Kılıçdaroğlu İzmir’den iktidara yüklendi: Devleti arpalığa çevirdiniz
İzmir depreminin ardından ikinci kez İzmir’i ziyaret eden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu sabah belediye başkanları ile yaptığı bilgilendirme toplantısının ardından Bayraklı’da apartman görevlileriyle buluştu. Burada konuşan Kılıçdaroğlu, asgari ücret ve haksız kazanç sağlayan devlet yetkililerinin üzerinden devletin iktidar politikalarını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Türkiye’ye bugün içine sıkıştığı cendereden birlikte kurtarmamamız lazım. Birileri milletvekili aylığı alıyor, yönetim kurulu aylığı alıyor, yetmiyor inici, üçüncü, dördüncü kurul aylığı da alıyor. Allah gözünüzü doyursun. Devlet ne zamandan beri arpalığa döndü” dedi.
- Ege Postası
- 08.12.2020 - 15:40
TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Dün gece geç saatlerde İzmir’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir programına, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ ve Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ile İzmir deprem süreciyle ilgili bilgi alarak başladı. Toplantı sonrasında düzenlenen basın açıklamasında konuşan Kılıçdaroğlu, daha sonra depremin simge isimleri haline gelen Elif ve Ayda bebekleri ziyarete gitti.
CHP Lideri, ziyaretinin ardından Bayraklı Belediyesi Meclis Salonu’nda apartman görevlileriyle bir araya geldi ve bir basın açıklaması daha gerçekleştirdi.
Açıklamaya Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Yerel Yönetimlerden Sorulu Genle Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediye başkanları ve partililer katıldı.
BAŞKAN SANDAL: BÜTÜN TÜRKİYE'YE GÖSTERDİK
İlk konuşmayı yapan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, depremde örnek bir dayanışma gösterildiğini ifade etti ve “İzmir depreminden sonra CJ-HP ailesi olarak dayanışmanın en güzel örneklerinden birini gösterdik. Vatandaşlarımızın bütün ihtiyaçlarını el birliği içerisinde İzmir örneğini bence bütün Türkiye’ye göstermiş olduk. Bu anlamında AFAD, AKUT, İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, Sağlık Bakanlığı ekipleri ve emeği geçen herkese minnetlerimi iletiyorum. Bugün, bölgemizde çadırımız yok. Konteyner alanında 100’e yakın vatandaşımız barınıyor. Bu arkadaşlarımızın da kısa sürede kalıcı konutlara oradan da asıl konutlarına geçmeleriyle ilgili elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Evi yıkılacak olan, ağır ya da orta hasarlı olan ya da evi yıkılan bütün riskli yapılan yeniden inşasıyla ilgili notları meclisten geçirdik. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nden de geçtikten ve finansman boyutunu da hallettikten sonra müjdeyi vermeyi planlıyoruz” dedi.
“BEN BEYLERİN PAŞALARIN DEĞİL GARİBANLARIN YANINDAYIM”
Sözlerine laiklik, demokrasi ve sosyal devlet vurgusu yaparak başlayan Kılıçdaroğlu, “Anayasamız derk ki Türkiye Cumhuriyeti devleti laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir. Demokrasi herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği sistemdir. Demokrasi, medyanın özgür yargının bağımsız olduğu rejimdir. Laikliği biliyoruz. Herkesin inancı kendisine aittir ve herkesin inanıcına saygı gösteririz. Allah ile kulun arasına başka birinin girmesine izin vermeyen rejimin adıdır. Sosyal devlet güçsüzün yanında duran devletin adıdır. Hepiniz, ciddi bir deprem yaşadınız. Hayatlarını kaybeden çok vatandaşımız oldu. Ama bir güzelliği beraber yaşadık. Bütün Türkiye sizin yanınızdaydı. Hepimize mal oldu. ‘İnşallah can kaybı olmaz’ diye başladı sözlerimiz. Yaralananlar ve hayatını kaybedenler oldu. Milletimizin başı sağ olsun. Yaralıların da bir an önce tedavi görmelerini isteriz. Bir şeyi unutmayın. Bunu inanarak söylüyorum. Her zaman her yerde her ortamda vatandaşın yanında olduk. Özellikle düşük gelirli vatandaşların, alın teriyle geçinen vatandaşların yanında oldum. Ben beylerin paşaların değil garibanların yanındayım” diye konuştu.
