Dolar 34,5620
%0.02
Euro 36,3220
%0.06
Altın 2.919,900
%0.07
Bist-100 9.660,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Eski il başkanından Soyer ve Yücel’e yaylım ateşi

Eski il başkanından Soyer ve Yücel’e yaylım ateşi

CHP İzmir İl eski Başkanı Kemal Karataş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i ve CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’i eleştiri yağmuruna tuttu. Soyer’i icraatsizlik üzerinden eleştiren Karataş, Yücel’e ise kendisini örnek alması çağrısında bulundu.

  • Ege Postası
  • 11.02.2022 - 18:41

EGEPOSTASI- CHP İzmir İl eski Başkanı Kemal Karataş, Büyük İzmir ekranlarında yayınlanan 8. Gün programında gazeteci Mithat Umutoğulları’na konuştu.

İzmir’deki politikayı, eski partisi CHP’nin eski hali ve yeni hali arasındaki fakları değerlendiren Karataş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’i eleştiri yağmuruna tuttu.

“SAĞ PARTİLERİN YOLUNA GİRDİLER” 

CHP’de eskiden var olan partili kültürünün bugünkü CHP’de görülemediğini ifade eden Karataş, “Ahde vefa bir kültürdür, eğitimdir. Yazılı kuralları yoktur ama yerleşmiş kuralları vardır. Eski CHP’de bir hiyerarşi saygınlığı vardı. Yani kademeler birbirlerine çok büyük saygı duyardı. Delege seçimleri, ilçe kongreleri çok mücadeleleri olurdu. Partinin içinde gruplar vardı ama tüzüğe bağlılık vardı. Ecevit dönemine bakarsak, orada partililer bir ideolojik ayrışmanın içerisine girmişti. Yani partinin merkezi ve sol kanadı vardı. Sol kanadı partiyi daha çağdaş seviyeye ulaşması için mücadele veren bir kadroydu. Bir de merkez kanadı vardı. Bize göre o, partinin daha tutucu kanadıydı. Daha yavaştı. Ama Atatürk ilkelerinden, çağdaş yapıdan, bağımsızlıktan, demokrasiden ve laiklikten hiçbiri ödün vermezdi. Ama içindeki sol kanat daha hareketli, daha hızlı hareket eden değişim isteyen gruptu. Şimdi öyle değil. Şimdi ‘dünyada ideoloji mi kaldı’ derler. Sağ partiler öyle değil. Ama CHP’de öyle değil. Sağ partiler, üyelerini gelişigüzel yazarlar. Sağ partiler bunu yapar ama ol partiler buna özenmemeli. Sağ partilerin üyeleri üye olarak kalır. Ama sol partilerin üyeleri, partinin gelişmesi için çalışan insanlardan oluşur. Onların belirlediği kuralları parti tüzüğü haline getirir, programı yapar ve bunların içinden kadrolarını oluşturur. Ama bizimkiler de sağ partilere özenerek üye çalışmalarına başladılar. Sağ partilerin yoluna girdiler. Eskiden öyle değildi. CHP’ye üye olmak, onun koşullarını yerine getirmek, çalışmaların içine katılmak önemliydi” dedi.

KONGRELERİN TEK ADAYLI YAPILMASI TESADÜF MÜ?

CHP’nin seçim nedeniyle kongrelerin yapılmaması kararını de sert bir dille eleştiren Karataş, son kongrelerin tek adaylı geçmesinin de parti kültürüyle çeliştiğini belirtti ve “Ekonomik şartlar var, erken seçim… Tüzüğün belirlediği 2 yılda bir kurultay yapma kuralı var. Neden sığınıyorsun 3 yılın son gününe? Peki kongreler? CHP son kurultayını nasıl yaptı? Kongrelerin hemen hemen yüzde 98’inde 2. Bir aday çıkmadı. İstanbul, Ankara ve İzmir’in kongreleri tek adayla yapılmadı mı? Tesadüf mü? Partililer arasında mücadele olmasın mı? Biri birisini seçiyor. Bu bana bağlı, beni dediğimi yapar düşüncesiyle herke kendi sandalyesini korumanın derdinde” diye konuştu. 

