Gülşen tutuklandı! İşte ortaya çıkan ifadesi
Nisan ayında verdiği bir konserde imam hatiplilere yönelik sözleri gerekçe gösterilerek, hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlamasıyla soruşturma açılan ve bugün gözaltına alınan şarkıcı Gülşen, tutuklandı. Öte yandan Gülşen'in ifadesi de ortaya çıktı. İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği şarkıcı Gülşen Çolakoğlu'nun tutuklanması kararını, “Şüphelinin üzerine atılı bulunan ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçunu işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir somut delillerin mevcut olduğu, suçun yasal alt ve üst sınırı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağının anlaşılması, bu anlamda tutuklama tedbirinin daha uygun ve orantılı olacağı” gerekçesine dayandırdı.
- Ege Postası
- 25.08.2022 - 15:58
Şarkıcı Gülşen Bayraktar Çolakoğlu’nun, geçen nisan ayında İstanbul’da verdiği bir konserde imam hatiplilere yönelik sözlerine ilişkin görüntüleri, dün sosyal medyada paylaşılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gülşen hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan soruşturma başlatıldığını duyurmuştu.
Gülşen, bugün polis tarafından evinde gözaltına alınarak emniyete götürüldü. Emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden geçirilen sanatçı, İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi.
Gülşen, savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Sulh Ceza Hakimliği de "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçlamasıyla Gülşen Bayraktar Çolakoğlu’nun tutuklanmasına karar verdi.
Gülşen'in, Bakırköy Kadın Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu’na götürülmesi bekleniyor.
GÜLŞEN’İN İFADESİ
Tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen Gülşen’in ifadesi ortaya çıktı.
Şarkıcı Gülşen, ifadesinde suçlamaları kabul etmedi. Grubunda Miraç adlı müzisyenin “imam” lakabı olduğunu belirten Gülşen, aralarında geçen bir konuşma dolayısıyla suç işleme kastının olmadığını savundu.
Gülşen, ifadesine şunları söyledi:
“Ben 25 yıllık sanatçıyım. Benim müzisyen çalışma arkadaşlarım var. Bu grupla birlikte konserlerde sahne alırım. Benim kadromda klavye müzisyeni olarak yer alan “Miraç” isimli arkadaşımın lakabı “imamdır”. Arkadaşlarla kendi aramızda ‘aptal, salak, sapık' olarak şakalaşırız. Talihsizlik olarak bu iki kelime bir araya gelmiştir. Arkadaşımız imam hatipte okumamıştır. Miraç'ın soy ismini ve iletişimini hatırlamıyorum. Grupta tüm arkadaşlarımın lakabı mevcuttur.
Bu konuşma, konserin hatırlamadığım bir aşamasında muhtemelen şarkı arasında Miraç ile aramızda geçen bir konuşmadır. Ben orkestrama hitaben “beni seyircilerinin arasında omuzlarınızda taşıyın” demem üzerine bana okrestra arasından “seni imam taşısın” şeklinde cevap gelince bahse konu konuşma Miraç'la aramızda geçmiştir. Bu konuşma konsere katılanlara ya da medyaya hitaben yaptığım bir konuşma değildir. Ben ülkesini seven, fırsat eşitliğine inanan, kimseyi ayırıp örselemeyen bir sanatçıyım.
“PROVOKATİF AMAÇLA SERVİS EDİLMİŞTİR”
Bu kısa görüntü aylar sonra kim tarafından, ne amaçla servis edildi bilmiyorum. Ancak provokatif amaçlı olarak servis edildiğini düşünüyorum. Ben imam hatiplileri ya da ülkemizin bir kısmını kötülemek, onlara hakaret etmek amacıyla asla bu konuşmayı yapmadım. Ülkenin tüm değerlerine ve hassasiyetlerine saygım sonsuzdur. Kesinlike atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca yaşanan olayın zamansız bir yerde gerçekleşmesi talihsizliktir.”
“SUÇLAMAYI KABUL ETMİYORUM”
Gülşen, savunmasında “Şakalaşmanın herhangi bir gruba yönelik nefret içerikli olarak algılanması beni çok üzmüştür. Suç işleme kastım yoktur. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini talep ediyorum” ifadelerine yer verdi.
