Kılıçdaroğlu: Tarihe bir not düşeceğim
Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Adalet Yürüyüşü’nün 22.gününde Dilovası’ndaki mola yerinde Yön Radyo canlı yayınına katıldı.Yüksel Mansur Kılınç’ın sunduğu program, 22 radyoda eş zamanlı olarak canlı yayınlandı.
- Ege Postası
- 06.07.2017 - 22:45
Adalet Yürüyüşü’nü 22.gününü geride bırakan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "provokasyonlar olabilir, söylentiler olabilir ama herkesin bilmesini isterim ki ben kararlılıkla Maltepe'ye gideceğim. Ne olursa olsun orada bir konuşma yapacağım ve tarihe bir not düşeceğim" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Adalet Yürüyüşü’nün 22.gününde Dilovası’ndaki mola yerinde Yön Radyo canlı yayınına katıldı.Yüksel Mansur Kılınç’ın sunduğu program, 22 radyoda eş zamanlı olarak canlı yayınlandı.
İşte o röportaj…
Uzun bir yol kat ettiniz. Sağlığınız nasıl'
Sağlığım gayet iyi, herhangi bir sorunum yok. Bir davaya inanıyorsanız 450 km’yi gayet rahatlıkla yürüyebilirsiniz. Ben bunu kendi hayatımda gördüm.
HUZURUN TEK YOLU ADALETTİR
15 Haziran’da Ankara Güvenpark’ta başladınız yürüyüşe. O günden bu güne genel bir değerlendirme yapacak olursanız neler söyleyeceksiniz'
Son derece mutluyum. Adalet arayışı sadece bir kişi, üç kişi, beş kişi, bir aile, grup veya bir parti için değil 80 milyonu ilgilendiriyor. Bu ülkede adaletin olması lazım, bu ülkede huzurun olması lazım, bu ülkede birlikte yaşamamız lazım. İnsanların görüşleri farklı olabilir, inançları farklı olabilir, kimlikleri farklı olabilir ama bir bayrağımız var. Bir vatanımız var ve biz bu bayrak altında bu vatanda birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Huzurun tek yolu da adalettir. Onun için adalet için yürüyoruz.
Yürüyüş boyunca olumlu olumsuz olaylar oluyor, bunlar sizi nasıl etkiliyo? En çok nelerden etkilendiniz olumlu ya da olumsuz'”
Olumlu olaylar da var. Olumsuz olaylar da var. Olumsuz olay dediğim aslında normalde vatandaşların protesto hakları…Yolda gelirken Rabia işareti yapanlar var.Hakaret edenler de var. Daha ağır laflar edenler de var. Hakaret edenleri bir tarafa bırakırsak yol boyunca başka siyasi partilerin posterlerini taşımaları, Rabia işareti yapmaları bizi üzmüyor. Zaten biz adalet için yürüyoruz. Onların da adalete ihtiyacı var. Onların da bir siyasi partisi var. Onlar da kendi partilerine inanıyorlar ama adalet hepimizin ortak paydası olmak zorunda. Nitekim bu adalet yürüyüşüne her partiden insan katılıyor. Hatta hiç bir partiye mensup olmayan insanlar da katılıyor. Sanayicisi var, esnafı var, çiftçisi var, memuru var, emeklisi var, atama bekleyen öğretmeni var, emeklilikte yaşa takılanlar var, Ergenekon kumpas davalarında mağdur olanlar var, görevden atılan üniversite hocaları var. Herkes için adalet. Bunun için yürüyoruz.
Bu yürüyüş bağlamında hoşuma giden şeyler de var. Özellikle kadınların ilgi göstermeleri, adalet arayışları beni çok daha fazla mutlu etti. Bir ülke huzurlu mudur, mutlu mudu? Bu soruyu kendimize sorup cevabını aramak istediğimiz zaman kadının yüzüne bakarız. Eğer kadın huzurluysa, kadın gülümsüyorsa o ülkede huzur var, o evde huzur var, o evde bereket var anlamına gelir. Kadınların da adalet arayışı içinde olmaları beni mutlu ediyor.
