Kılıçdaroğlu: Ekrem İmamoğlu'dan korkuyorlar
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, İBB'deki düzenlemelere "Şimdi biz yapıyoruz diyorlar. Yapacaksın tabii. Neden yapıyorla? Ekrem İmamoğlu'dan korkuyorlar" ifadeleriyle değindi.
- Ege Postası
- 14.05.2019 - 14:43
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bütün vatandaşların ramazanını ve bayramlarını huzur içinde geçirmesini temenni eden Kılıçdaroğlu, inancın, insanların öznesini oluşturduğunu, insanların inançlarıyla yaşadığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Ramazan Bayramı'nda ve öncesi ramazanda hep birlikte sevgiyi kalplerimize nakşetmek isteriz, güzelliklerden söz etmek isteriz, varsa kırgınlıkları gidermeye çalışırız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, inançlara, kimliklere, siyasal görüş ve düşünceye saygı duymanın ortak görevleri olması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Eğer insansak, akıl taşıyorsak bunu yüreğimizde hissetmek zorundayız. Yüreğimiz ne diyorsa dilimizden de aynı şey çıkmalı. Gönlümüz ile dudaklarımız aynı şeyi ifade edebilmeli. İnsanların inançları dolayısıyla ötekileştirilmesi asla kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Her yaşam tarzına, inanca, kimliğe saygılıyız. Eğer karşınızda insan varsa, siyaset kurumunun görevi onun inancıyla uğraşmak, oynamak değildir. Onun çocuğu işsizse, geçinemiyorsa siyaset kurumunun görevi onun çocuğuna iş bulmaktır, onun inancını siyasete malzeme etmek değildir. Ramazan sofraları kuruluyor eyvallah, Kur'an tilaveti var eyvallah, dualar okunuyor eyvallah ama sonra bir kişi kürsüye çıkıyor, ağza alınmadık ne varsa her şeyi söylüyor. Bu olmaz, doğu değildir. İnanç sömürüsü bu kadar acımasız olmamalı. Sofraya gelen, orucunu tutan vatandaş 'Ben buraya ibatede mi dostluğa mı güzelliğe mi geldim' diye düşünürken kendisini adeta bir cehennemin ortasında buluyor."
"CHP ÖZGÜRLÜKÇÜ, AK PARTİ YASAKÇI BİR PARTİ"
Kemal Kılıçdaroğlu, yasakçı değil özgürlükçü bir parti olduklarını, insanları inançları nedeniyle ayırmadıklarını dile getirdi.
Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren'in bugünkü yazısında, "Bugün, yani bu ramazan günü. Dünyada cezaevlerinde en çok Kur'an okunan, oruç tutulan, namaz kılınan ülke hangisi diye bakarsanız Türkiye'yi görürsünüz" dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Benim gibi inanmıyorsan ya da benim çizgimde değilsen, senin yerin hapishanedir. Düne kadar bütün bu suçlamaları CHP'ye yapıyorlardı. Ama bugün Allah büyüktür ya bütün gerçekler ortaya çıktı. CHP özgürlükçü bir parti, AK Parti yasakçı bir partidir." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, insanların inançlarına, kimliklerine, yaşam tarzına saygı göstermenin boyunlarının borcu olduğunu belirterek, hiçbir inancın siyasete kurban edilmemesini istedi. Kılıçdaroğlu, siyasetin ayrı, inancın ayrı olduğunu vurgulayarak, hiç kimsenin inancını siyasete malzeme etmediklerini ve bundan sonra da etmeyeceklerini bildirdi. Tek isteğinin inançların siyasete malzeme edilmemesi olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, inancın insanın manevi dünyasının zenginliği olduğunu ve bu manevi dünyaya saygı göstermeleri gerektiğini söyledi.
