Kılıçdaroğlu: 'Ben Kemal geliyorum' sözünü duyacaklar
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "İktidara geldiğimizde 418 milyar doları görmezsem görevinizi yerine getirmemişsiniz demektir. Raporda görmezsem yakarım sizi. 3,5 ay sonra iktidara geldiğimizde kendi raporlarımızla karşılaştıracağız. Son bir şans vermek için randevu talep edeceğim, daha ayrıntılısını onlarla konuşacağım" dedi.
- Ege Postası
- 31.01.2023 - 13:47
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Beytülmale dokunan yanacaktır. Çeteleri temizleme; devlet hazinesinden sülükleri, parazitleri temizleme operasyonum başlamadan önce Ankara’ya dev bir dijital pano kurduracağım. Adı ‘çete metre’ olacak. Halktan çalınan ve geri aldığımız her doları bu panoda görecek, Ankaralılar da bütün Türkiye de. Vatandaştan çalınan 418 milyar doları burada görünceye kadar, o para devletin kasasına girinceye kadar asla ve asla durmayacağım… Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz çok açık ve nettir. Vuracağız neşteri, alacağız devlet malını geriye. Seçimin ertesi gününde onların telefonu acı acı çalacak. Açtıkları telefonda bir ses duyacaklar, ben Kemal geliyorum” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM’de; grup toplantısında konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Sayın Genel Başkanım grup toplantımıza gelirken dışarıdan bir eleştiri aldık, içeride yer kalmadı diye. CHP grup toplantı salonuna sığamayan, içeride yer alabilen sizin yolculuğunuzda size eşlik etmek isteyen çok değerli konuklarımız var” dedi. Toplantı salonundaki bazı vatandaşlar, üzerinde af yazılı pankartlar açtı ve slogan attı.
Kılıçdaroğlu ise “Hiç endişe etmeyin. Herkesin hakkını teslim edeceğim” karşılığını verdi.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“HUZURU NE PAHASINA OLURSA OLSUN GETİRECEĞİZ: Ve artık Türkiye şunu bilmeli. Ayrışmayacağız. İnadına kucaklaşacağız. Kavga etmeyeceğiz, inadına barışacağız. Bu güzel ülkemize huzuru ne olursa olsun ne pahasına olursa olsun mutlaka ama mutlaka getireceğiz. Herkes emin olsun.
SORUNLARA AKILCI POLİTİKALAR İLE ÇÖZÜM ÜRETECEĞİZ: Biliyorum; çek mağdurları var aramızda, af talebinde bulunanlar, ücretli öğretmenler, atama bekleyen öğretmenler var. Türkiye’nin her tarafından sorunlar geliyor. Bütün mesele her soruna akılcı çözümler üretmektir. Her soruna akılcı çözümler ürettiğinizde, kendi içinde barışık bir toplumu inşa etmiş olursunuz. Hedefimiz de bu. Kendi içinde barışık, sorunları olmayan, var olan sorunları akılcı politikalar ile çözen bir siyaset anlayışı. Bu siyaset anlayışını Türkiye’ye getireceğiz. Nasıl, 6 lider bir arada, birlikteyiz. Birlikte mücadele ediyoruz, birlikte demokrasiyi savunuyoruz. Var olan sorunlara akılcı politikalar ile çözüm üreteceğiz, emin olun.
TÜRKİYE’Yİ CEZAEVİ OLMAKTAN KURTARACAĞIZ: Belgesel çeken bir arkadaşımız ardı, Sibel Tekin. Bu da gözaltına alınmış, tutuklanmış, hapse atılmıştı. ‘Neden belgesel çektin’ diye. Neyse adli kontrol şartı ile tahliye edilmiş. Güzel bir haber. Sevgili Sibel’e şunu söyleyelim, kapalı cezaevinden, açık cezaevine hoş geldin. Ama Türkiye’yi bir cezaevi olmaktan kesinlikle kurtaracağız, emin olun.
3 BUÇUK AY SONRA SANATÇILARIM, KADROLARINIZI ALACAKSINIZ: Dediğim gibi, her taraftan yağmur gibi, ‘bizim sorunumuzu da dillendirir misiniz’ diye… Devlet Opera Balesi’nden de geldi. Figüran sözleşmesi yaptılar bizimle diyor. Ama biz orkestra, bale, koro, solo sanatçısıyız, çocuk korosu şefi olarak görev yapıyoruz. Dolayısıyla biz figüran değiliz, gerçek anlamda sanatçıyız. Bize kadrolarımızı verin diyorlar. Az kaldı hiç meraklanma, 3,5 ay sonra sanatçılarım kadrolarınızı alacaksınız.
