İzmir'de iki ocağa ateş düştü
İzmir'de nefes darlığı ve mide ağrısı şikayetiyle gittiği hastaneden iki kez ağrı kesici ve serum verilerek taburcu edilen genç, üçüncü kez gittiğinde kalbi durarak hayatını kaybetti. Canlarından oldular, öldükleriyle kaldılar
- Ege Postası
- 09.07.2016 - 09:59
İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşayan ve bir hastanede temizlik görevlisi olarak çalışan 30 yaşındaki Yasin Kartal, 1 Temmuz günü saat 21.30 sıralarında nefes darlığı ve mide ağrısı şikayetiyle ağabeyi Harun Kartal tarafından hastaneye kaldırıldı. İddiaya göre, doktor, Kartal’a sadece ağrı kesici vererek eve gönderdi, önemli bir sorununun olmadığını, madde kullanımını bırakan kişilerde bu tip nefes darlığı sorununun olabileceğini söyledi. Ertesi gün saat 11.00 sıralarında şikayetinin geçmemesi sebebiyle yeniden aynı hastaneye kaldırılan Kartal’a bu kez de sadece serum verildi, ağabeyinin isteği ile de kan tahlili yapıldı. Ağabey Harun Kartal, hastanenin yeterince ilgilenmediği gerekçesiyle kardeşini rızası ile hastaneden çıkardığına dair imza atarak kardeşini eve götürdü. Şikayeti serum verilmesine rağmen bitmeyen Yasin Kartal, aynı gün saat 17.30 sıralarında üçüncü kez hastaneye başvurdu ancak hastaneye vardığında kalbi durdu. Sapasağlam kardeşinin cenazesinin geldiğini belirten ağabey Harun Kartal, hastanenin ihmali bulunduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Gencecik kardeşini kefenle geri verdiklerini söyleyen Harun Kartal, “Kardeşim 1 Temmuz günü rahatsızlanınca hastaneye götürdüm. Bir ağrı kesici vurarak hastaneden taburcu ettiler. Kan tahlili, idrar tahlili yapmadılar. Kardeşim ‘ölüyorum’ diyor ama ‘korkulacak bir şey yok’ dediler. Kardeşimin herhangi bir sağlık problemi yoktu ancak bir dönem madde bağımlılığı vardı. O gün içip içmediğini sordum ve bana içmediğini söyledi. Hastaneye ilk gittiğimizde doktor, madde kullanımını bıraktığı için nefes darlığı yaşayabildiğini, bir süre sonra kendine geleceğini söyleyip taburcu etti. Ertesi gün kardeşimde değişen bir durum olmayınca tekrar aynı hastaneye götürdük. Doktor hiçbir şey yapmadı. ‘En azından bir serum bağlayın’ dedim. Vatandaş olarak doktoru ben yönlendiriyorum. Sonra kan tahlili istedik. Doktor, ‘kan tahlili temiz çıkacak ama yine de yapayım’ diyerek kan tahlili yaptı ama sonra kimse ilgilenmedi. Ben de ilgilenilmeyince ‘Madem kan tahlilinin temiz çıkacağını söylüyorsunuz, o zaman kardeşimi eve götüreyim’ dedim. Kendi rızamla kardeşimi çıkardığıma dair belge imzalayarak kardeşimi yeniden eve götürdüm. Akşamüstü rahatsızlığı geçmeyince üçüncü kez aynı hastaneye götürdük. Vardığımızda kalbi durmuştu. Kardeşimi kefenlediler, ‘yapılacak bir şey kalmadı’ deyip elime verdiler” diyerek yaşadıklarını anlattı.
Geriye sedyedeki görüntüleri kaldı
Yasin Kartal’dan geriye, hastanedeki sedyede ve evde kıvranırken çekilen görüntüleri kalırken, Kartal’ın annesi Perüzat Kartal ise “Ben yandım. Çocuğum sabaha kadar kıvrandı. Öldü. Biz Allah’ın emrini bilen kişileriz ama beni yaktılar. Ben davacıyım. Çocuğum gözümün önünde kucağımda can verdi” dedi.
Hastane yetkilileri, ihmalin bulunup bulunmadığına dair gerekli inceleme ve soruşturmayı başlatacaklarını belirtti.