NALBANTOĞLU ÖRNEĞİ

Karataş, Deniz Baykal döneminde de talimatlarla il başkanlarının aday gösterildiğini ya da adaylıktan çekildiklerinin hatırlatılması üzerine CHP İzmir İl eski Başkanları’ndan Rıfat Nalbantoğlu örneğini verdi ve “Bu CHP’ni ruhunda değil. İnsanların karakterinde varsa bu tür şeyler yaşanır. Nasıl Vali hükümete bağlıysa, il başkanı da partinin genel başkanına bağlıdır ve onun temsilcisidir. O kişi bir kongreyle gelse, diyelim ki genel başkanın sözünden çıktı, başka bir çizgide partiyi yönetmeye başladı. Saygı duyarım. Ama genel başkan tarafından tayin edilen bir il başkanı, onu yanıltır da… Her dönem örgüt bir dağılır. Genle bakan bunu bilir ve il başkanına örgütü toparlama görevi verir. Sen yan çizersen yani genel başkanını aldatırsan, genel başkan aldatıldığını hissettiği anda Rıfat’a (Nalbantoğlu) yaptığını yapar” ifadelerini kullandı. 

“BU İKTİDAR KENDİ ZENGİNLERİNİ YARATTI”

Ülkenin mevcut gündemini de değerlendiren Karataş, liyakatsiz kadrlarla ülkenin sistematik bir şekilde bu duruma getirildiğini ifade etti ve “Adalet ve Kalkınma Partisi, 20 yıldır iktidar. 20 yılda bir iktidar yeni ve başarılı kadrolarla hareket etmezse, liyakatsız, ‘evet efendimci’, yalakaların toplandığı bir yola girerse bu 20 yıl içinde biter. AKP bu yolda. AKP, demokrasiyi hem ülkeye hem de partide uygulayacağını söyleyerek çok farklı bir tüzük hazırlamıştı. Kimse 2 dönemden fazla görev yapmayacak demişti. Bunları uygularken kendisini hariç. Tutarak AKP’nin kuruluşunda görev alan daha yetenekli, bilgili, inanmış insanlar… Recep Tayyip Erdoğan 2. Dönemde o insanlardan kurtulmak istedi. Dışarıdan baktığında çok demokratik görünür bu iş. Ama yerlerine liyakatli, değerli devlet adamlığından geçmiş kişiler yerine ‘Evet efendimci’, cumhurbaşkanına hiç hayır demeyen tipler geldi. Devleti yöneten böyle kadrolarla oluşunca bürokrasi de böyle insanlardan oluştu. Yönetim böyle olunca her şey rayından çıktı. Bunun en önemli göstergesi ekonomi. Ekonomi bozulunca AKP’nin yakasına başarısızlık yapışmış. Bu ülkeler artık ülkeyi yönetemez hale gelmişler. Ekmek, gaz kuyruğu, mum ışığı gibi şeylerin  ötesinde Türkiye şimdi varlık içinde yokluk çeker bir hale geldi. Bu iktidar kendi zenginlerini yarattı. Bir tarafta insanlar çok yoksul hale geldiler bir tarafta da çok zengin insanlar var. Bir kısım yalıyor bir kısım bakıyor. Bu iktidar, artık öyle bir noktaya geldi ki… Para, döviz bulmak zorunda. Çeşmeler akmıyor, kazan delik olunca da su tutmuyor. Ne oldu? Dolar 13,5 liralara çıktı. Böyle bir devlet yönetiminde refah olur mu, insanlar mutlu olur mu? Olmaz. Devlet para bulmak zorunda. Ülkeyi İMF’den kurtaracağım diyen Erdoğan… Türkiye IMF’den kurtuldu ama kimin tuzağına düştü? İngiltere2nin Amerika’nın ve tefecilerin eline düştü. Orada faizler çok yüksek. O yüzden de zamlar oluyor. Hazine tam takır. Ne yapacak? Saldırıyor vergilere. Vergilerin ölçüsü kaçtı. Hiçbir şeyin ölçüsü yok. Bir de yanında herkesin kullandığı elektriğe korkunç bir zam geldi. Bir ev alayım ya da kiraya çıkayım diyen insanlar elektrik faturasını bile ödeyemez hale geldi. Türkiye’de tepki öyle bir arttı ki... Akaryakıt, doğalgaz ve elektrik zammı halkın üzerine bir şok olarak çöktü. İnsanlar hep pahalı almaya alıştılar pazarda. Geçiştirirdi. Ama elektrik öyle değil. Bu iktidarı elektrik götürecek” dedi.

“KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU BAŞARILI BULMUYORUM”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “elektrik faturalarını ödemeyeceği” söylemine ateş püsküren Karataş, Kılıçdaroğlu’nun etkili bir muhalefet yapamadığını belirtti ve şunları söyledi; İktidara en yakın partinin genel başkanı ‘Elektrik faturası yüksek, ben bu faturayı ödemeyeceğim’ der mi? Ardından partinin grup başkanvekilleri açıklama yapıp ‘Bu partinin genel başkanının özel kararıdır. Partinin kararı değildir’ diye baştan sabote ettiler. Baştan bölündü ve bir soru işareti yaratıldı. Bu tepki de halktan çıktı. Halk 20 gündür sokaklara çıkıyor. 20 gün sonra mı aklına geldi Kemal Kılıçdaroğlu’nun da elektrik faturasını ödemeyeceği aklına geldi? Sen protestoyu ödemeyerek mi yapıyorsun? Ben ödemeyeceğim siz de ödemeyin mi diyorsunuz vatandaşa? Ödemeyince 5 gün sonra elektrik kesilecek? Bu karda kışta vatandaş ne yapacak? Vatandaş yapar. Ama senin muhalefet lideri olarak yapman gereken, elektrik zamlarının iktidarın başarısızlığından kaynaklandığını, elektriğin özelleştiğini anlatacaksın. Özelleştirilen elektriğin dağıtım şirketlerinin kar etmek için yatırımlarından kestiğini anlatacaksın. Isparta’da trafolar patladıysa dağıtım şirketlerinin yatırım yapmamasından kaynaklı. Kemal Kılıçdaroğlu’nu başarılı bulmuyorum. Hangisinden başarılı bulayım? İttifak sisteminin yolunu Recep Tayyip Erdoğan açtı. Yeni sistemle yaptı bunu. İlk kurulan ittifak da Cumhur İttifakı’ydı. İktidar kendi hesabın yapıyor. Arkadan dolan… Herkes kendi için. Cumhur İttifakı kurulunca CHP de ittifak yapmak zorunda kaldı. Bir şeyler yapılıyor ama yetmiyor. Bir ilde yerel seçimlerde bütün partiler adaylarını çıkarırlardı. Şimdi öyle değil. Şimdi ittifak oluştu. İstanbul’da niye İYİ Parti belediye başkanı adayı çıkarmadı? Çünkü yerelde de ittifak var.”

“‘BEN ELEKTRİK FATURAMI ÖDEMEYECEĞİM’ DİYEN ADAMDAN LİDER OLMAZ”

Yapılması gerekenin topyekun bir tepki olduğuna dikkat çeken Karataş, “Bu sistemde parlamentonun yani TBMM’nin bir etkinliği var mı? Yoksa niye istifa etmiyorsun? Bu bir yöntem. Boşaltacaksın orayı. Bu işler böyle yapılır. Sen yüzlerce kanun teklifi sundun. Biri çıktı mı? Tartışılmıyor bilir. Bir kanunu, gece yarısı yayımlanan bir kararnameyle öğreniyor herkes. Kemal Kılıçdaroğlu adalet yürüyüşünü niye yaptı? Gazeteci arkadaşların dokunulmazlıkları kalkınca. Muhalefet partisi oyuna gelmeyecek. İktidar partisi kendi milletvekilini mi hapse atacak? Ne oldu? Enis Berberoğlu hapse atıldı. Bu oldu diye Kılıçdaroğlu adalet yürüyüşünü yaptı. Ama ters yürüdü. Asansöre ters binmek gibi. Enis Berberoğlu için İstanbul’dan Ankara’ya yürüyeceğine kalktı İstanbul’a yürüdü. Bunu hesaplamayı bilen insandır lider. ‘Ben elektrik faturamı ödemeyeceğim’ diyen adamdan lider olmaz” diye konuştu. 

