İzmir Tabip Odası isyan etti
İzmir Tabip Odası Birliği Sağlık Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde yayınlamış olduğu genelgeye yönelik bir basın bildirisi yayınlayarak genelgeyi sert bir dille eleştirdi..."Sağlık Bakanlığı bürokrasisinin son vahim tutumu" başlıklı yayınlanan bildiride genelgenin bir darbe genelgesi olduğunun altını çizen İzmir Tabip Odası Birliği, Sağlık Bakanlığı'nı ve uyguladığı politikaları eleştirdi.
- Ege Postası
- 08.07.2013 - 10:27
İşte o açıklama...
”BU REHBER 663 SAYILI KHK’NİN ….47. MADDESİ’NE ( ANAYASA MAHKEMESİ’NİN İPTAL ETTİĞİ BU MADDE BİR TORBA KANUN İLE TBMM’DE AYNEN ÇIKARILACAKTIR “) !!!!!
Böyle bir genelge, SAĞLIK BAKANLIĞI BÜROKRASİSİ’NDEN ANAYASA’YA, TBMM’YE VE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA ADETA BİR DARBEDİR!
Bu Makamları adeta sadece şekil olarak gören bir anlayışın ürünüdür.
Bilindiği gibi daha önce TBMM’de kabul edilen 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 47. Maddesi, hastaların rızaları olmaksızın bütün kişisel bilgilerinin toplanması, işlenmesi ve paylaşılmasına ilişkin hükümleri içeriyordu.
Tıp etiğine ve hastalarımızın haklarına sahip çıkma sorumluluğumuz gereği, hekimler olarak yaptığımız açıklamalarla, bu maddenin, Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Biyoetik Sözleşmesine, Tıp Mesleği ilkelerine aykırı olduğunu kamuoyuna açıklamış ve kabul edemeyeceğimizi belirtmiştik.
Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından bu madde 16 Şubat 2013 tarihinde iptal edilmiştir.
Ancak, bu madde, halen TBMM’de görüşülmekte olan “TORBA YASA”nın içine önce tekrar konulmuş, sonra çıkarılmıştır. Bu dönem TBMM’de görüşülüp görüşülmeyeceği henüz belli değildir.
Anlaşılan Sağlık Bakanlığı bürokrasisi açısından, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararların, TBMM’deki yasama faaliyetinin ve TBMM tarafından kabul edilse bile, yasaların Cumhurbaşkanlığı Makamınca değerlendirilmesi ve veto edilebilmesi sürecinin bir anlamı olmadığı anlaşılmaktadır.
Sağlık Bakanlığı’nın yasama süreçlerine yaklaşımı, sağlık ortamının nasıl bir anlayışla yönetildiğinin açık bir göstergesidir.
Sağlık ortamına ilişkin bir düzenleme yapılırken de, her defasında aynı tutum devam etmektedir.
Konulara ilişkin, ne bilim insanlarının, ne meslek örgütlerinin, ne sağlık işkolu sendikalarının, ne sağlıkla ilgili kitle örgütlerinin görüşleri alınmadığı, hiçbir önerilerinin değerlendirilmediği bir yönetim yaklaşımı yıllardır devam etmektedir.
Bu nedenle Sağlık Bakanlığı’nın sağlık ortamına adeta dayattığı hemen bütün yasa, yönetmelik, genelge ve uygulamalar yargı organları tarafından genellikle iptal edilmekte ve sağlık ortamı yıllardır yaşanmakta olan karmaşa ortamından kurtulamamaktadır.
Son genelgeyle anlaşılmaktadır ki, Sağlık Bakanlığı, genel bir yaklaşım olarak, sadece sağlık meslek örgütlerinin ve bilim insanlarının öneri, eleştiri ve kaygılarına kulak vermemenin yanında daha da vahim olarak, yargı ve yasama süreçlerini de hiç önemsememektedir. Kendisini bu süreçlere bağlı olarak görmemektedir.
Yüksek Yargı’nın, TBMM’nin ve Cumhurbaşkanlığı Makamının, Sağlık Bakanlığı’nın bu yaklaşımına nasıl bir tepki göstereceğini merakla beklemekteyiz.
Biz hekimler olarak, bu sürecin en anlamlı yönünün, yıllardır Sağlık Bakanlığı’nın sağlık ortamını nasıl bir anlayışla yönettiğinin bu son süreçle apaçık ortaya çıkmış olmasıdır.
Siyasi iktidarın, bu tutuma ilişkin olarak yaklaşımının, nasıl bir demokrasi ve yasama anlayışı ile yönetildiğimizi ortaya koyacağına inanıyoruz.
İZMİR TABİP ODASI
Yorum Yazın