BİRAZ SABREDECEKSİNİZ, BÜTÜN SORUNLARINIZ ÇÖZÜLECEK: Yeterliliğe Tabi Gelir Uzmanları Derneği… Maliye Bakanlığı’nda çalışıyorlar. Benim eski bakanlığım, benim göz ağrım bir anlamda. Beni yetiştiren; ahlakı, erdemi öğreten bir kurum Maliye Bakanlığı. O yılların Maliye Bakanlığı sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde de saygınlığı ile bilinen bir bakanlıktı. Orada da haksızlık ve hukuksuzlukların olduğu ifade edildi. Yeterliliğe Tabi Gelir Uzmanları Derneği, ‘büyük bir haksızlıkla karşı karşıyayız’ dedi. Dediler, geldiler bana. Onlara söz verdim. Benim meslektaşlarım bunlar. Maliye Bakanlığı’nın tüm çalışanları aslında benim meslektaşlarım. Onlara CHP grubundan selam gönderiyorum. Onların adaletle çalışmalarını istiyorum. Evet, haksızlık var farkındayım. Ama biraz sabredeceksiniz, 3,5 ay sonra bütün sorunlarınız çözülecek.
ALIN TERİ DÖKEN HERKESİN KAZANDIĞI GÜZEL BİR ÜLKEYİ İNŞA EDECEĞİZ: Akaryakıt bayileri… Arabamıza akaryakıt alırken bunlar çok kazanıyor diye içimizden geçirmiş olabiliriz. Aslında bunların büyük kısmı zarar etmeye başladı. 7 ayda kapanan bayi sayısı 412 ve zarar ediyorlar. Eğer küçük bir alışveriş merkezi olmasa, yani orada bir şeyler satmasalar tümüyle zarar edecekler. Bunun farkındayım. 100 binin üstünde kişi çalışıyor burada. Nasıl olur da bunun farkına varmıyorlar, nasıl olur da alın teri bu kadar hoyratça göz ardı edilebiliyor? Akaryakıt bayilerine sesleniyorum. Derdinizi biliyorum. Zaten milletvekili arkadaşlarımız akaryakıt aldıklarında dertlerinizi anlatıyorsunuz onlara. Toplumun her kesiminde sorun var. Bu sorunu çözmeye kararlıyız. Alın teri döken herkesin kazandığı güzel bir ülkeyi inşa edeceğiz. Avantadan para kazananlar değil. Alın teri dökenlerin kazandığı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Beşli çetelerin değil, alın teri dökenlerin kazandığı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.
BU REJİM ARTIK TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ İÇİN BİR BEKA SORUNUDUR: Tek adam rejimi inşa edildiğinde, ‘Türkiye’nin bütün sorunlarını en kısa sürede çözeceğiz’ dediler. Söz verdiler, meydan meydan gezdiler. Valileri, kaymakamları gezdi. Herkes gezmeye başladı. Erdoğan geldi ve oturdu. Tek adam rejiminin bugün faturası hepimizin önünde duruyor. En küçüğümüzden, en büyüğümüze kadar. İşçisinden çiftçisine kadar. Memurundan emeklisine, sanayicisinden tüccarına, esnafından serbest çalışanına kadar. Milyonlarca işsizin farkında olduğu bir gerçek var. Bu rejim bizi mahvetti. Bu rejim artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bir beka sorunudur. Türkiye buradan çıkmak zorundadır.
BÖYLECE TEK ADAM REJİMİNİN BÜTÜN TEORİLERİ ÇÖKMÜŞ DURUMDA: Türk lirası değer kaybettiğinde, dış ticaret açığımız azalacak ve cari fazla vereceğiz diyorlardı. 4 yıl içerisinde cari açık tam 4 kat arttı. Söylediklerinin tam tersi oldu. Böylece tek adam rejiminin bütün teorileri çökmüş durumda.
