Erdoğan: Bu ülkenin en büyük açığı yerli ve milli muhalefet açığı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda, “Bu ülkenin en büyük açığı, demokrasiyi içselleştirmiş, milletin değerleriyle barışmış, yerli ve milli muhalefet açığıdır. Bu ülkenin en önemli sorunlarından biri, siyasetin tabiatında var olan rekabeti husumetten ibaret gören kutuplaştırıcı siyaset tarzıdır. Girdikleri her seçimde sandıkta milletten tokat yiyenler, maalesef iktidara gelmek için darbelerden, sokak olaylarından, dış desteklerden, hatta FETÖ’cü alçaklardan bile medet ummuşlardır” dedi.
- Ege Postası
- 15.08.2022 - 15:00
Recep Tayyip Erdoğan, bugün AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na katıldı. Erdoğan, toplantıda şöyle konuştu:
“HAYATA GEÇİRDİĞİMİZ REFORMLARLA SESSİZ BİR DEVRİME İMZA ATTIK”
“Yasakçılara rağmen milletimizin özgürlük alanlarını genişlettik. Terör örgütlerine rağmen güvenliği ve adaleti tahkim ettik. Vesayetçilere rağmen milli iradenin üstünlüğünü bu ülkede biz hâkim kıldık. Milletin kesesinden geçinen tufeylilere rağmen ekonomimizi her yıl büyütmeyi başardık. Batı’ya lejyonerlik yapmayı marifet sanan içimizdeki mandacılara rağmen dış politikamızı güçlendirdik, itibar ve özgüven kazandırdık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere hayata geçirdiğimiz reformlarla sessiz bir devrime imza attık.
“IMF KAPILARINDA BORÇ DİLENEN DEĞİL, KALKINMA VE İNSANİ YARDIMLARDA DÜNYAYA ÖRNEK OLAN BİR TÜRKİYE VAR”
Bugün, 2002’ye göre daha huzurluyuz, daha müreffeh bir Türkiye var. Bugün, milli menfaatlerini BM ve NATO dahil her zeminde korkusuzca savunan, netice alan, diplomasisi etkili bir Türkiye var. Bugün, kendi kendine çıkardığı krizler içinde boğulan değil, en zor şartlarda dahi büyümesini sürdürürken herkesin önüne geçen bir Türkiye var. Bugün, IMF kapılarında borç dilenen değil, kalkınma ve insani yardımlarda dünyaya örnek olan bir Türkiye var. Bugün, kendi milli güvenliği için yurt içinde ve dışında kimsenin icazetini aramadan operasyon düzenleyen, ordusu güçlü bir Türkiye var.
Yapmak, imar ve ihya etmek zordur. Yıkmak, yok etmek kolaydır. Bu gerçeği merhum Mehmet Akif, bir asır önce şöyle anlatıyor; ‘Gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, iki kazma kürek, iki ırgat yeter. Gel yapalım geri desen, bir Sinan gerek bir de Süleyman’. Bu çarpıcı hakikati, 2019 mahalli idareler seçimlerinde el değiştiren belediyelerin beceriksizliğinden, savunma sanayindeki gururumuz olan İHA, SİHA ve akıncılara yönelik tehditlere kadar her alanda görüyoruz. Bu hakikati, gönüllü kuruluşlarımızı hedef alan linç kampanyalarında, her gün dozu biraz daha arttırılan hesaplaşma çağrılarında, 28 Şubat bakiyesi kimi kendini bilmezlerin başörtüleri kadınlarımıza yönelik hezeyanlarında görüyoruz. Milletimize kurşun sıkmış FETÖ’cü alçaklarla fotoğraf verme yarışından, bölücü örgütün uzantılarıyla iş birliği yapmak pervasızlıklarına kadar pek çok alanda bunu görüyoruz.
