‘Emsal artışında’ TMMOB’den flaş çıkış: Büyükşehir yapılamayacağının farkında!
30 Ekim 2020 depreminin ardından Bayraklı’ya parsel bazında yüzde 20, ada bazında yüzde 30 emsal artışı kararına TMMOB’ye bağlı odaların dava açmasının ardından başlayan tartışmalar devam ediyor. TMMOB, bugün düzenlediği basın açıklamasıyla konuya ilişkin soruları yanıtladı. Açılamada, İzmir’in kent merkezlerinde yoğunluğu artırıcı planların yapılmayacağı ifade edilirken Şehir Plancıları Odası sekreteri Zafer Mutluer “İzmir’de kent merkezinde yoğunluğu artırmama konusunda bir kararlılığı var Büyükşehir’in. Bu konuda plan revizyonu yapılamaz diye bir hüküm var. Bu çok temel bir referans bizim için. Yani İzmir’in kent merkezinde yoğunlaştırma yapılamayacak bir kararın uygulanamayacağını Büyükşehir de farkında. Biz de bu kararı uygulamaya çalışıyoruz.
- Ege Postası
- 20.01.2022 - 12:18
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir 30 Ekim 2020’de meydana gelen 6.9 şiddetinde depremle sarsılmıştı. Depremin üzerinde 8 binin üzerinde bina ağır, orta ve hafif dereceli hasar görmüştü.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ağır hasarlı binaların yıkımına başlarken orta ve hafif hasarlı binaların dönüşümünde hak kayıpları meydana gelmişti. Depremzedeler hak kayıplarının tolere edilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi için emsal artışı talep etmiş ve bir yıllık mücadelenin ardından parsel bazında yüzde 20, ada bazından yüzde 30 emsal artışı kararı İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde onaylanmıştı.
Kent genelinde ilk emsal artışı Bayraklı ilçesinde kabul edilmiş ancak kararın ardından TMMOB’ye bağlı odalar, kararı yargıya taşımıştı.
TMMOB’nin yargı hamlesi depremzedeler ve odaları karşı karşıya getirirken TMMOB, 30 Ekim 2020 Depremi sürecinde yürütülen plan değişiklikleri ve emsal artışı kararına ilişkin bir basın toplantısı düzenledi.
Açıklamaya TMMOB İl Dönem Sekreteri Aykut Akdemir, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı İlker Kahraman, Çevre Mühendisleri İzmir Şubesi Başkanı Helil Kınay ve Şehir Plancıları Odası sekreteri Zafer Mutluer katıldı.
Açıklamanın ardından emsal artışına ilişkin basın mensuplarının soruları yanıtlandı.
“EMSAL ARTILI GETİRİLERİNİ HUKUK FAKÜLTESİNDE ÖĞRETMİYORLAR”
CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in emsal artışının kamu zararı olmadığı yönündeki sözleri ve AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın ‘TMMOB ile Büyükşehir arasında danışıklı dövüş’ olduğu yönündeki açıklamalarına da cevap veren Akdemir, danışıklı dövüşün iktidarla yerel yönetim arasında olduğunu belirtti ve “Biz TMMOB’yiz. Biz meslek alanlarımız üzerinden konuşuyoruz. Deniz Bey de avukat. Emsal artışının neler getireceğinin hukuk fakültesinde öğretildiğini sanmıyorum. MMOB hiçbir siyasi partinin arka bahçesi değildir, hiçbir belediyenin ve belediye başkanın da arka bahçesi değil. Kamu yararı dışında her kim davranırsa TMMOB kendi bilim ve teknik ışığında sözlerini söyleyecektir. Halkımıza hiç yalan söylemedik bundan sonra da söylemeyeceğiz. Bizi danışıklı dövüşü kim söylüyorsa kişi kendinden bilir işi. Dayanışıklı dövüş iktidar ile yerel yönetim arasında yapılmaktadır. O vekille bayraklı belediye başkanı arasında dönmektedir” dedi.
