Faik Öztrak: Nisan başından sonra getirilecek olan bir seçim tarihi siyasi mühendisliğin devamıdır
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Nisan ayı başına kadar ilan edilecek her seçim tarihini, erken seçim olarak görür ve destekleriz. Ancak nisan başından sonra getirilecek olan bir seçim tarihi açıkçası bir siyasi mühendisliğin devamıdır. Zaten o tarihten sonra yapılacak seçim de erken seçim olmaktan çok uzaktır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanının yetkisi var, kendi göbeklerini kendileri keserler, Cumhurbaşkanı Meclis’i fesheder ondan sonra da seçime giderler” dedi.
- Ege Postası
- 20.12.2022 - 15:38
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Karar TV yayınına katıldı. Öztrak, şu mesajları verdi:
“CUMHURBAŞKANI ADAYI EN UYGUN ZAMANDA AÇIKLANACAK: Altılı Masa’nın adaylık süreci yolunda ilerliyor. Ne zaman Cumhurbaşkanı adayı açıklanacak, ondan önce neler yapılacak defalarca anlattık. Yol haritası belirlenecek, sonra hükümet programı ortaya çıkacak; arkasından da Cumhurbaşkanı adayı Altılı Masa’nın en uygun zamanında açıklanacak.
NORMAL BİR SEÇİME GİTMİYORUZ: Bu ülkedeki rejim normal bir rejim değil, şu anda tamamen ülkede tek parti devleti rejimi var. Mülki idare partinin elinde, Cumhurbaşkanı’nın elinde, partinin genel başkanının elinde; istihbarat partinin genel başkanının elinde. Bütün bunlara baktığınız zaman normal bir seçime gitmiyoruz. Normal bir seçime gitmediğimizi de yaşadıklarımızla görüyoruz.
BİR REJİM DEĞİŞİKLİĞİNİN SANDIKTA YAPILACAĞI BİR SEÇİM: Bu seçim aslında; iki adayın değil, iki görüşün yarışacağı ve sonunda da sandıkta yeniden ülkenin güçlendirilmiş parlamenter rejime döneceği, yani bir rejim değişikliğinin sandıkta yapılacağı bir seçim. O nedenle de burada bütün adımların, son derece dikkatli bir biçimde hesaplayarak atılması lazım. Altılı Masada oturan liderler de bu adımları bu şekilde atma konusunda kararlılar. O nedenle de tekrarlıyorum 13. Cumhurbaşkanı, altılı masada belirlenecek ve liderler stratejik olarak kendilerine en uygun zamanda Cumhurbaşkanı adayını açıklayacaklar.
İSTANBUL’UN RANTINI SEÇİM ÖNCESİ KULLANMAK: Hem partililerimiz hem milletimiz olayı görüyor. Burada bir kere İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanımıza karşı yapılan bir hukuksuzluk var. Ama bu niye yapılıyor? Bunu pek konuşan olmuyor. Bu süreç çok zorlu geçecek. Şu anda İstanbul’daki kumpasa dönüp baktığınız zaman bunun ardından hükümet sözcülerinin, iktidar sözcülerinin yaptığı açıklamalara baktığınız zaman olayın bir başka önemli boyutunun İstanbul’un rantını seçim öncesi kullanmak olduğu da ortaya çıktı. Çok süratle karar aldırmak, çok süratle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını siyasi yasaklı hale getirip, İstanbul’da Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yeni başkanı seçtirip İstanbul’a el koymak.
İSTANBUL’U GERİ ALMAK İÇİN UĞRAŞIYORLAR: Süleyman Soylu’nun açıklamalarına baktığınız zaman yargı bittiği zaman görevden alırım. Görevden alamazsın, sen alamazsın yani senin böyle bir yetkin yok. Belediye Yasası açık İçişleri Bakanı’na ancak göreviyle ilgili bir belediye başkanı hususlarda mahkûm olursa onu görevden alma hakkını vermiş, ne demek görevden alma? Yine Cumhurbaşkanlığı danışmanının açıklamalarına bakın; savcının aceleciliğine bakın. Bunun arkasında başka bir şey dönüyor. Şunu hatırlayalım, İstanbul seçimlerinden önce; ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ diyen Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul’u kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Şimdi İstanbul’u yeniden geri almak için uğraşıyorlar. Bunu gözden kaçırmamak lazım. İstanbul en büyük kentimiz, burada iki tane olay iç içe var.
