Erdoğan: Bu muhtıra diplomatik bir zafer
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Madrid’de düzenlenen NATO Zirvesi kapsamında yaptığı basın açıklamasında, iki gün önce İsveç-Finlandiya-Türkiye arasında imzalanan Üçlü Muhtıra için “Hiç şüphesiz bu muhtıra Türkiye ve milletimizin açısından zorlu müzakere sürecinden sonra elde edilmiş diplomatik bir zaferdir” dedi. Erdoğan, alınması beklenen F-16 savaş uçaklarına ilişkin “Sayın Biden’ın bu konudaki samimi gayretleri, ciddi bir destek bulacaktır. Gecikmeden hemen bir heyeti Amerika'ya göndereceğim. Sayın Biden kendinden emin” dedi. Erdoğan, cezaevinde bulunan gazetecilere yönelik soruya, “Ülkemde cezai bir durum olmadıktan sonra gazeteci, kalemşör, fikir. Bunlardan cezaevinde olan yok” diye cevap verdi.
- Ege Postası
- 30.06.2022 - 18:01
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi kapsamında bulunduğu Madrid’de IFEMA Kongre Merkezi'nde bugün basın toplantısı düzenledi. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“İttifakımızın Ukrayna’ya desteği tamdır. Bu desteği bir barış vizyonuyla beraber ortaya koymalı, insani dramın yıkımın durdurulması için çaba göstermeliyiz. Kalıcı bir ateşkesin sağlanmasına dönük diplomatik girişimlerimizi yoğunlaştırılmalıyız.
Türkiye olarak adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. İstanbul süreciyle yeşeren umutları daha da güçlendirmemiz lazım. Türkiye’nin sorumluluk üstlenebilen, elini taşın altına koyan bir müttefik olarak oynadığı rolün NATO içinde de takdirle karşılandığını gördük.
Ukrayna tahılının Karadeniz’deki limanlardan ihracına yönelik BM’nin planına ilişkin katkılarımızı paylaştık. BM’nin ve tarafların katılacakları dörtlü toplantıyı İstanbul’da en kısa zamanda düzenlemeye matuf çabalarımızdan bahsettik.
“FİİLİYATTA TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELENİN TAM BİR DAYANIŞMA İÇİNDE SÜRDÜRÜLMESİ ZARURİDİR”
NATO’nun terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadele yönündeki kararlılığının ortaya konulması elbette önemlidir. Ancak bu kararlılık kâğıt üzerinde kalmamalıdır. Fiiliyatta terör örgütleri arasında hiçbir ayrıma gidilmeden, mücadelenin tam bir dayanışma içinde sürdürülmesi zaruridir.
Müttefiklerimizden sözde değil, hakiki bir dayanışma beklediğimiz mesajını güçlü biçimde vurguladım. Türkiye’nin terör örgütlerine karşı yürüttüğü uzun ve kararlı mücadeleyi anlatan videoyu liderle birlikte izleme fırsatı buldum.
“BU BİR BAŞLANGIÇ. ASIL OLAN VERİLEN SÖZLERİN HAYATA GEÇİRİLMESİDİR”
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvuruları bağlamında yaşananlar Türkiye’nin bu konudaki kırmızı çizgilerini ortaya koymuştur. İlk günden itibaren hassasiyetlerimizi ifade ederek, yapıcı ama kararlı bir tutum sergiledik. Salı günü sayın Genel Sekreterin kolaylaştırıcılığında İsveç ve Finlandiya liderleriyle dörtlü zirvemizi gerçekleştirdik. İmzalanan Mutabakat Muhtırası’nı, Türkiye’nin hassasiyetlerinin anlaşıldığının bir işareti olarak görüyoruz. Elbette bu bir başlangıçtır. Asıl olan verilen sözlerin hayata geçirilmesidir. Bundan sonraki süreçte muhtırada kayıtlı hususların uygulamasını titizlikle takip edecek, adımlarımızı da buna göre atacağız.
