Kılıçdaroğlu: Bulmuş AK Parti milletvekillerini, bana oradan meydan okuyor
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben, “Dün söyledim; ‘Akşam bekliyorum, hangi televizyonda istiyorsan, senin dünya kadar yandaş televizyonun var, o televizyonlara çıkalım’. Ama karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Bulmuş AK Parti milletvekillerini, bana oradan meydan okuyor. Sen kim, meydan okumak kim. Meydan okuyorsan karşıma çık. Yiğitler gibi, aslanlar gibi ‘Çıkacağım’ diyeceksin, o zaman ben diyeceğim ki ‘Helal olsun, demek ki karşıma çıkabiliyor’. Gelsin. Sen orduyla gel, orduyla. Bir sürü adamın var böyle, bir sürü beslemen var, bir sürü oligarkın var senin, onlarla da gel, hiç korkmam. Verilmeyecek hesabımız yoktur. Eğer bir hesap verilecekse ben hesabımı milletime veririm, o kadar” dedi.
- Ege Postası
- 20.10.2022 - 15:05
Kemal Kılıçdaroğlu, bugün bir dizi temasta bulunmak üzere bugün geldiği Tokat’ta, yurttaşlar tarafında “Halkın umudu Kılıçdaroğlu” sloganlarıyla karşılandı. Kılıçdaroğlu, bu slogana, “Benim umudum da sizlersiniz, bu ülkenin insanları, bu ülkenin gençleri” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, kendisini karşılamaya gelenlere şöyle hitap etti:
“Türkiye’nin içinde bulunduğu durum hoş değil. Herkes kafasında ciddi bir sorun taşıyor, ‘ne olacak’ diye bekliyor. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemem. Sağımızda solumuzda esnaf kardeşlerim var, vatandaşıyla ilişki kurması, Ahi Evran geleneğini sürdürmesi lazım. Herkesin kazandığı, herkesin alın teri döktüğü bir Türkiye, güzel bir Türkiye’dir. O Türkiye’de ancak huzur olabilir. Ama esnafa vermiyorlar, çiftçiye vermiyorlar, emekliye vermiyorlar, işçiye vermiyorlar, Beşli Çetelere veriyorlar. O Beşli Çetelerden hak etmedikleri paraların tamamını alacağım, esnafa vereceğim.
“BEN EZİLENLERİN, GARİBANLARIN, İŞSİZLERİN, ESNAFIN, ÇİFTÇİNİN, EMEKLİNİN, SANAYİCİNİN ADAMIYIM”
Diğer yerlerde söylüyorum, burada da söylüyorum; ben esnafın, çiftçinin, emeklinin, işçinin, tarlada çalışanın, ev kadının, herkesin ama herkesin alın terine değer veren birisiyim. Beni şöyle tanımlayın. ‘Ey Kılıçdaroğlu, sen kimin adamısın?’ Ben de diyorum ki ‘Ben ezilenlerin, garibanların, işsizlerin, esnafın, çiftçinin, emeklinin, sanayicinin adamıyım’. Ben, Beşli Çetelere hizmet eden birisi değilim, bunu herkesin bilmesini isterim.
“ONLAR, İDLİB’DE 33 ASKERİMİZ ŞEHİT OLDUĞUNDA O ŞEHİTLERİN HAKKINI SORAMADILAR, KOŞA KOŞA PUTİN’İN AYAĞINA GİTTİLER”
Ayrıca bunlar, kendilerine ‘Biz milliyetçiyiz’ diyorlar. Bizim milliyetçilik anlayışımızla bunların milliyetçilik anlayışı arasında siyahla beyaz kadar fark var. Bizim milliyetçiliğimiz vatanseverliktir, bayrağımızı sevmektir, herkesin kimliğine, herkesin inancına, yaşam tarzına saygı göstermektir. Bizim milliyetçiliğimiz, Türkiye’nin itibarını ve çıkarlarını korumaktır. Onlar, İdlib’de 33 askerimiz şehit olduğunda o şehitlerin hakkını soramadılar, koşa koşa Putin’in ayağına gittiler, ‘Ben ettim sen etme’ dediler. Biz bunu yapmayız.