“BU KONUDA PLAN REVİZYONU YAPILAMAZ DİYE BİR HÜKÜM VAR”
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde Bornova, Karşıyaka ve Buca’dan gelen emsal artışı planları oyçokluğuyla reddedilmişti. İzmir’de emsal artışının uygulanmasına uygun olan bir bölge olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Şehir Plancıları Odası sekreteri Mutluer, İzmir’in 1/250000’lik planlarının emsal artışına uygun olmadığını ve bunun büyükşehir yetkililerince de bilindiğine dikkat çekti ve şunları söyledi; “Geçtiğimiz hafta büyükşehir belediye meclis toplantısında bir sunum yapıldı. Bu sunumda İzmir’in planlarından bahsetti. Bunu da İzmir’in çevre planlarını neden 25 binliğe aktarılmadığı konusunda AK Partili meclis üyelerinin bir soru önergesi vardı. İzmir’de kent merkezinde yoğunluğu artırmama konusunda bir kararlılığı var Büyükşehir’in. Bu konuda plan revizyonu yapılamaz diye bir hüküm var. Bu çok temel bir referans bizim için. Bunun birkaç nedeni var. İzmir’in kent merkezinin mevcut yapısı kentsel hizmetlerin eksik kaldığı bir tabloyu sunuyoruz. Bunun daha da kötüye gitmemesi gerekir bu nedenle bu hüküm var. Tam tersi sağlamlaştırma yapılmalı. Yani İzmir’in kent merkezinde yoğunlaştırma yapılamayacak bir kararın uygulanamayacağını Büyükşehir de farkında. Biz de bu kararı uygulamaya çalışıyoruz.”
“DEPREMZEDELERİ KANDIRAN HER TÜRLÜ SÖYLEMİN KARŞISINDAYIZ”
Emsal artışının büyükşehir yönetmeliğiyle mümkün olmaması ve bunun bilinmesine rağmen emsal artışı söylemleriyle depremzedelerin “ağzına parmakla bal mı çalındı” sorusunu yanıtlayan Akdemir, “Yaşamın kendisi bir çelişki. Deprem sonrasında yaşadıklarımız ayrı bir çelişki. Popülist söylemler depremzedeleri kandıran her türlü söylemin karşısındayız” dedi.
“ÖNERME YAPMA SEÇİLMİŞ İNSANLARIN GÖREVİ”
TMMOB’nin emsal artışı yerine farklı bir önerisinin olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Akdemir, “Biz, meslek odasıyız. Bir konuda fikir beyan ediyoruz. Önerme yapma görevi, seçilmiş insanların görevi. Biz tek bir yerden bakıyoruz. Sosyal devlet kanunu. Sosyal devletin yapması gerekenleri yapmadılar” ifadelerini kullandı.
“EMSAL ARTIŞI ÇÖZÜM DEĞİL”
Gelinen durumla ilgili genel bir değerlendirme yapan Mimarlar Odası Başkanı Kahraman, emsal artışının çözüm olmadığının altını çizdi ve “Bir mağduriyet yaşandığı kesin. Burada çeşitli sorular soruldu. Evlere farklı kanunlar uygulandı. 1999 öncesinde yapılan yapılar var ve siz yepyeni bir karar uygulayamazsınız. Asıl soru budur. Bunu belediyenin teknik ekiplerine de sormak lazım. Önce K alanı çıkarıldı. Daha sonra yüzde 30 emsal artışı verildi. Şimdi o da yetmiyor. Bunun çözümü emsal artışında değildir. Ruhsatlı binalar yıkılmıştır ve bunun sorumlusu ev sahipleri değildir. Bu binaların yetkililer tarafından yapılması gerekir. Çözümüm emsal artışı değil. Çözüm, 1999 depremi sonrasında özel iletişim vergisi neden toplandı? Deprem içinse neden kullanılmadı? Biz bu yapılar neden kamu tarafından neden tekrar yapılmıyor diye soruyoruz” dedi.
