Erdoğan'dan Kanal İstanbul açıklaması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kağıthane-İstanbul Havalimanı Metrosu’nu hizmete açtı. Kağıthane ile İstanbul Havalimanı arasındaki mesafenin metroyla 24 dakikaya ineceğini ve hattın ilk ay ücretsiz olacağını duyuran Erdoğan, “İnşallah, Kanal İstanbul Projesi’yle şehrimize yeni bir soluk borusu daha açarak hem Boğaz’ın yükünü hafifletecek hem İstanbul'un marka değerini yükselteceğiz. Şimdiden altyapısını oluşturmaya başladığımız bu projeyi er geç ülkemize kazandırmakta kararlıyız” dedi.
- Ege Postası
- 22.01.2023 - 15:10
Kağıthane-İstanbul Havalimanı Metrosu, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle hizmete girdi. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“TÜRKİYE, BU PROJEYLE METRO İNŞASINDAKİ GÜCÜNÜ DÜNYAYA İSPATLAMIŞTIR: Bundan 3 yıl önce ilk kaynak törenine, birkaç ay sonra tünelin Gayrettepe'ye ulaşma sevincine, yaklaşık 1,5 yıl önce ilk test sürüşüne şahitlik ettiğimiz metromuzu bugün hizmete veriyoruz. Hizmete aldığımız metro hattımızı, Kağıthane’de Mahmutbey metrosuyla entegre ediyoruz. Birkaç ay içinde bu hattı Zincirlikuyu Metrobüs Durağı’yla da birleştireceğiz. Hızlı tren konforuyla işleyecek bu metronun sinyalizasyon sistemini, TÜBİTAK iş birliğiyle ASELSAN gerçekleştirdi. Metroda çalışacak yerli tasarım ve üretim araçları da yine yerli bataryayla görev yapacak. Türkiye, bu projeyle metro hattı inşasındaki gücünü ve kabiliyetini tüm dünyaya ispatlamıştır.
İSTANBUL HAVALİMANI-ARNAVUTKÖY- HALKALI METRO HATTI PROJEMİZ DEVAM EDİYOR: Aynı şekilde, İstanbul Havalimanı'ndan başlayıp Arnavutköy'den Halkalı'ya inecek metro hattı projemizdeki çalışmalar da süratle devam ediyor. Bunların yanında; Bakırköy, Bağcılar, Başakşehir, Kayaşehir, Kazlıçeşme, Sirkeci, Altunizade, Bosna Bulvarı hatlarındaki çalışmalarımız sürüyor. Tüm projeleri tamamladığımızda, İstanbul'un raylı sistem ağını 380 kilometrenin üzerine çıkarmış olacağız. İstanbul'da ilk metro hattının işletmeye açıldığı 1989 yılından sonra en büyük projeler bizim dönemimizde başladı ve sonrasında devam ediyor. Son yıllarda devreye giren metro hatlarının da neredeyse tamamı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mızca inşa edilen projelerdir. Halen çoğunluğu yine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’mız tarafından yürütülen projeleriyle İstanbul, dünyada en fazla raylı sistem inşası yapılan şehirler arasında ilk sırada bulunuyor.