GÜLŞEN MAHKEMEDE NE SÖYLEDİ?
Gülşen, tutuklamaya sevk edildikten sonra çıkarıldığı mahkemede şunları söyledi:
“Üzerime atılı suçu ve haklarımı anladım. Ben bu konuda emniyette ve savcılıkta ifade vermiştim. Orada vermiş olduğum ifadelerimi tekrar ederim. Bana ihtiyacı olan bir çocuğum var. Ben suç işlemedim. Bana ihtiyaç olunan her an gelebilirim. Tutuksuz yargılanmak istiyorum. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, serbest bırakılmamı talep ediyorum.”
MAHKEMENİN TUTUKLAMA GEREKÇESİ
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama kararında, şu ifadeler kullanıldı:
“Şüphelinin üzerine atılı bulunan ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçunu işlediği hususunda kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir somut delillerin mevcut olduğu, suçun yasal alt ve üst sınırı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağının anlaşılması, bu anlamda tutuklama tedbirinin daha uygun ve orantılı olacağı değerlendirilmekle, şüphelinin tutuklanmasına karar verildi.”
“SÖZLERİMİN ÜLKEMİZDEKİ KUTUPLAŞTIRMAYI HEDEFLEYEN KÖTÜ NİYETLİ KİMSELERE MALZEME VERMİŞ OLMASINDAN DOLAYI ÜZGÜNÜM” AÇIKLAMASINI YAPMIŞTI
Gülşen Çolakoğlu, sosyal medya hesabında şu açıklamayı yapmıştı:
“Uzun yıllardır birlikte çalıştığım çalışma arkadaşlarım ile iş ve çalışma ortamında yapmış olduğum bir espri, toplumu kutuplaştırmayı hedefleyen kimseler tarafından öne çıkarak yayınlanmıştır. Sözlerimin ülkemizdeki kutuplaştırmayı hedefleyen kötü niyetli kimselere malzeme vermiş olmasından dolayı üzgünüm. İnandığım özgürlüğü savunurken, eleştirdiğim radikal uca kendimin savrulduğunu görüyorum. Videodaki söylemimden rahatsızlık duyan ve incinen herkesten özür dilerim. Daha başka bir dil bulmalıydım, bulacağım.”
AVUKATINDAN AÇIKLAMA GELDİ
Şarkıcı Gülşen'in 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle tutuklanmasının ardından İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapan Çolakoğlu’nun avukatı Emek Emre şöyle konuştu:
“Avukatları, ailesi, kendisi; hepimiz çok üzgünüz. Burada müvekkilim Gülşen hepimiz gibi bir Türk vatandaşı. Türkiye bir hukuk devleti. Ve yasaların müvekkilim için de adil ve eşit bir şekilde uygulanmasını beklerdik. Kanaatimizce müvekkilimizin işlemiş olduğu bir suç bulunmamaktadır. Teknik bir bilgi olacak ama Türk Ceza Kanunu madde 216’da tanımlı suçtan kendisinin aleyhinde soruşturma başlatıldı. Bu suçun alt ve üst sınırlarına baktığımızda tutuklama tedbiri çok uygunsuz olmuştur. İnanıyoruz ki bu usul ve yasaya aykırı olan karar, itiraz neticesinde kaldırılacaktır. Yarın sabah da itirazımızı ilgili mercilere ileteceğiz.”
Kendisi gayet güçlü durumda. Yaklaşık 3-4 dakika önce yanındayım. Tabii ki üzgünüz. Böyle bir karar çıkmasını beklemiyordu. Suçta ve cezada kanunilik önemlidir. Öngörmediğimiz bir durum vuku buldu. Eleştiri yapılabilecek bir cümle, suç teşkil etmek zorunda da değildir. İsnat edilen suçun gerçekleşmediği kanaatindeyim, hukuken. Savcılık ve sulh ceza makamları farklı değerlendirdi. Tutuklama tedbirinin orantısız olduğunu düşünüyoruz. O itibarla itirazlarımızı gerçekleştireceğiz.”
