Erdoğan: Kürt sorunu yok, kimse bize yutturmaya...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP'li bazı milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması noktasında bir kez daha Meclis'i ve yargıyı harekete geçmeye çağırarak, "Bıçak kemiğe dayandı. Şu anda yargılanıyorlar, yargılananların sayısı artacak" dedi. Türkiye'de Kürt sorunu değil, terör sorunu olduğunu da söyleyen Erdoğan "Kimse bize bunu yutturmaya kalkmasın" ifadesini kullandı.
- Ege Postası
- 06.01.2016 - 16:04
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18. muhtarlar buluşmasında konuşma yapıyor. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
“Operasyonlarda 3 binden fazla terörist etkisiz hale getirildi. Biz bin yıldır bu topraklarda yaşamanın bedelini ödemiş bir milletiz. Bugün yaşananlarda bin yıllık hesaplaşmanın olduğunu biliyoruz. Bugünkü Türkiye, bu tür ameliyatlar konusunda dirençlidir. Ne bölgemizde oynanan oyunlar ne de içimizde canlandırılan fitneler bizi yolumuzdan alıkoyamayacak.
Onun arkasındaki terör örgütüne silah yardımı yapacaklarmış. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bu ruh ve inanç olunca ne bir karış toprağından bir karış veririz ne de hedeflerimizden vazgeçmeyiz. Ne yaparsanız yapın bizi yolumuzdan döndüremeyeksiniz.
Maalesef hendek kazanları arkadaşı olarak gören, bilboardla destek veren bir ana muhalefet partisi var. Terörün, terör örgütünün ya yanında ya da karşısında olursunuz. Bunun ortası yoktur.
O evleri yakılan, yakılan, tarumar edilen o insanlar Kürt değil m? Bunun hesabını ne bu dünyada ne de ebediyette veremeyecekler. Bu oyun bin yıllık hesaplaşmanın tezahüründen başka bir şey değildi.
"KÜRT SORUNU YOKTUR"
Türkiye'de Kürt sorunu değil, terör sorunu vardır. Bunu böyle bilmemiz lazım. Kimse, bize bunu yutturmaya kalkmasın.
Hendeği kazan ile hendeği savunan, bombayı koyan ile bombayı savunan, silah kabzasını tutan ile silahı savunanın hiçbir farkı yoktur.
MECLİS VE YARGI DOKUNULMAZLIK İÇİN HAREKETE GEÇMELİ
Bıçak kemiğe dayandı. Şu anda yargılanıyorlar, yargılanların sayısı artacak. Ben prensip olarak siyasi partilerin kapatılmasını gereksiz görüyorum. Ancak siyasi partinin yaptığını partisi değil, şahsın kendisi ödemelidir. Bu genel başkan da milletvekili de Meclis üyesi de olabilir. Tercihini siyasetten değil, terörden yana koyanlar bunun hesabını hukuk önünde vermelidir.
Terör örgütünün mensupları için hukuk neyi emrediyorlarsa bu kişiler için de aynı hukuk işetilmelidir. Meclisin ve yargının harekete geçmesi şarttır.
YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE DEME NOKTASINA GETİRİLMEMELİ
Kimse ama kimse bu devletin ekmeğini yiyip devlete kılıç çalamaz. Kamu kurumları içinde görev yapanlardan terörün yanında yer alanlar için aynı işlemler yapılmalıdır. Ya devlet başa ya kuzgun leşe deme noktasına getirilmemelidir.
HİTLER ÖRNEĞİ VERMİŞTİM...
Referansımız mevcut anayasa ise neden yeni anayasa peşinde koşuyoru? Asıl olan toplumsal mutabakatın sağlanmasıdır. Her partinin teklifini ortaya koymasında fayda görüyorum. Başkanlık sisteminin başarılı da başarısız da örnekleri vardır.
Hitler örneğini vermiştim. Şahsıma hücüm etmeye başladılar. Almanya parlamenter sistemle yönetiliyordu ama Hitler ülkenin başına musallat oldu. Ben Türk tipi başkanlık dedim, başladılar saldırmaya. Bunlar kendi ülkelerinin markasını da istemiyorlar. Ülkemizdeki parlamenter sisteminin işleyişinden memnun olan var m? Devamlı darbe üstüne darbe getiriyor. rizlere çanak tutan mevcut sistemin ülkemin faydasına olmadığına inanıyorum.
