Karaburun'da isyan dinmiyor!
Yüzde 71’i enerji yatırımlarına ayrılan Karaburun Yarımadası’nda halkın RES isyanı dinmek bilmiyor. Geçtiğimiz ay açtıkları davalarda yargıdan zaferle ayrılan yarımada sakinleri, bölgede hayata geçirilmesi planlanan iki ayrı tesisten daha davacı oldu. Karaburun'da isyan dinmiyor!
- Ege Postası
- 14.12.2015 - 16:15
“KARABURUN RES ÇÖPLÜĞÜ OLMASIN”
Karaburun halkı, Sarpıncık RES ve Karaburun RES adlı iki projeyi yeniden yargıya taşıdı. Süreçle ilgili açıklamada bulunan Karaburun Kent Konseyi, kazandıkları davalara karşın Çevre e Şehircilik Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı tarafından verilen izinler hakkında yeni bir süreç başlattıklarını duyurdu. Karaburun Kent Konseyi Halk adına yapılan açıklamada şu bilgilere yer verdi:
“Çalık Grubu Sarpıncık RES Projesi için bakanlığın verdiği ÇED Olumlu kararı İzmir 5’inci İdare Mahkemesi’nin oybirliğiyle verdiği kararla 22 Ekim 2015’te iptal edildi. Çevre Bakanlığı yargının iptal kararının dumanları tüterken, sadece birkaç hafta içinde, 2009/7 sayılı genelgeye dayanarak Projeye yeniden ÇED Olumlu Kararı verdi. Mahkeme kararlarıyla iptal edilen ÇED Kararlarının, Mahkeme kararlarını hiçe sayarak, uygulanabilmesi için hazırlanmış olan 2009/7 sayılı genelge, mahkeme iptal gerekçesinin ÇED dosyasındaki bir ya da birkaç bölümle ilgili olması halinde, iptale neden olan bölümlerle ilgili yeni bir çalışma yapılmasına olanak sağlamaktadır. Oysa, mahkemenin Sarpıncık RES ÇED Olumlu Kararının iptal gerekçesi “Projenin yer aldığı yarımadanın doğal yapısı, coğrafik konumu, projenin yer aldığı yarımadada bulunan mevcut rüzgar türbinlerinin kümülatif olarak çevre etki değerleri dikkate alındığında, yeni bir projenin daha bu alanda faaliyete geçmesinin özgün bakir alanlar içeren ve oldukça zengin bir biyoçeşitliliği barındıran yarımadada yaşayan canlıların sığınacağı başka bir yaşam alanı bırakmayacağı sonucuna varılmış…” olmasıdır. Yani, Mahkemenin iptal kararı, projenin eksik birkaç teknik bölümüyle değil, projenin tümüyle alakalıdır; kararda, bölgede sadece Sarpıncık RES değil, başka herhangi bir projenin daha faaliyete geçmesinde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Karaburun RES Projesi için EPDK’nın verdiği üretim lisansı, mahkemenin oybirliğiyle verdiği kararla 25 Mayıs 2015 tarihinde iptal edilmiştir; buna rağmen EPDK, iptal edilen üretim lisansıyla kurulan 50 türbin için 11 Haziran 2015 tarihinde yeni bir üretim lisansı vermiştir. Karaburun yurttaş davacılarının bu hukuksuz uygulamaya karşı açtıkları dava devam etmektedir. Projenin 47 ilave türbinlik kapasite artışı için ise, 22 Haziran 2015’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan ÇED süreci yangından mal kaçırırcasına bir hızla tamamlandı ve 05 Kasım 2015’te bu değerli coğrafyanın yarısından fazlasını tek bir firmaya tahsis eden “ÇED Olumlu” kararı verildi. Şu iyi bilinmelidir ki, Yarımada halkının iradesi ile sosyal hayatı ve yaban hayatını yok sayan bu yıkıcı yatırımlar durdurulmadığı takdirde Yarımada, yeni kapasite artışlarıyla bir RES çöplüğüne dönecektir.
ÇED Raporu, yerel paydaşların ÇED sürecinin her aşamasında ilgili kurumlara gönderdiği ayrıntılı itiraz raporları yok sayılmış, hatta İzmir Milletvekilleri Zeynep Altıok ve Tacettin Bayır, Belediye Başkanı Ahmet Çakır, Karaburun Kent Konseyi ve Yurttaş Davacılarının, toplantının yapılmadığına dair şerh koyduğu resmi tutanak dahi “Halkın Katılımı Toplantısı yapılmıştır” şeklinde çarpıtılarak onaylanmıştır.
Ömrü 25-30 yıl olan ve Türkiye enerji ihtiyacının ancak % 0,05’ini karşılayacağı bilinen RES yatırımları yüzünden, nadir bitki ve hayvan varlığıyla, özgün tarımsal üretimiyle, keçi yetiştiriciliğiyle, doğayla barışık turizm potansiyeliyle, kadim kültürüyle Karaburun Yarımadası, yok oluşa sürükleniyor.
Karaburun RES ve Sarpıncık RES için verilen bu “ÇED Olumlu” kararları da 78 Karaburunlu tarafından yargıya taşınmıştır. Hukuk mücadelemizi gönüllü olarak yürüten Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatlarına ve bu mücadeleyi maddi/manevi destekleyen yaşam hakkı savunucularına teşekkürler.
Karaburun yaşayanları olarak, Yarımadamızın, doğasını, tüm canlıların yaşamını, insan sağlığını, bugününü ve geleceğini, koruyarak kalkınma ilkesini hiçe sayarak sadece bir enerji üretim alanına dönüştürülmesine karşı bugünümüz ve gelecek kuşaklar adına davacı olmaya devam edeceğiz.
Yorum Yazın