APARTMAN GÖREVLİLERİNE ÖRGÜTLENME ÇAĞRISI
Apartman görevlilerinin verdiği emeğin önemine vurgu yapan CHP Lideri, apartman görevlilerine örgütlenme çağrısı yaptı ve şunları söyledi; “Hiçbir politikacı sizi hatırlamaz. Ama bu kardeşimiz apartman görevlilerinin ne olduğunu, apartmanla yaşayanların dertlerine vakıf olduğunuzu biliyorum. Sizin yeri geldiğinde 24 saat çalıştığınızı biliyorum. Sizin sorunlarınıza bugüne kadar birileri eğildi m? Bu insanlar nasıl geçiyor, hangi koşullarda yaşıyor diye baktı m? Sizin sayınız 1 milyonun üzerinde. Ama örgütlü değilsiniz. Büyük bir güçsünüz. Sizin hakkınızı politik olarak ben savunacağım ama sizden isteğim siz de haklarına sahip çıkın. Başkalarının sizi ezmesine izin vermeyin. Siz alın teriyle geçiniyorsunuz. Tek tek mücadele etmeni sizin için pahalıya mal olduğunu biliyorum. Birlik olmanın beraber olmanın gücü burada yatıyor. Birlik olun, örgütlenin. Hakkınızı arayın. Siz örgütlendiğiniz serece güçlüsünüz. Siz 1 milyon kişi bir araya gelip ‘Bizim sorunlarımızı çözecek partilere oy veririz’ dedikten sonra bütün siyasetçiler size bakacaktır. Ben sizi bu çerçevede görmek istiyorum. Hakkınızı arayacaksınız. Her biriniz herhangi bir siyasi partiye oy vermiş olabilirsiniz. Ama şimdi bu ülkede demokrasi, talan düzeni değil adalet düzeni istiyorsak örgütleneceğiz. Bir örnek vereyim. Taşeron işçiler… Sorunlarını daha önce dile getirmiyorlardı. 1,5 milyon taşeron işçi vardı. Her toplantıda ‘Taşeronlara kadro vereceğiz’ dedik. Sonra ne oldu. Mecbur kaldılar ve onlara kadro verdiler. Siz de aynı şekilde alın teri döküyorsunuz, çalışıyorsunuz, yeri geldiğinde günün 24 saati çalışıyorsunuz. Covid-19 var apartmanını ihtiyaçlarını siz karşılıyorsunuz. Ben apartman görevlisi olup maske bulamayanı gördüm. Ben sizin sorunlarınızın tamamını biliyorum. İçinizden kaçı doğru dürüst kıdem tazminatı hakkı alıyor. Kıdem tazminatı sizin hakkınız. Oturduğunuz yerlerin kaçı sağlıklı yerle? Sizin de güneş görmeye hakkınız var. Çocuklarınızın parkta oynamaya hakkı var. Hak neden talep etmiyorsunu? Hak talep edin. Bireysel olarak bunu yatığınızda işinize son verirler. Ama örgütlendiğinizde biri sizin adınıza konuşur. Ben sizin adınıza konuşuyorum. Bizim bir adımız var. Halk Partisi, Halkın partisi, garibanların partisi, emeklilerin partisi, taşeron işçilerinin, apartman görevlilerinin partisi…”
“HEPİMİZİN UYANMASI LAZIM”