DOĞAL GAZ FİYATINI NEDEN DÜŞÜRMÜYORSUN?: Rusya-Ukrayna savaşından sonra doğal gaz fiyatları yüzde 80 düştü. Dünyada ucuzladı. Erdoğan hiç ses çıkarmıyordu. Ama sanıyordu ki Bay Kemal’in dünyadaki gelişmelerden haberi yok. Haberim var ve hemen söyledim. Kardeşim doğal gaz fiyatları dünyada yüzde 80 düştü, sen neden doğal gaz fiyatlarını düşürmüyorsun diye. Hemen harekete geçtiler, sadece sanayiciler ve doğal gaz santralleri için doğalgaz fiyatını düşürdüler, az düşürdüler ama. Yüzde 12-13 arası düşürdüler. Ama konutlarda, işyerlerinde yok. Oralarda düşürmediler. Bir şey daha. Kışın en ağır geçtiği mevsimin en derinden hissedildiği Erzurum ve Kars gibi kentlerimiz var. Buralarda kış yaklaşık 6 ay sürer. Kardeşim doğal gaz fiyatını neden düşürmüyorsun? Dünyada yüzde 80 düştü, sen de yüzde 80 ucuz alıyorsun. O zaman neden milletin sırtına bunu yıkıyor, devleti neden adaletle yönetmiyorsun diye soruyorum. Buradan bütün konut sahiplerine, işyeri sahiplerine sesleniyorum. Vergi veriyorsunuz, emlak vergisi dahil. KDV dahil bütün vergileri veriyorsunuz. Bir de dünyada yüzde 80 fiyatı düşen doğal gazı pahalı olarak size ödetiyorlar. Bu sizin fark etmediğiniz ama bizim fark ettiğimiz adaletsiz bir vergi. Bunun da çözümünü istiyoruz, umuyoruz kısa süre içinde konut ve işyerlerindeki doğal gaz fiyatını düşürmüş olurlar.
Allah nasip eder iktidar olduğumuzda göreceksiniz, 3,5 ay sonra. Hiçbir hanenin, hiçbir evin, fakir ve fukaranın evinin ne doğal gazı ne elektriği kesilecek ne de suyu kesilecek. Sosyal devlet onların yanında ve onların hizmetinde olacak.
5 MİLYON 400 BİN KİŞİ, ŞU ANDA AÇLIK SINIRININ ALTINDA MAAŞ ALIYOR: Asgari ücrete malum büyük zamlar yaptılar, sözde. Bu zammın enflasyon ile eriyeceğini hepimiz 3 aşağı, 5 yukarı tahmin ediyorduk. Ama bu kadar hızlı eriyeceğini hiç düşünmemiştim. Net asgari ücret 8 bin 506 lira 80 kuruş. 4 kişilik bir ailenin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, kültür… Fiyatları toplanıyor ve bunun üzerinden asgari ücret belirleniyor. Asgari ücret alanların sayısı yaklaşık 5 milyon 400 bin kişi. 5 milyon 400 bin kişi şu anda açlık sınırının altında maaş alıyor. Verdikleri asgari ücret Türk-İş’in belirlediği açlık sınırının altında kaldı. Gerçekten de alın terinin bu kadar ucuzlatıldığı ve insanların açlık sınırının altında maaş almaya mahkûm edildiği bir tek adam rejimi var. Sarayda böyle bir şey yok. 4 yerden maaş alırsın, 5 yerden maaş alırsın. Bir elin sıcak suda, bir elin soğuk suda. Keyfin yerinde. Ama 5 milyon 400 bin asgari ücretlinin açlık sınırının altında maaş almalarına… Oraya mahkûm ettin. Bütün asgari ücretli arkadaşlarıma sesleniyorum. Benim görevim iktidar olduğumuzda hiçbir asgari ücretlinin açlık sınırının altında maaş alamayacağı bir düzeni inşa etmek.
