İzmir’de kadın avukatlardan 8 Mart yürüyüşü
İzmir’de kadın avukatlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Alsancak’taki Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde yürüyüş yaptı. Kadın avukatlar, “Aileyi dağıtan şey kadınlara yönelik şiddet olmasına rağmen kadının eğitimini, kadının çalışmasını, kadının adil muamele görme isteğini aile birliğinin sonlanmasının nedeni olarak gören, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan zihniyet var oldukça ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
- Ege Postası
- 08.03.2023 - 14:33
- Güncelleme: 08.03.2023 - 14:59
Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla bugün İzmir Barosu önünde toplanan kadın avukatlar, Alsancak’taki Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde, “Şiddete karşı yanındayız”, "Şekli değil, gerçek eşitlik", "Nafaka hakkıma dokunma", "Kadın dayanışması yaşatır" yazılı dövizlerle yürüyüş yaptı. Avukatlar, "İstanbul Sözleşmesi yaşatır", "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz", “Kadın yaşam özgürlük”, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Erkek vuruyor, devlet koruyor” ve “Kadın cinayetleri politiktir” sloganları attı.
Kadın avukatlar adına Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklamasını İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyeleri Büşra Marangozoğlu ve Gözde Önal okudu. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“ÖFKELİYİZ, YASTAYIZ, İSYANDAYIZ”
“Bugün 8 Mart. Bu ülkede Aslı Engin, üç çocuğunu polis eşliğinde görmeye gittiğinde, boşandığı eşi tarafından bıçaklanarak katledileli bir hafta bile olmadı. Yani bu ülkede bir kadının daha yaşama hakkı elinden alındı. Hem de polis eşliğinde. Bu ülkede birçok kez uzaklaştırma kararı verilmiş olmasına rağmen tazyik hapsi kararı, Hülya Şellavcı iş yerinde eşi tarafından başından vurularak katledildikten sonra verildi. Yani bu ülkede bir kadının daha yaşama hakkı elinden alındı. Hem de adli makamlar öngörebileceği halde. Bu ülkede zamanın en büyük yıkımlarından biri oldu, 11 ilde birden yaşanan deprem. Depremden sağ çıkabilen kadınlar, canlarının sağ olduğuna sevinemedi. Çünkü çadırda bile, depremzede olan kadınlara karşı bile, deprem bölgesinde bile erkek şiddeti devam ediyor. Tehditten cinsel saldırıya, ısrarlı takipten kasten yaralamaya, kadına karşı fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet devam ediyor. Bu ülkede depremzede Alev Altun, barınma ihtiyacı devlet tarafından karşılanmadığı için şiddet gördüğü eşinin evine yerleşmek zorunda kaldı, üzerine kaynar su döküldü. Bu ülkede Pınar Gültekin vahşice katledileli 3 yıl oldu. Yakıldığında henüz yaşıyor olduğuna dair raporlar dosyasında yer almasına rağmen ilk derece mahkemesi, sanık hakkında haksız tahrik indirimi uyguladı ve katiline sadece 23 yıl hapis cezası verdi. Bütün bunlardan dolayı öfkeliyiz, yastayız, isyandayız
“ASLA BU DÜZENE ALIŞMAYACAĞIZ”
Bu ülkede hiçbir şeye ses çıkmadı da kadınların yaşamına, haklarına gelince herkes hep bir ağızdan konuştu. Bu ülkede kadınlara nafaka verilmesine karar verildiğinde gösterilen tepki, kadınlar katledildiğinde gösterilmedi. Erkeklerin bitmeyen istekleri konuşuldu da sıra kadına gelince, erkeklerin yorumlarından kadınlara söz sırası gelmedi. Biz, İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak, kadınlara yönelik her türlü şiddete karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Pınar Gültekin, Ceyda Yüksel, Hülya Şellavcı ve daha adını sayamadığımız tüm kadınların davalarının da takipçisi olacağız. 10 Mart tarihinde, Pınar Gültekin davasının duruşmasına müdahale talebimizin reddine karar verilmiş olmasına rağmen katılmaya, sözümüz var demeye devam edeceğiz. Failin gözaltına alınmasıyla yetinmeyeceğiz. Aslı Engin’in katledilmesine ilişkin yargılama sürecinin takipçisi olacağız. Şu an deprem bölgesinde bulunan, temel ihtiyaçları dahi karşılanmayan, şiddet gören kadınlarla dayanışmamızı yükseltmeye devam edeceğiz. Asla bu düzene alışmayacağız. Bu düzene karşı durmaktan, şiddete uğrayan tek bir kadın kalmayana dek mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Aileyi dağıtan şey kadınlara yönelik şiddet olmasına rağmen kadının eğitimini, kadının çalışmasını, kadının adil muamele görme isteğini aile birliğinin sonlanmasının nedeni olarak gören, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan zihniyet var oldukça ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demekten vazgeçmeyeceğiz. Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Coşkuyla, dirençle, umutla kutlamamız gereken bir gün. Ancak biz kadınlar, sadece şiddetsiz yaşayabilmek, çalışabilmek, barınabilmek, gülebilmek için bile mücadele vermek zorunda bırakılıyoruz. Bir kez daha tekrar ediyoruz ki bu zihniyete teslim olmayacağız, biat etmeyeceğiz, bu zihniyetle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz. Hep birlikte bir kez daha ‘Bizi susturamayacaksınız’ demek için, 8 Mart gece yürüyüşünde el ele, kol kola, omuz omuza olalım." (ANKA)
Yorum Yazın