“GİRDİKLERİ HER SEÇİMDE MİLLETTEN TOKAT YİYENLER, İKTİDARA GELMEK İÇİN DARBELERDEN, DIŞ DESTEKLERDEN, HATTA FETÖ’CÜ ALÇAKLARDAN BİLE MEDET UMMUŞLARDIR”
Türkiye’nin katettiği onca mesafeye rağmen CHP ve yandaşları değişmemekte, kendilerini yenilememekte ısrar ediyor. Bu ülkenin en büyük açığı, demokrasiyi içselleştirmiş, milletin değerleriyle barışmış, yerli ve milli muhalefet açığıdır. Bu ülkenin en önemli sorunlarından biri, siyasetin tabiatında var olan rekabeti husumetten ibaret gören kutuplaştırıcı siyaset tarzıdır. Türkiye’yi ve Türk demokrasisini bekleyen asıl tehlike, inşa, imar ve ihya yerine yıkmayı, yok etmeyi siyasetlerinin merkezine yerleştiren rövanşist yaklaşımlardır. Girdikleri her seçimde sandıkta milletten tokat yiyenler, maalesef iktidara gelmek için darbelerden, sokak olaylarından, dış desteklerden, hatta FETÖ’cü alçaklardan bile medet ummuşlardır.
“ZAMAN, AKTÖRLER, İFADELER DEĞİŞSE DE OYNANAN OYUN DEĞİŞMİYOR”
Ülkemize çok ağır bedeller ödeten meşrep tartışmaları, eski Türkiye heveslisi kesimler tarafından medya ve sosyal medya üzerinden yeniden alevlendirilmeye çalışılıyor. Polisimizin tüm yönleriyle açığa çıkardığı adli vakalar, tıpkı 80 öncesinde olduğu gibi insanlarımızı birbirine kışkırtmanın vasıtası haline getiriyor. Türkiye’nin geride bıraktığı toplumsal fay hatları, yine bu çevreler tarafından kaşınarak provokasyon aracı olarak kullanılıyor. Ülkeye ve millete hizmetten başka hiçbir gayesi olmayan bürokratlar, Bay Kemal tarafında çok açık, net tehdit ediliyor. Devletimizin iş yapamaz hale getirilmesi isteniyor. Millet iradesini temsil eden kurumlar hedef alınarak ve kasıtlı bir şekilde yıpratılarak siyaset kurumuna olan güven sarsılmaya çalışılıyor. Zaman değişse de aktörler değişse de ifadeler değişse de oynanan oyun değişmiyor. Milletimizin birliğine, toplumumuzun birliğine, toplumumuzun huzuruna, devletimizin güvenliğine, demokrasimizin kazanımlarına yönelik bu saldırıların başrolünü son, 70 yıldır olduğu gibi bugün de yine CHP üstlenmektedir. Farklı düşünen, farklı giyinen, farklı siyasi tercihlerde bulunan insanlar, CHP ve ortakları tarafından tehdit edilmekte; sindirilmeye, korkutulmaya çalışılmaktadır.
“ÇORUM’DA 50 BİN KİŞİNİN KATILIMIYLA MUHTEŞEM BİR MİTİNGİ GERÇEKLEŞTİRDİK”
Bu hafta, biliyorsunuz Çorum’daydık. Çorum’da nefis bir menü koymuşlar pankartla. O menüyle beraber de bu yuvarlak masada olanlara biz de orada ‘afiyet olsun’ dedik. Çorum’da, resmi rakamla söylüyorum, 50 bin kişinin katılımıyla muhteşem bir mitingi gerçekleştirdik. Oradan Hacıbektaş’a geçtik. Hacıbektaş’ta da verilen rakam; 10-15 bin kişi, oradaki bizim programa iştirak ettiler. O akşam Hacıbektaş’ta hakikaten gerek oradaki mezhep, meşrep ayrımı gözetmeden kardeşlerimizle birleştik, bütünleştik, bir olduk, iri olduk, diri olduk; kardeşliğimizi tescil ve teyit ederek yolumuza devam ettik.
CHP’li yazar ve siyasetçilerden her gün zılgıt yedikleri halde üç kuruşluk menfaatleri için geçmişlerini reddedenleri kendi hallerine bırakıyoruz. Biz, milletimizle birlikte hak yolda ilerlemeye, ülkemize eser ve hizmet kazandırmaya devam edeceğiz.”
Yorum Yazın