BRUTUS NACİ: Eğer milyonlarca kişiyi açlığa mahkûm ediyorsanız, milyonlarca kişiyi işsiz bırakıyorsanız; bu iktidar bir zorba iktidarıdır. Sıradan bir iktidar değildir, zorba iktidarıdır. Dolayısıyla zorbadan yola çıkarak bir de kısaca Boğaziçi Üniversitesi’ne değinmek isterim. Zorba iktidarlar aynı zamanda korkaktırlar, korkaklığını zulmederek gidermeye çalışır. ‘Ben güçlüyüm’ demek ister. Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum atandı. Niye kayyum atanır. Bir süre kaldı, dayanamadı ve ayrıldı. İkinci sefer kendi içlerinden bir kayyum çıkardılar. Okulun içinden çıkan kişi aslında tam anlamıyla tanımlarsak bir Brutus. Gerçek anlamıyla Brutus… Aldılar yerine Brutus Naci’yi getirdiler. Bakın, ne yaptı? Hocaları kovdu. Dünyanın saygı duyduğu, dünya biliminin göz önünde tuttuğu bilim insanlarını üniversiteden attılar. Öğrencileri dövdürdüler, hatta bazılarını hapse attılar. Bir kulüpleri vardı, kulüplerini tamamen kapattılar. Okul 200 sıra geriye düştü. Dünya üniversiteler listesinde 200 sıra birden geriye düştü. Bu Brutus Naci durmadı, bu sefer de okul mezunlarının kendi paraları ile yaptıkları bir bina var. O binaya da el koydu. Zorbalık yaptı, burayı da alacağım diyor. Buradan Naci’ye sesleniyorum: Zulümden hoşlanmam, adaletsizlikten hoşlanmam, baskıdan hoşlanmam. Bunu yapanları da asla ve asla affetmem. Naci, kayyum düzenine son verdiğimiz zaman neyin ne olduğunu. O da görecektir, ‘geliyor gelmekte olan’ın ne anlama geldiğini.
DEMOKRASİ TARİHİNDE BİR İLKTİR: Ortak Politikalar Mutabakat Metni. Böylesine bizim demokrasi tarihinde bir ilktir. Bunu gurur duyarak ifade etmek istiyorum. 6 lider bir araya geldik. 6 lider devlet için beka sorunu haline gelen tek adam rejimini değiştirip, bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek için bir araya geldik. Eğer, Cumhuriyet tarihinde 6 lider bir araya gelip, 2 bin 300’ün üzerinde var olan sorunlara tek tek çözüm üretiyorsa ve bu çözümü üretirken oybirliği ile yapıyorsa, gönül rahatlığı ile yapıyorsa; Türkiye’nin geleceği aydınlıktır, hiç kimse endişe etmesin.
KİMSE ENDİŞE ETMESİN. DEVLETİ YENİDEN İNŞA EDECEĞİZ: Yolsuzluklara karşı mücadele burada var. İşsizliği giderme konusunda alınacak politikalar burada var. Türkiye’nin saygınlığını ve itibarını koruyacak dış politikanın nasıl olması gerektiği burada var. Dijitali, bilgiyi, teknolojiyi nasıl yakalayacağız; burada var. Çalınan paraları nasıl alacağız, hepsi burada var. Hiç kimse endişe etmesin. Devleti yeniden inşa edeceğiz. Ahlak üzerine, erdem üzerine, bilgi üzerine, adalet üzerine yeniden inşa edeceğiz.
YOLSUZLUKLARDAN BESLENİYORLAR: Ne diyorlardı, 6 benzemez efendim bunlar. Bir araya gelemezler efendim bunlar. Sabahtan akşama kadar kavga ederler. Şunu derler, bunu derler. Ya arkadaş siz bir aradasınız, hiçbir araya gelip bir fotoğraf verdiler mi? Bir masanın etrafında toplanıp da önlerinde kağıtlar, şu memleketin sorununu nasıl çözeriz diye düşündüler mi? Bu memlekette; yolsuzluk, hırsızlık var. Yolsuzlukları önlemek için şu adımı atalım diye bir cümle kurdular mı? Bu memlekette tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler var, bunlarla bizim mücadele etmemiz lazım dediler mi? Demediler, besleniyorlar oradan çünkü. Yolsuzluklardan besleniyorlar, biliyoruz. Devletin saygınlığını koruyacağız. Devlet gerçek anlamda devlet olacaktır.
ONLAR MALI GÖTÜRÜYORLAR, BİZ HERKESİN HAKKI VE HUKUKUNU TESLİM ETMEK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ: 9 ana başlık, 2 bin 300’den fazla çözüm vaadimiz var. Ortak karar, ortak imza ve oybirliği ile alındı bunların tamamı. O nedenle diyorum, bizim tarihimizde bir ilktir, demokrasi tarihinde bir ilktir. Bütün demokrasi tarihi kitabını yazacak olan hocalar bu kitaba atıf yapmadan bir kitap yazamayacaklardır, bunu da herkesin bilmesini isterim. Biz duygularımız ile değil aklımız ile hareket ediyoruz, ön yargılarımız ile değil aklımızla hareket ediyoruz. Kavga ile değil, aklımızla hareket ederek soruları çözmeye çalışıyoruz. Onlar gibi değiliz. Onlar malı götürüyorlar, biz herkesin hakkı ve hukukunu teslim etmek için mücadele ediyoruz. Biz bunu yapacağız. Biz tıka basa dolu hapishaneleri değil hapishanelerinde kimsenin olmadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz.