Askeri hastanelerin tamamını kapattılar. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu Türk Silahlı Kuvvetleri. O hastaneleri, GATA dahil tamamını alacağız, Allah nasip eder iktidar olduğumuzda, bir hafta içinde şanlı ordumuza teslim edeceğiz. Yetmedi, şanlı ordumuzun elinden Tank Palet Fabrikası’nı aldılar, götürdüler Katarlılara verdiler, yandaşlara verdiler. Kendi ordusundan Tank Palet Fabrikası’nı alıp yabancılara teslim edenlerden hem hesabını soracağız hem de o fabrikayı alacağız, yine ordumuza teslim edeceğiz. Bir hafta içinde yapacağız bunu, hiç kimse endişe etmesin.
“MİLLİYETÇİLİK, VATANSEVERLİKTİR, BAYRAĞINA SAHİP ÇIKMAK DEMEKTİR”
Milliyetçilik, vatanseverliktir dedim. Milliyetçilik, toprağına sahip çıkmaktır dedim. Süleyman Şah Türbesi’ni toprağımızdan, yani vatanımızdan bayrağımızı indirdik, Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdık. Kendi toprağından kaçtılar, kendi bayrağını indirdiler. Allah nasip ederse Millet İttifakı olarak geleceğiz, Süleyman Şah Türbesi’ni yine toprağımıza götüreceğiz, bayrağımız orada yeniden dalgalanacak. Bunu şunun için anlatıyorum; hep CHP’yi suçluyorlar, açık ve net söylüyorum, onların yüzüne söylüyorum, ama onlar başka yerlerde başka şeyler ifade ediyorlar. Milliyetçilik, vatanseverliktir. Bayrağına sahip çıkmak demektir. Ordusuna, güvenlik güçlerine sahip çıkmak demektir. Türkiye’nin itibarına sahip çıkmak demektir. Tokat’ta güçlü bir milliyetçilik damarının olduğunu biliyorum, onun için bunu açıklıyorum. Siz kim, milliyetçilik kim?
“BİZ ŞU ANDA AVRUPA’NIN EN YAVAŞ VE EN PAHALI İNTERNETİNİ KULLANIYORUZ”
Aldılar Türk Telekom’u, Hariri Ailesi’ne verdiler. Nasıl gitti? Bizim bankalardan krediyi çektiler, aldılar, götürdüler, yatırdılar. Türk Telekom’un binalarını sattılar, bakır kablolarını sattılar, inşaatlarını sattılar. Arkasından borç ödemeye gelince ‘Alın sizin olsun’ dediler, ‘borçlar da sizin olsun’ dediler. Biz, şu anda Avrupa’nın en yavaş ve en pahalı internetini kullanıyoruz. Maliyeti bu oldu. Zararı bizim sırtımıza, yine milletin sırtına yıktılar. Bay Kemal buna karşı sessiz mi kalacak? Kalır mıyım? Bu milletin hakkını ve hukukunu sormak zorundayım.
“OĞLUN PARA GÖNDERECEK, MİLYON DOLARLARI AMERİKA’YA GÖNDERECEK; SENİN KIZIN DA O PARALARI ALACAK, GÖKDELEN YAPACAK VE BAY KEMAL BUNU SEYREDECEK, ÖYLE Mİ?”
Esnaf kardeşlerim, beni dinleyin. Allah nasip eder, Millet İttifakı olarak iktidara geldiğimizde, ilk bir hafta içinde esnafın ve çiftçilerin ister bankalardan ister tarım kredi kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini bir hafta içinde sileceğiz. Yeter, perişan ettiniz esnafı, çiftçiyi. Çiftçiyi toprağa küstürdünüz. Yeniden ama yeniden güzel, ahlaklı bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. Siyaset, cep doldurma sanatı değildir, köşeyi doldurma sanatı değildir. Siyasete girdiğim gün kendi mal varlığımı kendi internet siteme koydum. ‘Mal varlığım budur; alacağım, borcum budur’ dedim. Ama sordum, ‘Sizin mal varlığınız nedir’ diye. Buradan oğlun para gönderecek, milyon dolarları Amerika’ya gönderecek; senin kızın da o paraları alacak, gökdelen yapacak ve Bay Kemal bunu seyredecek, öyle mi? Hayır. O paraların tamamını Türkiye’ye getireceğim, esnafa ve çiftçiye vereceğim.