Bir ölüm de havuz yüzünden
İzmir'in Karşıyaka ilçesinde oturan 28 yaşındaki Burcu Gökalp, dört yıl önce havuzda yüzerken fenalaştı. Götürüldüğü acil serviste "Bir şeyin yok" denilerek eve gönderildiği belirtelen Gökalp, ikinci kez getirildiği hastanede komaya girip öldü. Savcılık soruşturmayla ilgili görevsizlik kararı verip, dosyayı Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne gönderdi. Rektörlük de sorumlular hakkında dava açılmasına izin vermedi. Ailenin açtığı tazminat davası da rededildi. Bu davayla ilgili son kararı Danıştay verecek.
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden mezun olduktan sonra iş arayan, yüzme ve spora çok düşkün olan Burcu Gökalp, 2 Ağustos 2012 tarihinde Ege Üniversitesi Olimpik Yüzme Havuzu'na gitti. Havuzda vücudu kasılan ve 20 dakika kadar havuzun dışında bu şekilde kalan Burcu Gökalp'ın durumunu gören görevli, ambulans çağırdı. Gökalp, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Acil serviste görevli doktor tarafından iddiaya göre, "Bir şeyin yok" denilerek taburcu edilen Gökalp, 10 Ağustos'ta yakınları tarafından aynı şikayetle yine Ege Üniversitesi Hastanesi'ne getirildi. İki gün sonra komaya giren Gökalp, 24 Ağustos'ta yaşamını yitirdi. Genç kıza otopsi yapıldı. Otopside genç kızın 'kardiyak arrest' (Ani kalp ve solunum durması) sonucu yaşamını yitirdiği belirlendi.
Ölen Burcu Gökalp'in annesi Leyla Safinaz Gökalp, avukatı Hatice Pınar Büyükçınar aracılığıyla, kızının muayane ve tedavisinin gerekli şekilde yapılmadığını ve bu nedenle yaşamını yitirdiğini belirtip, sorumlular hakkında Cumhuriyet Savcılığına şikayet dilekçesi verdi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Tacettin Kale, Burcu Gökalp'in ölümüyle ilgili belge ve bilgi toplayıp, tanıkların ifadesini aldı. Savcı Kale, "2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 53/C maddesi gereğince soruşturma, Yükseköğretim Kurulu'nca (YÖK) görevlendirilecek uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılmalıdır" diyerek görevsizlik kararı verdi. Dosyayı, gereği için Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne gönderdi.
Kızının ölümünün üzerinden uzun süre geçmesine rağmen, şüpheliler hakkında bir türlü dava açılmaması ve savcının görevsizlik kararı vermesine, anne Leyla Safinaz Gökalp tepki gösterdi. Kızının ölümünün ardından, son çare olarak dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e de mektup gönderdi. Gökalp, kızının ölümüne neden olduğunu iddia ettiği doktorlara dava açılıncaya kadar mücadelesini sürdüreceğini söyledi.
Hukuk mücadelesine sonuna kadar devam edeceğini belirten acılı anne Gökalp, "Kızıma zamanında gerekli tetkikler yapılmadı. Adeta bizimle dalga geçercesine 'ağrıya ağrıya geçer' denildi. Kızımın şikayetleri ve rahatsızlığının ciddiyeti dikkate alınmadı. Yüreğim yanıyor. Kızımın ölümünden sorumlu olan kişilerin tespit edilip cezalandırılması için savcılığa şikayette bulunduk. Gecikmeli olarak birtakım evraklara ulaşabildik. Ege Üniversite Hastanesi görevlilerinin cezai sorumluluğu söz konusu olduğundan dolayı, savcı görevsizlik kararı vererek dosyanın soruşturmasını Ege Üniversitesi'ne devretti. Yani hastane kendi doktorlarının soruşturmasını yürüttü" dedi. Soruşturmayı yürüten Ege Üniversitesi Rektörlüğü, dava açılmasına izin vermedi.
Anne Gökalp, bu soruşturma sürerken, kızının ölümüne neden oldukları iddiasıyla hastane ve sorumlular hakkında, İdare Mahkemesi'nde, maddi ve manevi tazminat istemiyle 202 bin liralık dava açtı. Anne Gökalp, "Benim amacım para kazanmak değil. Kızımın ölümüne neden olanların, başkalarının da ölümüne neden olmaması için tazminat davasını açtım. Verilecek tazminatı da kızımın adını yaşatacağım bir eğitim kurumuna bağışlayacağım. Dört yıldır davada bir türlü sonuç elde edemedik" dedi. İzmir 1. İdare Mahkemesi, annenin açtığı tazminat davasını reddetti.
Ailenin avukatı Hatice Pınar Büyükçınar, tazminat davasının reddedilmesi üzerine temyiz için Danıştay'a başvurdu. (DHA-İHA)
Yorum Yazın