Hrant Dink, katledilişinin 17. yılında vurulduğu yerde anıldı
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, Ogün Samast tarafından katledilişinin 17’nci yılında, vurulduğu yer olan İstanbul Şişli’deki Sebat Apartmanı önünde anıldı. “Hrant’ın Arkadaşları” grubu adına konuşan yazar Oya Baydar, “Ne var ki sana iyi haberlerim yok ahparig. Ülkemizin üstüne çöken karanlık yıl be yıl, gün be gün yoğunlaşıyor. Bebeklerden katiller, masum gençlerden kindar nesiller yetiştirenlerin iktidarını alt etmeyi başaramadık. Uğruna can verdiğin insanlık değerleri, ırkçı faşist odakların saldırısıyla karşı karşıya. Ülkeye hükmedenler, kendi bekalarını ve iktidarlarını halkları birbirine düşman ederek koruyup perçinliyorlar” dedi.
- Ege Postası
- 19.01.2024 - 18:50
- Güncelleme: 19.01.2024 - 23:01
Gazeteci, yazar, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in Ogün Samast tarafından silahla katledilişinin bugün 17’nci yıl dönümü... Dink için her yıl olduğu gibi vurulduğu yer olan İstanbul’un Şişli ilçesindeki Sebat Apartmanı önünde bu yıl da anma düzenlendi. Anmaya, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile çok sayıda siyasi ve yüzlerce yurttaş da katıldı.
Apartmana “Cinayet 17 yaşında” yazılı dev bir pankart asılan anmada sık sık “Faşizme inat, kardeşimsin Hrant”, “Biz bitti demeden bu dava bitmez” ve “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz” sloganları atıldı. Hrant’ın bir ses kaydının da dinletildiği anmada, “Hrant’ın Arkadaşları” grubu adına yapılan açıklamayı gazeteci ve yazar Oya Baydar okudu. Baydar, şunları söyledi:
“HRANT, HALKLARIN DERMANIYDI: 17 yıl önce burada, bu kapının önünde sevgili Rakel’in unutulmaz deyişiyle ‘bir bebekten bir katil yaratan karanlık’ Türkiye’nin vicdanını katletti. Evet, Hrant bu ülkenin dertlerinin, acılarının hem taşıyıcısı hem de ezilen insanlarının, acılı halklarının dermanı ve vicdanıydı. Özel insanlar vardır. Onlar çağlarının, topraklarının, halklarının değerlerini kendilerinde toplarlar. Hrant böyle bir insandı. Bugün burada onu anarken bir Hrant Dink güzellemesi yaptığımı sanmayın. Onu ilk tanıdığım gün, 2002 yılıydı. Barış Girişimi’ni kurmak üzere bir araya gelmiştik. Daha o gün o konuşurken düşünmüştüm bunu. Şiarımız olan amasız barışçılık da ne gücün terörü ne terörün gücü belgisi de ona aittir. Çift taraflı ateşe maruz kaldığı günlerde, ‘Burada, Türkiye’de Taksim'in ortasında ‘soykırım vardır’ diye bağıracağım. Paris’e gidipConcorde Meydanı’nda taşın üstüne çıkıp ‘soykırım yoktur’ diye bağıracağım derken halkları birbirine düşman eden ırkçı-milliyetçi bağnazlığa karşı barışın diliyle haykırıyordu.
HRANT, RESMİ TARİH YALANLARINA KARŞI TABU KIRICIYDI: O resmi tarihin yalanlarına, karartmalarına karşı çıkan bir tabu kırıcıydı ve biliriz ki karanlıklarda yuvalanmış güçler en çok tabuların kırılmasından, yalanlarının meydana çıkarılmasından, karanlık yüzlerinin görülmesinden korkarlar. Hrant’ı bu yüzden vurdular. O şahin değil, güvercindi. ‘Bir güvercin tedirginliğiyle yaşıyorum ama biliyorum ki bu ülkede güvercinler öldürülmez’ derken yanılıyordu. Şahin olsaydı, saldırgan olsaydı, halkların birliğini, kardeşliğini silahla, şiddetle savunsaydı hedef olmayacaktı. Bu ülkeye hakim olan kadim karanlık tam da güvercin olduğu için çıkardı idam fermanını. Hrant Dink’ten hain imajı yaratamayacaklarını anladıkları için, amasız barışçılığın sessiz gücünü kavradıkları için susturmak istediler güvercini. 17 yıl önce bugün, bu saatlerde seni ülkenden, ailenden, dostlarından, toprağından, bizlerden ayırdılar ahparig.
FAŞİSTLERE İNAT HER YIL BURADA BULUŞUYORUZ: Sana ‘Bu topraklarda gözünüz var’ diye saldıranlara verdiğin cevabı hatırlıyorum. ‘Bizim bu topraklarda gözümüz var, çünkü köklerimiz burada ama merak etmeyin, bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların dibine girmek için’ demiştin. Sen bu toprakların en has, en değerli, yüz akımız evlatlarından biri, şimdi köklerinin derinlerde olduğu bu topraklarda yatıyorsun. Ülkenin bütün insanları, bütün halkları; Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Laz, Çerkes, Arap, Ezidi, Süryani, Roman, hepimizin kökleri toprağımızın derinliklerinde birbirine karışıyor, birbiriyle sarmaşıyor. İşte bu yüzden ırkçılara, faşistlere, bizleri ayırıp birbirimize düşman etmeye çalışanlara inat her yıl burada buluşuyoruz. Her yıl ‘Faşizme inat, kardeşimsin Hrant’ diye haykırıyoruz. Hepimiz Ermeni oluyoruz. Hafızayı diri tutmak, unutmamak, unutturmamak için ama asıl, bu topraklar üzerinde eşit ve özgür insanlar olarak beraber yaşama arzunu senin vasiyetin kabul ettiğimiz için.
SEN BİZİM VİCDANIMIZDIN: Ne var ki sana iyi haberlerim yok ahparig. Ülkemizin üstüne çöken karanlık yıl be yıl, gün be gün yoğunlaşıyor. Bebeklerden katiller, masum gençlerden kindar nesiller yetiştirenlerin iktidarını alt etmeyi başaramadık. Uğruna can verdiğin insanlık değerleri, ırkçı faşist odakların saldırısıyla karşı karşıya. Ülkeye hükmedenler, kendi bekalarını ve iktidarlarını halkları birbirine düşman ederek koruyup perçinliyorlar. Yarınlara güven yok oluyor, insanlarımız nereye varacağını bilemedikleri bir bekleyiş içinde gün be gün umutlarını yitiriyor. Sana atılan kurşunun bu ülkenin halklarına, barışına atıldığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Sen bizim vicdanımızdın ahparig. Her şey, herkes öldürülebilir ama vicdan öldürülmez, iyilik öldürülmez, cesaret öldürülmez. İşte bu yüzden 17 yıldır, her 19 Ocak’ta hepimizin içinde yeniden doğuyorsun. 19 Ocak bu toprakların vicdan ve kardeşlik günüdür, öyle kutlanmalıdır. Selam seninle aynı değerleri paylaşanlara, selam bu değerleri cesaretle, gerekirse canları pahasına savunmaya ant içenlere. Selam bu değerleri savundukları için zindanlarda, sürgünlerde bedel ödeyenlere. Adlarını tek tek sayabilmem mümkün değil; Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın, Gültan Kışanak’ın simgeleşmiş şahıslarında onların tümünü de senin adına selamlıyorum.”
Yorum Yazın