BABACAN’DAN GÜLŞEN’İN TUTUKLANMASINA TEPKİ
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, şarkıcı Gülşen'in tutuklanmasına tepki gösterdi. Babacan sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Gülşen’in sözleri inciticiydi, kendisi de kabul etti. Hiçbir hakaret tasvip edilemez. Ama bunun karşılığı tutuklama olmamalıydı. Özür dileyen birine ceza sopasıyla çullanan zihniyet ne adalet ne de merhamet sahibidir. Tutuklu yargılama istisna olmalıdır.”
AHMET ŞIK: BİR SUÇ DÜZENİNİN KURGUSU
TİP Milletvekili Ahmet Şık, sanatçı Gülşen'in, nisan ayında verdiği bir konserde imam hatiplilere yönelik sözleri gerekçe gösterilerek, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” iddiasıyla tutuklanmasının ardından İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı.
“KENDİNDEN OLMAYANI LİNÇ GİRİŞİMİ İLE TERBİYE ETMEYE ÇALIŞAN BİR SUÇ DÜZENİNİN KURGUSUNDAN İBARET: Savcılar talimatları yerine getiriyor ve Gülşen Hanım'ı kuvvetle muhtemelen Bakırköy Hapishanesi'ne sevk ettiler. Bu kararı verenler, o haysiyetini menfaatine ezdirmiş o yargı mensupları ne diyecek ben onu merak ediyorum. Son aylarda giderek yükselen; konser yasaklamalarıyla, insanların hedef gösterilmesiyle, Sezen Aksu ile başlayan ve bitmeyen, kendinden olmayan herkesi açlıkla, linç girişimi ile terbiye etmeye çalışan bir suç düzeninin kurgusundan ibaret bugün yaşadıklarımız. Gülşen Hanıma atfedilen ve suçlama konusu yapılan şeyin kanuni karşılığı yok. Ben hukuk fakültesi bitirmedim. Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesinin ne anlama geldiğini buradaki savcıdan, hakimden daha iyi biliyorum. Ortada bir şey yok.
BU YARGI DÜZENİNİ OLUŞTURAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN BAŞTA OLMAK ÜZERE BU SUÇ İMPARATORLUĞUNU YÖNETENLERİN DE YARGI GÜVENCESİ YOK: Kanunlar, mafya düzeni kurmuş siyasi iktidarın belirlediği hedeflere mi eğilip bükülecek, böyle bir şey olabilir mi? Bu suç düzenine yardım ve yataklık eden herkes kendisine sorsun, 'Ben nasıl bir insanım?' Eğer bir yanıtı varsa, insan haysiyetine yaraşır bir yanıtı varsa ben özür dilemeye hazırım kendisinden. Sürpriz değil. Çok yakın bir zamanda çıkacağını biliyoruz. Bu berbat yargı düzenini inşa edenlerin de hukuki güvencesi yok. Türkiye'deki kimsenin hukuki güvencesi yok, Recep Tayyip Erdoğan dahil. Hukuk saikiyle açıklama yapacağımız eşiği çoktan geçmiştik. Gezi Direnişi nedeniyle tutuklanan arkadaşlarımız Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan, Mine, Çiğdem Mater için Anayasa Mahkemesi, 'Tutuklulukta hak ihlali yoktur' kararı verdi. İlk derece mahkemesi bu en üst organdan bahsediyorum. Aynı yargı mekanizmasının parçalarından dişlilerinden bahsediyorum. Dolayısıyla Türkiye'de kimsenin hukuki güvencesi yok ama bu yargı düzenini oluşturan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bu suç imparatorluğunu yönetenlerin de yargı güvencesi yok, çünkü bunlarla yargılanacaklar. Bu kantar onları da tartar bunu herkes bilmeli.”
NE OLMUŞTU?
Gülşen, nisan ayında İstanbul'daki bir mekânda sahne almıştı. Şarkıcının, 4 ay önceki konserinden bir kesit dün akşam saatlerinde sosyal medyada paylaşıldı. Görüntülerde Gülşen'in bir kişi hakkında, "İmam hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor" ifadelerini kullandığı görüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, şarkıcı Gülşen hakkında konser verdiği sırada sahnede imam hatip liselilere yönelik sarf ettiği bu sözlerden dolayı TCK'nin 216. maddesi kapsamında, "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan resen soruşturma başlatmıştı. Başsavcılık, Gülşen'in kolluk görevlilerince mevcutlu bir şekilde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda hazır edilmesi talimatı da vermişti.