PARİS’İ BİLDİKLERİ KADAR İSTANBUL’U BİLMEYENLERDEN BİR ŞEY BEKLEMİYORUZ: Rahmetli Kadir Topbaş'ın, metro hatlarının hızlandırılması ve yaygınlaştırılması konusundaki gayretlerini asla unutamayız. Hatta 2017’de hizmete giren Üsküdar-Çekmeköy sürücüsüz metro hattı, bu alanda Avrupa'nın en büyük, dünyanın üçüncü büyük kapasiteli projesi seçilmişti. Üstelik İstanbul'da, bunun gibi 10 ayrı sürücüsüz metro hattı bulunuyor. Gerçi ülkemizde siyaset yapan birilerinin ne İstanbul'dan ne İstanbul'un sahip olduğu altyapıdan ne de teknolojinin geldiği seviyeden haberleri var. Kağıthane'ye, ‘Kağıttepe’ diyenlerden, Paris'i bildikleri kadar İstanbul'u bilmeyenlerden fazla bir şey de beklemiyoruz. Bunlar, Türkiye'yi de İstanbul'umuzu da tanımıyorlar, bilmiyorlar. Kendi ülkelerinde adeta yabancı bir turist gibi yaşıyorlar. Ama onların bu cehaleti, hakikatleri ortadan kaldırmıyor. Onların bu trajikomik halleri, bizi asla rehavete sevk etmiyor. Biz, onlara rağmen, İstanbul'un trafik sorununu raylı sistemlerle çözme sözümüzü adım adım yerine getiriyoruz. Kağıthane-İstanbul Havalimanı Metromuzun inşasında emeği geçen bakanlığımızı, kurumlarımızı, yüklenici firmaları, mühendisinden işçisine, herkesi tebrik ediyorum.
İSTANBUL’A BELEDİYE BAŞKANI OLDUĞUMUZDA, ‘NE KANDIRANLARDAN NE DE KANDIRILANLARDAN OLMAYACAĞIZ’ DEMİŞTİK: İstanbul'a belediye başkanı olduğumuzda, ‘Ne kandıranlardan ne kandırılanlardan olmayacağız’ demiştik. Sevdamız, aşkımız, gönül tahtımızın sultanı, güzelliklerin şehri aziz İstanbul'a karşı her zaman samimi olduk, hasbi olduk, harbi olduk. Fatih'in emaneti bu mübarek şehre karşı mahcup olmaktansa değil siyasette fedakarlık yapmayı, gerekiyorsa can vermeyi tercih ederiz.
TÜRKİYE YÜZYILI’NA SIĞMAYACAK YATIRIMLAR YAPTIK: Bu şehri her alanda hak ettiği seviyeye çıkarmak için başbakan ve cumhurbaşkanı olarak gece gündüz çalıştık. Kimin sorumluluğunda olduğuna bakmadan, bu şehrin her meselesiyle yakından ilgilendik. Her projesini takip ettik, her sıkıntısına çözüm aradık. Milli iradenin üstünlüğüne olan saygımız gereği, hangi belediyenin kimde olduğuna bakmadan, şehrin tamamına hizmet verecek eserleri birer birer hayata geçirdik. İstanbul, konumu ve sahip olduğu potansiyeliyle Türkiye'nin en kıymetli hazinesi, en bereketli kaynağı, en dinamik şehridir. Ülkenin ortak değeri olan bu şehri, -her türlü mülahazanın ötesinde söylüyorum- kimsenin insafına bırakamayız. Bunun için, hükümetlerimiz döneminde, önemli projelerimizin merkezine hep İstanbul'u yerleştirdik. Eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan tarıma, diplomasiye, bütün bu adımları kararlılıkla attık. İstanbul'u Türkiye Yüzyılı’na hazırlayacak yatırımlar yaptık… Deprem başta olmak üzere tüm afetlere hazırlık için kapsamlı adımlar attık. Kentsel dönüşüm çalışmalarıyla hem İstanbullunun haklarını gözetecek hem şehrin geleceğini inşa edecek projeler yürüttük. Raylı sistem öncelikli ulaşım projeleriyle şehri, kilitlenip kalmaktan kurtardık. Bir yandan Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle diğer yandan İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü'yle şehre yeni nefes kanalları açtık. Durmadık, çalıştık.
BUNLAR, BOĞAZ’IN ALTINDAN MARMARAY’I GEÇİREBİLİRLER Mİ: Asrın projesi olan ‘Marmaray’ ve ‘Avrasya Tüneli'yle başlattığımız ulaşım atılımlarını kesintisiz sürdürdük. Kardeşlerim; bunlar, Boğaz’ın altından Marmaray'ı geçirebilirler miydi? Bir tanesi ne diyor? ‘Aaa bunda sürücü yok mu’ diyor. Şu anda zaten 10 adet sürücüsüz metro adımını biz attık. Ama bunların haberi yok. Ne diyor birisi de? ‘Galiba Paris'te filan yapmışlardı.’ İstanbul'la Paris’in mukayesesini yapıyor. Paris'te metroda damdan sular akıyor, sular. Bizimkiler pırıl pırıl, haberleri yok.