Bu sistemle yasama, yürütme, yargı arasındaki sınırların çizilmesi parlamenter sistemdeki pek çok sorunu ortadan kaldıracaktır.
Türkiye'nin değişik alanlarda, adeta sistemini yenileme noktasında bir tazelenmeye, bir yeni başlangıca ihtiyacı var. Bu millet, bu ülke değişime, yeniliğe, daha iyiyi, daha güzeli aramaya hiçbir zaman kapalı olmamıştır. Her kim ki bu gerçeğe sırtını dönmüşse o tarihin tozlu raflarındaki yerini almıştır.
Erdoğan: İdam kararı iç hukuk meselesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şii din adamı en-Nemr'in Suudi Arabistan'da idam edilmesini "idam kararı iç hukuk meselesidir" sözleriyle değerlendirdi.
Konuşmasında Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr'in Suudi Arabistan'da idam edilmesine değinen Erdoğan, "İdam kararı doğrudur veya yanlıştır. Bana göre idam kararı iç hukuk meselesidir" dedi.
Suriye ve Mısır'da yaşananları örnek gösteren Cumhurbaşkanı, şöyle devam etti:
"Bunların kararını tasvip edip etmemek ayrı bir konu. Mısır'da bini aşkın insan hakkında idam kararı verildi, dünya neden bunları konuşmuyo? Bunlardan biri yüzde 52 ile ülkenin başına gelen Mursi'dir. Bir terörist miydi o'
Suriye'de 400 bin insan öldürüldü. Buna sessiz kalanlar, bir kişinin idamıyla ilgili dünyayı ayağa kaldırıyor. Para, silah her şeyi veriyorsunuz katil Esed'e. Hiçbir zaman kendinizi aklayamazsınız."
Erdoğan, krize neden olan idam sonrası İran'daki Suudi Arabistan elçiliğinin yakılmasını da kınadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
"Güvenlik kuvvetlerimiz yerleşim yerlerinde süren bu terör eylemlerine, bölgede yaşayan sivil halka zarar vermemek için azami bir dikkat ve hassasiyetle müdahale ediyor. Bu da aslında çok kısa sürede sonuçlanabilecek operasyonların nispeten uzun bir zaman dilimine yayılmasına sebep oluyor. Biz, tek bir masum vatandaşımızın hayatını tehlikeye atmaktansa operasyonların uzamasını tercih ettik, tercih ediyoruz.
"ÜÇ BİNDEN FAZLA TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"
Geçtiğimiz yıl yurt içi ve dışında gerçekleştirilen operasyonlarda 3 bin 100'ü aşkın terörist etkisiz hale getirildi. Aynı dönemde asker, polis, geçici köy korucusu ve sivil vatandaşlardan da 300 civarında kaybımız var. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
Biz bin yıldır bu topraklarda yaşamanın bedelini ödemiş bir milletiz. Bugün oynanan bu oyunların gerisinde bu coğrafyadaki bin yıllık hesaplaşmanın yattığını çok iyi biliyoruz. Fakat ne yapsalar boş. Özellikle son iki yüz yıldır yaşadığımız tüm acılara, maruz kaldığımız tüm haksızlıklara, kayıplara rağmen, işte halen dimdik ayaktayız, evelallah ayakta durmaya da devam edeceğiz. Bugünkü Türkiye, bu tür ameliyatlar konusunda dirençlidir. Ne bölgemizde oynanan oyunlar ne de içimizde canlandırılan fitneler bizi yolumuzdan alıkoyamayacak.
Rusya'ya gittiler. Onun arkasındaki terör örgütüne silah yardımı yapacaklarmış. Ne yaparlarsa yapsınlar. Bu ruh ve inanç olunca ne bir karış toprağından bir karış veririz ne de hedeflerimizden vazgeçmeyiz. Ne yaparsanız yapın bizi yolumuzdan döndüremeyeksiniz.
"TERÖRÜN YA YANINDA YA DA KARŞISINDASINIZDIR"
Sadece hükümete, Başbakan'a, Cumhurbaşkanı'na karşı pozisyon almak adına terör örgütü ile aynı safta buluşmakta sakınca görmeyen bir siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Maalesef hendek kazan teröristleri arkadaşı olarak gören, terör örgütünün eylemlerine bilboard ilanları ile destek veren bir anamuhalefetimiz var.
Terörün, terör örgütünün ya yanında ya da karşısında olursunuz. Bunun ortası yoktur.