"ECZACILAR BU MAĞDURİYETİ GİDERECEKLERİN BAŞINDA GELİYOR"
Eczacıların, Eczacılar Günü'nü kutlayan Kılıçdaroğlu, İstanbul'da 8 bin 800 eczacı bulunduğunu aktardı. Eczacıların, 23 Haziran'da sandığa gidip oy kullanacağını, yeni bir reçeteye, güzelliğe ihtiyaçları olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Birileri milletin iradesiyle oynadı, Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasını elinden aldı. Bu mağduriyeti gidereceklerin başında 8 bin 800 eczası gelmektedir. Bu mağduriyeti gidermek için ortak çalışma yapmak zorundadırlar" dedi.
Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs 1950'nin Demokrat Parti'nin (DP) iktidara geliş tarihi olduğunu anımsatarak, İsmet İnönü'ye, "DP kazandı ne diyorsunuz'" diye sorduklarında, "Bu yenilgi benim en büyük zaferimdir çünkü bu ülkeye demokrasi geldi" cevabını verdiğine işaret etti.
Çok partili hayatın ikinci partisi DP'nin bugün hayatta olmayan üyelerini rahmetle anmanın herkesin boynunun borcu olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit'i anmak hepimizin boyunun borcudur. Onlar bu ülkeye büyük hizmetler yaptılar. O nedenle biz demokrasiyi her ortamda savunmak, darbelere karşı çıkmak zorundayız. Demokrasi kadar güzel bir şey yok. Demokrasi, sürekli kendisini geliştiren kavramdır. 14 Mayıs 1950'yi Türk demokrasi tarihinde önemli bir milat olarak görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
"LİNÇ KAMPANYASINI GÖRMEZDEN GELME HAKKIMIZ YOK"
Soma'da 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasının 5. yılı olduğunu, adaletin yerini bulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Soma kazasından 2018'e kadar geçen sürede de 298 madencinin daha hayatını kaybettiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, gazeteci Yavuz Selim Demirağ'ın 7 kişinin saldırısına uğradığını, öldüresiye dövüldüğünü, faillerinin bulunup serbest bırakıldığını anlatarak, "Faillerin tutuklanması için gazetecinin ölmesi mi gerekiyo? Kim azmettirdi onlar? Sahte plakayla niçin geziyorla? Bir gazeteciden ne istiyorlar'" sorularını yöneltti.
Bu olayın üstünün örtülebileceğini, faillerin yine ellerini kollarını sallayarak gezebileceğini vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Demirağ'ı hastanede ziyaret ettim. Bütün ayrıntılarıyla anlattı. İktidar kanadının derhal harekete geçmesi lazımdı. Polis faillerini buldu, savcıya teslim etti, savcı serbest bıraktı. Bu savcıya sormak gerekiyor; senin başına, senin çocuklarının, eşinin başına böyle bir şey gelseydi, sopalarla dövülseydi ne olurd? Sopayla insanları linç etmeye kalkmak, ne zamandan beri ifade alıp serbest bırakmak oluyo? Acaba savcının vicdanı sızlıyor m? Acaba bir yerlerden serbest bırakılması için talimat mı ald? Bunu araştıracağız. Gazetecilere yönelik linç kampanyasını görmezden gelme hakkımız yok. Her gazetecinin gazetecilik görevini yaptığı sürece başımızın üzerinde yeri vardır. Kaleminin, onurunun korunması lazım."
AA MUHABİRİNİN UÇURUMA DÜŞMESİ
Bayburt-Trabzon il sınırında yürütülen yol açma çalışmalarını takip ederken üzerine çıktığı kar kütlesi ile birlikte uçurumdan düşen Anadolu Ajansı muhabiri Abdulkadir Nişancı'nın, uzun süredir arandığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Nişancı'ya kısa sürede ulaşılarak, ailesine kavuşmasını temenni etti.
Şu ana kadar herhangi bilgi gelmediğini, aramaların sürdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, ancak bir gazetecinin bu kadar uzun süre aranmasına karşı bulunmamasının da 21. yüzyılda bir başka ayıp olarak önlerinde durduğunu söyledi.