“KAĞIT ÜSTÜNDE OLMUYOR BU İŞLER” 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i önce oturduğu “şato”, ardından da “icraatsizlik” üzerinden eleştiri yağmuruna tutan Karataş, şunları söyledi; “Çok mükemmeliyetçi biriyim. Bulunduğum görevlerde başarısızlık asla yoktur. Benden sonra il başkanı olan Rıfat Nalbantoğlu… 22 gün il başkanlığı yaptı. Suçluyorum onu. Süresinde itiraz etmediği için kazandığımız Bayındır, AKP’nin eline geçti. Benim zamanımda bir yerel seçimde İzmir’de 30 ilçeyi alacağız demiştim. Aziz Kocaoğlu bile gülmüştü ‘Nasıl olacak’ diye. Ama aldım. Niye aldım? Hata yapmadım aday belirlemede. Ne hata ne de haksızlık yaptım. Bu kadar hassas davranan ve 50 yıllık siyasi hayatımı hiçbir sapma göstermeden CHP’nin iktidarı için çalışan birisi için ‘Partisini eleştiriyor’ diyenler partisini içselleştiremeyen sürüngenlerdir. Ben görevden ayrılırım. Partililiğimi mi bırakacağım? Biz görevi bırakınca İzmir’de AKP’nin oyları bize yaklaşmaya başladı. Makas giderek daralıyor. 30 ilçeden başladık. İlçeler yavaş yavaş gitmeye başladı. Böyle bir durumda Tunç Soyer Büyükşehir’e aday gösterildi. Tunç Soyer Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Ama oturacak yer bulamadı. Kim önerdiyse nereden gözüne kestirdiyse ‘Şatoda oturacağım’ dedi. Ben de bunun üzerine bir yazı yazdım. Halkın içindenim diyen biri şatoda oturacağım deyince ben de ‘Tarihi şatodan konut olmaz’ dedim. Ancak devlet konut evi olarak kullanılır, senin konut evin olamaz dedim. Bunu senden önceki hiçbir belediye başkanı denemedi. Aklından geçirmedi, bu kararından vazgeçmeni rica ederim’ dedim. Sen yer beğenmiyorsun. İzmir’de çok zengin insanlar var, çok lüks yerler var. Sen bunları da mı beğenmiyorsun? Sen kimsin? 6,5 dekarlık konut. Komşun bile yok. Üstelik sit alanı. Biz İzmir’i her zaman alıyoruz. İzmir halkı sana oy verdi. Ben İzmir halkına ne verdim? Ona en azından halkçılığımı, sevgimi vermem lazım değil mi? Onlara hal hatır sormam lazım değil mi?” Tunç Soyer’in İzmir’de 3. senesi. Kaldı 2 sene. Bir tane somut, elle tutulur, ‘Bunu hiçbir belediye başkanı yapmamıştı. Bu sorunu buldu ve çözü’ diyebileceğimiz bir şey var mı? Yok. Tunç Soyer, büyükşehir belediye başkanı olunca soyundu ve ‘2 sene sonra Körfez’de yüzeceğim’ dedi. Ben de bekliyorum. 3. sene dolunca yüzmek istiyorum. Buca Metrosu deniliyor. O metroyu yapsın. Ama önce ben göreceğim, bineceğim. Öyle görmeden yapacağım edeceğimle kağıt üstünde olmuyor bu işler. Yaptığı ihalelere bakar mısın? Komi dizme, heykel sayma ihalesi mi olur? Ben bir vatandaşım ve partiliyim. İnsan bunu görünce üzülüyor.”

“ŞİMDİ BU İL BAŞKANINI ARA DA BUL” 

Eski partisi CHP’nin İzmir’deki durumu ve CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel’in duruşunu da eleştiren Karataş, kendisini örnek alma çağrısında bulundu ve  “Ben sadece CHP’yi değil iktidarı da eleştiriyorum. Bugünkü il başkanı benim yaptığım eleştirileri yapmaya korkuyor. Şu anki tablo hiç iyi değil. İl başkanının performansına gelince… Bu arkadaşımız bir garip. İl başkanı dediğin fişek gibi olmalı. Bir toplumun içine girdiği zaman ateş gibi olacak. Ben 9.30’da partiye gelirsem kendimi suçlu hissederdim. Ama o saate kadar o günün bütün gazetelerini de okumuş olurdum. Duysun da belki örnek alır. O yolda kentin dönemin ihtiyaçlarını kafama yazardım. Kapıda birkaç arkadaş da beklerdi. Ben soru sorsunlar, konuşayım da partim medyada yer alsın. Şimdi bu il başkanını ara da bul. En iyi ihtimal ‘Ben sizi sonra arayım.’ Benim döneminde bir gün CHP haberi çıkmasın ben uyuyamam. Şimdiki il başkanı yavaşın yavaşı. Biri benim belediye başkanıma laf edecek… Benim dönemimdeki diğer il başkanları buna cesaret edemezlerdi bile. Şimdiki il başkanı belediye başkanını sahiplenmiyor bile” dedi.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.