Dolar 34,6442
%0.26
Euro 36,4550
%0.42
Altın 2.917,460
%-0.02
Bist-100 9.671,00
%0.11

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Gazetecilerin yargılandığı davada üç tahliye kararı!

Gazetecilerin yargılandığı davada üç tahliye kararı!

Libya'da hayatını kaybeden bir Milli İstihbarat Teşkilatı ( MİT ) görevlisinin cenaze töreniyle ilgili haberlere ilişkin olarak 7'si gazeteci 8 kişi hakkında açılan dava İstanbul Çağlayan Adliyesi'ndeki 34'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. İlk duruşma sonunda Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Mehmet Ferhat Çelik'in adli kontrol şartıyla tahliye edilmelerine karar verildi. Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç'ın tutukluluğunun devamına karar verildi.

  • Ege Postası
  • 24.06.2020 - 21:46

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu bulunan gazeteciler getirilirken, tutuksuz yargılanan Manisa Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi E. E. duruşmaya Sesli Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Koronavirüs nedeniyle yoğun güvenlik önleminin alındığı duruşma salonuna sınırlı sayıda gazeteci ve tutuklu gazetecilerin yakınları alındı. Milletvekilleri ise duruşma salonuna girerek gazetecilere selam verdikten sonra ise salondan dışarı çıktılar. 

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensuplarının ifşa edilmesine ilişkin 8 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıklar Odatv Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve Yeni Yaşam gazetesi çalışanları Aydın Keser ile Ferhat Çelik'in adli kontrolle tahliyesine karar verildi.

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, sanık avukatlarının taleplerinin alınması ve duruşmaya bir süre ara verilmesinden sonra ara kararını açıkladı.

Tutuklu sanıklar Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Ferhat Çelik'in, üzerlerine atılı suç vasfına göre delillerin toplanmış olması, tutuklulukta geçirmiş oldukları süre ve kişilik halleri nazara alındığında kovuşturmada adli kontrolün de yeterli olabileceği gerekçesiyle tahliyelerine hükmetti.

Bu sanıklar hakkında "yurt dışına çıkış yasağı"ndan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanmasını da hükme bağlayan heyet, tahliye edilen Aydın Keser ve Ferhat Çelik hakkında ayrıca, "ikametlerinin bulunduğu il sınırını terk etmeme" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.

DOSYA MÜTALAA İÇİN SAVCILIĞA GÖNDERİLECEK

Diğer tutuklu sanıklar Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç'ın ise, atılı suçun vasıf, mahiyeti ve somut delillerin mevcudiyetine göre tutukluluk hallerinin devamını kararlaştıran heyet, firari sanık Erk Acarer hakkında yakalama kararının devamına ve derhal beraat kararı verilmesi talebinin reddine hükmetti.

Dosyanın, sanık avukatlarının yargılamanın genişletilmesi taleplerinin olmaması halinde mütalaasını hazırlaması için cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar veren heyet, duruşmayı 9 Eylül'e erteledi.

Savcılık mütaalası

Duruşmada sanıkların ilk sorgularının ardından savcılık makamı mütaalasını verdi.

Savcılık mütaalasında, esas hakkında mütalaanın hazırlanması için taraflara önümüzdeki celseye kadar yani 9 Eylül'e kadar süre verilmesini, Erk Acarer hakkındaki yakalama kararının devamını, tüm tutukluların bu hallerinin devamını istedi.

Dava öncesi adliye önünde yapılan basın açıklamasına gazeteciler ve basın meslek örgütleri ile CHP, İYİ Parti ve HDP'den siyasetçiler katıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanıklar, "Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının ve ailelerinin kimlik, görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgileri yayımlamak, yaymak ve açıklamak" ile suçlanıyorlar.

Sanık gazetecilerin 19 yıla kadar hapsi isteniyor

50 sayfalık iddianamede "ifşanın bir plan dahilinde, sistematik ve koordineli biçimde" yapıldığı savunuluyor ve sanık gazetecilerin 19 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

İddianamede sanıkların "2937 Sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 27/3. Fıkrası ile Türk Ceza Kanunu'nun 329'uncu maddesinde tanımlanan 'Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklama' suçlarını işledikleri anlaşılmıştır" deniliyor.

Sanık avukatları ise, MİT mensubuyla ilgili bilgilerin kamuoyunda daha önce ifşa olduğunu dolayısıyla kendileri tarafından ifşa edilmesinin söz konusu olmadığını, aile ile ilgili bilgilerin ise suçlanan haberlerde verilmediğini söylüyor.

Avukatlar ayrıca birbiriyle ilişkileri bulunmayan sanıkların haber ve sosyal medya paylaşımlarının ilişkiliymiş gibi sunulmasının da davanın siyasi amaçlı olduğunun bir işareti olduğunu belirtiyor.

İlk sorgular

Koronavirüs önlemleri çerçevesinde küçük bir salonda ve az izleyiciyle başlayan duruşmada ilk olarak Murat Ağırel'in ifadesi alındı ve sorgusu yapıldı.