KORKU DAĞLARI BEKLİYOR: Muazzam bir rant var İstanbul’da bu rantı kullanmaya alışmışlar. Ama bence ondan daha önemlisi İstanbul’da yapılacak olan siyasi şovlar, İstanbul’un giydirilmesi, İstanbul’daki mitingler Türkiye’de ses getiriyor. Bunu da seçim öncesinde artık kullanmak istiyorlar. Kaybedeceklerini gayet iyi anladılar, görüyorlar. Artık ellerinde ne varsa hangi imkân varsa ne yapabileceklerse yapmak üzere harekete geçmiş vaziyetteler. Yani bunun arkasına baktığınız zaman şunu söylemek mümkün, korku dağları bekliyor."
BİZ KRAL İSTEMİYORUZ KURAL İSTİYORUZ, ONLAR KURALI BIRAKIN KRALI AÇIKLAYIN DİYOR: Baştan itibaren biz diyoruz ki, kral istemiyoruz kural istiyoruz. Onlar diyor ki ‘kuralı bırakın bir an önce kralı açıklayın.’ Bu özellikle altılı masa içinde acele davranmaya zorlayarak masayı hata yapmaya sevk etmeye yönelik bir strateji olarak görüyorum. Şu anda da İstanbul’a el koyma projesine bir bakın, ‘bu sizin içinizde bir adaylık çekişmesi…’ Böyle bir şey yok. Bizim adayı ne zaman ilan edeceğimiz, aday konusunun nerede belli olacağı bunların hepsi açık seçik ortada defalarca ifade ettik. Ama istiyorlar ki bir aday etrafında tartışma çıkarken kendileri arkadan yanaşsın İstanbul’a el koysunlar belki Ankara’ya da el koymak isteyecekler. Birinci seçimde seçimi iptal ettiler, mızıkçılık yaptılar milletimiz çok ağır cevap verdiler. Bunu eğer İstanbul halkının iradesini gasp etmeye kalkarlarsa, bu sefer tüm Türkiye bunlara çok büyük çok ağır bir ceza keser diye düşünüyorum.
YARGIYA ÜSTÜ KAPALI TALİMATTIR: Uçum’un (Mehmet Uçum’un) yaptığı yargıya üstü kapalı talimattır. Muhtemelen falan laflarıyla yumuşatmaya çalışılmış bir talimattır. YSK başkanının açıklaması bir skandal. İhsas-ı reyde bulunuyor. Bir kere bir YSK Başkanı önce böyle konuşuyor sonra diyor ki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüşümü söyleyemem o ihsas-ı rey olur diyor. Çok açık burada altını çizerek bir defa söylüyorum o YSK Başkanının yerinde bir gün dahi durmaması lazım. Zaten biz YSK’ya güvenmiyorduk yaşadıklarımızdan dolayı şimdi güvenmemekte ne kadar da haklı olduğumuz bir kere daha ortaya çıktı. Üzerinde esas durulması gereken Türkiye’yi selametle parlamenter demokrasiye taşıyacak kişinin Cumhurbaşkanı olmasıdır. Sınırsız yetkilerle seçileceksiniz ve adeta sınırsız yetkilerinizi size verilen bu yetkilerden vazgeçmek için kullanacaksınız. Türkiye’yi yeniden çağdaş, tek kişinin hakimiyeti altında olmayan yeni, güçlü demokratik parlamenter rejime taşıyacaksınız. Her şeyden önce Türkiye’nin aradığı aday böyle biri olmalı. Bu olgunlukla, bu yetkileri bu şekilde kullanacak ve selametle bu ülkeyi yeniden ilerletecek bir parlamenter demokrasiye kavuşturacak, feragatte bulunabilecek bu bilgelikte bir insanı mutlaka seçmemiz gerekiyor. Bu iş bitmiştir. Tekrar söylüyorum bu ülkenin 13’üncü Cumhurbaşkanı Altılı Masa’nın adayı olacaktır. Burada ağırlıkla üzerinde durulması gereken mesele kendisine yüklenecek misyonu en iyi kimin yapacağıdır.
