Dolar 34,6056
%0.18
Euro 36,3305
%0.9
Altın 2.971,440
%-1.13
Bist-100 9.631,00
%0

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Kılıç: Bunun adı iş kazası değil, iş cinayetidir

Kılıç: Bunun adı iş kazası değil, iş cinayetidir

CHP PM ve TBMM KİT Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Avukat Sevda Erdan Kılıç, 2002 – 2018 yılları arasında iş kazalarından dolayı 22.500 işçinin yaşamını yitirdiğine vurgu yaparak “Bunun adı iş kazası değil, iş cinayetidir. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı” dedi. Kılıç, İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi) verilerine göre her yıl sürekli artan iş kazaları ve işçi ölümlerinin engellenmesi ve en aza indirgenmesi için hazırladığı araştırma önergesiyle Meclisi göreve davet etti. 'İş cinayetlerini durdurun'

  • Ege Postası
  • 21.01.2019 - 11:52

CHP Parti Meclisi ve TBMM KİT (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Avukat Sevda Erdan Kılıç, her yıl artan iş kazaları ve iş cinayetleri nedeniyle son 16 yılda 22.500 kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek “İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı" dedi.

Ülkemizin halen ölümlü iş kazaları açısından AB ülkeleri arasında 1.’nci, dünyada ise 3’ncü sırada olduğunu belirten Kılıç, konuyla ilgili araştırma önergesi hazırlayarak Meclisi göreve davet etti. TBMM Başkanlığına sunulan önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi.

“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesinde “Herkesin kendi özgür seçimiyle belirlediği işyerinde, adil ve elverişli çalışma koşullarında çalışma hakkı vardır” denilmektedir.

Ancak ülkemizde her yıl binlerce çalışan, çalışma ortamından ya da çalışma koşullarından dolayı hastalanmakta, sakatlanmakta ya da yaşamını yitirmektedir. Neredeyse her gün ölümlü, yaralanmalı bir iş kazası meydana gelmekte ama bunlar ülkedeki siyasi gündem ve tartışmaların arasında kaybolup gitmektedir. Çalışanların sağlığını ve yaşamını kaybetmesine neden olan olaylar ancak basına düştüğünde inceleme, araştırma ve soruşturma konusu olmakta, çoğu zaman da önlenemez ve öngörülemez olarak nitelendirilmektedir. Oysa bu hastalıkların ve kazaların neredeyse tamamının önceden öngörülebileceği ve engellenebileceği açıktır. Ancak özellikle ülkemizde olduğu gibi insan haklarının, demokrasi kültürünün, eleştiri, öneri ve denetim sistematiğinin gelişmediği sosyal devlet kavramının gereklerinin uygulanmadığı veya tasfiye edildiği, fason üretime yönlendirilen ülkelerde bu yara daha yoğun olarak kanamaya devam etmektedir.  

Bu bağlamda, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) raporlarına göre ülkemiz iş kazaları konusunda ne yazık ki acı bir rekora gitmektedir. AKP’nin iktidar olduğu son 16 yılda iş cinayetlerinde toplam 22.500 kişinin yaşamını yitirmesi tesadüf değildir. 2002  - 2018 yılları arasında dalgalı bir seyir izleyerek artmaya devam eden iş kazaları, adeta iş cinayetlerine dönüşmüştür.

Son 6 yıla bakıldığında 2012’de 744 olan iş kazasından dolayı yaşamını yitirenlerin sayısı 2013’te 1360’a, 2014’te 1626’ya, 2015’de 1730’a, 2016’da 1970’e, 2017’de 2006’ya yükselmiştir. 2018’e bakıldığında ise Yüzde 83’ünü ulusal ve yerel basından; yüzde 17’sini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri ve sendikalardan edinilen bilgilere göre en az 1923 işçi yaşamını yitirmiştir. 2018 Aralık ayında İstanbul’da 18, Ankara’da 11, İzmir’de 10 olmak üzere kayıtlı olduğu için bildirilen toplam 126 kişi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. İş cinayetlerinin iş kollarına göre dağılımına bakıldığında ise yüzde 16’yla ilk sırada olan taşımacılığı yüzde 15’le inşaat, yüzde 14’le tarım, yüzde 11’le metal ve yüzde 8’le gıda sektörünün izlediği görülmektedir.

Bütün istatistikler göstermektedir ki, iş kazaları da en az terör kadar can almakta ama ne yazık ki bu konuda alınan önlemler yetersiz kalmaktadır. İş yerlerinde gerekli denetimlerin yapılmamasının faturası iş kazaları ve cinayetleri olarak işçiye çıkarılmaktadır. Yılda iki kez yapılması gereken denetimler bazen yıllarca yapılmamakta ya da gereken özenden yoksun olarak yapılmaktadır. İş müfettişleri gerekli gördüklerinde işi kısmen ya da tamamen durdurmak yetkisine sahiptir. Ancak iş müfettişleri de mesleki bağımsızlık ve güvencesizlikten dolayı bu yetkiyi tam olarak kullanamamaktadır.

Öte yandan denetimin yetersizliğinin yanı sıra cezaların caydırıcılıktan uzak olması ve genellikle uyarı ve para cezalarıyla geçiştirilmesi sorunun bu derece büyümesinde önemli bir etkendir. Türkiye tarihinin en büyük iş kazası olan Soma maden kazasına benzer kitlesel bir facia olmamasına rağmen yaşamını yitirenlerin sayısının her yıl sürekli artmasında izlenen politikaların büyük bir etkisi vardır. Üretimde esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin yaygınlaştırılması, alt işverenliğin (taşeronluğun) uygulama alanının genişletilmesi, örgütlenme ve sendikalaşmanın engellenmesi bunlardan bir kaçıdır.

Bu doğrultuda ülkemizde en büyük sendikasızlaştırmanın AKP döneminde yaşandığı, sendikalaşma oranının son 50 yılın en düşük seviyesinde olduğu görülmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre 1984 ile 2009 yılları arasında Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 60 iken bugün yüzde 10 civarına düşmüştür.

Ülkemiz halen işçi ölümlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü durumdadır. Bu durumun önüne geçilmesi ise ancak ve ancak her türlü siyasi, ekonomik ve kültürel odaklardan bağımsız bir işçi sağlığı ve iş güvenliği politikasının oluşturulmasıyla mümkündür.

Bu gerekçeler ışığında Türkiye’de her yıl sürekli artan ve her türlü terörden daha fazla can alan iş kazalarının ve işçi ölümlerinin nedenlerinin araştırılıp gereken önlemlerin alınması, alınan önlemlerin caydırıcılığının arttırılması ve bu konuda oluşturulacak politikaların yasal zemine taşınması amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.”

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.