Eski CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu İzmir'de: Eskiler tam kadro, yeniler yok!
7. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği'nin (BAMAD), sansürün kaldırılışının 116. yıl dönümü nedeniyle düzenlediği etkinlik için İzmir'e geldi. Yeni belediye başkanlarından katılım olmadığı görülürken eski belediye başkanları yoğun ilgi gösterdi.
- Ege Postası
- 23.07.2024 - 17:51
- Güncelleme: 23.07.2024 - 20:33
BERİVAN KAYA/EGEPOSTASI- Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği'nin (BAMAD), sansürün kaldırılışının 116. yıl dönümü nedeniyle düzenlediği etkinlik için CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir'e geldi.
KİMLER KARŞILADI?
Kılıçdaroğlu'nu CHP İzmir milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç, Mahir Polat, Rıfat Nalbantoğlu, Eski Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Eski Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran, Eski Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve Eski Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ karşıladı.
GÜLTEKİN ARAÇ KALDIRDI
Kılıçdaroğlu'nun karşılayan tek ilçe başkanı olan Bayraklı İlçe Başkanı Didem Gültekin'in bugün panelin yapılacağı Mimarlık Merkezi'ne Bayraklı ilçe binasından araç kaldırdığı öğrenildi.
ESKİ BAŞKANLARDAN YOĞUN İLGİ
CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İzmir Milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç, Rıfat Nalbantoğlu, Mahir Polat, Çiğli eski Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, CHP eski İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, İZBETON Genel Müdürü Heval Savaş Kaya, Bornova eski Belediye Başkanı Mustafa İduğ, Bayraklı eski Belediye Başkanı Serdar Sandal, Konak eski Belediye Başkanı Abdül Batur, Çeşme eski Belediye Başkanı Ekrem Oran, Karabağlar eski Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, Narlıdere eski Belediye Başkanı Ali Engin, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkan Vekili Murat Aydın, ilçe başkanları ve çok sayıda partili katılım sağladı.
SALONDA YOĞUN KATILIM
Panelin yapıldığı salonun ağzına kadar dolması sebebiyle yer bulamayan vatandaşlar ise dışarıdaki ekranlardan takip etti.
DEMOKRASİ SINIFTA KALDI
'Halkın umudu Kılıçdaroğlu', 'Kemal Devrimci' sloganları eşliğinde sözlerine başlayan CHP 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " Hayatını gazetecilikle kazanan ve mücadel eden rahmetli Uğur Mumcu, Musa Anter, Çetin Emeç, Metin Göktepe Hrant Dink'i rahmetle anıyorum. Bu konuşmaları onurlu gazetecilere armağan ediyorum. Zor dönemde kalemini satmamak gibi onurlu görevi üstlenen gazeteciler her zaman başımızın üstündedir. Türkiye'de demokrasi var. Ancak yaşadığımız atblo düşüncelerimizi özgürce ifade edebileceğimiz dyurumda değil. Gazzeteciler yazarken yarın hapse girebilirim diye düşünüyor. Demokrasi konusunda sınıfta kalmış bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Tek adam rejimi Türkiye için felakettir. Tek adam rejiminde yargı olmaz, TBMM olmaz. Bir anayasamız var, bir anayasa mahkememiz var. Anayasa mahkemesinin kararları herkesi bağlar. Ancak Can Atalay ile ilgili karar uygulanmaz anayasa askıya alnımıştır. Şeklen bir anaysamız var. Ancak askıya alınmıştır. Kararları uygulamayn alt mahkemeler gücü saraydan alıyorlar. Bu kararı uygulamadın o zaman seni Yargıtay'a atacağım diyorlar. Dolayısıyla bu tablo kaldıracağımız türden bir tablo değil. Yaşadığımız tablo Türkiye'de dmeokrasi olmadığı gerçekğini vurgulayan bir tablo. Hiçkimse siyasi görüşü nedeniyle hapse atılamaz. Bu demokrasinin temel kuralıdır. Herkes saraydaki gibi düşünmek zorunda değil. Herkes düşüncelerini özgürce ifade etmeli" ifadelerine yer verdi.
DARBE HUKUKUNDAN ARINDIRILMALI
Darbe hukuku vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, "Türkiye darbe hukukundan arındırılmak zorundadır. Darbeler döneminde çıkmış yasaların demokratikleşme çerçevesini çizmeliyiz. 12 Eylül'de çıkan yasaların sorgulanması gerekiyor. Siyasi ahlak yasası çıkartılmalıdır. Ahlak dersi veriyorlar ancak kendi vekilleri ihale takipçiliği yapıyorlar. Çıkardıkları yasalardan haberleri bile yok. Talimata göre el kaldırıp, indiriyorlar. Bu tablo demokrasiye kast eden bir tablodur. Siz hiç bir AK Parti vekilinin meclis kürsününde Türkiye'nin sorunlarını dillendirdiğini duydunuz mu? Kamuda liyakat sistemi olmalıdır. Devlet liyakat, adalet üzerine inşa edilir. Vekil veya bakan olmak için savcılıktan iyi hal kağıdı ve ilkokul mezunu olmanız yetiyor! Devlette liyakat yok. En son liyakaat ile ilgili olarak tabloya bakıldığı zaman devletin kurumlarının tahrip edildiğini görüyorsunuz. Devlet ayrıdır, siyasi parti ayrıdır. Bu sebeple devlette liyakat vardır. En son müsteşarlıkları kaldırdırlar. Müşteşar, devlet ve siyasi otorite arasında dengeyi sapğlayan kişiydi. Bunu da kaldırdırlar. Devlette hiçbir kurum denetim dışında olamaz. Denetlenmeyen bir kuruma demokrasilerde rastlayamazsınız. Biz de denetlenmeyen dünya kadar kurum var. TBMM, Türkiye Varlık Fonu'nu denetleyemiyor. O kurumlarda ne oluyor hiçbirimizin haberi yok" dedi.
5'Lİ ÇETE ÇAĞRISI: NE KADAR VERGİ ÖDEDİLER?
5'li çeteye vergi çağrısı yapan Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhurbaşkanlığını kim denetleyecek? Erdoğan'a yakın herkes malı götürüyor. Ben boşuna 5'li çete demiyorum. Buradan çağrı yapalım, 5'li çete ne kadar vergi ödüyor? Bir vergi konseyi kurulmak zorundayız. Vergi konseyi halktan toplanan vergilerin nereye harcandığını açıklamalı. Üniversiteler vesayetten kurtulmalı. Üniversitelerin mali özerkliği olmalı. Bilimsel özerkliği olmalı. Mahallede muhtar seçiyoruz ama üniversitelerde dekan seçilemiyor. Yürütme organı vesayetten kurtulmalı. Vekil özgür iradesi ile konuşabilmeli. Eğitim sistemş sil baştan ele alınmalıdır. Çocuğun merak duygunu büyütmezsek sistem amacına hizmet etmez. Eğitimin çağdaş, demokratik olmalı ve eğitimin bunların elinden almalıyız. Medyaya nasıl baskı kurulduğunu herkes biliyor. Demokrasi için Türk hukuk sisteminin darbe hukukundan arındırılması lazım" diye konuştu.
MEDYA SUSARSA NE OLUR?
Kılıçdaroğlu açıklamasının devamında, "Medya susarsa ne olur? Medya büyük sıkıntılar yaşıyor. Kalemini satmayan gazetecilerin hangi zorluklar yaşadığını biliyorum. Kendisine gazeteci süsü verip, propaganda yapanlar var. Onların parasını verdiğiniz zaman istediğinizi yazar. Medya susarsa, Anadolu'nun küçük yoksul okulunda parmak kaldıran kız öğrenci susar. Medya susarsa tarikat yurtlarında istismar edilen çocuklarımız susar. Medya susarsa zorla evlendirilen kızlarımız susar. KHK mağduru annesi hapiste olduğu için annesini kaybeden evlat susar. Yoksul, ayakkabısı ve elbisesi olmayan çocuklarımız susar. Geçinemyen emekşi susar. Medya susarsa Emine Şenyaşar susar. Emel Korkmaz, Ayşe Bülbül, Mısra Öz, Cumartesi anneleri susar. Medyanın susmaması gerekiyor. Her türlü baskıya, hapishanelere, ölümlere bile halkı için korkmadan yürüyen gazeteciler susarsa halk susar. Gazeteciler sustuğunda, hırsızlar, arsızlar, vatan düşmanları, çocuk istismarcıları, sapıklar, maftalar, katiller, uyuşturucu baronları, bir kereden bir şey olmaz diyen o pis zihniyet konuşur. Herkes bilsin ne yaparlarsa asla ve asla susmayacağız. Ben bunları her yerde söyleyeceğim" ifadelerini kullandı.
"SARAYDA OTURANLARIN ELİNİ SIKMAYACAĞIM"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elini neden sıkmadığını açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu, "Bayramlarda, törenlerde halkımıza sürtük, çapulcu dediği için elini sıkmam. Partime ve kendinden olmayan seçmene terörist dediği için elini sıkmıyorum. Vatandaşlığıımızı üç kuruşa sattığı için elini sıkmıyorum. gezi'de hayatını kayneden Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan için elini sıkmıyorum. Beni tehdit ettiği, hakaret ettiği için değil. Saldırılara uğradığım için değil gazetecilerin hakkını savunmak için elini sıkmıyorum. Süleyman Şah türbesini kaçırdığı için elini sıkmayacağım. Ülkeyi bir sığınmacı deposuna dönüştürdüğü için elini sıkmayacağım ve yüzüne bakmayacağım.Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sahte videolar hazırladığı için yüzüne bakmayacağım ve elini sıkmayacağım. Sarayda oturanların elini sıkmayacağız, mücadele edeceğiz.Demkrasi lütuf ile verilmez. Demokrasi kararlı mücadele ile olur" dedi.
Yorum Yazın