İbrahim Akın'dan 'Anayasa' çıkışı: Böyle bir ortamda mümkün değil
Yeşiller ve Sol Gelecek (Yeşil Sol) Parti Eş Genel Başkanı İbrahim Akın, yeni bir anayasa tartışmalarına ilişkin, “Anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Toplumsal sözleşmeler, Türkiye’de herkesin eşit, demokratik bir şekilde katılabildiği süreçte ortak tartışmalar sonrası ancak gerçekleşebilir. Türkiye’de hiçbir sözün demokratik bir şekilde söylenemediği, her söyleyenin cezaevine atıldığı bir ortamda demokratik, katılımcı bir anayasa yapmak mümkün değildir” değerlendirmesini yaptı. Akın, “Her gün baskılarla sözü olan herkesi kısıtlayarak cezaevine atıyor. En son Merdan Yanardağ’ın başına gelenleri herkes biliyor. Aynı zamanda hala vekil olarak odası olmasına rağmen ismi geçmesine rağmen Can Atalay hala hapishanelerde dolaşıyor. Buradan bir kez daha onlara selamlarımızı gönderiyoruz, mücadelemiz ortaktır diyoruz” dedi.
- Ege Postası
- 04.07.2023 - 15:52
- Güncelleme: 04.07.2023 - 15:54
Yeşil Sol Parti Eş Genel Başkanı İbrahim Akın, TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akın’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“MADIMAK’TAKİ YAŞANAN TÜRKİYE TARİHİNİN NE İLKİYDİ NE DE SONUYDU: 2 Temmuz 1993 tarihinde Türkiye topraklarında yaşanmış olan insanlık suçu olarak tarihe geçmiş en ağır katliamlardan birisini yaşadık. Sivas Katliamı, Madımak Katliamı olarak tarihe geçmiş oldu. Madımak’taki yaşanan Türkiye tarihinin ne ilkiydi ne de sonuydu. Ancak biz Sivas Katliamı’nda ortaya çıkan gerçekliğin asla yok sayılamayacağını ve insanlık tarihinde bu yaşanmış olan katliamın zaman aşımına uğratılarak davaların da ortadan kaldırılamayacağını iddia ediyoruz. Kaybettiğimiz tüm yoldaşlarımızın, canlarımızın önünde saygıyla eğiliyoruz.
HEPSİ ARKA ARKAYA GELEN KATLİAMLAR OLARAK TÜRKİYE TARİHİNE GÖMÜLMÜŞ OLDU: Sadece Sivas’ta değil, Sivas’ın hesabı sorulabilseydi Maraş’ı, Çorum’u yaşamış olan bir tarih olarak sonraki katliamları yaşamayacaktık. Ancak sonrasında yaşadığımız Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliam, Roboski, Suruç ve arkasından yaşadığımız 10 Ekim, Sur katliamları hepsi arka arkaya gelen katliamlar olarak Türkiye tarihine gömülmüş oldu.
DAHA GÜÇLÜ BİR YEŞİL SOL PARTİ’NİN HAYATA GEÇİRİLMESİNDE BÜTÜN DOSTLARIMIZI AÇIKTAN GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ: Çok ağır bir seçim dönemini geride bıraktık. Geride bıraktığımız seçimlerde partimiz, hiçbir partide olmayan açık yüzleşmeyi, özeleştiri sürecini başlatmış oldu. Örgütlerimizin tamamıyla yapmış olduğumuz değerlendirme sonrası şimdi halkımızla ve bizi destekleyen yoldaşlarımızla, kurumlarımızla tekrar açık, onurlu bir mücadelenin güçlü bir şekilde gerçekleştirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar sürecinde dayanışmayı büyütmeye, yerel demokrasiyi güçlendirmeye, doğrudan demokratik katılımlarla birlikte partimize sahip çıkmaya, önümüzdeki dönemde daha güçlü bir Yeşil Sol Parti’nin hayata geçirilmesinde bütün dostlarımızı açıktan göreve çağırıyoruz.
HER GÜN BASKILARLA SÖZÜ OLAN HERKESİ KISITLAYARAK CEZAEVİNE ATIYOR: Bu ülkede aynı zamanda bu ağır düzen ağır katliamların yanı sıra her gün baskılarla sözü olan herkesi kısıtlayarak cezaevine atıyor. En son Merdan Yanardağ’ın başına gelenleri herkes biliyor. Aynı zamanda hala vekil olarak odası olmasına rağmen ismi geçmesine rağmen Can Atalay hala hapishanelerde dolaşıyor. Buradan bir kez daha onlara selamlarımızı gönderiyoruz, mücadelemiz ortaktır diyoruz.
