Kılıçdaroğlu: Bu bütçe, kumpas bütçesidir
CHP lideri Kılıçdaroğlu, TBMM'de bütçe üzerine sert bir konuşma gerçekleştirdi. Hükümeti faiz konusunda eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bu bütçe, Türkiye Cumhuriyeti devletine yapılmış bir kumpas bütçesidir" dedi. Ayrıca, Kılıçdaroğlu, bütçeye 'hayır' diyeceklerini belirtti.
- Ege Postası
- 06.12.2021 - 18:11
TBMM Genel Kurulu'nda bütçe maratonu sürüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Kurul’a katılarak bütçe konusunda bir konuşma gerçekleştirdi.
EL HAREKETİ GERGİNLİK YARATTI
Kılıçdaroğlu, AKP ve MHP'li milletvekillerine, “Tek göreviniz el kaldırmak ve indirmek” dedikten sonra, “Dolarla borçlandılarsa Amerika'daki enflasyon, avroyla borçlandılarsa Avrupa Birliği'ndeki enflasyonu da sırtımıza yıkıyorlar” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri sarf ederken sağ elini sol eline vurduğu hareketi, mecliste gerginlik yaşanmasına neden oldu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşması AKP ve MHP sıralarından yükselen uğultular ve sataşmalarla bölündü. AKP ve MHP sıralarından sık sık, “‘Burada bayanlar var”, “Yaptığınız el hareketi nedeniyle özür dileyin” şeklinde sesler yükseldi. Uğultuların devam etmesi üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Bir dakika sessiz olur musunuz” diyerek AKP ve MHP'li milletvekillerini uyardı. Seslerin yükselmesi üzerine Şentop, “AKP ve MHP sıralarına “Siz konuşun o zaman ben gideyim” diye sitem etti.
AKP'lilerin “Görüntüleri izleyin” sözleri üzerine Şentop, “Ben buradan bir şey göremiyorum. Fakat iç tüzüğe göre nezih dille konuşulması öngörülüyor. Konuşmadan sonra izleyeceğim, değerlendireceğiz” dedi.
KONUŞMA ENGELLENMEYE ÇALIŞILDI
Kılıçdaroğlu'nun doların yükselmesini ve dolarla rüşvet alanları eleştirerek devam ettiği konuşması, uzun süre uğultularla bastırıldı.
AKP ve MHP sıralarından dakikalar boyunca sesler yükseldi, Kılıçdaroğlu'nun konuşması bölünmeye çalışıldı. Kılıçdaroğlu ise konuşmasına devam ederek konuşma süresini tamamladı. Kılıçdaroğlu konuşmasını tamamladıktan sonra “Arkadaşlar konuşmaya devam edebilirler” diyerek kürsüden alkışlar eşliğinde ayrıldı.
OTURUMA ARA VERİLDİ
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından söz alan AKP’li Mahir Ünal, “Sayın Genel Başkan bu meclisin bir itibarı kalmadı ifadesini kullandıysa da bu gazi meclisin itibarı yerindedir. Bir genel başkanın kürsüde genel ahlak kurallarına aykırı bir şekilde hareketi, iç tüzük 160’a göre kınama cezasını gerektiriyor. Ara vermenizi ve bunu değerlendirmenizi talep ediyoruz” dedi.
Şentop, “5 dakika birleşime ara veriyorum. Görüntüyü izleyeceğim, değerlendireceğiz. Grup başkanvekillerini davet ediyorum” diyerek oturuma ara verdi.
CHP GRUBUNDAN ‘EL HAREKETİ’ AÇIKLAMASI
Görüntülerin izlenmesinin ardından oturuma devam edildi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, tartışmalarla ilgili açıklama yaptı. Özgür Özel, şunları söyledi:
* Biraz önce sayın genel başkanımızın kürsüde yapmış olduğu bütçe görüşmeleri sırasında bir anda çok sayıda iktidar partisi milletvekilinin rahatsızlığı dile getirdiğini duyduk. İçeriye gidip görüntüleri birlikte izledik.
