İzmir'deki 2. dalga 'paralel yapı' duruşmasında neler yaşandı'
İzmir'de Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, Futbol Federasyonu eski Başkanı işadamı Mahmut Özgener ve Ege Ordusu eski komutalarından emekli orgeneral Fikret Küpeli'yi suç örgütü lideri, yönetici veya üyesi gibi gösterip dinledikleri iddia edilen, aralarında Batman eski Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan'ın da bulunduğu 26 tutuksuz sanığın yargılandığı davaya ikinci duruşmayla devam edildi.
- Ege Postası
- 01.02.2016 - 18:40
İddianameyi inceleyen mahkeme heyeti, polisler aleyhinde delil bulunmadığı gerekçesiyle kabul etmedi. Bunun üzerine Savcı Bato, bir üst mahkeme olan İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. İddianameyi kabul eden 10'uncu Ağır Ceza Mahkamesi, dosyayı yeniden 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.
İddianamede, şüphelilerin, Futbol Fedarasyonu eski Başkanı ve işadamı Mahmut Özgener, Ege Ordusu eski komutanlarından emekli Orgeneral Fikret Küpeli, emekli Tümgenarel Enver Topuz, Ege Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Rafet Saygılı, ünlü model ve dizi oyuncusu Yeliz Öney ile 2 gazeteciyi dinledikleri belirtildi.
'Paralel yapı' üyesi olmakla suçlanan şüphelilerin, çok sayıda hayat kadınını da dinlediği kaydedildi. Daha önce de Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz'ın, mahkemeye organize suç örgütü lideri gibi gösterilip dinlediğinin tespit edildiği kaydedildi.
İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü ikinci duruşmasına, başka bir suçtan tutuklu bulunan İzmir eski İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın ile aralarında Batman eski İl Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan'ın da bulunduğu 10 tutuksuz sanık ile avukatları katıldı. Kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından sanıklardan Mustafa Edip Çakmak'ın avukatı Muzaffer Akyol savunma yaptı.
Polislerin yargılandığı davada rapor hazırlayan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başmüfettişi Ramazan Çetin'in görev ve yetki gaspı yaptığını savunan Avukat Akyol, HSYK müfettişlerinin emniyet mensuplarıyla ilgili araştırma, denetleme ya da soruşturma yetkisi olmadığını belirtti. Müvekkiline emniyetteki sorgusunda mahkemede yargılama konusu yapılmayan sorular sorulduğunu da belirten Avukat Akyol, emniyet görevlilerinin yetkilerini aşarak hukuk dışı yollara başvurduğunu ileri sürdü. Soruşturmanın ardından iddianamenin hazırlanarak yargılanmanın başladığını, ancak kendilerine gelinen noktada, hiçbir delil gösterilmediğini de belirten Avukat Muzaffer Aksoy, İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin evrak asıllarının olmaması nedeniyle iddianameyi iade ettiğini, 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nin de evrak asıllarını celp etmeden, iade kararını kaldırdığını hatırlattı.
HSYK Başmüfettişliği'ne müzekkere yazılmasını talep ederek yargılamaya konu edilen evrak asıllarının HSYK'dan istenmesini talep etti. Soruşturma savcısı Okan Bato'nun dinlemelerle ilgili yürüttüğü ilk soruşturmada önleme dinmesinin ne olduğunu bilmediğini de iddia eden Avukat Aksoy, "Soruşturma savcısı ikinci soruşturmada önleme dinlemesinin ne olduğunu bilmediğini, yaptığı yazışmalarla ikrar etmiştir" dedi. Yargılanan emniyet mensuplarıyla ilgili haber yapan gazete ve televizyonlarının isimlerinin de iddianame yer aldığına dikkat çeken Avukat Aksoy, "Havuz medyası röportaj teklif etti de biz mi reddettik" diye konuştu.
Halen Şırnak'ta görev yapan ve tutuksuz yargılanan polis memuru İbrahim Öztürk, mahkeme heyetine sanık bölümünde oturan meslektaşlarını göstererek, "Bombalar, hendekler nasıl döşendi derseniz buraya bakmanız yeterli. Bir gecede istihbaratın beynini çürüttüler. 22 Temmuz'dan beri Suruç'tan bu yana 10 meslektaşımı, kardeşimi şehit verdim. 2014'te çözüm sürecinde İstihbarat Şube 4'te 5'te kapısını kapatıp gidiyordu. Orada şehit olanların büyük bölümü şubeden çıkan insanlar. Ben en sevdiğim Yılmaz abimi şehit verdim. Bir gecede istihbaratın beynini çürüttüler. Orada şehit olan kardeşlerim, canını dişine takan arkadaşlarım" diye konuştu. Öztürk bir daha İzmir'e tabut içinde gelip gelmeyeceğini bilmediğini de ifade etti.
