın geliştirilmesi ve tarıma dayalı sanayi kurulması yolunda bir takım yatırımları teşvik ettim” dedi.
KEM SÖZ SAHİBİNE AİT
Adaylığı sürecinde, zihinlerdeki din meselesinin tamamen yanlış olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, “Bunun iki kaynağı var. Bu konulara karşı klasik bir reaksiyon var. Bir de maalesef benim başarılarımı yücelten, başkasının başarısıymış gibi gösteren bir kesimin, tersine dönüp bu başarıları kötülemesi sözkonusu. Onlara ben kulak asmam. Kem söz sahibine aittir” diye konuştu.
Ekmeleddin İhsanoğlu, “Türkiye dünyanın en karışık bölgelerinden birinde. Cumhurbaşkanı olduğunuz taktirde, mevcut sistemden farklı bir yol haritası çizecek misiniz” şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
“Evet, şüphesiz.. Bu bölgedeki kavganın ne kavgası olduğunu, nereden doğduğunu görmek, anlamak lazım. Bu bölge, bizim güneyimizdeki bölge. Hepimiz bir büyük ana rahimden doğduk. Osmanlı Devletinden.. Bizim doğuşumuz, savaşla, İstiklal mücadelesiyle. Bizim sınırlarımız kanla çizildi. Ama bizim dışımızdaki devletler nasıl kuruldu. Harita açıldı. Al gülüm, ver gülüm şeklinde bu devlet doğdu. Bu normal bir doğuş değil. Anomili doğum. Bu devletler kurulduğu günden bu güne rahat zemin üzerine oturmadı. Demokrasi namına bir şey bilmediler. Çok partili hayat bilmediler. Ya askeri dikta, ya ideolojik parti diktası ya da aşiret reislerinin devlet reisliğine terfi etmiş haliyle idare edildiler. Rasyonalizm yok. Halka hesap vermek yok. Herkes demokratikleşirken, bunların olmaması çok düşündürücü. Başlarında 30-40 yıllık iktidarlar var. Tabii patlayacaktı. Bu hadiseler bu patlamalardır. Bunları doğru okumak lazım. Nasıl diyalog kuracağımızı, problemleri nasıl çözeceğimizi ve milli menfaatlerimizi doğru tespit etmek lazım. Haklı davaların yanında olacağız. Ortadoğu’daki haklı dava Filistin davasıdır. Bunları çok iyi biliyorsanız, kendinizden eminseniz, dış politika üslubuyla bunu yaparsanız, her telefon görüşmesinden sonra basına bilgi sızdırıp, kahramanlık, şampiyonluk tezahürlerine girmeden, uzun nefesli, sessiz diplomasi ve netice alıcı şeyler yaparsanız kazanırsınız, çözersiniz. Birinci derece kendi menfaatlerinizi koruyacaksınız.”
Ekmeleddin İhsanoğlu, başbakanlıktan istifa etmeyen Recep Tayyip Erdoğan ile Köşk yarışının adil bir yarış olmadığını vurgularken, kendisine ilk cumhurbaşkanı adaylığı teklifinin nasıl geldiği, yarışı kaybederse Türk siyasetinde olup olmayacağı, Alpaslan Türkeş’in anıt mezarını ziyaret edip etmeyeceği yönündeki soruları ise vakit darlığını gerekçe göstererek yanıtsız bıraktı.
Yorum Yazın