“DEVLETİN DİNİ ADALETTİR, ADALETİN OLMADIĞI YERDE DEVLET OLMAZ”
Devletin dini adalettir, adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Devlet liyakatle yönetilir, ahlakla yönetilir, erdemle yönetilir. Devlet bilgi ile yönetilir. Sosyal devlet olmak zorundadır. Fakirin fukaranın yanındaki devlet, sosyal devlettir. Bunu yapmazsanız devleti büyütemezsiniz, devlete güven duyamazsınız. Dolayısıyla adalet devletin dinidir ve adaleti sağlamak zorundadır. Adaleti sağlayacağım, hiç kimse endişe etmesin. Liyakati de sağlayacağım, işi ehline vereceğiz. Bizim inancımızda da vardır zaten bu işi ehline vermek, işi ehline teslim etmek. Siz, Türk bayrağını temsil etsin diye, rüşvet alan adamı nasıl büyükelçi tayin edersiniz? O rüşvetçi büyükelçilerin tamamını geri çağıracağız, tamamını alacağız. Rüşvetçi biri, Türkiye Cumhuriyeti bayrağını temsil edemez.
“ERDOĞAN’A MEYDAN OKUYORUM. YÜREĞİN VARSA, CESARETİN VARSA, HESAP VERİLECEK HİÇBİR ŞEYİN YOKSA GELİRSİN”
Bakınız, bütün demokrasilerde iktidar ve muhalefet partilerinin genel başkanları beraber televizyonlara çıkarlar. Eskiden de böyleydi; rahmetli Ecevit, Turgut Özal, Süleyman Demirel hepsi çıkarlardı beraber, uygar insanlar gibi, gazeteciler soru sorar, bunlar da cevap verirlerdi. Şimdi benden kaçıyor, çıkmıyor karşıma. Dün Osmaniye’den meydan okudum, şimdi Tokat’tan, esnafın arasından, vatandaşların huzurunda yeniden Erdoğan’a meydan okuyorum. Yüreğin varsa, cesaretin varsa, hesap verilecek hiçbir şeyin yoksa gelirsin karşıma. Devletin bütün imkanları elinde; sen istersen tek başına, istiyorsan bakanlarını al, istiyorsan danışmanlarını al, arzu edersen promterını da al, vallahi billahi tek başıma çıkacağım.
“BULMUŞ AK PARTİ MİLLETVEKİLLERİNİ, BANA ORADAN MEYDAN OKUYOR. SEN KİM, MEYDAN OKUMAK KİM. MEYDAN OKUYORSAN KARŞIMA ÇIK”
Dün söyledim; ‘Akşam bekliyorum, hangi televizyonda istiyorsan, senin dünya kadar yandaş televizyonun var, o televizyonlara çıkalım’. Ama karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Bulmuş AK Parti milletvekillerini, bana oradan meydan okuyor. Sen kim, meydan okumak kim. Meydan okuyorsan karşıma çık. Yiğitler gibi, aslanlar gibi ‘Çıkacağım’ diyeceksin, o zaman ben diyeceğim ki ‘Helal olsun, demek ki karşıma çıkabiliyor’. Gelsin. Sen orduyla gel, orduyla. Bir sürü adamın var böyle, bir sürü beslemen var, bir sürü oligarkın var senin, onlarla da gel; hiç korkmam. Verilmeyecek hesabımız yoktur. Eğer bir hesap verilecekse ben hesabımı milletime veririm, o kadar.