“BU MUHTIRA, DİPLOMATİK BİR ZAFERDİR”
Hiç şüphesiz bu muhtıra Türkiye ve milletimizin açısından zorlu müzakere sürecinden sonra elde edilmiş diplomatik bir zaferdir. Üçlü Muhtıra ile Türkiye, PKK ve uzantılarıyla mücadelede tam işbirliği, terörizmin tüm biçim ve tezahürleriyle mücadelede dayanışma PYD/YPG ve FETÖ’ye destek sağlamama taahhüdü, savunma sanayi alanında ambargo ve kısıtlamalarla gidilmemesiyle işbirliğinin arttırılması; İsveç ve Finlandiya’nın terörizmle mücadele ve savunma sanayi konusundaki ulusal mevzuatlarını ve uygulamalarını tadil etme sözü; terör suçluların iadesi konusunda somut adımların atılması; ikili düzeyde hususi düzenlemeler yapılması.
“İSVEÇ’İN VERİLMİŞ OLAN SÖZÜ ŞUDUR: 73 TERÖRİSTİN TÜRKİYE’YE İADESİ”
İsveç’in verilmiş olan sözü şudur: 73 teröristin Türkiye’ye iadesi. PKK ve uzantılarının para toplama ve eleman devşirme faaliyetlerinin yasaklanması ve bunların soruşturulması.”
“BİDEN’IN F-16 KONUSUNDAKİ SAMİMİ GAYRETLERİ SENATODA BİR DESTEK BULACAKTIR”
Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan özetle şunları söyledi:
“Sayın Başkan elinden geleni yapacağını, tabii olay sadece Demokratlarla bitmiyor, bir de Cumhuriyetçiler var. Bunun da geçen hafta geniş bir ekibim Amerika’daydı. Gerek Cumhuriyetçiler gerek demokratlarla görüşmeler yaptılar. Şu anda biz sayın Biden ile yaptığımız görüşmeden sonra heyetlerimizi gerekirse yine göndereceğiz. Cumhuriyetçilerle görüşmeler yapmak suretiyle. Onların desteğini de almamız halinde inanıyorum ki, sayın Biden’ın bu konudaki samimi gayretleri, ciddi bir destek bulacaktır. Gecikmeden hemen bir heyeti Amerika'ya göndereceğim. Sayın Biden kendinden emin.
Biz parlamentomuzun bunu (Muhtıra) geçirmedikten sonra zaten bu iş yürümez. Önce İsveç ve Finlandiya üzerine düşen görevleri yerine getirmeleri lazım. Onlar bu görevlerini yerine getirmeleri halinde, biz de parlamentomuza yollarız. Eğer bunlar yerine getirilmezse bunun parlamentomuza gönderilmesi söz konusu değil. Biliyorsunuz Makedonya ne kadar zamanda NATO’ya girebildi? 20 yılda NATO’ya girebildi. Bu iş öyle ‘Ben istedim, oldu’ süreci değildir. İsveç de Finlandiya bunu biliyor.
“YUNANİSTAN’IN SON DÖNEMLERDEKİ TUTUMU SİYASET ANLAYIŞIMIZA ASLA UYMUYOR”
Yunanistan’ın son dönemlerdeki tutumu bizim siyaset anlayışımıza asla uymuyor. Son dönemde kendisine İstanbul’da verdiğim yemekten sonra teklifte bulundum: ‘Bundan böyle aramızdaki ilişkileri ikili yapalım, üçüncü kişileri aramıza sokmayalım’ dedim. Fakat buna rağmen Amerika’da Cumhuriyet Senatosu’nda yaptığı konuşmayla bizim bu anlaşmamızı iki-üç hafta sonra maalesef tamamen tersine dönüştürdü. Sadece onunla kalmadı, Davos’ta da aynısını yaptı. Onunla da kalmadı ve bir taraftan adalar, adacıklar buralara özel ziyaretler yapıp bu ziyaretlerde de silahlandırmalara gitmek gibi bir gayretin içine girdi. Bu ada ve adacıklar gerek Lozan gerek Paris anlaşmasına göre oraları silahlandıramazsın. Ama Yunanistan böyle bir adımın içine girdi. Sorulduğunda alınan cevap şu: Rusya’ya karşı. Benim halkım bunları pek yutmuyor. Niye? Neden? Adama sorarlar yani, niçin? Çünkü biz barışın egemen olduğu bir dünyayı tesis edeceksek, o zaman bu adımlar niçin atılıyor? Buna olumlu bakmıyoruz ve bunu yaptığımız ikili görüşmelerde liderlere söyledik.