TÜRKİYE’DE HER ŞEY ÇOK KISA SÜRE İÇİNDE DÜZELECEK: İlk yapacağımız iş, durum ve hasar tespit komisyonu kuracağız. Burada var. Memleketin hangi halde olduğunu, görevlendireceğimiz bir grup uzman araştıracak, bir rapora bağlayacak, getirecek 6 liderin önüne koyacak. Çünkü bilgiye dayalı karar almak zorundasınız, ezbere değil. Strateji ve planlama teşkilatını kuracağız. Bu da bizim vaatlerimiz arasında. Plansız, programsız bir devlet olmaz. O işin her alanda uzmanları strateji ve planlama teşkilatında görev alacaklardır. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, bunu kesinlikle sağlayacağız. Ekonomik ve Sosyal Konsey, kesinlikle çalışacak. Var olan sorunları sorunu yaşayandan diyeceğiz. Bütçe disiplinini kesinlikle sağlayacağız. Kamu ihale yasaları ile ilgili düzenlemelerimiz var, düzenleme kesinlikle şeffaf olacak… Hiç endişe etmeyin, şunu hayata geçirdiğimiz zaman göreceksiniz, Türkiye’de her şey çok kısa süre içinde düzelecek.
İKTİDARIN İSMİ DEĞİŞECEKTİ AMA HALKIMIN SEFALETİ AYNEN DEVAM EDECEKTİ. BİR ERDOĞAN GİDECEKTİ, AMA YERİNE YENİ BİR ERDOĞAN GELECEKTİ: Bir konuda ta en başından beri çok açık ve net konuşuyorum. Bu beşli çetelerin proje kisvesi altında devlet hazinesinden fazlasıyla götürdükleri paraları, malları onlardan tahsil edeceğim sözünü verdim, 85 milyona. Çünkü o paralar bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır. Onların paraları değildir. Bu çeteler ile bu savaşı ilan etmeden önce dost meclislerinde çok uyarıldım. ‘Aman başkan onlarla uğraşırsan, o devasa para da seninle uğraşır’ diye telkinlerde bulundular. Mafyası var, bunların paramiliter grupları var. Derinleri var. Aman başkan dikkatli ol, diyen insanlarla, dostlarla bir araya geldim. Bunların tamamı samimi kaygılardı. Samimi olarak uyarıyorlardı, aman dikkatli ol diye. Tabii ki ben bütün bunları bilerek ve düşünerek yola çıktım. Ben bilmiyor muydum, bunu söylediğimde bu sürecin ne kadar kirli hale geleceğini; karalama kampanyalarını yapılacağını, tehditlerin artacağını. Silahların gölgesinde siyaset yapmak zorunda kalacağımı ben bilmiyor muydum, elbette biliyordum. Görüşme talepleri ile geldiklerinde görüşmeyi kabul edersem, bu kirli düzenin hedefi olmayacağımı da gayet iyi biliyordum. Halkımın şunu çok iyi bilmesi ve beni çok iyi anlaması gerekiyor. Bu çetelerin bir kısmı bu saray iktidarından, yani Erdoğan’dan da önce vardı. Onlar da devletin içindeydi, o zaman da devletin içindeydiler. Her gelen iktidarla hizalanmış bunlar. Sürekli bir şeyler değişmiş ama bunlar hep sistemin içinde kalmışlar. Her gelene de yedirmişler. Derinlere de mafyaya da yedirmişler. Öyle ya hazineyi kolay kolay soydurmazlar adama. Ne kadar karanlık odak varsa hepsini beslemek zorundasın, eğer bunlarla iş birliği yaparsan. Bunlar nasıl insan satın alınacağı konusunda da uzmanlaşmış durumdalar. Bunlarla görüştüğüm an emin olun aynı zamanda bu çarkın da parçası olacaktım. İktidarın ismi değişecekti ama halkımın sefaleti aynen devam edecekti. Yani bir Erdoğan gidecekti, ama yerine yeni bir Erdoğan gelecekti. Halkımız da sefalet içinde kalacaktı.
