İzmir'deki 'kumpas' davasında tanıklar dinlendi
FETÖ mensuplarının İzmir'deki "askeri casusluk" soruşturmasında sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin davada 93 sanığın yargılanmasına devam edildi. Tanık eski savcı Zafer Kılınç,"Bu davaya kumpas diyorlar. Bir dosyada Narin Korkmaz varsa kumpas değildir. Zerre pişmanlığım yok. Sanıkların haklarına tecavüz edilmedi. Titiz çalıştım. Narin Korkmaz varsa bu dosya sağlamdır" diye konuştu. Tanık polis memuru: "Bir gün çiğ köfte partisi oldu. Orada da Fetullah Gülen'den 'muhterem' diye bahsettiler. Ben de 'Amerika ülkeni elinden alır, haberin olmaz. Amerika'ya çalışıyor bunlar' deyince Ersel bana 'Amerika bizim zaten' dedi"
- Ege Postası
- 02.07.2018 - 13:49
İzmir'deki "askeri casusluk" soruşturmasında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin 93 sanığın yargılandığı davanın duruşması görüldü.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve müşteki emekli albay Coşkun Başbuğ katıldı.
İzmir'deki "askeri casusluk" davasının meslekten ihraç edilen savcısı Zafer Kılınç, tutuklu bulunduğu cezaevinden duruşmaya tanık olarak bağlandı.
Kılınç, "askeri casusluk" soruşturmasını kendisinin başlattığı yönünde algı oluşturulduğunu, soruşturma başladığında adalet müfettişi olduğunu, soruşturmayı kendisinin başlatmadığını söyledi.
"NARİN KORKMAZ VARSA BU DOSYA SAĞLAMDIR"
Rahatsız olan çocuğunun tedavisi için İzmir'e savcı olarak atandığını belirten Kılınç, "2011 Kasım'da özel yetkili savcı olarak atandım. Cuma günleri toplantılarımız olurdu. 'Operasyon durumları nedir' konuşulurdu. Bu soruşturmayı almamak için mazeret gösteren savcılar görevlerine devam ediyor. Biz buradayız. Kaderin cilvesi. Bu davaya kumpas diyorlar. Bir dosyada Narin Korkmaz varsa kumpas değildir." diye konuştu.
Mahkeme başkanı, Kılınç'a, "Operasyon 10 Mayıs 2012'de başlamış. Operasyon emrini mi siz mi verdini? Atandıktan kaç gün sonra operasyon emrini verdiniz'" sorusunu yöneltti.
Kılınç, "5 gün" yanıtını verince başkan, "5 günde bütün dosyayı nasıl incelediniz'" sorusunu yöneltti. Kılınç, "392 sayfalık fezleke vardı. Hafta sonu dosyayı evime götürdüm. Brifinge gelen polislere kafamdaki soruları sordum." dedi.
Mahkeme başkanının "Soruşturma dosyasında sürekli örgüt lideri değişikliği olmuş. Narin Korkmaz örgüt lideri olduğunda yaşı çok küçükmüş. Ne diyeceksin'" diye sordu.
Kılınç, bu soruya şöyle yanıt verdi:
"Dinleme ve teknik takipte imzam yok. Zerre pişmanlığım yok. Sanıkların haklarına tecavüz edilmedi. Titiz çalıştım. Narin Korkmaz varsa bu dosya sağlamdır. Ben MİT'e sordum defalarca, 'Narin bizim devletin elemanı mı'' diye. Onlar da 'Değil' dediler. Ben de 'Narin bizim devletin elemanı değilse vay halimize.' dedim. Yaptığım işlerin hepsinin temeli sağlamdır. Çok kısa sürede dosyayı ilgili mahkemeye ilettim. Aramalarda usulsüzlük olduğuna inanmıyorum. Bu dosyada o kadar çok delil var ki ancak kumpas denilerek çökebilirdi.
Başardılar yani. O dosya sağlam bir dosya. Bütün dinlemeler hakim ve savcı kararıyla. Allah'a havale etmekten başka diyeceğim bir şey yok."
Katılanlar avukatının "Askeri casusluk dosyasının basına sızdırılma konusunda dahli var mı'" sorusu üzerine Kılınç, "Asla sızma olamaz. İddianamenin bir noktası bile basında yer alamaz. En ufak sızmaya imkan vermedik." dedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
TANIK POLİS MEMURU DİNLENDİ
Tanık polis memuru M.D, 1994 yılından beri İzmir'de görev yaptığını, bu davada tutuklu olan sanıkların çoğunu tanıdığını söyledi.
Kardeşi şehit olduğunda sanıklardan bazılarının taziye ziyaretine geldiğini ve kendisine yardımcı olduğunu belirten M.D. sanıkların kendisini sohbet, piknik ve çiğ köfte partisi gibi etkinliklere davet ettiğini dile getirdi.
Tanık polis memuru, ifadesinde şunları kaydetti:
"Gökay Ersel Gülek (tutuklu sanık) pikniğe çağırıyordu. Dini konular konuşulan sohbetler oluyordu. Ersel, Fetullah Gülen'den 'muhterem' diye bahsederdi. Ben de 'sizi kandırıyorlar, o adam yıllardır Amerika'da.' dedim. Ersel de bana 'Ümmeti, milleti için sabahlara kadar dua etmekten gözlerinin altında torbalar oluşmuş. Ömrünün yarısı cami pencerelerinde geçmiş bir adam.' derdi. Bir gün çiğ köfte partisi oldu. Orada da Gülen'den 'muhterem' diye bahsettiler. Ben de 'Amerika ülkeni elinden alır, haberin olmaz. Amerika'ya çalışıyor bunlar' deyince Ersel bana 'Amerika bizim zaten' dedi. Ben de 'Beni böyle şeylere karıştırmayın.' dedim."
Tutuklu sanıklardan Mustafa Çil ile Mehmet Ali Şevik ve sanıklar arasında yer almayan eski bir müdürün makam şoförlüğünü yaptığını ifade eden M.D, üçünün de kendisini Manavkuyu'da aynı bölgeye bıraktırdığını ve kendisine "Sen git ben seni ararım." dediklerini söyledi.
Müdür ve şoförünün normalde arkadaş gibi olduğunu, şoförün müdürünün nereye gittiğini her zaman bildiğini anlatan tanık, 3 müdürün de kendisini aynı yere bıraktırmasını ve bir şey söylememesini ilginç bulduğuna dikkati çekti.
Müşteki Coşkun Başbuğ ise tanığın tarif ettiği Manavkuyu'daki bölgede sözde "Ege Bölgesi imamı"nın ofisinin bulunduğunu belirterek, sanıkların sürekli o bölgeye gitmesinin örgüt üyeliğine delil olduğunu savundu.
Sanıklar, Başbuğ'un bu sözlerine tepki gösterdi. Başkanın "Ege Bölgesi imamı"nın kim olduğunu sorması üzerine Başbuğ, bir sonraki duruşmada isim vereceğini kaydetti.
Mahkeme heyeti, dinlenemeyen tanıkların dinlenilmesine karar vererek duruşmayı erteledi. (AA)
Yorum Yazın