İzmir'de duayen sanayiciler, işe girmenin sırrını verdi
İzmirli sanayiciler Kemal Çolakoğlu, Salih Esen ve Hilmi Uğurtaş, Gediz Üniversitesi Kariyer Günleri'ne katılıp öğrencilerle buluştu. Fabrikalarında çok sayıda kişi çalışan sanayiciler, üniversite mezunlarını işe alırken nelere dikkat ettiklerini anlattı.
- Ege Postası
- 15.04.2015 - 10:52
Çok sayıda kişiyi istihdam eden İzmirli ünlü sanayiciler, üniversite mezunlarını işe alırken neleri göz önünde bulundurduklarını anlattı, iş arayanlara altın değerinde ipuçları verdi. Çolakoğlu, işe en uygun kişiler arasında eleme yaparken birinci kriterinin güleryüz olduğunu dile getirdi, şunları söyledi:
“Yüzü asık olanla asla çalışmam, güleryüz benim için çok önemli. İşine, ailesine, yaşadığı şehre, ülkemize, dünyaya ve doğaya sevgisini ölçerim. Sıradan olup olmadığını anlamak için de CV'sini incelerim, klasik bir özgeçmiş ile fark katılmış bir özgeçmiş, karar vermemde önemli rol oynar. Gazete okuyup okumadığına, yeniliklere ve araştırmaya açık olup olmadığına da dikkat ederim."
İLK GÖRÜNÜM ÖNEMLİ
Plastik sanayisinin önde gelenlerinden Salih Esen, birinci kriterinin işe uygunluk olduğunu ifade etti. Esen, “Eğer kişi aradığımız pozisyona uygunsa özgeçmişini incelerim, eğitimine ve donanımlarına bakarım. Sonrasında ise liyakat ve sadakat gelir. Farklı düşünebiliyorsa, eğitimini kültüre ve yaşam biçimine dönüştürebilmişse işe alırım" dedi.
İmza attığı yeniliklerle jean modasına yön verenlerden Hilmi Uğurtaş da ilk kriterinin işe uygunluk olduğunu vurguladı. Uğurtaş, “İlk görünüm benim açımdan büyük önem taşır. Kişinin görünümüne özen gösterip göstermediğine ve kendisini ifade edebilme yeteneğine bakarım. Adayın girmek istediği işe duyduğu isteği ve kararlılığı da ölçerim. İyi derecede yabancı dil bilgisini de mutlaka ararım" diye konuştu.
NASIL BAŞARILI OLDUKLARINI DA ANLATTILAR
Duayen sanayiciler Kemal Çolakoğlu, Salih Esen ve Hilmi Uğurtaş, Gediz Üniversitesi öğrencileriyle başarı öykülerini de paylaştı. Çolakoğlu, “Mühendis olarak iş hayatına atıldığım Aliağa'da, Petkim gibi bir dünya devinin yönetim kurulu başkanlığına kadar yükseldim. Ayağı yere basan hayallerle, geleceği planlayıp çalışarak ve asla umutsuzluğa kapılmayarak bugünlere ulaştım" dedi.
Salih Esen de Esen Plastik'in 150 metrekarelik bir atölyeden günümüze nasıl geldiğini şöyle anlattı:
"Babamı 13 yaşında kaybettim, eğitimimi zorluklar içinde tamamlayıp makine mühendisi oldum. Kendi işimi kurmayı hep hayal etmiştim, 3 arkadaşımla yola çıktım. Bugün Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşundan biriyiz. Bu tesadüf değil, çalışmanın sonucu."
Hilmi Uğurtaş da ayakkabı ustası bir babanın oğlu olduğunu anlatarak, “Çocukluğum okulda ve işte geçti, hiç tatil yapamadım. Çok çalışıp başarmaktan başka çarem yoktu, kimya mühendisliğini bölüm birincisi olarak bitirdim. Dört arkadaş bir araya gelip borçla tekstil boyama ve yıkama atölyesi kurduk. O atölyeyi, tırnaklarımızla kazıyarak dünya çapında bir fabrikaya dönüştürdük" diye konuştu. (DHA)
Yorum Yazın