* Yaşanan olayda cümlenin, ‘Dışarıdan alınan dünya kadar borç alındı, sırtımıza yüklendi' şeklinde eliyle elini sırtına vurmak suretiyle anlamı kuvvetlendirici bir (hareket). Bunu sesle birlikte görüntüyü birlikte değerlendirdiğimizde gördük. Genel başkanımızın orada ‘sırtımıza bu yükü yüklediniz’ şeklinde sözleri vücut dilinin, hiçbir gruba ve meclise yönelik bir davranış olmadığı, hepimizin kürsü konuşmalarımızda kullandığı vücut dilinden bağımsız olmadığını ifade ederiz.
* Bu tip davranış ve hareketlerde durum değerlendirilirken, kişinin karakteriyle mütenasip olup olmadığına bakıldığında sayın genel başkanımızın hiçbir grubu veya meclis yönelik böyle bir davranışta bulunmayacağının, tüm grupların bilgisine sunarız.
Özgür Özel’in açıklaması üzerine mecliste uğultular yükselmeye devam etti.
“ERDOĞAN BÜTÇESİNİN ARKASINDA DURMALI, KAÇARAK BU İŞ OLMAZ”
Sosyal medya hesabından “Halkın sorunlarına çare olmayan bütçeye karşı buhrandan çıkış yollarını anlatıyorum” paylaşımı yapan Kılıçdaroğlu, bütçeyle ilgili konuşmasında şunları söyledi:
* Bakanlar elbette gelecek ve milletvekillerinin sorularına cevap verecekler. Cevaplanmayan sorular var. Peki bunlar nasıl bakan? Geçen yıl bütçe komisyonunda demiştim ki ‘bunların bir günahı yok, bunlar devlet memuru' alınmışlardı. Alınmışlardı. Bu da kamu görevi. İkisinin de dokunulmazlığı aşağı yukarı aynı seviyede.
* Beni üzen nokta Türkiye Büyük Millet Meclisine seçimle gelen birisinin, kendi imzasıyla bütçeyi meclise gönderen birsinin burada gelip bütçeyi anlatmaması. Yerine atadığı bir kişiyi görevlendirmesi. Bu doğru değildir, bu parlamentonun saygınlığına gölge düşürür.
* Eğer bu Anayasada bütçenin yapımı ile ilgili özel bir düzenleme yapıldıysa, plan bütçe komisyonunda bütçeler ayrıca görüşülüyorsa, özel bir süreç içerisinde görüşülüyorsa, o zaman bir kişi gelecek diyecek ki ‘benim bütçem bu' ve bütçesinin arkasında kapı gibi duracak, durmuyor. Göndermiş memurlarını buraya. Demiş ki ‘gidin siz bütçeyi anlatın' Ne anladınız siz? Pembe bir tablo. Türkiye'de bir sorun yok. Çünkü öyle talimat almışlar.
* Erdoğan bütçesinin arkasında durmalı, kaçarak bu iş olmaz.
* Bu süreç böyle devam ederse; TBMM vesayet altındadır. Milletvekillerinin sorularına dahi cevap verilmezse, Sayıştay’ın raporlarına müdahale edilirse ve bunu yürütme yaparsa, o parlamento yürütmenin vesayeti altındadır. Gazi Meclis diyoruz, hangi gaziliği kaldı? Hangi yetkiniz var?
“EKONOMİK SOSYAL KONSEY TOPLANSAYDI NE OLURDU?”
* Ben ve grubum ülkesini seven milletvekilleri olarak 2018'in Ağustosu’ndan ‘yanlış gidiyor, ekonomik kriz gelecek' diyoruz. Kriz geldi önlem alın dedik. Her eleştiriye öneri getirdik. Yaparsınız, yapmazsınız ama sorumlu bir muhalefet anlayışı ile bunu yaptık. Bir sorunu çözmek için muhatapları ile oturup konuşmanız gerekiyor. Bunun yolu, yöntemi nedir?
