Dolar 35,2149
%0.05
Euro 36,7420
%-0.01
Altın 2.973,900
%0.19
Bist-100 9.733,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Her iki eczaneden biri kapanmak üzere: Çözülmezse, ilaç krizi gibi olacak

Her iki eczaneden biri kapanmak üzere: Çözülmezse, ilaç krizi gibi olacak

Türkiye’deki 45 bini aşkın eczanenin, 28 bin 700’ü kepenk indirmemek için mücadele ediyor. Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Ecz. Arman Üney, her iki eczaneden birinin kapanma riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, “Ecza depolarına ödemeleri biriken eczacılar, borçlanarak bir kredi borcunu bir başka krediyle ödemeye çalışarak hizmete devam edebiliyor” dedi. İlaç yokluklarının eczane yokluklarına dönüşmek üzere olduğunu söyleyen Üney, “Çözüm bulunmazsa eczane yoklukları da yaşanacak” dedi.

  • Ege Postası
  • 17.09.2022 - 10:42

Diken'de yer alan Mesude Erşan'ın haberine sağlık politikalarından etkilenen önemli alanlardan biri de eczaneler. Kamunun tutum ve kararlarından kaynaklanan ekonomik sorunlar, sadece ilaç temin etmekle kalmayan, sağlıkla ilgili pek çok konuda danışmanlık hizmeti de veren eczaneleri var olma mücadelesiyle karşı karşıya bırakıyor.

TEB, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşme ve dertlerini anlatmayı istese de randevu taleplerine henüz dönülmedi.

Kamuoyunun sorunlarını fark etmesi için harekete geçen eczacılar, eczane kapatmaya kadar uzanan bir eylemlilik sürecine girdi. Ekim ortalarında Ankara’da büyük eczacı mitingi hazırlık komitesi oluşturuldu. 23 Eylül’deki Dördüncü Başkanlar Kurulu toplantısının ardından miting günü ilan edilecek.

‘Hak ettiği değeri göremez bir noktaya geldiler’

Eczacıların sorunlarını Üney’den dinledik:

Her iki eczaneden birinin kapanma noktasında olması çok ciddi bir durum. Buraya nasıl gelindi?

Eczacılar olarak uzun zamandır ağır bir dar boğazdan geçiyoruz. Gerçekten çok ciddi ve üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir durum. Çünkü eczacılar herkesin en kolay ulaştığı birinci basamak sağlık danışmanları, eczaneler de birinci basamak sağlık merkezleri. Eczacılar, hastalarımızın sokağındaki en yakın sağlık danışmanları olarak yıllardır kamu yararına bir hizmet sunuyorlar. Ancak kamu otoritesi nezdinde eczacılık mesleği ve eczacılar hak ettiği değeri göremez bir noktaya geldiler. Eczacılık mesleği, benzeri daha önce hiç görülmemiş bir ekonomik tehdit altında. 13 yıldır değiştirilmeyen ilaç fiyat kararnamesine Temmuz 2022’de yapılan müdahaleler, eczacıların derdine derman olacak nitelikte de değil. 13 yıllık tahribatın üzerine bir de ekonomik krizin eklenmesi eczacıları tamamen tüketti.

‘Hiç bu kadar ağır sonuçlarının olacağı bir dönem geçirmedik’
Eczaneler hiç bu kadar kötü bir dönemden geçti mi?

Eczanelerin geçmişte de zor günlerden geçtiği oldu. Ancak hiç bu kadar ağır sonuçlarının olacağı bir dönem geçirmedik. Bunu sadece ben değil, uzun yıllardır eczacılık yapan meslektaşlarımız dile getiriyor. Elbette geçmiş dönemlerde de sorunlarımız vardı ama şu anda eczaneler gerçek anlamda bir varlık- yokluk mücadelesi veriyor. Zaten bu ayakta kalma mücadelesinin artık katlanılmaz hale gelmesi bizi bugün bu noktaya getirdi.

‘Son güncelleme 13 yıllık tahribatı onarmaktan çok uzak’
İlaç kademelerinin yeniden düzenlenmesini vurguluyorsunuz. Sizin için neden önemli?