"BİZ SİZİN HAKKINIZI SAVUNUYORUZ, SİZ KARŞI CEPHEYE GEÇİYORSUNUZ"
Kılıçdaroğlu, bugünün Dünya Çiftçiler Günü olduğuna işaret ederek, AK Parti iktidarında 17 yılda 33 milyon 790 bin hektar alanın ekilmediğini çünkü çiftçilerin ektiklerinin karşılığını alamadığını, son 16 yılda 661 bin 522 çiftçinin işini bıraktığını bildirdi. Çiftçinin perişan olduğunu, geçinemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, kanun gereği milli gelirin yüzde 1'inin çiftçiye verilmesi gerekirken 2018'e kadar bunun verilmediğini öne sürdü.
Bu haftanın Engelliler Haftası olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, onlarca yıldır engellilere verilen sözler yerine getirilmiyorsa bunun kabahatinin büyük ölçüde engellilerde olduğunu, hala AK Parti'den medet umulduğunu, "Bize imkan sağlayacaktı, kadro verecekti" denildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Vermez. Sarayın mahdumları varken size mi verece? Bütün engellilerin birleşmesi, bir arada olması lazım. Biz sizin hakkınızı savunuyoruz, siz karşı cepheye geçiyorsunuz. 'Biz burada duracağız' diyorsunuz, sonra da ağlıyorsunuz. Ağlamayacaksınız, hakkınızı sonuna kadar arayacaksınız. Sizin hakkınızı kim savunuyorsa, onlarla beraber hareket edeceksiniz" diye konuştu.
"CUMARTESİ ANNELERİ'NİN VEBALİ KİMİN BOYNUNDADIR'"
Kılıçdaroğlu, geçen pazar günü Anneler Günü olduğunu da hatırlatarak, bütün annelerin ellerinden öptüğünü söyledi.
Evlatlarıyla buluşan annelerin, dünyanın en güzel anneleri olduğunu, annelerin evlatlarının üzerine titrediğini, anne hastaysa çocuğun hasta, çocuk hastaysa annenin hasta olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasında "Cumartesi Anneleri"ne değindi.
Kılıçdaroğlu, 24 yıldır "Cumartesi Anneleri"nin evlatlarını aradığını, burada her görüşten annelerin olduğunu belirtti. Annelerin, "Çocuklarımızın kemiklerini verin, mezarını gösterin bari başında Fatiha okuyayım" dediğini, Galatasaray'da oturduklarında önlerinde sadece evlatlarının fotoğrafının bulunduğunu ancak biber gazı, coplarla bu annelerin dağıtıldığını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bu anneler çocuklarını istemeyip de ne isteyecekle? Bu annelerin talebini devlette söz sahibi olanların yerine getirmesi gerekmiyor m? Bu anneler bizim annelerimiz değil m? Anne bu, eline silah almadı, bir başka çocuğu dövmedi, hakaret etmedi, tek istediği evladının nerede olduğunu öğrenmek. 737 haftadır evlatlarını arıyorlar. Gittiler dönemin Başbakanı Erdoğan ile de görüştüler, faillerinin bulunacağı sözleri de verildi. Ama sözlerin gereği yerine getirilmedi. Polis copuyla dağıtıldı. İnsanda biraz vicdan olur. Berfo Ana'nın bütün hayatı, oğlunu aramakla geçti, oğlunu bulamadan öldü. Onun vebali, Cumartesi Anneleri'nin vebali kimin boynundadı? Bunu yapan iktidar sahiplerinde vicdan, ahlak, inanç, kimlik var m? Oturmalarına bile izin verilmiyor. Hani sen demokrattın, hani demokrasi vardı, hani faili meçhullerle mücadele edecekti? Hani darbelere karşıydın'"
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
''BUGÜN İŞSİZLİK NEDENİYLE KENDİSİNİ YAKANLAR VAR''
''Bugün işsizlik nedeniyle kendisini yakanlar var. İşsizlik sosyal yara olarak karşımızda duruyor. Bu tablodan iktidar sahibi olanların haberi var mı acab? Acaba iktidar sahiplerinin çocukları işsiz m? İşsizlik nedeniyle intiharın eşiğine gelenler var. Çocuğuna pantolon alamadı diye kendisini asan babanın acısını iktidar sahipleri yüreklerinde duydular m? Yetki verildi mi, verildi. İşsizlikle, enflasyonla, kurla nasıl mücadele ettiler gördük. Devletin hazinesini damada teslim ettiklerini gördük.