* Anayasada yazıyor; Ekonomik Sosyal Konsey. Toplandı mı? Toplanmadı. Ekonomik sosyal konsey toplansaydı ne olurdu? En çiftçinin temsilcisinden çiftçinin sorununu, esnafın temsilcisinden esnafın derdini, sanayicinin derdini öğrenirdin. Sosyal Konseyin Karşısına dinleyin derdin.
“SARAYDAN BAKIYORLAR HERKESİN DURUMU ÇOK İYİ”
* Bir sorunu samimi olarak çözmek istiyorsanız, önce sorunun muhattabı ile konuşmanız lazım.
* Bir kişi her şeyi ben biliyorum diyorsa, dünyanın en cahil insanıdır.
* Bu bütçe kimin sorununu çözüyor. Biri de çıksın desin ki şunun sorununu çözüyor. Kendilerini kapatmışlar saraya, saraydan bakıyorlar herkesin durumu çok iyi.
* Ben esnafı dinliyorum, çiftçiyi dinliyorum. Siz kimi dinliyorsunuz? Birbirinizi dinliyorsunuz.
FAİZ ÇIKIŞI
* ‘Faizi sıfırlayacağız’. Hangi faizi ya? Çiftçinin faizini sıfırladınız mı? İktidar olacağız, bir haftada çiftçilerin faizlerini sıfırlayacağız. Yüreğiniz yetiyor mu, yetmez. Talimat gelmesi lazım, faizi sıfırlamak için.
* Piyasada istikrarı sağlamak üzere düzenlenen kurumun adı nedir? Merkez Bankası. Merkez Bankası’nı ne yaptılar? Merkez Bankası’nı iğdiş ettiler. Erdoğan, bir kararname çıkardı; ‘Fiyat İstikrar Komitesi kuruyorum’ dedi. Merkez Bankası’ndan bu yetkiyi alıp, kendi kurduğu kurula verdi. Peki bu komite kaç kez toplandı, bilen var mı? Hiç toplanmadı.
* Bu devlet nasıl yönetildi. O zaman bu Meclis’in görevi ne? Gerçekler böyledir, acıdır gerçekler. Artık marketlerde saat başı etiket değiştiren eleman istihdam ediyorlar.
“KİME SATTIN 128 MİLYAR DOLARI?”
* Merkez Bankasını o hale getirdiler ki 128 milyar dolar buharlaştı. Nereye gitti 128 milyar dolar? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sormak benim de görevim sizin de göreviniz. 6-6 buçuk liradan sattılar. Şimdi oldu 14 lira. Kime sattılar biliyor musunuz? Bilemezsiniz. Sizin sormanız lazım değerli arkadaşlar. Kime sattın 128 milyar doları?
* Şu soruyu sordunuz mu kendinize. ‘Arkadaş, ben kendi vatandaşımdan niye dolarla borçlanıyorum? Ben kendi vatandaşımdan niye Euro ile borçlanıyorum. Bu memleketin Türk lirası yok mu? E, hani siz milliydiniz? Bunlar milli değil.
* Bankalardaki tasarruf mevduatının kaçı dolar bilen var mı? Yüzde 63. Ne demektir bu? Bana söyler misiniz? Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kendi ülkesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nde vatandaş güvenmiyor, topladığı parayı dolar olarak, Euro olarak bankalarda tutuyor. Mevduatın yüzde 63'ü. Kaçınız haberi var? Değişecekmiş öyle diyor. Daha da artacak göreceksin.
* 10 Aralık 2020'de dönemin bakanı dedi ki, ‘2021 yılında döviz cinsi iç borcu azaltacağız' dedi. Azalmadı. Ocak ile temmuz arası; 2 milyar 900 milyon Euro borçlandılar. Kendi vatandaşımıza. 2,5 milyar dolar borçlandılar. 130 bin 200 kilo altın borçlandılar kendi vatandaşımıza. Türk lirası ile borçlansalar kimse para vermeyecek. Bu ne demektir? Güvensizlik değildir. Türk lirasını bu hale nasıl getiriyorlar? Ben soruyorum.