İzmir’de yaşanan deprem üzerinden yerel yönetimlerde ayrım yapılmadan eşit hizmet vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, “Bakın deprem yaşandı. Belediye başkanlarımıza söylediğim ilk şey ‘Hiçbir ayırım yapmayacaksınız’ oldu. ‘Hiçbir belediyeye hiçbir belediye başkanına ayrımcılık yapmayacaksınız, herkese eşit hizmet götüreceksiniz. Ama eğer bir mahalle yoksulsa oraya pozitif ayrımcılık yapacaksınız.’ Bana göre ben haklıyım. Vatandaş da bunu biliyor. O zaman bizim güç birliği yapmamız gerekiyor. Türkiye’ye bugün içine sıkıştığı cendereden birlikte kurtarmamamız lazım. Birileri milletvekili aylığı alıyor, yönetim kurulu aylığı alıyor, yetmiyor inici, üçüncü, dördüncü kurul aylığı da alıyor. Allah gözünüzü doyursun. Devlet ne zamandan beri arpalığa döndü' Bu adaletsizlik değil m? Bu ülkede 10 milyonu aşkın işsiz genç var. Bu mudur düze? Adaletli, adil düzen bu mudu? Hepimizin uyanması lazım. Bir kabul var bu kabusu aşmamız lazım. Ülkenin büyülemesi konusunda önüne konan takozlar var. Türkiye’nin bu takozlardan kurtulması lazım. Bunu birlikte yapacağız. Siz CHP’ye oy verseniz de vermeseniz de ben sizin hakkınız sonuna kadar savunacağım. Eğer apartman görevlisinin bende bir hakkı varsa vardır. Her zaman bir talebi olduğunda karşılarız. Onun hakkına sahip çıkmazsam bırakın siyasetçi, insan olarak görevimi yapmamış olurum” dedi.
“BELEDİYELERİMİZ HİZMET GÖTÜRÜYOR, İKTİDAR ENGELLİYOR”
Türkiye’de yeni bir siyasetin sinyallerini veren Kılıçdaroğlu, “Yeni bir siyaset anlayışını başlatmak istiyoruz. Devleti talan zihniyetiyle yönetin bir anlayış değil, adaletle yöneten bir adalet istiyoruz. Herkesin aşı ve işi olmalı. Türkiye’ye bakın. Türkiye bir tarım ülkesidir. Konya’dan küçük Hollanda… Yıllık tarı ihracatı 185 milyar dolar. Türkiye’ni? 18 milyar dolar. Ya Konya’dan küçük bir devlet 185 milyar dolar tarım ürünü ihraç ediyor, devasa Türkiye’nin 18 miyar dolar… Saman ithal ediliyor. Niy? Siz de sorun. Apartman görevlisinin siyasetle uğraşma hakkı yok m? Var. Bu ülkede su mu yok, toprak mı yo? ‘Gençler iş beğenmiyor’ diyorlar. Hani genç bula? 10 binlerce genç iş istiyor. Siyaseten benim sorumluluğum var ama sizin de var. İktidarı belirleyecek olan sizlersiniz. Sizin hakkınız telsim ediyorlarsa hiç çekinmeden oyunuzu verin. Ama sizin hakkınızı savunmuyorlarsa ‘Durun’ diyeceksiniz. ‘Hakkımı savunmuyorsan sana oy vermem’ diyeceksiniz. Bizim belediyelerimiz hizmet götürüyor, iktidar engelliyor. Aklı mı va? Önyargılarıyla, intikam duygusuyla hareket ediyorlar. Ama belediye başkanı arkadaşlarımıza ‘Ne yaparlarsa yapsınlar şikayet etmeyeceksiniz’ dedim. ‘Engelliyorlarsa engelleri aşacaksınız’ dedim. Zaman şikayet etme değil hizmet etme zamanı. Bunu belediye başkanlarımızla çok konuştuk. Bütün bunlar şunu gösteriyor: Dayanışma kültünün olduğu yerlerde her türlü zorluğu birlikte aşarız. Sevgiyi egemen kıldığımız yerlerde, herkesin huzur içinde yaşadığı Türkiye kadar güzel bir şey var mıdı? Memur, apartman görevlisi ya da daire başkanı da… Herkes görevini yapacak. Herkes görevinin ettiği ücreti alacak” diye konuştu.