"MERKEZ BANKASI'NIN REZERVLERİ KAR GİBİ ERİDİ"
Merkez Bankası rezervlerinin kar gibi eridiğini gördük. Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın Katarlılara pazarlandığını gördük. Sosyete damadın ve sarayın kibir abidesinin memleketi yönetemediğini gördük. Bunlara yeter demeyecek miyiz, ne zaman diyeceğiz haziranda söyleyeceğiz. Bizler oturup düşünmek zorundayız. Birlikte düşünmek zorundayız. Adı Adalet ve Kalkınma Parti ama ne akı kaldı ne adaleti. Seçmenlerine söylemiyorum, yöneticilerine söylüyorum.
7 YSK ÜYESİNE İSTİFA ÇAĞRISI
Adaleti yok eden yargının kendisidir. Bunlardan hakim olmaz. Bunlar kul hakkı yiyenlerdir. Kapıkuludur bunlar. YSK, hakimlerden oluşuyor, yüksek hakimlerden oluşuyor. 3 ayrı olayı anlatacağım. İtiraz ettiler, bu seçimlerde hile yapıldı dediler. Geçersiz oylar sayıldı, 6 ilçede tüm oylar sayıldı, 22 ilçede sondajlama usulüyle sayım yapıldı. Tablo değişmedi. 41 bin 132 kısıtlı seçmen oy kullandı dediler, 776 kısıtlı seçmen çıktı. YSK'nın bazı hakimleri AK Partililere telefon ettiler. Şöyle yapmayın böyle yapın böyle olursa iptal ederiz dediler. Kim dedi, YSK'daki çete. Sandıkların oluşumunda hile var dediler. Bu 7 kişiye çete mensubuna sizde ahlak, onur haysiyet varsa istifa edeceksiniz. Bunlar yoksa koltuğunuzda oturacaksınız.
Bir başka olay, sandık aynı, seçmen aynı, kurul aynı, pusula aynı. Vatandaş oyunu kullandı, 4 pusula aynı zarfa atıldı. YSK, sadece İBB seçiminde yanlışlık var diyor. Akıl sahibi bunu düşünebilir m? Sadece büyükşehiri iptal ediyoruz dediler. Yedili çeteye söylüyorum, sizde haysiyet ve onur varsa görevi bırakırsınız. Size değil eşinizle çocuklarınıza acıyorum. O çocuklar babam YSK'da böyle karar verdi diyecekler. KHK ile görevlerine son verilenlere seçimlere girebilirsiniz dediler. Kazandılar, ilan edildiler. Sonra kusura bakmayın seçildiniz ama görevinize başlayamazsınız dediler. Sizden sonrakine vereceğiz mazbatayı dediler.
"EKREM İMAMOĞLU'DAN KORKUYORLAR"
Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasını aldılar. Ekrem İmamoğlu belediye otobüsüne binenler için çalışıyor. 12 yaşına kadar olan çocuk okula otobüsle bedava gitsin diye çalışıyor. Sırtı kalınlar için çalışmıyor. Onun için tahammül edemediler. Sizin Ekrem İmamoğlu'na 23 Haziran'da oy verme yükümlülüğünüz var. O sırtı kalınların değil sizlerin hakkını savundu. 18 günde bunları yaptı. Şimdi biz yapıyoruz diyorlar. Yapacaksın tabii. Neden yapıyorla? Ekrem İmamoğlu'ndan korkuyorlar. Tekrar seçilecek diye korkuyorlar.''
Yorum Yazın