DEVLETİN HAZİNESİNDEN ÇALINAN PARANIN TOPLAMININ 418 MİLYAR DOLAR OLDUĞUNU SAPTAYINCA, KARALAMA KAMPANYALARI VE SUİKAST TEHDİTLERİ GELMEYE BAŞLADI: Asıl panik ne zaman başladı, biliyor musunuz? Uzman ekiplerim, yani partimizin görevlendirdiği uzman ekiplerimiz; Hazine’den çalınan paranın peşine düştüğü an... O raporlar masama geldiği an korkunç bir paniğe kapıldılar. Devletin hazinesinden çalınan paranın toplamının 418 milyar dolar olduğunu saptayınca, karalama kampanyaları ve suikast tehditleri gelmeye başladı. Ben korktum mu, asla. Vız gelir, tırıs geçer. Bay Kemal asla ve asla geri adım atmaz. Kale gibi, sur gibiyiz. Asla ve asla geri adım atmayacağız.
RAPORDA GÖRMEZSEM YAKARIM SİZLERİ: Neleri varsa, her şeyleri ile gelsinler. Asla ve asla geri adım atmayacağız, bir milim bile geri adım atmayacağız. Şimdi bu vesile ile devletimizin temel kurumlarından birisi olan Sayıştay ve Sayıştay’ın onurlu denetçilerine seslenmek istiyorum. Çünkü bütçeyi yapan Meclis, Meclis’in bütçesini TBMM adına denetleyen de Sayıştay kurumudur. İktidara geldiğimizde o raporlarınızda, yazdığınız raporlarda; 418 milyar doları görmezsem görevinizi layıkıyla yerine getirmemişsiniz demektir. Açıkça ifade ediyorum. Vallahi de billahi de raporlarda görmezsem, yakarım sizleri.
SAYIŞTAY’A SON BİR ŞANS VERMEK İÇİN RANDEVU TALEP EDECEĞİM: Çok değil. 3,5 ay sonra iktidara geldiğimizde, kendi raporlarımızı sizin raporlarınız ile karşılaştıracağım. Kim görevini yapmış, kim yapmamış; orada görevini yapanı da yapmayanı da göreceğim. Sayıştay’a son bir şans vermek için onlardan randevu talep edeceğim. Gideceğim ve baş başa görüşeceğim. Şimdi konuştuklarımın daha ayrıntılısını onlarla konuşacağım.
BEYTÜLMALE DOKUNAN YANACAKTIR: Son bir Bay Kemal uyarısı daha yapmak istiyorum. Beytülmale dokunan yanacaktır. Halkıma buradan bu konuyla ilgili bir taahhütte bulunmak istiyorum. Çeteleri temizleme; devlet hazinesinden sülükleri, parazitleri temizleme operasyonum başlamadan önce Ankara’ya dev bir dijital pano kurduracağım. Adı ‘çete metre’ olacak. Halktan çalınan ve geri aldığımız her doları bu panoda görecek Ankaralılar da bütün Türkiye de. Vatandaştan çalınan 418 milyar doları burada görünceye kadar, o para devletin kasasına girinceye kadar asla ve asla durmayacağım. Onların Türkiye’deki mal varlıkları; yurt dışına kaçırdıkları, aile bireylerine transfer ettirdikleri, çaycıya, şoföre gizlettikleri her kuruşun ama her kuruşun peşine düşeceğim. Mal Varlıklarının Geri Alınması Ofisi kuruyoruz, bunu boşuna kurmuyoruz.
BEN KEMAL, GELİYORUM: Söz veriyorum. Kediye ve köpeğe aldıkları tasmalara, beytülmalden para harcanmışsa onu bile geri alacağım. Ben bunu söyleyince trolllerine hemen şunu yazdırtıyorlar: ‘Hani sen helalleşecektin, nedir bu’ diyorlar. Benim helalleşeceğim haksızlık yapılanlardır. Kime haksızlık yapıldıysa... Bir kişiye haksızlık yaptıysa onunla helalleşeceğim. Dolayısıyla Roboski, Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi, Soma ile helalleşeceğiz. Başı kapalı kızlarımıza haksızlık yapıldığı için biz o dönemde suskun kaldığımızdan dolayı onlarla da helalleşeceğiz. Liste uzun… Bizim arsız ve hırsıza muamelemiz çok açık ve nettir. Vuracağız neşteri, alacağız devlet malını geriye. Seçimin ertesi gününde onların telefonu acı acı çalacak. Açtıkları telefonda bir ses duyacaklar, ben Kemal geliyorum.”
Yorum Yazın