NİSAN BAŞINDAN ÖNCE GETİRİLECEK BİR SEÇİM TARİHİNİ ERKEN SEÇİM OLARAK BİZ DESTEKLERİZ: Dün, erken seçimle ilgili CHP olarak kanaatimizi görüşümüzü açıkladım. Nisan ayı başına kadar ilan edilecek her seçim tarihini erken seçim olarak görür ve destekleriz. Ancak nisan başından sonra getirilecek olan bir seçim tarihi açıkçası bir siyasi mühendisliğin devamıdır. Zaten o tarihten sonra yapılacak seçim de erken seçim olmaktan çok uzaktır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanının yetkisi var, kendi göbeklerini kendileri keserler, Cumhurbaşkanı Meclis’i fesheder ondan sonra da seçime giderler… Meclis’i feshedip seçime götürme yetkisi var…
BİR AN ÖNCE SEÇİME GİDİLMESİNİN DE GEREKLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ: Ülke ne zaman seçime gidecekse biz hazırız. Bir an önce seçime gidilmesinin de gerekli olduğunu görüyoruz. İktidar artık yönetme kabiliyetini kaybetmiş durumda şu anda yaşananlara bakın, bundan kaç ay önce ek bütçeyi getirdiler ondan sonra herhalde unuttular. Geçen hafta apar topar hem de çok ilgisiz bir komisyona Sanayi ve Teknoloji Komisyonu’na hazinenin borçlanma limitini arttırmak üzere torba yasaya teklif verdiler. Bunu sen niye ek bütçeyi yaptığında yapmıyorsun? Zaten orada açığını arttırmışsın, o açıkta borçlanma ihtiyacı olduğu belliydi. Tamamen ülkeyi yönetme kabiliyetini yitirmiş, zaman zaman Genel Başkanımızın söylediklerinden kopya çeken bir hükümet var iş başında ve bu hükümetin bu süreci daha fazla götürmesi her geçen gün bu millete zarar.
BİR AN ÖNCE GİTMELERİ LAZIM: Şu anda biz Harran Üniversitesi’nde okuyan karnı aç olduğu için otobüste düşüp bayılan ondan sonra da geçinemiyorum diyerek kendisini bağırarak kanala atmak isteyen üniversite öğrencisini konuşmuyoruz. Bugün millet o kadar büyük sıkıntılar içindeki, geçim sıkıntısı almış başını gitmiş. Küçücük kız çocuğu bakımsızlıktan öldü. Bugün yine bir evin önünde donmak üzere olan bir bebeği kurtaranlara, bu ülkenin çocuklarına hükümet, iktidar sahip çıkamıyor. Bir an önce gitmeleri lazım bir an önce bu işin değişmesi lazım. Böyle giderse bu fatura her geçen gün daha da artıyor.
