Kılıçdaroğlu'ndan belediye başkanlarına 'Vatandaşa danışın' nasihati
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sosyal Demokrat Yerel Yönetimler toplantısına katılmak için Seferihisar ilçesine geçti. Yol boyunca iki kez önü vatandaşlarca kesilen Kılıçdaroğlu, ayaküstü sohbet etti, fotoğraf çektirdi. Kılıçdaroğlu, Dutlaraltı kahvesinde vatandaşa seslendi. Daha sonra SODEM'in toplantısına katılan Kılıçdaroğlu belediye başkanlarından halkla iç içe olunmasını ve onlara danışmalarını istedi. SODEM toplantısında belediye başkanlarına konuştu
- Ege Postası
- 12.03.2016 - 15:24
Ahmet Piriştina’nın adını taşıyan Körfez vapurunun hizmete alınması nedeniyle düzenlenen törene katılan CHP Genel Başkanı, daha sonra Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği'nin zirvesi için geldiği Seferihisar'da coşkuyla karşılandı. SODEM’in dönem sözcüsü olan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP İlçe Başkanı İsmail Yetişkin ile partililer ve vatandaşlar karşılamada bulundu.
CHP Lideri, Başkan Tunç Soyer ile kısa süreli sohbetin ardından, Dutlaraltı Kahvesi’nde halka hitap etti. Hükümetin icraatlarını ve dış politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan ülkeyi yönetmek için yetki istedi, “Çözümün adresi CHP“ dedi.
Kahvehane önünde toplanan vatandaşlara seslenen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Burada olmaktan mutluyum, çok güzel bir coğrafyada yaşıyorsunuz. Çalışkan bir başkanınız var. Ben de çalışıyorum, emek gösteriyorum. Benim çalışmam yetmez hep beraber çalacağız. Güzel Türkiye'yi yükselteceğiz. Kadın erkek eşitliğini 1934 yılında sağladık. Seçme seçilme yetkisini getirdik. Onun da bir adım ötesine geçmek zorundayız. Hayatımızın bütün alanında kadınlarımız aktif olmalı. Yönetimin her alanında aktif olmalı. Söz sahibi olmalı bunları yayarsak sorunları aşarız" dedi.
6 MİLYOR EURO ÖNERİSİNİ YİNELEDİ
Suriyeliler Konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, “Suriyeliler kentinizde varlar. Avrupa'ya gitmek için Yunan adalarına geçiyorlar. Büyük acılar çekiyorlar, dram yaşanıyor. Eğer Ege'nin kıyılarına, Suriyeli çocukların küçük bedenleri düşüyorsa bunun sorumluğu kime aitti? Bu soruyu kendimize sormamız lazım. Bataklığa kim sokt? Suriye'de binlerle insanın birbirini öldürmesine kim neden old? Neden o insanlar Türkiye'ye sığındıla? Bütünü bunların hepsinin oturup hesabının yapılması lazım. İnsanlar üzerinden pazarlık yapılıyor. Bir insanın hayatı parayla ölçülmez, değer biçilemez. Bir insanın hayatı bu kadar çirkin bir pazarlığa konu olamaz. Eğer onlar bunu öneriyorsa biz de şunu öneriyoruz. 6 milyar euro verelim, hepsini siz alın. Neden bunu yapıyorsunuz bize'" dedi.