İSTANBUL HAVALİMANI’NI, DEVLETİN KASASINDAN BİR KURUŞ ÇIKMADAN YAPTIK: Şehir içindeki tıkanma noktalarını belirleyip her biri için ayrı çözümler ürettik. Hayata geçirdiğimiz her çalışmada, sadece bugünkü ihtiyaçları değil, şehrin geleceğini de göz önünde bulundurduk. Havalimanının Yeşilköy'den bugünkü bulunduğu yere taşınması da bu kapsamda attığımız adımlardan biridir. Devletimizin kasasından bir kuruş çıkmadan yapılan İstanbul Havalimanı, bugün Avrupa'nın en yoğun, dünyanın en iyi havalimanları arasında ilk sırada yer alıyor. Bay Kemal ne diyor, ‘Kuruşsuz yaptığınız bu yatırımları anlatın’ diyor. Yahu neyi anlatacağız? Biz ne diyoruz? ‘Bak; pi, pi, pi.’ Yani kamu-özel işbirliği yatırımıdır bunlar. Milli bütçeden bir kuruş vermeden biz bu yatırımları yaptık. Yapıyoruz, yapacağız. İGA'yı böyle yaptık, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü böyle yaptık, Osmangazi Köprüsü'nü böyle yaptık. Ama siz bunları öğrenene kadar çok zamanlar geçecek. Bunlara bol bol fırın ekmek yedirmek lazım.
İNŞASI SÜREN METRO HATLARINI DA DEVREYE ALDIĞIMIZDA, İSTANBUL’UN RAYLI SİSTEMLERLE ULAŞILAMAYAN HİÇBİR KÖŞESİ KALMIYOR: Açılışını yaptığımız metro hattıyla havalimanına hızlı ve kolay ulaşım ihtiyacını karşılıyoruz. Halen inşası süren metro hatlarını da devreye aldığımızda, İstanbul'un raylı sistemlerle ulaşılamayan hiçbir köşesi kalmıyor. Böylece, İstanbul büyüklüğündeki bir dünya şehrinin sürdürülebilirliği için hayati öneme sahip bir eksiğini daha gidermiş oluyoruz.
ŞİMDİDEN ALTYAPISINI OLUŞTURMAYA BAŞLADIĞIMIZ KANAL İSTANBUL’U ER GEÇ ÜLKEMİZE KAZANDIRMAKTA KARARLIYIZ: Turizm, ulaşım, finans, kültür, sanat, spor, eğitim, sağlık merkezi olma yolunda hızla ilerleyen İstanbul için aşkla çalışmaya devam edeceğiz. İnşallah, Kanal İstanbul Projesi’yle şehrimize yeni bir soluk borusu daha açarak hem Boğaz’ın yükünü hafifletecek hem İstanbul'un marka değerini yükselteceğiz. Şimdiden altyapısını oluşturmaya başladığımız bu projeyi er geç ülkemize kazandırmakta kararlıyız. Belediye başkanlığı görevine geldiğimiz 1994 yılından beri bu şehir için attığımız her adıma, başlattığımız her projeye yapılan itirazları hatırlayın. Eğer biz bunlara kulak vermiş olsaydık bugün İstanbul; Marmaray'sız, Avrasya’sız Yavuz Sultan Selim’siz, Osmangazi'siz, metrosuz, yolsuz, susuz bir şehir olarak kalacaktı.