DÜNYA ADALET ÜZERİNE KURULMUŞTUR
Yürüyüşün tek sloganı var: “Hak hukuk adalet” Hak, hukuk, adalet bağlamında Türkiye hangi noktada'
Hak hukuk ve adalet. Üçünü de bizim milletimiz hak ediyor. Haklı olmak, hukuktan yana olmak, adaletli olmak. Kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok. Çünkü benim böyle bir yetkim de yok. Hak çok geniş bir kavramdır. Hukuk hepimiz için geçerli olan bir ilkedir. Adalet ise… Dünya adalet üzerine kurulmuştur. Kâinat adalet üzerine kurulmuştur. Bütün peygamberler adalet için gelmişlerdir. Bütün kutsal kitaplarda adalet vardır. Ve rabbimiz der ki; “adaletle hükmediniz” . Adalet için İranlı büyük düşünür Sadi’nin çok güzel bir sözü var. Der ki, “Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.” Adalet bu kadar soylu bir kavramdır. Biz adalet için yürürken bir parti için, bir kitle için, bir sivil toplum örgütü için değil 80 milyonun adalet duygusunu dile getirmek için yollardayız ve bunun mücadelesini yapıyoruz.
Yürüyüşe önemli bir destek var. Bugün de Dilovası’nda 10 binler şu anda gezici stüdyomuzun hemen yanı başında. Şunu sormak istiyorum. Muhafazakâr ve milliyetçi kesimlerin desteğini hangi düzeyde görüyorsunuz'”
Muhafazakâr kesimden arayanlar var. Yürüyüşümüze katılanlar var. Ülkücü kardeşlerimiz var. Onlardan yürüyüşümüze katılanlar var. Alkışlayanlar var. Yani dediğim gibi adalet dar bir kavram değil. Hepimizin ortak çabası, ortak amacıdır. Yani bir ortak amaç için yürüyoruz. Ben neden bu yürüyüşü yapıyoru? Ülkede adalet kalmadı. Emin ol ülkede adalet kalmadı. Şimdi yeni doğum yapmış bir kadını 3 günlük bebeğini elinden alıp onu 5-10 gün karakolda tutarsanız ben buna isyan etmek zorundayım. O bebeğin ne günahı var. O bebeğin anne sütüne ihtiyacı var. O bebeği anneden kopardığınız zaman adalet olmaz. Vatandaşa işkence yaparsanız adalet olmaz. Hak ettiği geliri alması gerekirken vermezseniz adalet olmaz. Kişiyi alıyorsunuz hapse atıyorsunuz. Aylardır iddianame yok. Neyle suçluyorsunuz bu adam? Bir iddianame olması lazım. Yargı bağımsız ve tarafsız olduğu sürece bir daha söylüyorum bağımsız ve tarafsız olduğu sürece hiç bir sorunumuz olmaz. Bir siyasetçi insanları suçlayamaz. Çünkü siyasetçinin böyle bir yetkisi yok. Ben kalkıp da işte falan bakkal suçludur diyemem. Ancak eleştirebilirim. Bir kişinin suçlu olup olmadığına hâkim karar verir. Dünyanın her tarafında böyledir. Adil insanlar, hâkimler oturur karar verirler kişi suçlu mudur suçsuz mudur bakarlar. Sağını tararlar solunu tararlar. Araştırırlar, belgeyi bulurlar vesaire ona göre karar verirler. Dolayısıyla adalet dediğimiz bir kavram siyasetten bağımsız olmak zorundadır. Siyasetçi kendi politikalarını adalet üzerine inşa etmek zorundadır. İster sağcı olsun ister solcu ne fark ede? Ama adalet hepimiz için.