DOĞUDAKİ OLAYLARI GÖRÜYORSUNUZ
Ülkede inancı, kimliği, ne olursa olsun herkesin huzur içinde yaşayabileceğini de vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz Cumhuriyet tarihinde bunu gösterdik. Bundan sonra da bizleri ayrıştırmak isteyen olabilir. Bu tuzağa düşmemeliyiz. Kardeşçe, dostça birlikte yaşayacağız. Güneydoğu'daki olayları görüyorsunuz. Ben de görüyorum. Oraya milletvekillerimizi gönderiyoruz. Raporlar sunuyorlar. Onlar da bire bir tanık oluyorlar. Televizyonların altında geçen Türkçe yazıları çıkartın Arapça koyun dersiniz ki bu manzara Suriye'de yaşanıyor. Kendimize şunu sormamız lazım. Ne oldu da Türkiye bu hale geldi. 2002 yılında iktidar oldukları zaman terör yoktu. Şimdi tam bir terör batağı içinde. PKK yetmedi IŞİD başımıza bela oldu. Bunları kim yaptı, bunlarını sorumlusu ki? Bu ülkeyi yönetenler" dedi. Askerin geçmişteki operasyon isteklerine valililerin izin vermediğini de savunan Kılıçdaroğlu , “Şehirler silah deposu haline geldi. 100 günden beri küçük ilçeyi temizleyemediler. 100 gündür. Yüzlerce şehidimiz geldi. Bu terör örgütüne dokunmayın dilenler kimlerdi? Oraya askeri göndermeyenler kimlerdi? Hepimizin düşünmesi lazım. Her insanı seviyoruz. Bütün insanlarla kucaklaşmak istiyoruz. Hangi bölgede yaşarsa yaşasın. Çanakkale'de savaşırken aramızda ayrılık gayrılık mı vard? Dedelerimiz kucak kucağa yatıyor. Güzel bağımsız Türkiye'yi beraber kurdular. Neden bu kavg? Neden bu ayrılı? Neden birilerinin maşası olmaya başladı biriler? Bunların tamamını bitireceğiz" dedi.
ÜÇÜNCÜ SINIF KADROLARLA ÜLKE YÖNETİLMEZ
Üçüncü sınıf bir kadronun Türkiye'nin sorunlarını çözemeyeceğini anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, “Sorunları çözecek tek parti CHP'dir. Doğudaki kardeşlerimize sesleniyorum. Sorunlarını çözecek tek parti CHP'dir. Hiçbir ayrım yapmadan 78 milyon yurttaşı kucaklıyoruz. Gelin beraber birlik olalım. Güzel Türkiye'de yaşayalım. Birilerinin ekmeğine yağ sürmeyelim. Sorunlarımız var, akılla çözelim. Elde silahla kavgayla sorun çözülmez. Akılla mantıkla çözülür. 7 Hazirandan sonra 'bizi tek başına iktidara getirmediniz bunlar oldu' dediler. Tek başına iktidar oldular, sorunu çözdüler m? Hergün şehitlerimiz geliyor. Bunlar sorun çözemez. Bir iktidar sorun haline gelmişse sorunu çözemez. AKP, sorun çözemez yeni sorunlar yaratır" dedi. Kılıçdaroğlu, çiftçi ve süt üreticisinin de sorunları olduğunu, Türkiye'nin kendi sorunlarını çözecek yetenek ve kapasitede olduğunu söyledi.
"ARTIK KENDİMİZİ ANLATMA ZAMANI"
Kılıçdaroğlu, daha sonra Sosyal Demokrat Belediyeler Birliği (SODEM) toplantısına katıldı. SODEM ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer'in ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun kısa açılış konuşmalarından sonra Kılıçdaroğlu, kürsüye geldi. Yaptıkları hizmetleri yeteri kadar anlatamamalarını “Bizim dışımızdaki belediyeler bir pire yapıyorlar, onu deve diye satıyorlar ama biz deve yapıyoruz bir pire kadar bile satamıyoruz" sözleriyle anlatan Kılıçdaroğlu, “Belediye başkanlarımız, başarılı işler yapıyorlar ama mütevazi kişiliklerinden geniş kitlelere bunu aktarmıyorlar. Ama aktarmalıyız ki, halk nefes almak için CHP'li belediyelerin olduğu yere gider. Tipik bir örnek vereceğim. Köklü tarihi olan Bursa'yı düşünün, başkent Ankara'yı düşünün. Bir de arada Eskişehir var. Turistler, Eskişehir'e gelir. Bir vaha gibi orası. Kültür havzasına dönüşmüş durumda. Güzel şeyler yapıyoruz ama yeteri kadar anlatamıyoruz" dedi. Belediye başkanlarına kentli ne ister sorusunu yönelten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kentli vatandaş, önce der ki 'altyapı sorun olmasın' bunu ister. Bu sorunun temel sorun olduğu kavramıştır. Ulaşım sorunu olmasın ister. Çevre kirliği olmayan bir kent ister. Kışın yoğun duman sis içinde yaşamak istemez. Doğayı parkı olan güzel bir kent ister. Başka ne iste? kentinin bir kimliği olsun ister. Ben burada yaşıyorum. Ankara Yeni Mahalle'de yaşıyorsa, Yeni Mahalleliyim, Ankaralıyım, Eskişehirliyim, İzmirliyim demek ister. Ona sahip çıkmak ister. Kentin estetik değerlerine dokunulmamasını ister. Eğer bir yerde tarihi eser varsa yapılaşmanın tarihi esere gölge düşürmemesini ister. Tabela kirliliğinin olmadığı bir kent ister. Bunlar kentli olmanın asgari normları. Çocuklarına uygun sosyal yaşam isterler. Kenti kendisine sorulmasını ister. Ben başkanı seçtim ama o beni dinliyor der. Bazı projelere beraber karar verdik der" dedi.