CHP DEMEK ÇÖP, ÇUKUR, ÇAMUR DEMEKTİR: 1994’te İstanbul'un suyu var mıydı? Kimden devralmıştık? CHP'den. Çöp dağları var mıydı? Suyu, 110 kilometreden dağları delerek İstanbul'a getirdik. Nereden? Isranca Dağları'ndan. Çöpleri kaldırdık mı? Kaldırdık. CHP demek nedir? Çöp demektir. Çöp, çukur, çamur. Ve hatırlayın, Ümraniye çöplüğündeki patlamayı. 39 vatandaş orada öldü. Hâlâ bu CHP konuşuyor. Neyi konuşuyorsun? Ve bütün bunlarla beraber, her ne yaptıysak, İstanbul'u çirkin binalara ve yetersiz altyapıya mahkum etmek isteyenlere rağmen yaptık. Kanal İstanbul'u da inşallah bu şekilde hayata geçireceğiz. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin diğer 80 vilayetiyle birlikte İstanbul'a kazandırdığımız her eseri ve hizmeti, Türkiye Yüzyılı’nın önsözü, girizgahı, altyapısı olarak görüyoruz. Bu güçlü altyapının üzerinde, Cumhuriyet’imizin yeni yüzyılını Türkiye Yüzyılı haline dönüştürmek istiyoruz. Ülkemizin son bir asrında, yeni devletimizi kurma yanında çok ciddi inişler-çıkışlar da yaşadık. Cumhuriyet tarihimiz boyunca başlatılan her demokrasi ve kalkınma hamlesinin önü kimi ihanet kimi gaflet… Özellikle ihanet ve gaflet karşısında yılmadık. Ve bu engellere rağmen yolumuza devam ettik. Darbelerin, vesayetin, terörün, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal gerilimlerin ve hatta çatışmaların hiçbirinin kendi tabii mecrasında ortaya çıkmadığına inanıyoruz. Bunların her biri, ülkemizin kalkınmasını, gelişmesini, büyümesini durdurmak, en azından yavaşlatmak için hazırlanan senaryoların birer parçasıydı.
GEZİ OLAYLARINDAN ÇUKUR EYLEMLERİNE, DARBE GİRİŞİMİNDEN TERÖR SALDIRINA KADAR SAYISIZ İMTİHANDAN GEÇTİK: Maalesef her dönem, ülkemiz içinden birileri de bu senaryolara gönüllü şekilde veya farkında olmadan alet edilmiştir. Milletimizin iradesini temsil görevi verdiği siyasetçilerin çoğu da kimi korkusundan, kimi çıkar ortaklığından, kimi kifayetsizliğinden, bu gidişe ‘dur’ diyememiştir. Rahmetli Menderes'in, 14 Mayıs 1950, ‘Yeter, söz milletindir’ diyerek başlattığı demokrasi devriminin tarihimizde ayrı bir yeri vardır. Her ne kadar sonu idam sehpasına çıkmış olsa da milli iradenin üstünlüğü esasına dayalı bu haykırış, daha sonra pek çok insana da ilham ve cesaret vermiştir. Biz de 20 önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu devraldığımızda, ‘Yeter, söz de karar da milletindir’ diyerek bu kutlu adımı bir üst basamağa çıkardık. Şimdi ülkemiz yeni bir seçimi eşiğinde. Bilhassa son 10 yılda yaşadıklarımızı şöyle bir gözünüzün önünden geçirin. Gezi olaylarından çukur eylemlerine, darbe girişimlerinden terör saldırılarına kadar sayısız imtihandan geçtik. Yeni yönetim sistemine geçtiğimiz ayın hemen ertesinden başlayarak, ekonomimizi mahvetme yolunda birçok adımlar attılar. Ama bunu da başaramadılar. İşte şu anda İngiltere'nin hali ortada, Fransa'nın hali ortada, Almanya'nın hali ortada. Elhamdülillah bizim halimiz de ortada.
Üstesinden, Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin desteğiyle gelmeyi başardık. Milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine halel getirmek isteyenlere izin vermedik. Vatanımızın bütünlüğüne göz dikenlere dünyayı dar ettik. Önünden, arkasından dolanarak milli iradeyi devre dışı bırakmaya niyetlenenleri hüsrana uğrattık. Şimdi Kağıthane, hazır mısınız? Raylı sistemimiz hayırlı olsun."
Yorum Yazın