MEMLEKETİN BU KADAR SORUNU VARKEN…
Bu söylemleriniz önemli bir destek gördü. Ama desteklemeyen kesimler de var. Desteklemeyenlere mesajınız n? Şu anda bizi dinleyen ve Adalet Yürüyüşü ’ne karşı olanlara mesajınız n? ”
Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Adalet Yürüyüşü bir sevgi yürüyüşüdür. Hoşgörü yürüyüşüdür. Cumhuriyet tarihinin en barışçıl yürüyüşüdür. Hiç kimsenin burnu kanamamıştır, kanatmamaya özen gösteriyoruz. Bize az önce de ifade ettim hakaret edenler var. Hatta taş atıp bir arkadaşın başı yaralandı. O kişiyi bile alkışladık. Dolayısıyla siyasi duygularımızdan arınıp adalete öyle bakmamız lazım. Elbette ki bu yürüyüşe karşı çıkanlar da olacaktır. Yani biz niye yürüyüşe karşı çıkıyorsunuz diye onları suçlayamayız. Ben bu yürüyüşü yapmaya nasıl kendim için hak görüyorsam başkaları da karşı çıkıyorsa o da onların hakkıdır. Bütün mesele nedi? Destek verenler ile karşı çıkanların aynı masanın etrafına oturup medeni insanlar gibi konuşmalarıdır. Biz bunu istiyoruz zaten. Neden bir araya gelip konuşmuyoru? Memleketin bu kadar sorunu varken, derdi varken niye kavga ediyoru? Adalet, huzurun barışın kaynağıdır. Eğer adalet üzerine bir toplum kurulursa sorun çıkmaz.
Ne diyo? “Adalet mülkün temelidir”. Hazreti Ömer’in meşhur sözüdür. Yani devletin temelidir. Adaletle hükmedin diye Rabbimiz neden söylüyor Kuran’d? Üstelik bir yerde değil birden fazla yerde söylüyor: “Adaletle hükmediniz”. Eğer siz adaletle hükmetmiyorsanız devleti yok edersiniz, barışı yok edersiniz, toplumu yok edersiniz. İnsanlar bu pencereden baksın bize. Bir siyasi parti yürüyüşü değil. Yürüyüşte bir tek CHP bayrağı bile yoktur. Hiç bir siyasi partinin de bayrağı yoktur. Her siyasi partiden her görüşten insanımız var. Adaleti kim istiyorsa, kim adalete susadıysa buyursun gelsin diyoruz.
Adalet yürüyüşünü destekleyen dinleyicilerimize mesajınız ne olacak'
Onlara da mesajım şu: Eğer bir ortam olur da ‘Adalet Yürüyüşü’ nü destekleyenlerle desteklemeyenler bir araya gelir de aynı fabrikada çalışıyorlarsa aynı kahvede oturup çay içiyorlarsa aynı lokantada yemek yiyorlarsa veya aynı caddede aynı minibüste gidiyorlarsa medeni insanlar gibi otursunlar kendi aralarında tartışsınlar. Neden destekliyorum neden desteklemiyorum diye kavga etmeksizin. Akıl akıldan üstündür diye bizde güzel bir söz vardır. Akıl akıldan üstündür ne zaman kanıtlayabiliri? Bir araya gelip konuştuğumuz zaman. Yoksa birisi başka yerde birisi başka yerde konuşursa yan yana gelmezlerse oturup uygarca medenice tartışamazlarsa “akıl akıldan üstündür”ü göremeyiz. Burada da karşı çıkanlar olabilir, desteklemeyenler olabilir. Hem karşı çıkanlara hem destekleyenlere teşekkür ederiz ama bütün mesele kavgasız bir Türkiye…Oturalım konuşalım, tartışalım.
MALTEPE’YE HERKES GELECEK
Desteklediği halde çeşitli nedenlerle yürüyüşe ve mitinge katılamayacak olanlar da var…
Onlara da teşekkür ederiz. Yani sonuçta mitinge katılan olabilir katılamayan olabilir. Toplumun her kesiminden mitinge gelecekler. İşçisi de gelecek, çiftçisi de gelecek, memuru da gelecek, sanayicisi de gelecek. Emeklisi, düz vatandaşı herkes gelecek. Maltepe'de bir araya geleceğiz. Orada da bu adalet yürüyüşünü niye yaptık biz onu anlatacağız ve bizim beklentilerimiz nedir onu anlatacağız. Biz niye yaptık bu yürüyüşü, neyi bekliyoruz, onu anlatmak zorundayız.