Eczane kazançlarının da belirlendiği İlaç Fiyat Kararnamesi’nde yer alan baremler en son 17 Ocak 2009 tarih ve 27113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Beşeri İlaçların Fiyatlandırılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar’la düzenlendi. Buna göre söz konusu baremler ilaç fiyatlarına bağlı olarak yapılandırılmış beş kademeden oluşuyor. 13 yıl boyunca bu kararnamede eczacılara ilişkin bir düzenleme yapılmadı. Yani 13 yıl öncenin ekonomik koşullarına göre belirlenen baremler üzerinden eczacıların hayatlarını sürdürmeleri istendi.

Arman Üney
Israrlı taleplerimiz sonucunda 8 Temmuz 2022 tarihli düzenlemeyle nihayet kararname güncellendi. Ama bu güncelleme 13 yıllık tahribatı onarmaktan çok uzak. Sadece eczane karlılıklarında kademelere göre ilk üç kademede üç birim, dördüncü kademede iki birim ve beşinci kademedeyse bir birim artırıldı. Ancak bu kademelerin tanımlandığı ve yaklaşık 14 yıl önce belirlenmiş olan baremlerde herhangi bir düzenleme olmadı. Ekonomik sorunlarımızı çözemedi.

13 yılda neler değişti peki?
Yıllar içerisindeki kur kaynaklı fiyat ayarlamaları ve fiyat artışları göz önünde bulundurulduğunda bu kademelerin eczacılık hizmetleri açısından bir gerçekliği kalmadı. Özellikle döviz kurundaki oynamaların pik yaptığı son üç-dört yılda eczacılar açısında bu sıkıntılar baş edilemez boyuta geldi. Çünkü bu süreçte ilaçların büyük bir bölümü üst kademelere kaydı. Baremlere dâhil olan ilaç pazar payı oranlarına baktığımızda; 2009’de ilk üç kademedeki ilaçların pazar payı yüzde 77,63’tü, bugünse yüzde 47’e düştü. İlk üç kademedeki ilaçların pazar payı her ilaç fiyat artışı sonrasında karlılığın azaldığı üst baremlere geçiyor. 

2009’da dördüncü kademedeki ilaçların oranı yüzde 5,76 iken bugün yüzde 8,72’ye çıktı. Yine 2009’da beşinci kademedeki ilaçların pazar payı yüzde 16,62’den bugün yüzde 44,28’e çıktı. Baremlerin kapsadığı pazar payındaki değişim ve eczane karlılığındaki azalma belirtilen bu oranlarla net şekilde görülüyor. Enflasyon oranlarına baktığımızda, 2009’da yüzde 6,53 olan enflasyon oranı bugün resmi rakamlara göre yüzde 80,21’e ulaşmış durumda. 2009’da 666 lira olan asgari ücret, bugün 5 bin 500 lira. Eczanelerde ortalama üç personel çalışıyor. Dolayısıyla eczacılarımızın gelirinde oransal bir artış olmadan giderleri çok arttı.

İlaç firmaları, depolar da sizin gibi ilaçla doğrudan ilişkili. Benzer sorunları onlar yaşıyor mu? Sadece eczanelerde mi sorun bu kadar büyük?

Sorunun odağında ilaç olduğu için, kuşkusuz sıkıntılar ilaç firmalarını da ecza depolarını da etkileyen yansımalara neden oluyor. Biz bu nedenle baştan beri kamu otoritesinin, konunun bütün muhataplarıyla birlikte bir araya gelip soruna kalıcı bir çözüm bulması gerektiğini savunuyoruz.