“BÜTÜN FAİZCİLERİN UMUDU ERDOĞAN’DIR”
* Kitabını yazmışlar. Evet yazmışlar: Türk lirası nasıl pul edilir, kitabını yazdılar.
* Vatandaş güvenmiyor; topladığı parayı dolar olarak tutuyor. Krediyi alıyor, gidip dolar alıp bankaya yatırıyor. Çünkü önünü görmüyor.
* Erdoğan diyor ki ‘ben hiçbir zaman faizci olmadım.’ Bütün faizcilerin, tefecilerin tek umudu Erdoğandır. Bu yıl 180 milyar lira olan faiz ödemesi bu bütçede 240 milyar lira oldu. Hani siz faize karşıydınız
“NASIL OLUR BÖYLE ŞEY?”
* Şimdi kapı kapı geziyorsunuz. Düne kadar sizin havuz medyası ‘Şerefsiz' diye tanımlamıştı, koşa koşa, ‘Prens veliaht geldi, acaba bize bir derman olabilir mi? Yaramıza bir merhem sürebilir mi?' Ya düne kadar ‘15 Temmuz darbe girişimini destekleyen' dediğiniz, ‘Paralar verdi' dediğiniz kişilerle kucaklaştınız ya. Merak ediyorum, nasıl bir mide var? Nasıl bir anlayış var ya? Nasıl olur böyle şey?
“NİYE GİDİYORUZ ORAYA?”
* Şimdi beyefendi Katar'a gitmiş. Katar Dışişleri Bakanı, ‘Ekonomik gidişat nedeniyle Türkiye'de ortaya çıkacak fırsatları değerlendiriyoruz.' Niye gidiyoruz oraya? ‘Ya bizde mallar çok ucuz. Gel, neyim varsa sana vereceğim. Yeter ki beni kurtar.' Ya Türkiye?
“TÜRKİYE'Yİ FAKİRLEŞTİREN BİR BÜTÇE”
* Bu bütçe milletin alın terini sömüren bir bütçedir. Bu bütçe fakirden alıp zengine veren bir bütçedir. Bu bütçe çiftçinin alınterini sömüren bir bütçedir. Bu bütçe Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni fakirleştiren bütçedir. Bu bütçe Cumhuriyet tarihinin en büyük kaynak transferini, fakirden alıp zengine veren bir bütçedir. O nedenle bu bütçe, açık ve net söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yapılmış bir kumpas bütçesidir.
*Bu bütçe fakirden, fukaradan, garipten parayı toplayıp bir avuç tefeciye, Londra'daki tefecilere, dolar baronlarına ve uyuşturucu baronlarına hizmet eden bir bütçe. Asla kabul etmiyoruz.
“DOLARLA İHALE YAPILIR MI?”
* Bana sormuyorsa eve gidince ilkokula giden çocuğuna sorun, dolarla ihale yapılır mı? Dolar şimdi 14 liraya çıkıyor, kim kazandı? Dolarla ihale alan kazandı. Kim ödeyecek, 83 milyon ödeyecek. Bunu sizin vicdanınız kabul ediyor mu? Dolarla ihale aldın eyvallah, güvenceyi de dolarla veriyorsunuz.
* (AKP’li vekile) Belediyeleri öğrenmek istiyorsun, İçişleri Bakanı’nın el koyduğu 25 yolsuzluk dosyasını sor.
* Ayrıca ne yaptılar biliyor musunuz? Euro ile borçlandıysanız Avrupa’daki enflasyonu sırtınıza yüklüyorlar. Bu millet, ABD’deki enflasyonu neden çeksin?
* (AKP’li vekillere) ABD’deki enflasyonun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yüklenmesinden rahatsız olduysanız, bundan memnun olduk.
“BU PARALEL YAPININ DEĞİŞMESİ LAZIM”
* Bürokraside de güveni sıfırladılar. Devlette liyakati bitirdiler. Devletin en önemli kurumlarını kapattılar. Devlette paralel bir yapı oluşturdular. Siz paralel yapıdan şikayet ediyordunuz değil mi? Bir Dışişleri Bakanı var, bir de Saray'da Dışişleri Bakanı var. Bir Merkez Bankası'nın görevi var, bir de Saray'da bir başka kurumun görevi var. Bir YÖK Başkanı var, bir de Saray'da YÖK başkanı var. Bir Dışişleri Bakanlığı'nın Sözcüsü var, bir de Saray'da Dışişleri Bakanlığı'nın Sözcüsü var. Bu paralel yapı Türkiye'yi aydınlığa çıkarmaz. Bu paralel yapının değişmesi lazım.
“GİDİN İSTANBUL'U, ANADOLU'YU GEZİN”
* Uyuşturucu baronlarına destek çıktılar. Avrupa Uyuşturucu Raporu'ndan okuyorum: ‘Türkiye, aşırı doz uyuşturucu nedeniyle 30 yaş altı ölümlerin en yüksek olduğu ülkedir.' Dünyadan haberiniz yok. Erdoğan ne diyordu, ‘Tebdili kıyafet yapıp gezecekler.' Ya Allah aşkına tebdili kıyafet yapın, gidin şu İstanbul'u bir gezin, Anadolu'yu bir gezin ya.
* Uyuşturucu belasının hangi noktalara geldiğini gidin görün. Annelerle buluşturayım ben sizi. Siz gitmediniz, görmediniz, oturmadınız, konuşmadınız. Bir annenin en büyük korkusu ne biliyor musunuz? Bir annenin en büyük korkusu, ‘Akşam evladım eve geldiğinde cep telefonu yanında mı, değil mi? Sattı mı, satmadı mı?' Bunların hepsini araştırıyorum.
“DOSTLARIMIZLA BERABER YAPACAĞIZ”
* Siz yapamazsınız, (eliyle bakanları göstererek) bunlar hele hiç yapamazlar, sırtlarını baronlara dayamışlar. Ama biz yaparız. Allah'ın izniyle yapacağız göreceksiniz. Türkiye'yi bu badireden çekip çıkaracağız tereyağından kıl çeker gibi. Bunu dostlarımızla beraber yapacağız.
“TÜRKİYE'Yİ UYUŞTURUCU BATAKLIĞINA SÜRÜKLERSİNİZ”
* Zindaşti'yi kim çıkardı? Kilolarca, tonlarca kokain yakalanıyor, savcı cesaret edip soruşturma açamıyor ya. (AKP'lilerden gelen, ‘nerede yakalandı?' sorusu üzerine) Haberiniz yok mu? (Kendi grubuna seslenerek) Allah aşkına öğretmediniz mi? Söylemediniz mi?
* Arkadaş sen Kocaeli Dilovası'nı bilmiyor musun? Mersin Limanı'nı bilmiyor musun sen? ‘Uyuşturucu gelmedi' diyor, Ya arkadaş, konteyner numaraları bile yayınladı ya… Dünyadan bu kadar habersiz misin sen? Bu desteği verdiğiniz sürece Türkiye'yi uyuşturucu bataklığına sürüklersiniz.
“SİZLER VATANDAŞLA KONUŞAMAZSINIZ”
* (İktidarın hukuk politikalarını eleştirerek) AİHM kararlarını uygulamayanlar terfi etti, sözüm söz tamamını temizleyeceğim. Bu memlekete adalet ya gelecek, ya gelecek. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını sonuna kadar savunacağız. (AKP sıralarına) Sizler savunamazsınız, sizler milletin arasına giremezsiniz. Sizler vatandaşla konuşmazsınız. O nedenle size, ‘Tebdili kıyafet yapın' diyorlar. Ne tebdili kıyafeti ya? Bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmayan sözde Yargıtay üyesinin Anayasa Mahkemesi'ne üye olarak atanmasını Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şanıyla, şerefiyle bağdaştıramıyorum.