TECRİT KARŞISINDA İTİRAZ ETMEK İNSANLIK ONURU AÇISINDAN DEĞERLİDİR: Merdan Yanardağ niçin cezaevine atıldı? Bu ülkede insanların onurlu bir şekilde hukuk içerisinde yaşaması, tecridin ortadan kaldırılmasını hep bir basın mensubu olarak hem de bu meseleye duyarlı bir yurttaş olarak söz etti. Tecrit bu ülkede hiçbir hukuka, hiçbir Anayasa’ya hiçbir uluslararası sözleşmeye tabii olmadan uygulanan bir şeydir. Dolayısıyla tecrit karşısında itiraz etmek insanlık onuru açısından değerlidir. Tecrit bu ülkede suçtur. Bu suçu işleyenlerin suçlarını itiraf etmeleri, aynı zamanda itiraz etmeleri de doğaldır. O nedenle Merdan Yanardağ’a yönelik yapılan bu uygulama kesinlikle kabul edilebilecek bir uygulama değildir… Bu ülkede eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir ortamı inşa etmek istiyorsanız önce bu tecrit politikasından vazgeçin.
TÜRKİYE’DE HİÇBİR SÖZÜN DEMOKRATİK BİR ŞEKİLDE SÖYLENEMEDİĞİ, HER SÖYLEYENİN CEZAEVİNE ATILDIĞI BİR ORTAMDA DEMOKRATİK, KATILIMCI BİR ANAYASA YAPMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR: Tam da bu ortam içerisinde yeni Meclis döneminde başta Meclis Başkanı olmak üzere bir anayasa tartışmasını açtı. Anayasa, bu ülkede herkesin çok fazla istediği bir şeydir. Ancak anayasa bir toplumsal sözleşmedir. Toplumsal sözleşmeler, Türkiye’de herkesin eşit, demokratik bir şekilde katılabildiği süreçte ortak tartışmalar sonrası ancak gerçekleşebilir. Türkiye’de hiçbir sözün demokratik bir şekilde söylenemediği, her söyleyenin cezaevine atıldığı bir ortamda demokratik, katılımcı bir anayasa yapmak mümkün değildir. Eğer bunu istiyorsanız önce şu andaki anayasadaki hukuka, anayasadaki kurallara uyun ve mevcut insanları, hukukta, yasada olmayan yöntemlerle cezaevlerine atmayın, işkenceye tabii tutmayın. Bunu yapmayan bir iktidarın bizim önümüze getireceğiz anayasa tamamen şu anlama geleceğini düşünüyoruz, bu ülkede bir dikta rejiminin inşa edilmesini saray rejimini daha çok güçlendirmesini sağlayacaktır.
BU HALKA BU KADAR YALANI KİMSENİN SÖYLEMEYE HAKKI YOK: Biliyorsunuz bir ay önce bir asgari ücret belirlendi. Bu asgari ücret belirlendikten sonra bu ülkede yaklaşık 25, 30 civarında enflasyon ortaya çıkmış oldu, kur farkıyla beraber. Aslında verdikleri yüzde 34’lük farkı, daha ceplerine girmeden insanların elinden almış oldular. Böyle bir ekonomik modelin sürdürebilirliği mümkün değil. Ne diyordu Erdoğan alanlarda, ‘Ben var oldukları, bu ülkede bu kardeşiniz var oldukça nas politikası uygulanacak.’ Ne demek istiyordu, faiz yükseltilmeyecek ve aynı zamanda ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyordu. Evet, bunu söyleyen ve bunun için meydan meydan, televizyon televizyon dolaşan Erdoğan, sonra baktık ki şimdi faizler yükseldi. Daha çok yükseleceği de gözüküyor. Bu halka bu kadar yalanı kimsenin söylemeye hakkı yok. Erdoğan hala bunu iddia ediyorsa çıksın açıklasın.
İNANIYORUZ VE BU KONUDA KARARLIYIZ. MUTLAKA KAZANACAĞIZ: Yerel seçimler bizim için çok önemli. Aynı zamanda kayyum siyasetinin ortadan kaldırılması için güçlü bir siyasete ihtiyacımız var. Bu çalışmayı yaparak ve şimdiden başlayarak yerel seçimlerde güçlü bir sonuç elde etmeyi istiyoruz. Çünkü yerel seçimler bu iktidarın seçim kazandığı günden itibaren planlarının başında geliyor. Şu andaki uygulamalar da bunu gösteriyor. Onun için biz yerinden, yerelinden, demokratik bir yerel yönetim inşasını başlatmak zorundayız. İnanıyoruz ve bu konuda kararlıyız. Mutlaka kazanacağız.”
Yorum Yazın