Akdemir, basın açıklamasında ise şunları söyledi;
“ESAS SORUMLU KAMU İDARESİDİR”
Depremin ardından sorumlu kamu idarelerinin üzerlerine düşen görevleri yerine getirmediğini ifade eden Akdemir, “Tüm izinleri alarak inşa edilmiş binalarında ikamet ederken, depremden etkilenen tüm vatandaşlarımızın uğradıkları can ve mal kayıplarından esas sorumlu kamu idaresidir. Yasa ve yönetmeliklere uygun inşa edildiği belirtilen ve ilgili kurumlar tarafından ruhsatlandırılan binalarda yaşanan her türlü hasarın kamu idaresi tarafından karşılanmasının bir zorunluluk olduğunu savunuyoruz. Özetle yaşanan mağduriyetin sorumluların hesap vermediği, mağduriyetleri gidermek bir yana yeni felaketlere kapı aralayacak yoğunluk artışının TMMOB tarafından kabul edilmesini hiç kimse bekleyemez. Deprem sonrası yaşanan mağduriyetin esas sorumlularını tartışmak yerine TMMOB, hedef gösterildi” dedi ve cevaplanması istemiyle daha önce sordukları soruları yineledi ve şunları söyledi;
“Anayasal olarak, ülkemizdeki herkes eşit yaşam hakkına sahip değil midir? Bir devletin en temel görevi, vatandaşlarının yaşam hakkını güvence altına almak değil midir?
⮚ Neden, depremden zarar görmüş bütün vatandaşların hak talepleri, herhangi bir bedel talep etmeksizin, devlet tarafından giderilmemektedir?
⮚ Neden, zenginlerin vergi borçlarını silen, zenginler daha zengin olsun diye hazine arsalarını özelleştiren devlet, söz konusu halk olduğunda sadece arabuluculuk ile yetinmektedir?
⮚ Yoksa, depremzedelerin mağduriyetleri, birilerine kaynak aktarmak için mi kullanılmaktadır?
⮚ Her deprem sonrasında gündeme getirilerek uygulanan yoğunluk artışlarının kentlerimizi ne hale getirdiğinin farkında değil miyiz? Bu uygulamalar aracılığıyla esas sorumlunun daha da gizlenmesine sessiz kalacağımızı mı düşünüyorsunuz ?
⮚ Depremde yıkılan ve “proje alanları” olarak ifade edilen bölgelerdeki yapılacak konutların depremden 1 hafta sonra zemin+5 kat olacağına hangi bilimsel çalışma sonucunda karar verilmiştir?
⮚ Deprem nedeniyle yıkılan Rızabey Apartmanı’na ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda Bayraklı Belediyesi’nin sorumluluğu açıkça ifade edilmiştir. Söz konusu binanın hak sahiplerinin mağduriyeti konusunda Bayraklı Belediyesi hangi iş ve işlemleri gerçekleştirmiştir?
⮚ Rızabey, Emrah, Doğanlar Apartmanına ilişkin düzenlenen bilirkişi raporlarında benzer tespitlerin bulunması tesadüf müdür? Depremde hasar gören diğer binaların tamamına ilişkin bilirkişi incelemesi yapılırsa sonuç farklı olacak mıdır?
⮚ Deprem nedeniyle hasar gören bölgelerin afet bölgesi ilan edilmesi konusunda talepte bulunulmamasının nedeni nedir?
⮚ Yıkılan binalarda herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde vatandaşların yeniden borçlandırılmasına itiraz edilmemesinin nedeni nedir?
⮚ Depreme karşı alınacak önlemler için, sadece mülk sahipleri üzerinden bir tartışma yürütülüyor olması ne kadar doğrudur? Hak Sahipliği "olmayan" depremzedelere de uygun koşullarda afet konutu imkânı sağlanması konusunda yasal düzenleme yapılmamasının nedeni nedir?
⮚ Yıllardır ülkemizde toplanan deprem vergilerinin yaşanan mağduriyetlerin çözümü için kullanılması konusunda tartışma yürütülmemesinin nedeni nedir?
⮚ Şehir hastanesi bölgesinde kaç konut yapılmıştır? Kaçı orta ve ağır hasarlılara verilecektir, deprem bölgesinde bulunan rezerv alanlarda yapılan yeni dairelerde kaç daire eksik kalmaktadır?