“ELİNDE SOPA OLAN DEVLET Mİ OLUR”
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “Bugün Türkiye’de asgari ücret 2 bin 300 liralarda. Yani açlık sınırını altında bir asgari ücret olur mu y? 21. yüzyılda yaşıyoru? 21 yüzyılda da geldiğimiz nokta milyonların açlık sınırının altında maaş aldığı bir ülke! Bu paralar nereye gidiyo? Sizler aldığınız her ürün için vergi verirsiniz. Bu vergiler nereye gidiyo? Milyonlar açlık sınırının altında yaşıyor bu milyonların nereye gittiğinin hesabını veriyorlar m? Dün bütçe görüşmeleri vardı. Ne oldu burad? Asgari ücret mi belirlend? Hayır. Yatırımlardan mı bahsedild? Hayır. Ahkam kestiler. Bir iktidarın başarısı ekonomi politikalarıyla ölçülür, yarattığı istihdamla ölçülür. 18 yıldır iktidardasın 10 milyon kişi işsiz. Vatandaş vergisini vermezse ceza kesiyorsun. Kahveciye dükkanı kapat dedin kapattı. Nasıl geçinecek bu insanla? Onu geçindirmek zorunda olan devletin adı sosyal devlettir. Otoriter devlet değil. Elinde sopası olan devlet değil. Elinde sopa olan devlet mi olu? Dükkanı kapat. Eyvallah. 3 ay aç kalacaksın. Büyün bunları düşünmek zorundayız. Sandığa giderken bütün bunları düşünmek zorundayız. Bu işin partisi yoktur. Bu işin adalet, demokrasi yönü vardır. Bu işin özünde 21 .yüzyılda hiçbir çocuğun yatağına aç girmediği bir Türkiye vardır. Kimse ezilmesin. İnsanca hakça bir düzen olsun. Ama en azından ben geçinebilmeliyim. Çoluk çocuğum geçinebilmeli. Benim çocuklarımda iyi okullarda okumalı. Gelirim düşükse devlet elinde tutmalı. Bunlar yapılmıyor. Bu yüzden biz bunları birlikte yapacağız. Biz dostlarımızla birlikte iktidar olacağız dediğimizde ‘Kim senin dostların’ diyorlar. Benim dosyalarım apartman görevlileri, taşeron işçileri, çiftçiler, işçiler… Siz hangi koşullarda hizmet görüyorsanız o koşulların düzelesi lazım. 21. yüzyılda da açlıktan çocuk mu ölü? İktidar sahiplerinin utanması lazım! İktidar sahipleri mütevazi yaşamak zorundadırlar. Hiçbir Osmanlı padişahının 10 tane sarayı olmamıştır. Bizde saraylar gırtla. Bir de uçan saraylar var. Kimin parasıys? Kendi cebinden ödediyse helali hoş olsun. Milletin cebinden ödediysen olmaz o iş. Bizim dinimiz israf haramdır diyor. O zaman neden bu isra? Bunu hepimiz sormak zorundayız. Bunu herkese anlatın. Evet dostlarla birlikte halkı, garibanların, sahipsizlerin iktidarıyız. Bu ülkede birisi yaşıyorsa siyaset kurumu o işi çözmek zorundadır. Ne demiş Mustafa Kema? ‘Cumhuriyet biraz da kimsesizlerin kimsesidir’ diyor Yani cumhuriyette hiç kimse kendini kimsesiz hissetmesin. Büyük acılar yaşadınız. İşiniz, sorun olmaya başladı. İşiniz kaybettiniz. Yeni iş arayan arkadaşlar var. Belediye başkanı arkadaşlarıma apartman görevlilerin sorununu çözün, onlar kendilerini sahipsiz hissetmesinler dedim. ‘Sorunlarının tamamına sahip çıkın’ dedim. İzmir’de hiç kimse kendisini sahipsiz hissetmesin. Bunu yapmak bizim insani görevimizdir.”
Yorum Yazın