İzmirli sendikacıların “Gezi davası“ başladı

ERMAN ŞENTÜRK/HABER SERVİSİ- DİSK yöneticilerinin avukatlığını İrfan Demirci, KESK yöneticilerinin avukatlığını ise Birgül Değirmenci’nin üstlendiği duruşmada, savunma makamı sendika yöneticilerinin tamamı iddianamedeki suçlamaları kabul etmeyerek beraat istedi. İzmir’deki birçok sivil toplum hareketlerinde ön planda olan ve alanlarda emekçi ile yer alan 13 sendikacı haklarında açılan soruşturma neticesinde, “Eyleme öncülük etme”, “Basın açıklaması yapma”, “Hakaret içeren slogan atma”, “Konak Meydanı’na izinsiz girme”, “Yol kapatarak trafik akışını aksatma”, “Emniyet güçlerine mukavemet gösterme”, “Çevik kuvvet güçlerine sözlü saldırı ve şişe atmak sureti ile fiili saldırı” gibi suçlamalara karşı hakim karşısına çıkarak savunma verdi.

MAHKEME HEYETİ SANIKLARI DİNLEDİ

17 Haziran’da İzmir halkının da yoğun katılım gösterdiği ve binlerce kişinin Basmane Meydanı’ndan Konak Meydanı’na akın ettiği yürüyüşün ardından, haklarında soruşturma açılan DİSK, KESK ve TMMOB’a mensup 13 sendika yöneticisinin yargılanmasına İzmir Adliyesi 9’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde başladı. 20 bin kişilik yürüyüşün ardından Konak Meydanı’nda gerçekleşen basın açıklaması sonrasında olaysız şekilde son bulan eylem nedeni ile ilgili olarak haklarında soruşturma açılan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ve DİSK yöneticileri Taner Bayram, Savaş Aras, Can Bahadır, Ali Rıza, Celal Akbıyık, Kemal Köroğlu, Orhan Bayram, KESK Eski Dönem Sözcüsü İsmail Akyol ve KESK yöneticisi Muammer Özyer katılırken, davanın sanıkları arasında yer alan Tüm-Bel-Sen Eski Şube Başkanı Yaşar Gül duruşmaya katılmadı.

“DEMOKRATİK HAKLARIMIZI KULLANDIK”

Davada ilk olarak söz alan KESK Yöneticisi Muammer Özyer, 30-40 bin kişi, ile gerçekleşen eylemde trafiği aksatmadan Konak Meydanı’na yürüdüklerini belirterek, “İddianamede yer aldığı gibi polise şişe atmak, hakaret etmek gibi olaylar yaşanmadı. Biz KESK olarak sadece “Her yer Taksim, Her yer direniş” gibi hakaret içermeyen sloganlar attık. Eylem süresince hakaret içerikli bir slogan duymadım. Demokratik hakkımızı kullanmak üzere bir yürüyüş gerçekleştirdik ve suç teşkil edecek herhangi bir eylem içerisine girmedik” diyerek beraat talebinde bulundu.

“POLİS ŞİDDETİNİ KINAMAK İÇİN ALANLARDAYDIK”

Kendisine yöneltilen 2911 sayılı gösteri ve yürüyüşler kanununa muhalefet ve “Hakaret içerikli slogan atma” suçlamalarına yanıt veren DİSK Ege Bölge Memiş Sarı ise, “O dönemde yaşanan polis şiddetini kınamak için bir basın açıklaması yaptık. Polisin tek bir uyarısı bile olmadan eylemi olaysız şekilde tamamladık. Biz sivil toplum örgütleriyiz. Hakaret içerikli sloganlar ve söylemler bizim kurumsal kimliğime yakışmaz. Biz toplumsal tepkiyi ortaya koymak amacı ile orada sendikamızın sınıfsal mücadelesini esas alan “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız” sloganları attık. Hiçbir kişi ya da kurumu hedef almadık. Polisin talimatlarına uygun olarak demokratik tepkimizi dile getirdik” diye konuştu.

“İDDİANAME DÜZMECEDİR”

DİSK Yöneticisi Orhan Bayram da mahkemede yaptığı açıklamada şok bir çıkışın altına imza atarak, “O dönemlerde yaşanan polis vahşeti sonrasında ülke kan gölüne döndü. Katliama varan saldırılar sonrasında protesto hakkımızı kullandık. Polise şişe atma gibi olaylar yaşanmamıştır, iddialar gerçek değildir. Polisin tıpkı diğer davalarda olduğu gibi buradaki iddianamesi de düzmecedir” ifadelerini kullandı.

“BASIN AÇIKLAMASI YAPMAK SUÇ MU'”

KESK Eski Dönem Sözcüsü İsmail Akyol da kendisine yöneltilen “Basın açıklaması yapmak” suçlamasını eleştirerek, “Biz tamamen anayasal ve demokratik haklarımızı kullandık. Basın açıklaması da anayasal haktır. Bu gibi suçlamalar dosyanın ve hukukun ciddiyetini sorgulatmaktadır. Basın açıklaması yapmak suç mudu? O gün orada kurumları ya da bireyleri rencide edecek bir durum yaşanmamıştır” dedi. Akyol, avukatı aracılığı ile eylem sırasında kendisine resmi görevliler ya da emniyet birimlerince herhangi bir uyarıda bulunmadığına hatırlatırken, hakkında yapılan suçlamalar, hakim ve salonda bulunanlar arasında uzun süre gülüşmelere neden oldu.

“BUGÜNDEN SONRA DA SLOGAN ATMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

DİSK yöneticisi Celal Akbıyık da, “Taksim’de ağaçların kesilmesine, Türkiye’nin dört bir yanında gençlerin dövülmesine karşı toplumun duyarlı bir bireyi ve bir eğitmen olarak tepki gösterdim. Özgürlüklerimize sahip çıkmak için o gün o eyleme katıldım. Hakaret içerikli slogan atmadık. Diğer sloganları zaten hep atıyoruz. Bundan sonra da atmaya devam edeceğiz” diyerek beraatini istedi.

“EMNİYETİN YAPTIĞI İŞGÜZARLIKTIR”

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası 2 No’lu Şube Başkanı Taner Şanlı da diğer sanıklar gibi anayasal haklarını kullandıklarının altını çizerek şunları kaydetti; “Emniyetin yaptığı işgüzarlıktır. İddialara kesinlikle katılmıyorum ve bu davanın açılmasına gerek yoktur. O gün, sendikal faaliyetler kapsamında demokratik hak ve özgürlüklerimizi kullanarak biz de tepkimizi gösterdik.

BİR SONRAKİ DURUŞMA 25 ŞUBAT’TA

Mahkeme heyeti, sanıklarının ifadesinin ardından mahkemenin bir sonraki duruşmasını 25 Şubat 2014’e ertelerken, davanın içeriğinde yer alan CD ve DVD gibi görsel malzemelerin yeniden incelenmesine ve mahkemeye katılım göstermeyen Tüm Yerel-Sen Sendikası yöneticisi Yaşar Gül’ün mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi.