Güven Kınık'ta acıyı paylaştı

CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven, Soma faciasında pek çok eve ateş düşen İzmir’in Kınık ilçesinde acılı aileri İlçe Kadın Kolları Başkanı Erel Şengül ile birlikte ziyaret etti. Onlarca şehit veren küçük ilçede geride kalan ailelerin acılarını paylaşan Güven, onlara destek oldu, başsağlığı diledi. Güven, “CHP olarak facianın ilk gününden beri yanında olduğumuz acılı ailelerin acısının tarifi yok. Onlar şaşkın, üzgün, çaresiz ve maalesef yoksulluklarıyla yüz yüzeler” dedi.

Ege Postası
23.05.2014 - 11:00

Ailelerin yoksulluk içinde olduklarını ve başka alternatifleri kalmadığı için de maden ocağından geçimlerini sağladığını belirten Güven, “Eskiden tütün ve hayvancılıkla geçinen yurttaşlarımız artık yanlış tarım politikaları sonucunda bitmesi nedeniyle zorunlu olarak ekmek parası için köylerinden göç ederek maden ocaklarında ağır ve zor şartlar altında çalışıyorlar. Acılarını paylaştığımız aile fertlerinden hala başka ocaklarda çalışan kömür madeni işçileri var ve ‘başka çaremiz yok, geçmişte kuru soğan ekmek yiyerek günlerimizi geçirdiğimiz zamanlar oldu. Keşke hala kuru soğan yeseydik de kömür madeninde çalışmaya muhtaç olmasaydık’ diyorlar. Ama aslında çare yok değil. Çare yaşam standartlarımızın yükseltilerek tüm yurttaşların refah içinde yaşamasını sağlamaktır” diye konuştu.

KÖLE ZİHNİYETİ BİTMELİ
Maden işçilerinin ‘köle’ zihniyetiyle çalıştırıldıklarını anlattıklarını da belirten Güven, şunları söyledi: “işçi yurttaşlarımız çalışma süresi olan 8 saat boyunca yemek bile yemeden çalıştırıldıklarını, taşeronların hâkimiyetinde düşük ücretler aldıklarını ilettiler. İşte biz bu Soma’daki facianın neden olduğu denetimsizliğe dikkat çekerken tüm çalışma koşullarının denetlenmesi gerektiğinden söz ediyorduk. Bir daha bu faciaların yaşanmaması ve insani çalışma şartlarının da getirilmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Her şeyden önce taşeronluğun bitmesi gerekmektedir. İş kazaları gün geçtikçe artıyor. Hükümetin kendisini sorgulaması gereklidir. Diğer kanunlarda olduğu gibi burada da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun kâğıt üstünde kaldığını açık bir şekilde görmekteyiz.”