O evleri yakılan, yakılan, tarumar edilen o insanlar Kürt değil m? Bunun hesabını ne bu dünyada ne de ebediyette veremeyecekler.
"BİN YILLIK HESAPLAŞMANIN YENİ TEZAHÜRÜ"
Bu oyun bin yıllık hesaplaşmanın yeni bir tezahüründen başka bir şey değildir. Terör örgütü de sırtını ona dayanan parti de bölgede hesabı ve çıkarı olan güçlerin oyuncağı haline dönüşmüş birer kukladan ibarettir.
"SİYASET DEĞİL, İHANETTİR"
Türkiyelileşmek iddiasıyla yola çıkıp varlıklarını hendeklere endeksleyenlerin, Kandil'in şamar oğlanına dönenlerin durumunu hep birlikte ibretle takip ediyoruz. Kürt kardeşlerimin adını istismar ederek bu ülkeye ve bu millete husumet besleyen kim varsa onun eteğinin altına girmenin adı siyaset değil, ihanettir. En başta Kürt kardeşlerime ihanettir. Kürt kardeşlerim bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır.
"PARTİ KAPATMAYA KARŞIYIM AMA..."
Bıçak kemiğe dayandı. Şu anda yargılanıyorlar, yargılanların sayısı artacak. Prensip olarak ben siyasi partilerin kapatılmasına karşıyım. Gereksiz görüyorum. Hiç düşünmeye bile gerek yok. Ancak herhangi bir siyasetçinin yaptığı suçun, hatanın bedelini kurumsal olarak partisi değil, şahıs olarak kendisi ödemelidir. Bu, genel başkan da, milletvekili de, belediye başkanı da, meclis üyesi de olabilir. Kim olursa olsun bunun bedelini ödemelidir.
Tercihini siyasetin imkanlarından yana değil, terörden, terör örgütünün eylemlerinden yana koyanlar, bunun hesabını hukuk önünde vermelidir. Terör örgütünün diğer mensupları için hukuk neyi emrediyorsa bu kişiler için de aynı yöntemler işletilmelidir. Milletvekili dokunulmazlığı terör örgütüne perde olmak için değil, Meclis'te millete daha iyi hizmet vermek için getirilmiş bir imtiyazdır. Bu imtiyazın istismarına artık parlamentomuz izin vermemelidir.
"MECLİS VE YARGI HAREKETE GEÇMELİ"
Terör örgütü mensubu gibi hareket eden milletvekilleri konusunda Meclis'in ve yargının harekete geçmesi şarttır, diye düşünüyorum. Aynı şekilde milletin kendisine hizmet için emanet ettiği imkanları terör örgütünün emrine sunan belediye başkanları konusunda da meclis üyeleri konusunda da İçişleri Bakanlığı ve yargının harekete geçmesi gerekiyor ve geçtiklerini de biliyorum.
"KİMSE DEVLETİN EKMEĞİNİ YİYİP, DEVLETE KILIÇ ÇALAMAZ"
Kimse ama kimse bu devletin ekmeğini yiyip devlete kılıç çalamaz. Kamu kurumları içinde görev yapanlardan terörün yanında yer alanlar için aynı işlemler yapılmalıdır. Ya devlet başa ya kuzgun leşe deme noktasına getirilmemelidir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Referansımız mevcut anayasa ise neden yeni anayasa peşinde koşuyoru? Asıl olan toplumsal mutabakatın sağlanmasıdır. Her partinin teklifini ortaya koymasında fayda görüyorum. Başkanlık sisteminin başarılı da başarısız da örnekleri vardır.
Başkanlık sistemiyle yönetilen pek çok ülke hem demokrasi bakımından hem kalkınma bakımından, bölgesindeki ülkelerin fersah fersah önüne geçebiliyor. Demek ki burada asıl mesele, ülkenin hedefleriyle yönetim biçimi arasındaki ilişkiyi doğru kurabilmektir. İşte Türkiye'nin de kendi yönetim sistemini kendi ihtiyaçlarına göre belirlemeye ihtiyacı vardır.
"ACI VE ÖLÜM RUTİN OLDU"
Rusya yüzde 10 itibariyle DAİŞ'i bombalarken Türkmen köylerini bombalıyor. Kimse kimseyi aldatmasın. Mültecilerin dramları artık dikkatleri çekmiyor. Acı ve ölüm istisna olmaktan çıkıp rutin haline geldi."
Yorum Yazın