⮚ Emsal artışı öngörülen alanlarda kaç ekstra daire çıkabileceği bu nedenle de nüfusun ne kadar artacağı hesaplanmış mıdır? Bu hesaba göre altyapının ve ulaşımın ne denli etkileneceği göz önüne alınmış mıdır? Emsal artışı öngörülen bölgelerde yaşayan yurttaşların gelir durumuna dair herhangi bir saha araştırması yapılmış mıdır? Şayet böyle araştırma yapıldı ise yurttaşların ne kadarı borçlanmayı göze almaktadır?
⮚ Emsal artışının altına imza atan belediye başkanları ve meclis üyelerinin İzmir’de trafik sorunu olduğundan, koku sorunu olduğundan, altyapının yetmediğinden bahsetmeye ve yoğun bir yağış olduğunda doğal afeti gerekçe göstermeye devam edecek misiniz?
⮚ Yasal ve ekonomik açıdan elinde imkân bulunan merkezi ve yerel yönetimler, birbirinden kopuk uygulamaya koydukları “çözümler” nedeniyle birbirlerini her gün suçlarken çözümsüzlüğün adresinin TMMOB olarak gösterilmesinin nedeni nedir?
⮚ TMMOB'ye saldıranlara soruyoruz: Kamu kaynaklarının halkın ortak yararı için kullanılması gerekirken bir avuç patronunun çıkarı için kullanmasına itiraz edilmemesinin nedeni nedir?
⮚ Kentimizde var olan gökdelenlere ilgili belediyeler veya Bakanlıklar tarafından izin verilmektedir. Konu ile ilgili itirazların bu kurumlara yapılması gerekirken verilen izinler ile herhangi bir ilgisi bulunmayan TMMOB'nin ısrarla hedef gösterilmesinin nedeni nedir?”
TMMOB’ye SALDIRANLARI TANIYORUZ
TMMOB’nin her türlü uyarısına rağmen her deprem öncesi afetlere dirençli ve yaşanabilir kentler için yapılması gerekenleri yapmadıkları, kamu kaynaklarını bir avuç patronun hizmetine sundukları, depremi lütuf gibi görerek doğal alanları yapılaşmaya açtıkları, yoğunluk artışlarıyla yeni felaketlere kapı araladıkları için yaşadığımız her türlü mağduriyetin sorumlusu başta merkezi yönetim olmak üzere yerel yönetimlerdir. Çünkü kamu idaresi başından itibaren emekçi halkımızı müşteri gibi görmüş ve buna yönelik uygulamalara imza atmıştır. TMMOB olarak bilimsellikten uzak, halkımızı yeni felaketlere sürükleyecek ve sermaye düzenini mutlu eden kent suçuna sessiz kalmamız emekçi halkımıza yapılacak en büyük kötülüktür. Yurttaşlarımızı popülist söylemlerle yanıltarak TMMOB’ye saldıranları tanıyoruz! Kamu yararı gözeten meslek odalarını doğrudan veya dolaylı şekilde hedef gösterenler açıkça kent suçu işlemişlerdir. Toplumcu ve kamucu çözümler yaratmak yerine TMMOB’yi İzmirlilerin vicdanına havale edenleri, vatandaşları otobüslerle meslek odalarının önüne taşıyıp hedef gösterenleri, meslek odalarını gizli ittifakın parçası olmakla suçlayanları gayet iyi tanıyoruz. Meslek odalarını gündelik siyasetin parçası ve işlenen suçlara ortak etmeye çalışanlar beyhude bir çaba içerisindedirler. Artık yeter! Emekçi halkımızın yeni mağduriyetlerle baş başa bırakanlara ve bu konuda ısrarla TMMOB’yi ve meslek odalarını hedef gösterenlere inat kamu yararı çerçevesinde halkımıza her türlü desteği vereceğiz. Sonuç olarak; meslek odası sorumluluğu çerçevesinde, depremden zarar gören vatandaşların kayıplarının devletin sorumluluğunda gerçekçi bir şekilde giderilmesi çağrısında bulunmak ve yaşanan bu felaketten dersler çıkararak, bir sonraki depremde veya başka doğal afette muhtemel can ve mal kayıplarını önlemeye yönelik işlemler tesis edilmesinin sağlamak olduğunu ısrarla hatırlatıyoruz.”
Yorum Yazın