Karaburun'daki RES krizine mahkeme el koydu
Dört bir yanı RES'lerle çevrilen ve enerji santrallerine üst üste gelen izinler sonrasında zorlu günler geçiren Karaburun Yarımadası halkının feryadına bu sefer hukuk da kulak verdi. Çevre için başlattıkları mücadelede yurttaşlar tarafından açılan davalardan ilkinde, bölgede Çalık Enerji A.Ş.’ye ait “Sarpıcık RES” Projesi'nin ÇED raporuna karşı yürütmesinin durdurulması ve iptali istenen tesis için bilirkişi incelemesi yapıldı. Karaburun'da RES projesine bilirkişiden kritik inceleme
- Ege Postası
- 07.07.2015 - 13:26
DAĞA TAŞA RES!
Türbinleri, Sarpıncık ve Haseki köylerini 230 metre ile 650 metre yakınına kadar çevreleyen ve tümü tarım arazileri ve otlak alanlarında konumlandırılan Sarpıncık RES’e tahsis edilen saha, Lodos şirketine ait “Karaburun RES” ve Öres şirketine ait “Salman RES” sahalarının sınırları birleşmiş durumda olduğunu belirten halk yaşadıkları sonrasında mahkemeye giderek enerji santrallerinin işletmecileri ve bakanlık aleyhinde dava açmıştı. Yarımadanın batı tarafının tümüyle enerji santral alanına dönüştürülmek istenmesine karşı çıkan halkın açtığı dava kapsamında yürütülen bilirkişi incelemesinde, bölgenin üçte ikisinin RES’lere tahsis edildiğini belirten Karaburun Yarımadası sakinleri taleplerini bir kez daha dile getirdi.
HALK TALEPLERİNİ BİLİRKİŞİYLE PAYLAŞTI
Yapılan bilirkişi incelemesinde atanan bilirkişi heyeti yetkililerine yazılı olarak taleplerini ileten ilçe sakinleri madde madde yaptığı değerlendirmede önemli tespitlere yer verdi. Tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlayan halk, ekolojik ve çevresel dengeleri nedeniyle tartışma konusu olan rüzgar enerji santralleriyle ilgili olarak görüşlerini liste halinde bilirkişi heyetine sunarken, vatandaşlar adına açıklama yapan Karaburun Kent Konseyi yetkilileri ise kamuoyuna yaptığı açıklamada şunları aktardı:
- Tarım ve hayvancılıkla geçinen, tüm günlerini türbinlerin yakınında geçirmek zorunda olan halkın , “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’’sınırların 2-3 katı düzeyindeki türbin kaynaklı gürültüye 365 gün 24 saat boyunca maruz kalmalarının sağlık üzerindeki etkisinin ne olacağını,
-Türbinlerden kaynaklanan ancak insan kulağı tarafından algılanmayan 5 km kadar yayılarak iç kulak dengesini bozucu etkileri olduğu bilinen düşük frekanslı sesin, insan sağlığına etkisinin ne olacağını,
-Türbinlerin çalışma esnasında oluşturdukları elektro manyetik alan/elektromanyetik dalgaların insan sağlığı açısından sınır değerinin ne olduğunu,
-Türbinlerin gölge ışık etkisinin yol açtığı sağlık sorunların neler olduğunu,
-Bu etkileri yok etmek için türbin mesafelerinin en yakın yerleşim alanına (konut, çiftlik, hayvan damı vb.) uzaklığının ne olması gerektiğini,
- Birinci derece doğal SİT alanlarına sahip, Türkiye’nin 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri olan ve Enerji Bakanlığı dışında tüm kurumların Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmesi konusunda uygun görüş verdiği, ana kuş göç yollarının ortasında bulunan bu hassas coğrafyada, projenin ekosistem etki değerlendirmesinin ekim-kasım aylarında yapılan gözlemlere dayanarak değerlendirilmesinin mümkün olup olamayacağını
-Nadir bitki varlığının doğanın uykuya hazırlandığı dönemde yapılan gözlemle bölgenin bitki varlığı açısından bilgi sahip olunup olunamayacağını,
-Özellikle ilkbahar (Mart – Nisan – Mayıs) ve erken sonbaharda (Eylül) ötücü kuşlar başta olmak üzere pek çok kuş türünün göç güzergahı üzerinde yer alan Karaburun Yarımadasında, ekim-kasım aylarında yapılan rapora dayanarak kuş varlığı ve türbinlerin etkileri üzerinde karar verilip verilemeyeceğini,
-Ada doğanı, ada martısı, küçük kerkenez, yılan kartalı, kızıl şahin gibi endemik/nesli tehlike altında kategorisinde yeralan kuş türlerinin, bu yoğun RES uygulamaları nedeniyle türbin kanatlarına çarpma risklerindeki artıştan, yoğun manyetik alandan nasıl etkileneceklerini,
-Arı ve yarasa popülasyonundaki azalma, artan erozyon riskiyle birlikte, tarım ve mera alanlarına kurulacak olan santralin hayvancılık ve tarımsal ürünlerdeki kaybın boyutların ne olacağını,
- “Sarpıncık RES” projesinin kuş varlığı, bitki örtüsü, insan sağlığı ve ekonomik yaşam üzerindeki toplam ve çarpan etkisinin bu nadir coğrafyadaki tamamlanan/kurulması öngörülen diğer RES projeleriyle birlikte değerlendirilmesi gerekip gerektirmediğini yazılı olarak bilirkişi heyetine ilettiler ve “Bu topraklarımızda kuşumuz, zeytinimiz, keçimiz ve bizim yaşam hakkımız için verilen mücadeledir” dediler.
Yorum Yazın