“YARGITAY'IN TARİHİNE KARA BİR LEKE BIRAKTINIZ”
* Buna oy veren üyelere de sesleniyorum: Yargıtay'ın tarihine kara bir leke bıraktınız. Talimat aldılar Saray'dan, gereğini yaptılar. Yargı talimatla çalışırsa, orada adalet olmaz. Siz bekliyorsunuz; Katarlılar buraya gelecek, efendim veliaht prens buraya gelecek… ASELSAN'ı mı satacaksınız? ROKETSAN'ı mı satacaksınız? Sattırmayacağız! Tank Palet'i sattınız değil mi Katarlılara? Nerede bu tank? Ethem Sancak'a mı güvendiniz? Ethem Sancak mı tank yapacaktı?
“BU KİŞİNİN UÇAĞINA İÇİŞLERİ BAKANI DA BİNDİ”
* Adaleti de bitirdiler. Bir adamın önce mal varlığına el koyuyorsunuz, arkasından adamı serbest bırakıyorsunuz, arkasından tedbiri kaldırıyorsunuz, ardından yurt dışına çıkış yasağını kaldırıyorsunuz, adam çıkıp gidiyor. Önemli olan şu: Bu kişinin uçağına İçişleri Bakanı da bindi.
* Senin Genel Başkan’ın 33 askerimiz şehit olduğunuz Putin’e gitti. Yalvardı, yakardı Putin’e.
“GİDECEKLERİNİ BUNLAR DA ÇOK İYİ BİLİYOR”
* Esnafla, çiftçiyle, emekliyle, sanayiciyle, kadınıyla, yaşlısıyla, genciyle garibiyle, birlikte bunları göndereceğiz.
* Sandığı getirmiyorlar. Getiremezler efendim. (AKP sıralarından gelen, ‘Aday mısın?' sorusu üzerine) Patlama patlama. Gideceklerini bunlar da çok iyi biliyor. Ne bağırıyorsunuz? Geleceksin burada (kürsüde) konuşacaksın! Bunlar gideceklerini gayet iyi biliyorlar.
“ARKADAŞLAR YELİZ KONUŞUYOR”
Kılıçdaroğlu, konuşması sırasında sözünü kesen AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’ya “Arkadaşlar Yeliz konuşuyor” şeklinde yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının tamamlanmasının ardından Çamlı, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'tan söz istedi.
Çamlı, “Şahsıma dönük bir sataşma yapmıştır söz hakkı istiyorum” dedi. Şentop ise “Değerlendirelim, metine bakalım. Şimdi çıkarttıracağım” yanıtını verdi.
“SAYIŞTAY RAPORLARINI DEĞİŞTİRME SÖZ KONUSU DEĞİL”
Görüşmelerin devamında Şentop, Kılıçdaroğlu’nun Sayıştay raporları ve soru önergesi eleştirilerine yanıt verdi. Şentop, şunları söyledi:
* Sayıştay raporları Meclise Sayıştay Başkanlığı imzasıyla geliyor. Değiştirme söz konusu değil. İkincisi soru önergelerine bakanlar cevap vermiyor deniyor. Cevaplanmayan soru sayısı 18 bin 791.
* Şüphesiz soru önergelerinin hepsinin cevaplanması arzu edilir. Cevaplandırılma oranı, yüzde 64,44’tür. 27’inci dönemde gerek 26, gerek 24’üncü döneme göre cevaplandırma oranı yüksek. Ayrıca soruların cevabı ile ilgili Anayasa ve İç tüzük TBMM Başkanı’na bir görev vermiyor.
Yorum Yazın