En çok vurguladığınız konulardan biri yürüyüşün bir CHP yürüyüşü olmadığı. Amblemlerinizi de kullanmıyorsunuz, parti işaretleri de yok. Neden'
Adalet sadece CHP için geçerli bir kavram değil ki hepimiz için geçerli. Haksızlığa uğrayanlar sadece CHP'liler değil ki. Dünya kadar vatandaş haksızlığa uğruyor. Hak hukuk adalet kavramları kardeş kavramlardır. Hak, hukuk ve adalet kavramlarını bir araya getirirsek ve bir arada yaşatabilirsek toplumun huzuru için bir araya gelmiş olacağız. Dolayısıyla bizim bu ana eksenin dışına çıkmadan toplumun her kesimini kucaklayan ve dolayısıyla hükümete adil davranın, hakça davranın, hukukun üstünlüğüne göre davranın dememiz lazım. Bir esnaf devletin karşısında zayıftır. Devletin bir sürü polisi, jandarması her şeyi var ama devlete karşı vatandaşı koruyan sistem adalettir, hukuktur. Onun için adaletin bağımsız olması lazım ki gelen baskılara göre değil vicdanına ve hukukun üstünlüğüne göre karar versin.
ÇAPSIZ SİYASETÇİLER YÜZÜNDEN
Yürüyüşün sonlarına doğru geliyoruz. Büyük bir maraton oldu. 9 Temmuz pazar günü Maltepe'de yapılacak olan mitingle de son bulacak yürüyüşünüz. 9 Temmuz'da İstanbul’un sizi nasıl karşılayacağını düşünüyorsunuz'
Sonuçta insanlarla bir araya geleceğiz. Ben onlara bu yürüyüşü neden yaptığımızı anlatmak zorundayım. Biz neyi istiyoruz onu da anlatmak zorundayım. Vatandaşlar yürüdü güzel. Peki, niye yürüdü' Neyi bekliyor Kılıçdaroğl? Ne söyleyece? diye bekleyeceklerdir. Bunları anlatmaya çalışacağım. Sonuçta geldiğimiz noktadan Türkiye büyük acılar yaşayan ülkedir. Terörden büyük acılar yaşadı, darbeden acılar yaşadı, diğer darbelerden büyük acılar yaşadı. Emin olun bizim ülkemiz cennet gibi bir ülke. Bu 450 km gelirken yağmuru gördük, sisi gördük yokuşu gördük, inişi gördük, soğuğu gördük, güneşin sıcağını gördük 40 derecede yürüdük. Her alanı gerçekten cennet gibi... Ovaları, tarlaları, bereketli toprakları, ormanları... Peki, bu güzel cennet gibi ülkeyi niye cehenneme çeviriyoruz. Niye bir arada yaşayamıyoru? Niye kavga ediyoru? Çapsız siyasetçiler yüzünden. Türkiye. 21. yüzyılda bunu aşmak zorundadır. Halkın iyiliğini düşünen, herkese saygı duyan, kimseyi kimliğinden ötürü, inancından ötürü, yaşam tarzından ötürü ötekileştirmeyen bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var. Bunun temelini de adalet oluşturuyor.
Adalet Yürüyüşüne uluslararası alandan destekler de geliyor mu'
Yurt dışındaki bir grup milletvekili bir açıklama yapmışlar. Memnun oluyoruz tabii ki. Ulusal medya dışında da yabancı medya da bizim bu yürüyüşümüz çok ses getirdi. Pek çok yerde makale olarak röportaj olarak yayınlandı. Ben bu süre içinde 80'i aşkın yabancı medya kuruluşlarıyla görüştüm. Röportajlar yapıldı bu da bizim açımızdan çokça önemli.
