İzmir'deki organize suç örgütü davasında flaş gelişme
Organize suç örgütü kurarak "silahla yaralama, öldürmeye teşebbüs ve kasten adam öldürme" gibi suçları işledikleri iddiasıyla haklarında dava açılan 31'i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam edildi. Tutuklu sanık Nadir Sönmez, Bayraklı'da 2017'de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden iş adamı Gökhan Kalıpçı'yı öldürdüğünü kabul etti. Kalıpçı ailesi avukatının "Gökhan Kalıpçı'nın hayatını tehlikeye atacak yerine neden sıktını? Madem ayağına sıkacaktınız neden yüksek yerden ateş ettiniz'" sorusuna, Sönmez, "Geri zekalılığımdan ve paniklediğimden olabilir." yanıtını verdi. Suç örgütü davasında cinayeti işlediğini kabul etti
- Ege Postası
- 15.05.2019 - 15:59
İzmir'de organize suç örgütü kurarak maddi menfaat elde ettikleri, ayrıca "silahla yaralama, öldürmeye teşebbüs ve kasten adam öldürme" gibi suçları işledikleri gerekçesiyle açılan davada 31'i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar ve bazı tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları hazır bulundu.
Manisa'da B.D. isimli kişinin evine atılan el bombasıyla ilgili olarak savunma yapan tutuklu sanık Nadir Sönmez, bununla ilgili talimatı firari sanık örgüt lideri Serkan Kurtuluş'tan aldığını iddia ederek, "Bana hedefteki evi gösterdiler ama ben el bombasını yanlış eve attım." dedi.
Bayraklı ilçesinde, 8 Aralık 2017'de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden iş adamı Gökhan Kalıpçı'yı öldürdüğünü anlatan Sönmez, 2012 ila 2016 yılları arasında cezaevinde kaldığını, buradan çıkmasının ardından Kurtuluş'un başkasının aracılığıyla kendisiyle iletişime geçtiğini iddia ederek, tutuklu sanık Lider Camgöz'ün, Kalıpçı'nın silahla ayağından vurulacağını ve bu iş için de kendisine teklifte bulunduğunu savundu.
Kalıpçı'nın fotoğrafını Gürcistan'da bulunan Kurtuluş'un internet üzerinden cep telefonuna yolladığını ileri süren Sönmez, olaydan bir gün önce Kalıpçı'yı öldürmek için olay yerine gittiğini ancak Kalıpçı'nın arabasına binmemesi üzerine bunu gerçekleştiremediğini belirterek, diğer gün yine aynı yere giderek Kalıpçı'yı öldürdüğünü itiraf etti.
"Gökhan Kalıpçı'yı ayağından vuracaktım"
Bu cinayetle ilgili daha önceden emniyette detaylı ifade verdiğini anlatan Sönmez, "Gökhan Kalıpçı'yı ayağından vuracaktım ama aracındayken bir el ateş ettim, Gökhan öldü. Günahsız biriydi. Babası Mahmut Kalıpçı da şimdi burada. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Allah rahmet eylesin. Öldürme kastım yoktu sadece ayağına sıkacaktım. Bu saatten sonra vicdanımı rahatlatma derdindeyim. Paraya ihtiyacım yok." şeklinde savunma yaptı.
Kalıpçı ailesi avukatının "Gökhan Kalıpçı'nın hayatını tehlikeye atacak yerine neden sıktını? Madem ayağına sıkacaktınız neden yüksek yerden ateş ettiniz'" sorusuna, Sönmez, "Geri zekalılığımdan ve paniklediğimden olabilir. Öldürme niyetim olsaydı, şarjörü boşaltırdım. 8 mermiyi de sıkardım. Olayı zaten kabul etmişim. Neden yalan söyleyeyim. Gökhan'ın babasından özür dilemeye bile utanıyorum." diye cevap verdi.
Sönmez, iki olayı da para karşılığında yaptığını ancak istediği parayı Kurtuluş'tan alamadığını anlattı.
Kurtuluş'u "MİT elemanı" diye tanıştırmışlar
Tutuklu sanık iş adamı Cemal Aycan, bu dosyada sanık değil mağdur olması gerektiğini belirterek "kendisine çökerek" para almaya çalışan Kurtuluş'a para vermediği için burada yargılandığını öne sürdü.
