Gök: Başka bir Dikili mümkün
“Başka Bir Dikili Mümkün” sloganıyla yola çıkan Rıza Gök, Dikili Belediye Başkanlığı adaylığını açıklamaya hazırlanıyor.
- Ege Postası
- 16.10.2018 - 14:13
Rıza Gök 2009 ile 2014 arası da Dikili Belediye Meclis üyeliği ve geçtiğimiz dönem CHP İzmir il yöneticiliği yapmış tecrübeli bir isim. Kendi ifadesiyle Dikili’yi de, İzmir’i de çok iyi biliyor. Dile kolay 57 yıldır Egeli, 1961’den 1980’lerin sonuna kadar İzmir’de, o günden bugüne de Dikili’de yaşıyor. Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi Maliye Muhasebe Yüksek Okulu mezunu olan Rıza Gök, kendisini çiftçi olarak tarif ediyor. Nitekim uzunca bir süredir zeytin ve zeytinyağı üretimi yapıyor…
“Yeni toplumcu bir belediye yaratacaksak, iddialı ve örnek bir belediye olacaksak, kararlara katılımı sağlamaya aday belirleme yönteminden başlamalıyız. Bunun doğru yolu da CHP üyelerine ve seçmene gidip ön seçim yapmaktır” diyen ve 19 Ekim’de Dikili Belediye Başkanlığı’na aday adaylığını açıklayacak Rıza Gök’e sorduk:
Sayın Rıza Gök neden Belediye Başkanı olmak istiyorsunuz'
Benim de Belediye Meclis üyeliği yaptığım Dikili, özellikle 1980 darbesi sonrasında, hem aydınlanmanın, hem de toplumcu belediyeciliğin merkezi oldu. Bir dönem birlikte çalıştığımız Osman Özgüven Başkan Dikili’de yapılan festivallerle Türkiye’ye “çoban ateşi” olurken, “su hayattır, satılamaz” diyerek, belediye otobüslerini ücretsiz yaparak, sağlık merkezinde “en alt ücretlendirmeden” hizmet ederek toplumcu belediyeciliğin güzel örneklerini verdi. Türkiye’de Vedat Dalokay, Ahmet İsvan, Erol Köse, Ahmet Piriştina gibi belediye başkanlarının yaptıkları çalışmaları günümüz koşullarına uyarlayarak geliştirmek ve daha da büyütmek için adayım.
BAŞKA BİR DİKİLİ YARATMAK MÜMKÜN
Ben, huzurun, barışın hakim olduğu, altyapısıyla, hizmetleriyle yeni toplumcu belediyeciliğin örneklerini hayata geçirecek “başka bir Dikili’nin mümkün” olduğuna inandığım için aday olmaya hazırlanıyorum.
Ülke genelinde model belediyecilik örnekleri çok az. Ben başkan olayım da gerisi gelir diye düşünme ve davranma dönemini bitirmeliyiz.
Bir kentin sorumluğunu almak ağır bir yüktür. Bu sorumluluk “yaparız ederizle” olmaz. Bu iş kente dair hayalleri olan bir belediye başkanıyla, planla, projeyle, kadroyla olur.
Bu topraklara borcumuz var. Adım atılan her yerde binlerce yıllık bir tarih yatıyor. Her adımızın, aydınlanmayı yaratan Aristo’dan Mustafa Kemal’e kadar binlerce yılın değerleri tarafından izlendiğimizi bilerek hareket etmeliyiz. Bu büyük bir sorumluluk. Bunu taşıyabilmek gerekir.
Krizin derinleştiği, Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşıldığı bu dönemde Dikili’de umudu yeniden diriltmek, başka bir Dikili yaratmak, yaşanabilir bir Türkiye için de model olacaktır…
Dikili 42 km sahiliyle, deniziyle, dağlarıyla, yaylarıyla ve tarihiyle muhteşem bir yer. Bize düşen, doğanın bize bahşettiği bu güzelliği, bozmadan, kırmadan dökmeden huzurun ve barışın merkezi yapmayı becermek…
DİKİLİ’NİN ÖNCELİĞİ ALTYAPI VE İSTİHDAM
Sayın Gök, “Dikili’nin sorunlarını biliyorum” dediniz. Dikilinin öncelikli sorunları ve çözüm önerilerinizi sıralasanız, neler öne çıkar'
Ben hem geçen dönem Dikili Belediye Meclis üyeliği yaptığım, hem de bütün çalışmaları yakından takip ettiğim için sorunları da, çözümleri de gerçekten biliyorum.
Dikili’nin en önemli sorunu alt yapı sorunu. Kanalizasyon ve koku bütün Dikililerin ortak şikayeti. Dikili için derelerin ıslahı ve arıtma olmazsa olmaz bir iş!. Şehir merkezi’nde kaldırım da, yol da önemli sorun. Dünyadaki modern kentler kent merkezleriyle anılıyor, bizde insanlar kaldırımlarda bile yürüyemiyor. Şehir merkezi de kaldırımlar da yayalar lehine yeniden düzenlenmeye muhtaç. Halkın rahatça kullanacağı, yürüyeceği, oturup sohbet edeceği kent merkezi Dikili için olmazsa olmazlardan…
Şehirde özellikle yazın nüfus olağanüstü arttığı için otopark sorunu da ciddi sorunlar arasında. Alt katları otopark, üst katları da kültür merkezi olarak kullanılacak, mimarisi de Dikili tarihi ile bütünleşecek bir merkez inşa etmeliyiz...