Konuyla ilgili ne dediler?
Bekir Bozdağ (Adalet Bakanı)
İmam Hatip Liseleri'ne ve İmam Hatiplilere karşı iftira, kin, nefret ve ayrımcılık yapan, bunu da ilericilik zanneden, esasında ilkellikten başka hiçbir anlam taşımayan bu çağdışı zihniyeti şiddetle kınıyorum. Sanatçı kisvesi adı altında kin, nefret ve ayrımcılık dili kullanarak halkın bir kesimini diğer kesimine karşı tahrik etmek, sanata ve sanatçılara da yapılmış saygısızlıktır. Hiç kimsenin halkımız arasında kin, nefret, düşmanlık ve ayrımcılık yapma hakkı ve hürriyeti yoktur.
Murat Kurum (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı)
Yıllarca imam hatiplerin kapısına zincir vurmaya çalışanlar, milletle hesaplaşmasını imam hatipler üzerinden yapanlar görüyoruz ki hâlâ bitmemiş. Milletimizin alın teri ile kurulmuş imam hatiplere ve imam hatiplilere yönelik çirkin ifadeleri şiddetle kınıyorum.
Milli Eğitim Bakanlığı
Bir şarkıcının, konserinde imam hatip liselerimizi itham ederek bu camiaya yönelik hakaret ve iftira içeren sözlerinden dolayı kendisini kınıyoruz. Kuruluşundan bu yana ülkenin milli ve manevi değerleriyle nesillerin yetiştiği bu kurumlara veya herhangi bir okul türümüze ya da bu okullarımızda eğitim gören öğrencilerimize yönelik aşağılayıcı ve ötekileştirici sözlerin sarf edilmesi asla kabul edilemez. Bakanlığımızca söz konusu şarkıcının hakaret ve iftira içeren bu sözlerinden dolayı hukuki süreç başlatılmıştır.
Ömer Çelik (AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü)
Bu çarpık zihniyetin mazide kaldığını düşünüyorduk. Ancak farklı kisveler altında sürdüğünü görüyoruz. Bu nefret zihniyeti ülkemizde asla zemin bulamaz. Nefrete karşı insanlık değerlerini savunmaya devam edeceğiz. İnsanlık onuru her türlü nefretin üstündedir.
Numan Kurtulmuş (AK Parti Genel Başkan Vekili)
İmam Hatiplilere ya da bir başkasına karşı sorumsuz, ötekileştirici, aşağılayıcı, düşmanlaştırıcı ifadeler kullanmak kimsenin haddi değildir.
Hamza Dağ (AK Parti Genel Başkan Yardımcısı)
Ahlaksızlığı özgürlük, terbiyesizliği cesaret, hakareti maharet sanan şarkıcının topluma fitne tohumu ekmek dışında hiçbir katkısı yok. Parasını verir LGBT bayrağı açtırırlar, parasını verir İmam Hatiplere saldırtırlar. Soytarılığı sanatçı sananlar haddini bilmeli.
Mehmet Uçum (Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı)
Türkiye vatandaşı ama fiilen batıcı asimilasyonun çocukları dine değil İslam’a karşıdır. Kilise okullarını baş tacı eder, İmam Hatipleri aşağılarlar. Ezandan nefret eder çan sesini huşuyla dinlerler. Konu basit bir nefret suçu değil, ülkemize ve değerlerine derin bir düşmanlıktır.
Mehmet Nuri Ersoy (Kültür ve Turizm Bakanı)
Devletimizin güzide bir kurumunu, milli ve manevi değerlerimizle yetişmiş nesillerimizi hakaret yoluyla hedef alan sözler milletimizi incitmiş, vicdanlarımızı yaralamıştır.
Prof. Dr. Ali Erbaş (Diyanet İşleri Başkanı)
En zor zamanlarında bile milletimizin sahip çıkıp bağrına bastığı, hayra çağırmak, iyiliği yaymak ve kötülüğü ortadan kaldırmak için kurulan ve 70 yıldır bu gayeye önder olan İmam-Hatip Okullarına ve mensuplarına hakaret edilmesi kabul edilemez. Şiddetle kınıyorum.
Yorum Yazın