“TOKATLI KARDEŞLERİM, SİZLERE SORUYORUM; SİZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNDE YABANCI ASKERLERİ İSTİYOR MUSUNUZ, İSTEMİYOR MUSUNUZ”
Hiçbir zaman hiçbir egemen gücün karşısında biz eğilmeyiz, Kuvayı Milliyeciyiz biz. Ama onlar, 3-5 kuruş para için Türkiye’deki adaleti sattılar. Türkiye’nin itibarını satıyorlar. Suriye tezkeresine ‘ret’ verdik, bağırdılar sağda solda, ‘Vay efendim bunlar terör örgütüne destek veriyorlar, o nedenle Suriye tezkeresine hayır dediler’ diye. Tokatlı kardeşlerim, sizlere soruyorum; siz Türkiye Cumhuriyeti devletinde yabancı askerleri istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İsteyen el kaldırsın Allah aşkına. Biz de öyle yaptık, ‘Kendi ülkemizde yabancı asker postalı istemiyoruz’ dedik. O nedenle tezkereye ‘hayır’ oyu verdik. Beni üzen de ne biliyor musunuz? Milliyetçiyim diye afra tafra atıyorlar etrafta, bir partinin adı da milliyetçi, ne milliyetçiliği kardeşim? Bu ülkede terörle mücadeleyi bizim askerimiz, polisimiz yapıyor. 35-40 yıldır bizim askerimiz, güvenlik güçlerimiz terörle mücadele edecek, sen gideceksin yabancı askerleri Türkiye’ye davet edeceksin, buna da Bay Kemal ‘evet’ diyecek, öyle mi? O zaman olmaz, o zaman adımız Bay Kemal olmaz.
“EĞER TÜRKİYE’DE TEMİZ SİYASET İSTİYORSANIZ, AHLAKLI SİYASET İSTİYORSANIZ, SİYASETE GİRENLERİN DEVLETİ HORTUMLAMASINI İSTEMİYORSANIZ O ZAMAN BİZE KATILIN”
Biz Kuvayı Milliyeciyiz. Hiç kimse endişe etmesin, ülkemize huzuru, barışı getireceğiz. Kamplaşmayı, kavgayı bitireceğiz. Kimlik üzerinden siyaseti bitireceğiz. Yaşam tarzı üzerinden siyaseti bitireceğiz. Siyasetin konusu adamın kimliği mi? Kim anne babasını seçme hakkına sahip? O zaman kimlik, siyaset konusu olmaz. Sen bak; esnaf, çiftçi kazanıyor mu? Anne, baba kızını, oğlunu göndermiş, üniversiteyi bitirmiş, aylardır işsiz geziyor; siyasetin konusu bu. Buradan çıkardık kamplaşma, kavga; siyaseti bunun üzerine inşa ediyorlar. Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız. O nedenle size bir çağrım; eğer Türkiye’de temiz siyaset istiyorsanız, ahlaklı siyaset istiyorsanız, siyasete girenlerin devleti hortumlamasını istemiyorsanız o zaman bize katılın, açık ve net söylüyorum, Türkiye’yi çağdaş uygarlığa yeniden ulaştıralım. Bize katılın, çiftçi kazansın, emekli kazansın, işçi kazansın, sanayici kazansın. Beşli Çetelerin başına ne gelecek bütün dünya görsün.
“BİRLİKTE TÜRKİYE’Yİ AYDINLIĞA ÇIKARACAĞIZ”
İnşallah esnaf kardeşlerimize bir rahatsızlık vermemişizdir, onlar eğer rahatsız oldularsa onlardan da özür dilerim. Bakın, hiç kimseyi rahatsız etmek istemem, herkesin huzur içinde evine dönmesini isterim. Her evde huzurun, bereketin olmasını isterim. Komşular birbirlerine gelip gitsinler isterim. Yeni bir anlayışı siyasete getireceğiz. Altı siyasi parti, kavga etmeden bir aradayız. Türkiye güzelleşsin diye bir aradayız. Her birimiz ayrı partiyiz evet ama her birimiz demokrasiyi istiyoruz, güzellik istiyoruz; ekonomide büyümeyi, enflasyon belasından kurutulmayı istiyoruz. Türkiye’ye her birimiz huzur getirmek istiyoruz. Diyorlar ki ‘Altı parti bir arada’. Evet bir arada, hep beraber, birlikte Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız.”
Yorum Yazın