Krediyle başka bir kredi borcunu ödeyen eczacılardan söz ediliyor…

2019’da 12 bin 148 meslektaşımızın katılımıyla Eczanelerde Ekonomik ve Finansal Durum Araştırması yaptık. Gördük ki depolara ilaç borçlarını ödemek için yüzde 57’si bir, yüzde 37’si iki kredi birden kullanıyor. Bir krediyle borçlarını kapatamayınca, başka bir krediyle kapamak için uğraşıyorlar. Eczacıların yüzde 77,9’ unun işyeri kendine ait mülk değil, kira.  Aylık ortalama hasılatı arttıkça ödediği aylık kira bedeli de artıyor. TÜFE oranları esas alındığında, eczane giderleri sadece son iki yılda 2,5 katına çıktı. Meslektaşlarımız, kira, elektrik, doğalgaz ve personel gideri gibi en temel işletme giderlerini dahi karşılamakta güçlük çekiyor. Ecza depolarına ödemeleri biriken eczacılar, bir kredi borcunu bir başka krediyle ödemeye çalışarak, borçlanarak, kredi kullanarak hizmete devam ediyor.

‘Olmayan ilaçları, diğer eczanelerden bulmaya çalışıyoruz’
İlaç yoklukları sizi nasıl etkiliyor? Hastalarla karşı karşıya getiriyor mu?

Piyasada bulunmayan ilaç oranı dönemsel ve bölgesel olarak ciddi farklılıklar gösteriyor. Bazı ilaçlarda yokluktan bahsederken, bazı ilaçlara da sınırlı erişimden bahsediyoruz. Örnekle açıklayayım: Bir ilaca ihtiyaç duyan 100 hasta varsa bu ilaçtan 20 adet piyasada oluyor. Bu durumda ilaç yokluğundan değil sınırlı erişimden bahsediyoruz. Ama bir hasta bile ilaca ulaşamıyorsa, unutulmamalıdır ki o hasta için sınırlı erişim olması bir şey ifade etmez, ilacın olmamasından ve tedaviye erişememekten bahsedilir. Kooperatiflerimizden bize yansıtılan verilere göre normal işleyiş içerisinde genelde yüzde 4 civarı ilaç yokluğu ilaç sektörü açısından kabul edilebilir, makul bir seviye. Bu durum ilaç firmalarından, lojistikten kaynaklı bazı sıkıntıların getirdiği ilaç temin sıkıntıları olarak tanımlanabilir. Bugün kabul edilebilir olarak görülen ilaç yokluğu seviyesinin çok üzerinden bir durum yaşıyoruz. Dolayısıyla ilaca sınırlı erişim var diyoruz.

Ancak son dönemlerde bu oranın yüzde 30’lara çıktığı süreçleri gördük. Bugün ise yüzde 15-20 civarında bir ilaç yokluğu ve ilaca sınırlı erişim oranından bahsediyoruz. Bu durum sağlık hizmetlerinin ve hastalarımızın tedavilerinin aksamasına neden oluyor. Whatsapp gruplarında reçeteler paylaşılıyor. Olmayan ilaçları, diğer eczanelerden bulmaya çalışıyoruz.

Bütün bu mahrumiyetlerin sorumlusu elbette ki eczacılar değil. Ancak ilaca erişmek isteyen hastalarımızla eczacılar muhatap olduğu için ciddi anlamda mağduriyet yaşıyoruz. Biz ilaca erişim sorununun sorumlusunun eczacılar olmadığını ısrarla anlatmaya çalışıyoruz.

‘Özellikle antibiyotikler ve onkoloji ilaçları yok’
Özellikle hangi ilaç gruplarında sıkıntı sürüyor? Neden bazı ilaçlarda sıkıntı daha büyük?

Birliğimize gelen bildirimlere göre özellikle antibiyotikler ve onkoloji ilaçlarında yokluklarla karşılaşıyoruz. Yine migren, karaciğer ve safra rahatsızlıkları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, mantar enfeksiyonları tedavisinde kullanılan ilaçlar, tanı amaçlı göz damlaları, kan, diyabet ilaçları da sıklıkla gelen bildirimler arasında yer alıyor. 

Ayrıca onkoloji ilaçları olmak üzere çok sayıda yeni nesil ilacın, son dönemlerde Türkiye’ye gelmesinde sıkıntılar çıkıyor. Çünkü bazı firmalar Türkiye pazarından çekiliyor. Hastalar bu nedenlerle daha etkin ve yenilikçi tedavi yöntemlerinden mahrum kalıyor.