“MUHALEFET, HİÇBİR ZAMAN İKTİDARA OLMASI GEREKENİ SÖYLEMEZ, TÜRKİYE MUHALEFETİ BÖYLEDİR”
Muhalefet, hiçbir zaman iktidara olması gerekeni veya doğrusunu söylemez. Türkiye muhalefeti böyledir. Bütün belgeler ortaya konuldu. Dünya bu olaya nasıl baktığımı açık olarak görüyor. Şu an itibarıyla buradaki tavrımız ilgi uyandırdığı gibi lider nezdinde de takdirle karşılandı.
“ŞİMDİ İSE BUNU 73’E ÇIKARDILAR, BU MÜZAKERELER ESNASINDA”
Onlar (İsveç) daha önce, 60 teröristin iadesi konusunda bazı müzakerelerdeydiler. Şimdi ise bunu 73’e çıkardılar, bu müzakereler esnasında. Bakalım bu verdikleri sözü yerine getirecekler mi.”
“FREEDOM HOUSE ÖNCE GELSİN DİYARBAKIR ANNELERİNİ ZİYARET ETSİN”
Erdoğan, tutuklu bulunan gazetecilere yönelik soruya ise şöyle cevap verdi:
“Freedom House önce kendisini sorgulaması lazım. Bunlar öncelikle Türkiye’de 40 yılda 40 bin vatandaşımız öldürüldü. Şu anda Diyarbakır anneleri bin 100 gündür HDP’nin kapısı önünde evlatlarını bekliyor. Çocukları 12-13-14 yaşında dağa kaçırılanlar. Nerede bu Freedom House? Önce gelsin, Diyarbakır annelerini ziyaret etsinler. Anneler kaçırılan evlatlarını bekliyor. Bu evlatları kaçıran HDP’liler, YPG’liler, PKK’lılar bunu özgürlük adına mı yapıyorlar? Bu nasıl özgürlüktür? Özgürlüğün tanımını iyi bileceğiz. Benim özgürlük alanım, sizin özgürlük alanınıza kadardır. Sizin özgürlük alanınız benim özgürlük alanıma kadardır. Bu anlayışı sürdürürsek netice alabiliriz. Bugün Türkiye’de bir Kandil gerçeği var. Bu Kandil gerçeğinde de 13-14 yaşındaki kız çocuklar dağlara kaçırılıyor ve boyları kadar silahlarla bunlara eğitim yaptırılıyor. Acaba bunları biliyor musunuz?
“CEZAİ YAPTIRIMA MUHATAP OLMADIKTAN SONRA GAZETECİ, KALEMŞÖR, FİKİR BUNLARDAN CEZAEVLERİNDE OLAN YOK”
Şu anda ülkemde cezai bir durum olmadıktan sonra gazeteci, kalemşör, fikir. Bunlardan cezaevinde olan yok. Bunların hepsi dezenformasyon.
“SİYASETTE DÜN DÜNDÜR BUGÜN BUGÜNDÜR”
Siyasette dün dündür bugün bugündür. Bunu bir şekilde bilmemiz lazım. 24 saatte siyasette çok şey değişir. Bu anlayışla siyaseti yürüteceğiz ama dimdik de duracağız. Türkiye-Amerika ilişkilerinin geçmişi çok eski. Ben başbakan olmadan önce Sayın Bush ile bir süreç başlattım. O günden bugüne gelen bir sürecimiz var. İyi günler oldu, kötü günler oldu. Öyle ya da böyle Türkiye-Amerika ilişkileri de yolunda devam etti.
“147 KEZ HAVA SAHAMIZI İHLAL EDEN YUNANİSTAN BUNUN HESABINI VERMEK DURUMUNDADIR”
Yunanistan germedikten sonra biz germeye meraklı değiliz. Ama şunu söyleyeyim; 147 kez hava sahamızı ihlal eden Yunanistan bunun hesabını vermek durumundadır. 147 kez hava sahamızı ihlal edeceksiniz, buna karşı Türkiye’nin hava kuvvetleri de gerekli cevabı verdiğinde rahatsız olacaksın. Böyle bir şey yok.”
Yorum Yazın