Ağırel, "Türk Dil Kurumu'na göre ifşa, gizli bir şeyi açığa çıkarmak demektir. Alenileşmiş bir bilginin devlet sırrı kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olabilir m? Gizli olmadığı gibi ifşası da söz konusu değildir" diyerek sosyal medya paylaşımlarında suçlanmasına temel gösterilen bilgileri paylaşmadığını, davada yargılanan diğer sanıklarla bunu organize bir şekilde yaptığı iddiasının da tamamen gerçek dışı olduğunu söyledi.

Daha sonra sorguları yapılan Aydın Keser, 23 Şubat'ta yayımladıkları cenaze töreni haberinin açık kaynaklardan faydalanılarak hazırlandığını belirtti.

Ferhat Çelik, birçok kaynak tarafından yayımlanan bilgilerin kullanıldığını, gazetecilerin sadece resmi açıklamalarla yetinerek haber yapamayacağını vurguladı.

Hülya Kılınç ise 20 yıllık deneyimli bir yerel gazeteci olduğunu, hayatında ilk kez kendisine böyle ağır bir suçlama yöneltildiğini ve ağır ceza mahkemesinde yargılandığını söyledi.

Kılınç, "Sosyal medyada 19 Şubat 2020 tarihinden beri yapılan paylaşım, fotoğraf ve haberlerde açıkça MİT personelinin kimliği, görevi, defnedildiği yer, cenaze törenine katılanlar, fotoğraf paylaşımları ve haberleri de göz önünde bulundurarak cenazenin gizlilik içerisinde değil, herkesin katıldığı açık bir cenaze olduğuna ve şehit MİT personelinin haberini yapmamda bir sakınca olmayacağına kanaat getirdim" dedi.

Barış Pehlivan: Haberimizde ifşa yoktur

Bundan 9 yıl önce de Odatv davası nedeniyle cezaevinde olduğunu, o davada yöneltilen suçlamaların tamamen temelsiz olduğunun kanıtlandığını ve beraat ettiklerini anlatan Barış Pehlivan ise "Savcıların bize yaptığı temel suçlama; 'MİT mensuplarını ifşa etmek'. Şehit cenazesi haberimizle bu suçu işlediğimizi iddia ediyorlar. Biz de bu soruşturmanın başından bu yana diyoruz ki; 'Haberimizde ifşa yoktur. Bizden önce ifşa edilen bilgiler vardır. Bu yüzden suçtan da bahsedilemez' diye konuştu.

Pehlivan Libya'ya giden ve orada öldürülen MİT mensuplarının açık kimliklerini, fotoğraflarını, memleketlerini, mezarlarının yerini, hangi görevlerde ne süre çalıştıklarını, ailelerine ait bilgileri bir kronoloji içinde sıralayarak, sırasıyla "Cumhurbaşkanı Erdoğan muhtar Cemali Merter, onlarca sosyal medya hesabı, milletvekili Ümit Özdağ ve onlarca haber sitesi ve gazeteden" öğrendiklerini, daha önce ifşa edilmiş bilgilerin yeniden ifşasının söz konusu olamayacağını söyledi.

Barış Terkoğlu: Savcıları ve MİT'i birileri harekete geçirdi

Duruşmada sanık Barış Terkoğlu ise haberlerin Şubat sonundan itibaren çeşitli kaynaklardan ortaya çıkışını örneklerle anlattıktan sonra "3 Mart akşamı Odatv'de şehidin cenaze haberi yayınlanıyor. 4 Mart sabahı saat 04'te ben evimden gözaltına alınıyorum. Neredeyse iki hafta uyuyan MİT ve savcılar o gece uyumuyor. 26 Şubat ile 4 Mart arasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nda internet mi kesikt? Savcı bu kadar gün 'olağan internet araması' neden yapmadı'" diye sordu.

Terkoğlu sözlerini "Elbette hayır! Ortadaki tablo çok açık. İstanbul'daki savcıları da Ankara'daki savcıları da hatta MİT'i de birileri harekete geçirdi. O 'birileri' kimse Odatv'den başlamak üzere herkese tezgâh kurdu. Sayın Hâkimler, 10 yıl önce "kumpas" diyorduk. Bugün buna "tezgâh" diyoruz. Serçeler, bıldırcınlar, güvercinler kafese giriyor. Karga gelince kapak kapanıyor" diye sürdürdü.

Dava üç partiden politikacıları bir araya getirdi

Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görülen dava başlamadan önce bu dava için Haberin Var Mı adıyla bir araya gelen gazetecilerin düzenlediği basın toplantısına Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren; CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker ve Mahmut Tanal, Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve milletvekili Erkan Baş, HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Dilşat Canbaz ve çok sayıda gazeteci katıldı.

Gazeteci Mehveş Evin tarafından okunan bildiride, davanın gazetecileri susturmak ve korkutmak amacıyla hazırlanan içi boş bir iddianameye dayandığı belirtildi.

Basın açıklaması sırasında HDP milletvekili Hüda Kaya, CHP milletvekili Tuncay Özkan ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da birer konuşma yaparak gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısını yinelediler.

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.