Üretim maliyetlerindeki artışlar, ilaçta dışa bağımlılık gibi pek çok etken bu sorunun artmasında büyük rol oynuyor.

Önümüz sonbahar, kış. Enfeksiyonlar kapıda. İlaç sıkıntısı daha da artar mı?

İlaç yoklukları en yoğun kur güncellemesinin olduğu şubattan önce hissediliyor. Yani kış aylarında. Kamu otoritesi, ilaç endüstrisinden dağıtım kanalları ve eczacılara kadar konunun bütün paydaşlarını bir araya getirip kalıcı bir çözüm yolu bulunmazsa, aralıktan başlayarak, ilaç yokluklarından daha çok bahsedeceğiz.

Sağlık Bakanlığı, SGK vs.’yle görüşmeleriniz oldu mu? Diyaloğa açıklar mı?

Bütün platformlarda sorunlarımızı dile getiriyor, çözüm önerilerimizi sunuyoruz. Yapıcı bir şekilde bütün diyalog kanallarımız açık. En son eylem planımızın değerlendirildiği Eylem Planı Çalıştayımız sırasında Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın daveti üzerine, Merkez Heyetimiz ve Bölge Eczacı Odası başkanlarımızla birlikte ziyaret ettik ve sorunlarımızı kendisine ayrıntılı bir şekilde ifade ettik. Ancak bu görüşmenin hemen akabinde çıkan ve kamuda görev yapan sağlık çalışanlarının ek ödemelerinin usul ve esasları belirleyen ‘Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği’ kamuda görev yapan meslektaşlarımız için büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Stratejik personel olarak çok ciddi kamu bütçesi yöneten bu arkadaşlarımıza reva görülen oranlar asla kabul edilebilir değil. Bu açıdan söz konusu yönetmeliği iptal istemiyle yargıya taşıdık.

Ancak şu ana kadar hem kamuda görev yapan hem de eczane eczacılığı yapan meslektaşlarımızın derdine derman olabilecek herhangi bir adım atılmış durumda değil.

TEB olarak çözüm önerileriniz neler?

-Eczacıların hak ettiği değeri görmeleri ve tüm eczacıların ekonomik koşullarının iyileştirilmesi için tüm sistemin düzenlenmesine ihtiyaç var.

-İlaç Fiyat Kararnamesi ve SGK ilaç alım protokolünde düzenleme gerekiyor. Kararname tüm tarafların görüşleri alınarak bütünsel bir bakış açısıyla yeniden kurgulanmalı. Enflasyon, ilaç fiyat artışları ve yeniden değerleme oranı gibi bir standartla güncelleme yapılacak bir modele ihtiyaç var.

-Ekimde yenilenecek SGK ilaç alım protokolü gerçekçi iyileştirilmeli.

-İlaç yoklukları nedeniyle eczacı ile hastayı karşı karşıya getiren sorunlara temelden çözümler bulunmalı, hastanın cebinden ödemek zorunda kaldığı fiyat farklarının oluşmaması sağlanmalı.

-Kamuda çalışan eczacıların özlük hakları ve çalışma koşulları iyileştirilmeli, kamuya yeterli eczacı istihdamı sağlanmalı, kamudan emekli eczacıların özlük haklarındaki iyileştirmelerin artması gerekiyor.

-Hem sunulan sağlık hizmetinin kalite ve etkinliğini artıracak hem de eczacılar için can suyu olacak şekilde eczane ekonomilerinin sadece ilaç fiyatına bağlı bir yapıdan uzaklaştırılmasına yönelik yeni bir eczacılık hizmet modeli için çalışmalar başlatılmalı. Sunulan hizmetler karşılığı eczacılara hak ettikleri meslek hakkı verilmeli.

-Eczane ekonomilerinin ve eczacıların sunduğu istihdam alanlarının farklı katkı ve hibelerle desteklenmesine yönelik kalıcı modeller geliştirilmeli. (Diken - Mesude Erşan)

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.