İçme suyu sorunu kısmen çözülse de, önemli sorunlar arasında olmaya devam ediyor. Ben Belediye Başkanı olursam, özel çalışma ekipleri kurarak, Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, kaymakamlık, Kalkınma Ajansı ve ilgili bakanlıklarla yakın bir çalışma ortamı yaratarak bu sorunları çözeceğim.
Bu sorunları çözmek zorundayız çünkü modern toplumlarda artık, yol, su, kaldırım, arıtma gibi sorunlar sorun olmaktan çıkmış durumda. 4-5 bin yıllık tarihi geçmişi olan, Batı ile bu kadar yakın olan Dikili için de bu tür sorunlar artık çözülmeli. Ben çözüm odaklı biri olarak bütün bu ve benzeri sorunları, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili kurumlarla ciddi bir işbirliği ile çözeceğimize inanıyorum.
3T: TARİH, TURİZM, TARIM
Sayın Gök, tarihe, turizme ve tarıma sürekli vurgu yapıyorsunuz. Dikili için bunların önemini nasıl sıralarsınız'
Dikili’yi “3T” olarak da tarif edebiliriz. Yani Tarih, Turizm ve Tarım. Niçin böyle olduğunu anlatayım…
ARİSTO DİKİLİLİ
Dikili, kendisine yakın Bergama’nın gölgesinde kalsa da önemli bir tarihi kent. 4-5 bin yıl öncesinin Antik döneminin Pergamon limanı, Atarneus Antik Kenti de Pitana Antik Kenti de burada. Lidyalılar Frikyalılar buralı. Fizik, gökbilim, felsefe, zooloji ve siyaset gibi alanların en önemli filozoflarından Aristo buralarda yaşamış… Amazon kadınlarının hüküm sürdüğü Çandarlı Kalesi de Dikili’de…
Böyle önemli tarihi bir mirasa sahip Dikili’yi hem ulusal, hem de uluslar arası düzeyde tarih turizminin merkezlerinden biri yapabiliriz. Kaldı ki, burada yalnızca tarih de yok, Karagöl gibi volkanik bir gölümüz var. 12 ay spor yapabileceğimiz, doğa turizminin merkezi olabilecek Kemente gibi yaylalarımız var. Nebiler Köyü var, Aşıklar Şelalesi var. Bademli Köyü, Kalem Adası, Garip Adası var…
Hem tarih, hem doğa, hem de kültür turizmini geliştirmenin yolu uluslar arası alanlarda Dikili’yi tanıtmaktan geçiyor. Dikili’de iyi bir projelendirmeyle, hem Avrupa Birliği’nde, hem Birleşmiş Milletler’den proje destekleri alabiliriz, hem de önemli turizm kentleriyle “kardeş şehir” olarak işbirliğimizi ve tanınırlığımızı arttırabiliriz.
TARIM VE KOOPERATİFLER
Dikili’de deniz ve turizm öne çıksa da, Dikili aynı zamanda buğday, ayçiçeği, mısır gibi tarım ürünlerinde yerli tohum üretiyor. Zeytin ve zeytinyağı önemli bir üretim alanı. Bamya ve pamuk da öyle. Dikili Türkiye’nin sayılı seralarına sahip. Ciddi oranda büyük ve küçük baş hayvancılık yapılıyor. Önemli süt toplama merkezleri Dikili’de. Balıkçılık hatırı sayılır şekilde yapılıyor…
Dikili’de belediye bu alanlarda özellikle de küçük üreticiyi koruma ve küçük üreticinin malının pazarda satışını sağlamak için üretici birliklerinin, kooperatiflerin kurulmasına ve yaşatılmasına öncülük etmelidir. Köylerde ve mahallerde küçük üreticiyi kurulacak kooperatiflere taşımak ve onların ürünlerini metropol ilçelerde kurulacak satış merkezleri ile son tüketiciye uygun fiyatlarla satmak, yeni istihdam alanları da yaratacaktır.
ZİRAAT FAKÜLTESİ, YAT LİMANI, OSB
Kış nüfusu 50 binlere, yaz nüfusu ise 500 binlere ulaşan Dikili’nin ne bir fakültesi, ne de bir yüksek okulu var. Gençlerimizi ve istihdamı da hesap ederek Dikili’ye hem bir Turizm Yüksek Okulu hem de bir Ziraat Yüksek Okulu ya da fakültesi kazandırmalıyız…
Yıllardır konuşulan ama bir türlü hayata geçirilemeyen Yat Limanı projesi yeniden ele alınmalı…
Yine aynı şekilde önümüzdeki dönem Dikili için kent içindeki oto tamircilerini, atölyeleri de bünyesinde toplayacak kent dışında kurulacak bir Organize Sanayi Bölgesi (OSB) için planlamalar yapmalıyız.
KATILIMCILIK OLMAZSA OLMAZ
Bütün bu hamleleri yapmak ise tereddütsüz katılımcılığı sağlamakla mümkün olur. Dikili Belediye Başkanı da, Dikili Belediye Meclisi de halkla bütünleşmeli, kararlara halkı dahil etmelidir. Yeni toplumcu belediyecilik anlayışında halk kararlara katılırsa, orada birlik ve bütünlük de olur, memleketimizde unutulmaya yüz tutmuş dayanışma da yeniden görünür hale gelir. Bunun yolu ise bütün mahallerde ve köylerde “Mahalle Meclisleri” kurmaktan, Kent Konseyi’ni işletmekten, halk günleri düzenlemekten geçer…
Yorum Yazın