İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nden deprem raporu
İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri tarafından hazırlanan rapordan: "Sahada yapılan gözlemsel tespitlere istinaden hasar gören binaların büyük çoğunluğunun 1998 öncesi betonarme olarak inşa edildiği, 6 ve üzeri katlı olduğu, önemli bir kısmının bitişik nizam şeklinde imal edildiği, kapalı çıkmalar içerdiği, yumuşak kat özellikleri taşıdığı anlaşılmaktadır. Bazı yapılar sadece dışarıdan incelendiğinde hasarsız gibi gözükebilmekte, ancak içeriden yapılan detaylı incelemeler sonucunda ağır hasar seviyesinde olduğu anlaşılmaktadır"
- Ege Postası
- 10.12.2020 - 09:28
İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim saat 14.51'de meydana gelen ve 117 kişinin ölümüne neden olan depreme ilişkin İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi tarafından rapor hazırlandı.
İKÇÜ'den yapılan açıklamaya göre, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr Mehmet Sorgun başkanlığında öğretim üyeleri tarafından hazırlanan "30 Ekim 2020 Ege Denizi Seferihisar Depremi Değerlendirme Raporu"nda deprem sonrası elde edilen veri ve saha gözlemleri yorumlandı.
Depremden en fazla etkilenen İzmir ilçelerinin ele alındığı çalışmada, bölgeye ait zemin türü, ortalama kayma dalgası hızı, yer hareketi spektrumu ve zemin büyütme oranları irdelenerek bu parametreler arasındaki ilişkiler incelendi.
Raporda, bölgede yaşanan depremi derinlemesine ele alan teknik bulguların yanı sıra binalarda oluşan göçme ve hasarların nedenlerine ilişkin gözlem, tespit ve öneriler yer aldı.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından elde edilen ölçümlerden alüvyon gibi zayıf zeminlerin bulunduğu bölgelerde önemli derecede zemin büyütmelerinin olduğunun gözlemlendiği belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Sahada yapılan gözlemsel tespitlere istinaden hasar gören binaların büyük çoğunluğunun 1998 öncesi betonarme olarak inşa edildiği, 6 ve üzeri katlı olduğu, önemli bir kısmının bitişik nizam şeklinde imal edildiği, kapalı çıkmalar içerdiği, yumuşak kat özellikleri taşıdığı ve diğer birtakım düzensizlikleri içerdiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, bazı binaların alt kat kolonlarında korozyona bağlı hasarların oluştuğu da görülmüştür. Beton kalitelerinin de oldukça düşük olduğu anlaşılmaktadır. Bazı yapılar sadece dışarıdan incelendiğinde hasarsız gibi gözükebilmekte, ancak içeriden yapılan detaylı incelemeler sonucunda ağır hasar seviyesinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle hasarlı olabilecek binaların kullanılmadan önce konusunda uzman inşaat mühendisleri tarafından incelenmesi önem taşımaktadır." (AA)
Yorum Yazın