İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri: Yaşadığımız acılar, takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasidir
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Kahramanmaraş merkezli depremlerdeki can kayıpları ve depremler sonrası yaşananlar nedeniyle AK Parti hükümetini protesto etti. KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Veysel Beyazadam, “Deprem nedeniyle yaşadığımız acılar, takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasidir” dedi.
- Ege Postası
- 02.03.2023 - 22:38
- Güncelleme: 03.03.2023 - 09:24
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri, bugün Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. “Deprem değil rantçı düzeniniz öldürüyor” pankartı açan İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri, “Hükümet istifa”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganları attı. Protestocular adına konuşan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Veysel Beyazadam, şunları söyledi.
“İktidar, deprem öncesi ve sonrası yaptığı hatalarla yüzleşeceğine, dayanışma faaliyetinde bulunanlar başta olmak üzere önüne gelene parmak sallayarak halkın dayanışmasını engellemek için elinden geleni yaptı. Yardım ve destek çalışmalarının akışında hayati yeri ve değeri olan sosyal medyayı kapattı, yardım kamyonlarına el koydu, dayanışma koordinasyon merkezlerine kayyum atadı; gazetecileri, gönüllüleri ve adaletsiz, yetersiz yardımları eleştiren depremzedeleri gözaltına altına almaktan imtina bile etmedi. İktidarı eleştiren televizyonları, basını susturmaya giriştiler. İnsanlık tarihinde belki ilk kez, ihmal ve liyakatsizlikle afeti yönetemeyenlerin, ölülerini gömme ve yaşamı sürdürme telaşındaki insanlara küfredebildiğine şahit olduk. Bilim insanlarının yıllardır yaptıkları açık uyarılara karşın, çıkarılan 9 imar affıyla deprem bölgesindeki 300 bin binaya denetimsiz yapı kayıt belgesi verilmiştir. Depremin sonuçlarını ağırlaştıran geç, koordinasyonsuz, dengesiz, verimsiz müdahalenin nedeni ise felaket yönetiminin, AFAD tekeli üzerinden tek adam rejiminin güvenlik politikasına bağlanmasıdır. İktidar, çıkardığı OHAL kararnameleriyle yeniden inşaya ilişkin kararları yukarıdan aşağı ve keyfi bir biçimde alacağını ilan etmiştir. Bu tutum, bu konuda, toplumun ve felakete maruz kalan insanların çıkarlarını önceleyen bir mantığın değil, rantçı bir mantığın hâkim olacağını göstermektedir. Daha depremin ilk günlerinde enkaz altından çıkarılmaya başlayan ve çalışılan insanlar dururken ‘Biz, şu kadar katlı, şu kadar imarlı bir yapıya yöneleceğiz’ demek, bir nevi hedef saptırmaydı.
“DEPREM NEDENİYLE YAŞADIĞIMIZ ACILAR, TAKDİR-İ İLAHİ DEĞİL, TAKDİR-İ SİYASİDİR”
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına iktidar sahiplerini uyarıyoruz; büyük bir hata içindesiniz. Söz konusu olan, milyonlarca insanımızın hayatı, toplumumuzun ve ülkemizin geleceğidir. Otorite ve kâr hırsınız geleceğimizi yok ediyor. Depremin 20. gününde deprem bölgesi çadır, hastane, tuvalet, su, elektrik ve temizlik ihtiyaçlarına çözüm arıyorsa felaket yönetiminizin kendisi bir felaket halini almış demektir. Felaket yönetimi demokratikleştirilmelidir. İletişim ve basın özgürlüğü üzerindeki kısıtlama ve tehditler kaldırılmalıdır. Yerel yönetimlerin ve tüm halkın etkin bir biçimde katıldığı, eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumsal seferberliğin önü açılmalıdır. Yeni yerleşim merkezlerinin oluşturulması ve inşasında, toplumun yararını önceleyen bilimsel ve demokratik bir karar süreci işletilmelidir. Bu sürece, konu ile ilgili tüm meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin ve felaketi yaşayan halkın temsilcileri ve görüşleri dahil edilmelidir. Kararlar mutlaka ilgili bütün bilimsel disiplinlerden bilim insanlarını içine alan bir bilim kurulunun denetiminde geçmelidir. Deprem nedeniyle yaşadığımız acılar, takdir-i ilahi değil, takdir-i siyasidir.”
Yorum Yazın