BU MİLLET UNUTUR MU? Hükümet ekonomiyi şöyle yönetiyor, kelepçe takarak patlayan boruya, patlayan lastiği yama yaparak ekonomiyi götürebildiği kadar seçime götürmek istiyor. Biz de diyoruz ki her seferinde bunları yaparak faturayı ağırlaştırıyorsunuz o nedenle artık bir an önce seçime git diyoruz. Geçen gün AKP Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı diyor ki, ‘ülkeyi cari fazla vererek büyüttük.’ Böyle bir şey yok. Baktığınız zaman cari açığın düştüğü falan yok cari açık artmış. Dış ticaret açığı 100 milyar dolarla rekor kırmış. Ama cumhurbaşkanı olan AKP Genel Başkanı bu işin farkında değil. Özetlersek; kurt kışı geçirir ama yediği ayazı da unutmaz. Bu millet sadece bir kapris yüzünden, ipe sapa gelmez bir iddia yüzünden, ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ iddiası yüzünden çok büyük bir darbe yedi. Geliri gitti tenceresi boşaldı. Türkiye, dünyada enflasyon şampiyonu oldu. Bunu bu millet unutur mu? Bu hayat pahalılığını bu millet unutabilir mi? Bir daha geçmişte o yaptığım büyüklükte bir hatayı yapmam bu nedenle geçmişteki enflasyon kadar enflasyon olmaz, enflasyon biraz daha az olur. Tamam güzel böyle olur ama sonuçta vatandaşın elektrik, su, gaz faturası düşer mi? İkiye, üçe katlanmış, yüzde 162 doğalgaz faturasındaki artış insanlar ısınamıyor. Bakın dünyada gıda fiyatları düştü, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önceki seviyelere kadar geriledi. Bizde nasıl yüzde 102 niye artmaya devam ediyor. Çünkü yönetmeyi bilmiyorlar, yönetemiyorlar yönettiklerini zannediyorlar. Oradan Türk lirasının değerini, faizleri tuttuk zannediyorlar ama başka yerden iş patlıyor. Siz faizleri düşük tuttuğunuz zaman enflasyon bu kadar yüksekken insanlar ellerine ne geçseler tüketiyorlar. Tükettikçe cari açık büyüyor, dış ticaret açığı büyüyor, enflasyon azıyor. Siz bu işleri yönettik zannediyorsunuz. Bu kışı Türkiye her halükârda geçirir ama milletimiz yediği ayazı unutmaz.
MERKEZ BANKASI'NIN GÜVENİLİR OLMASI ŞART: Dünyada baktığınız zaman para politikalarının etkili olabilmesi için merkez bankalarının güvenilir olması birinci şarttır. Çünkü sonuç itibariyle hükümetle beraber merkez bankası oturur enflasyon hedefine karar verir. Ama ondan sonra o hedefe ulaşma konusunda merkez bankası elindeki araçları hükümete sormadan kullanabilmelidir. Bugün Türkiye’de yaşananın tam tersini yapmak durumundadır. Bu nedenle de merkez bankası başkanının bu bilgi birikimine sahip ve iradeye sahip birinin olması son derece önemlidir.
SİYASİ PARTİLERİ MİLLET AÇAR MİLLET KAPATIR: Siyasi partileri millet açar millet kapatır. Siyasi partilerin mahkeme kararıyla kapatılmasını biz doğru bulmuyoruz, bunu defalarca da ifade ettik. Öyle bir noktaya geldik ki korku suçu suç da cezayı getiriyor. O nedenle de ben iktidarın korku içinde elinden geleni ardına koymayacağı kanaatindeyim ama biz de muhalefet olarak her türlü girişimi önlemeye ve bu işi selametle bitirmeye hazırız.
İKTİDAR EYT'Yİ YOKUŞA SÜRÜYOR: “Baştan beri biz bu EYT meselesinin çözülmesini bekliyoruz. Bir sisteme girmişsiniz o sisteme girerken de üzerinize hangi kılığı giyeceğiniz nasıl giyineceğiniz bunların hepsi belli, giriyorsunuz sistemin içine yürürken bir anda diyorlar ki artık şartlar değişti başka şeyler giyeceksiniz. EYT meselesi de aynen böyle, insanlar emeklilik sistemine girmişler orada bir takım kazanılmış hakları var ama bir noktada geliyor o kazanılmış haklar ellerinden alınıyor. Burada söz konusu bir hakkın iadesi, bu çerçevede de bu meselenin amasız fakatsız çözülmesi kanaatindeyiz. Ama öyle görünüyor ki hükümet bir türlü karar veremiyor. Son derece sudan sebepler üretiyor. Sayıyı bilmiyoruz, hak sahiplerini bilmiyoruz. Bu ülke bu memleket Fatih Sultan Mehmet zamanında beri kayıtlarını son derece dikkatli tutan bir memleket, Fatih Sultan Mehmet’in ne yediğine kadar kayıtlar var onlar bulunuyor ama EYT’lilerle ilgili kayıtlar bulunmuyor. Şu anda yapmaya çalıştıkları da bu işi yokuşa sürmek."
Yorum Yazın