Mahkeme Başkanı Hamdi Çiftçi, Öztürk'e bazı bilgi notlarının altındaki imzalarının kendisine ait olup olmadığını, belgeleri göstererek sordu. Öztürk, bazı imzaların kendisine ait olmadığını, bazılarının da imzasına benzediğini söyledi.
Verilen öğle arasınan ardından yeniden başlayan duruşmada diğer sanıkaların da ifadelerienin alınmasına devam ediliyor.
"BENİ İZMİR İSTİHBARAT ŞUBE MÜDÜRÜ YAPAN SABRİ UZUN'DUR"
Duruşmada savunma yapan sanıklardan Hasan Ali Okan, meslek hayatının 30 yılını İstihbaratta geçirdiğini, İzmir'de 14 yıl bu birimde çalıştığını, kendisini, televizyonlara çıkıp, 'Fetullahçı terör örgütü' ile ilgili açıklamalar yapan, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un İzmir'e İstihbarat Şube Müdürü yaptığını söyledi. İstihbaratçılığın kafası çalışan, devletini milletini seven, paraya, kadına zaafı olmayan kişilerin yapması gereken özel bir iş olduğunu ifade eden Okan, Türkiye'deki siyasi hayatta yaşanan angajman değişikliği nedeniyle kendilerine operasyon düzenlendiği ve bugün yargılandıklarını söyledi.
Bugüne kadar kimsenin ya da partinin adamı olmadıklarını, devletin memuru olduklarını söyleyen Okan, "Arkadaşların operasyona uğraması, ülke üzerinden oynanan oyundur. Gece gündüz çalışan, paraya, makama itibar etmeyen arkadaşlarımızın aldığı mükafat bu oldu" dedi. Kumpasa uğradıklarını öne süren Okan, "Devlet denen çarkı daha iyi döndürmek için yapılan hamlelerin tamamı boşmuş. Bizden sonraki arkadaşlar da geri zekalıymış. Gezmek, yatmak yerine manyak gibi çalışmışlar. Daha çok çalıştılar, karşılığını gördüler. Siyasetçi geliyor seni silindir gibi eziyor" diye konuştu.
"KATİL SÜRÜSÜNE OPERASYON YAPTIK GECE SERBEST BIRAKILDILAR"
Batman'da görev yaparken kamuoyunda büyük ses getiren Gonca Us'un da aralarında bulunduğu domuz bağı cinayetlerini aydınlatarak yaptıkları operasyonla katil sürüsünü yakaladıklarını söyleyen Okan, "Herkes düşman olmuş, vurun abalıya. Ne PKK, ne DHKP/C ne Hizbullah var. Hizbullahçı katil sürüsü gece 04.00'te kimse görmeden cezaevinden serbest bırakılıyor. Şimdi neredeler İran'da, devletin bir birimi bunlara yol verdi. Kadınları domuz bağıyla öldürenleri almasaydık, bunlar olmayacaktı" dedi. Görev yaptıkları dönemde kendilerini PKK'ya operasyon, Kürt vatandaşlarını da devletinin yanında tutacak işler yaptıklarını dile getiren Okan, asıl çözümü kendilerinin yaptığını, birilerinin bundan rahatsız olduğunu söyledi.
"AK PARTİ İKTİDARIYLA HERKES CEMAATÇİ OLDU"
AK Parti'nin iktidar olmasıyla birlikte çıkar ve mevki elde etmek isteyen herkesin bir anda cemaatçi olduğunu öne süren Hasan Ali Okan, kendilerine yöneltilen yakıştırmalarına tepki gösterdi. İstihbaratçıların hedef haline getirilmesinin ardından daha önce istihbaratta görev yapanların kıymete bindiğini vurgulayan Okan, ardından listeler hazırlandığını söyledi. Zerre kadar yanlış bir iş yapmadığı için ne tutuklanmaktan ne de mahkeme karşısında olmaktan şikayetçi olmadığını dile getiren Okan, "Bizim için bu süreç ileride yüz akı olacak ama onlar için yüzkarası olacak. Bu ülkede hain arıyorsanız kağıt üzerinde hain olmaz, icraatlarda hain olur" dedi.
Duruşmaya çarşamba günü Hasan Ali Okan'ın savunmasına kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verildi.(DHA)
Yorum Yazın