Aycan, daha önce Kosova ve Hollanda gibi ülkelerde yatırım yapması nedeniyle yurt dışıyla bağlantısının olduğunu, Gürcistan'da da yatırım hedeflediği için B.D. aracılığıyla Kurtuluş'la tanıştığını anlatarak, "B.D, Serkan Kurtuluş'u konsoloslukla arası çok iyi diye tanıştırdı. Kurtuluş'un MİT'te FETÖ masasında çalıştığını söyledi. Serkan Kurtulmuş bana ilk tanışmamızda, Murat Boztaş'ın (tutuklu sanık) vurulma anını gösteren videosunu izlettiğinde şok oldum. Bu olayın ardından Serkan'la bağlantımı kestim ve bir daha Batum'a gitmedim." dedi.
TUTUKSUZK SANIK POLİS SAVUNMA YAPTI
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında tutuksuz sanık polis memuru U.C, "İzmir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliğinin 15 Mayıs 2018'de yapacağı operasyonu bir gün önceden bazı tutuklu sanıklara bilgi verdiği" suçlamasına ilişkin savunma yaptı.
U.C, 14 yıldan beri polis memuru olarak çetelerle mücadele ettiğini dile getirerek, operasyonun yapılacağını 5 kişiden başkasının bilmediğinden kendisinin böyle bir operasyonun varlığından haberdar olmadığını savundu.
Gizlilik ve kısıtlılık bulunan bir dosyada bilgi sızdırmasının söz konusu olamayacağını söyleyen U.C, suçlamaları kabul etmedi.
Tutuksuz sanık V.A, "müşteki A.K'nin çekine el konulması, müştekinin ortağı olduğu şirketin birtakım bahanelerle kendisinden alınması, tekrar kendisine satılması"na ilişkin suçlamalar hakkında ifade vererek, bir öğretmen olarak burada bulunmaktan utanç duyduğunu dile getirdi.
FETÖ'ye ait okulların kapatılmasını fırsata çevirmek için Manisa'da A.K. ile bir kolej kurduklarını ancak parasını almadığı A.K'yi kolejin ortağı yaptığını ileri süren V.A, müştekinin daha sonra ortaklıktan ayrılmasına rağmen kendilerini herhangi bir ödeme yapmadığını da iddia etti. V.A, A.K'nin verdiği ifadenin bir senaryonun ürünü olduğunu savundu.
A.K'nin yurt dışında olduğunu aktaran V.A, "Tabiri caizse, A.K'ye çökerek onun parasını aldığımız doğru değildir." dedi.
Tutuklu sanık İbrahim Musab Yardımcı da hakkındaki "silah ticareti yapma" suçlamasına ilişkin, örgüt üyesi olmakla suçlandığını ancak yargılanan sanıklardan sadece birkaçını tanıdığını beyan ederek, "Herhangi bir kişiyle silah ticareti yapmadım. Silah ticareti yapan kimseyi de görmedim." diye ifade verdi.
Mahkeme heyeti, duruşmanın yarın devam etmesine karar verdi.
İddianame
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle firari sanık örgüt lideri Serkan Kurtuluş ile 31'i tutuklu 69 sanık hakkında dava açılmıştı.
Organize suç örgütüne üye oldukları gerekçesiyle yargılanan sanıklara "suç işlemek amacıyla çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurdukları, yönettikleri ve bu örgüte üye oldukları, bu örgüt kapsamında maddi menfaat elde etme amacı güderek tehdit, hakaret, silahla yaralama, öldürmeye teşebbüs, kurşunlama ve kasten adam öldürme" gibi suçlamalar yöneltilmişti.
Bazı devlet görevlilerinin bu suç örgütüyle bağlantıya geçerek, FETÖ soruşturmalarını etkilediğine dikkat çekilen iddianamede, "Çeşitli üst düzey kamu görevlileri ile siyasetçiler arasında FETÖ soruşturmalarında haklarında işlem yapılan iş adamlarına yönelik menfaat temin saikiyle ve örgütlü hareket edildiği, bir nevi kamuoyundaki tabirle 'FETÖ borsası' olduğu kuşkusu uyanmıştır." ifadelerine yer verilmişti.
Yorum Yazın