BEN 69 YAŞINDAYIM. HER SANTİMİNİ YÜRÜYEREK AŞIYORUM
Yürüyüşe ilişkin provokasyon engelleme söylentileri var. Çok yoğun güvenlik önlemlerinin alındığını, her geçen gün önlemlerinin arttırıldığını da görüyoruz. Gerilimin artacağına dair bir endişeniz var mı'
Önce güvenlik güçlerine polise ve jandarmamıza yürekten teşekkür ediyoruz. Gerçekten de bizim güvenliğimizi sağladılar, sağlamaya da devam ediyorlar. Devletin polisine, halkın polisine, halkın jandarmasına yürekten teşekkür ediyorum. Onlar gerçekten görevlerini büyük bir başarıyla yapıyorlar. Bundan sonraki süreçte zaman zaman gazetelerde de yer alıyor zaman zaman kamuda görevli belli kişiler açıklamalar da yapıyorlar. Provokasyonlar olabilir saldırılar olabilir diye. Şunu herkesin çok iyi bilmesini isterim. Ben 69 yaşındayım. Ankara'dan İstanbul'a 450 km’nin her milimini, her santimini her kilometresini yürüyerek aşıyorum. Ne için bu ülkenin bekası, bu ülkenin huzuru, bu ülkenin barışı için. Bu ülkede adalet olması lazım. Niye ben yürüyoru? Benim hiç bir derdim yok şahsen. Bireysel olarak hiçbir derdim yok. Ama ben eğer siyasete soyunmuşsam bu ülkede yaşayan her vatandaşa karşı benim sorumluluğum var. Ben o sorumluluğun bilincinde yürüyorum. Dolayısıyla provokasyonlar olabilir, söylentiler olabilir, gerçekten böyle saldırı yapmak niyetinde olanlar olabilir ama herkesin bilmesini isterim ben kararlılıkla Maltepe'ye gideceğim. Ne olursa olsun orada bir konuşma yapacağım ve tarihe bir not düşeceğim. Bu not bizim açımızdan da bizim siyasi tarihimiz açısından da dünya siyaseti açısından da çok önemli bir nottur.
EKSİĞİMİZ VARSA YAZSINLAR
Efendim kilometreleri adım adım yürüdünüz. Yorulmadığınızı da görüyoruz. Bir başka pencere bizim de içinde bulunduğumuz dünya yani medya. Medyanın yürüyüşü yansıtma düzeyi ve biçimi ile ilgili neler söylemek istersiniz'
Bir objektif haber yapan medya var bir de iktidar yanlısı olan medya var. Bizim bu yürüyüşümüzü önce hiç görmediler, görmezlikten geldiler. Bir süre sonra da “sözde adalet yürüyüşü” diye tanımladılar ama şimdi onlar da ilgi gösterdiler. Eleştiriyorlar bizi. Eleştirebilirler tabii. Medya mensubuna niye bizi eleştiriyorsunuz diye özel bir kin beslemeyiz. Belki de bizim eksiğimiz vardır. Onlar eleştirecekler biz eksiğimizi oradan göreceğiz ve tamamlayacağız. Ama önyargıyla hareket edilmesi doğru değil. Medya mensuplarının önyargıyla hareket etmemesi lazım. Varsa yanlışımız yazsınlar, eksiğimiz varsa yazsınlar, birisine kötü bir şey söylediysek onu yazsınlar, bizi eleştirsinler. Ama bunların hiçbirisinin olmadığı dünyanın hatta Türkiye'nin en barışçıl eylemini yapıyoruz. Hiç kimsenin burnu kanamadan yolumuza azimle kararlılıkla devam ediyoruz. Dolayısıyla medyanın gösterdiği ilgiden memnunuz. Artısı ve eksisiyle sonuçta bizim medyamız.
RADYOLAR YAŞAMSAL BİR SAVAŞ VERİYORLAR
Türkiye'nin yerel ve bölgesel radyoları şu anda sizi dinliyor. Radyolara ve radyoları başında bizi şu an dinleyen dinleyicilere mesajınız ne olur'
Bütün çağdaş ülkelerde medya desteklenir. Bizim ülkemizde de kısmen destekleniyor. Özellikle radyolar yaşamsal bir savaş veriyorlar. Gelirleri son derece sınırlı. Özellikle belli bölgelerde aldıkları reklamlar da son derece sınırlı. Devletin bu konuda daha farklı bir politika izlemesi lazım. Destek vermesi lazım ama bu desteğin objektif olması lazım. İşte iktidardan yana olanalar fazla iktidara karşı olanlara hiç destek vermeyelim şeklinde bir anlayıştan uzak, objektif kriterleri belirlenmiş bir destek vermesi lazım. Radyoların yaşaması lazım, yerel gazetelerin yaşaması lazım. Bunlar bizim için, Türkiye demokrasisi için, hatta adalet için çok önemli.
Yorgunluğunuzu da yoğunluğunuzu da biliyoruz. Radyomuz özel programına zaman ayırdınız teşekkür ediyoruz. Size adalet yürüyüşünde kolaylıklar diliyoruz.
Çok teşekkür ederim, çok sağ olun, var olun. Bizi dinleyenlere de buradan sevgilerimi, saygılarımı, muhabbetlerimi gönderiyorum.
Yorum Yazın