"VATANDAŞA DANIŞIN NASİHATI"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarından halkla iç içe olunmasını ve onlara danışmalarını da isteyip, “Ben hatırlarım kaldırım taşı döşenirken bile kentlilerden fikir alındı. Bunun önemi yokmuş gibi düşünebilir ama halk şunu düşünür 'belediye başkanı benim düşünceme saygı gösteriyor' der, bunu düşünür. Kentli kendisi dışındaki canlılara da saygı ister. Bu bazen biri ağaçtır, bazen bir kedidir. Bunu en çok bizim çocuklarımız söyler, ister. Kentin kendisine değil bizimle beraber kentte yaşayan canlılara değer vermek zorundayız. Bunlara baktığımız zaman bizim CHP'li belediyeler bir ilke sahiptir. Örneğin ilk toplu konut projesi CHP'li belediye yapmıştır. İlk metroyu ilk CHP'li belediyeler yapmıştır. İzmir'in metro maliyeti İstanbul'un 3'te bir fiyatına yapar. Bu fiyatlara rağmen Ankara ve İstanbul beceremedi yapamadı, Ulaştırma Bakanlığı el koymak zorunda kaldı. İzmir tek başına hayata geçirdi. Bu aslında bir CHP'li belediyenin neler yaptığını gösteriyor. Aynı zamanda bizim faaliyetlerimiz de engelleniyor. İlk metrobüs uygulamasını 40 yıl önce Ankara'da CHP'li belediyesi yaptı. Tanzim satışı CHP'li belediyeler hayata geçirdi" dedi.
CHP'li belediyelerin, kent rantını rantçıya değil kentliye verdiğini de vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Belediye başkanlarımdan gecekondu bölgelerine kreş açmalarını istiyorum. Orada yoksul kadınlar, çocuklarını getirsin. Onlara her türlü hizmet verilsin. O kadınlara kenti yaşamalı, alışveriş merkezine gidebilmeli, sinemaya gidebilmeli. Denizin kıyısına gidip hayatı yaşayabilmeli. Bütün bunlara bakıldığı zaman CHP'li belediyeler, gerçekten önemli görevler yapıyorlar ama sanki CHP'li belediyeler hiçbir şey yapmıyor gibi algı yaratılıyor. Madem ki hizmet veriyoruz. Başkan olduğumuz yerlerde sürekli oy oranımızı artırıyoruz. O zaman biz halka güven veriyoruz demektir. Şimdi bunu Türkiye sathına yaymalıyız. Sosyal demokrat bir belediye iyi hizmet verir, mutlu hizmetler yaratmak, insanları mutlu kılmak için yola çıkar. Her kuruşun hesabını kendi vatandaşına veren belediyedir. İktidarın baskısını sonuna kadar arkasında hissederler. Bir ara polis basarsa hangi önlemleri alacaksınız diye özel bir bilgi vermiştik. Kendi belediye başkanlarına izni bir günde çıkartıyorlar, bizim belediye başkanlarımıza 3 yıl geçiyor hala çıkmıyor, vermiyorlar. Ama ister versinler ister vermesinler kentleri çağdaş kent haline getirmek çağdaş kimlik vermek bizim vazgeçilmez görevimizdir" dedi.
"İBADETHANELERE İLGİ TAVSİYESİ"
Belediye başkanlarına seslenen Kılıçdaroğlu, “Nerede bir ibadethane varsa temizliğini yapın. Halk, ibadetini yaparken güzel temiz alanda ibadet etmek ister. İster cami, cemevi, kilise, havra olsun herkese hizmet verirler ama bunun propagandasını yapmazlar. Vatandaşın yaşam tarzı, kimliğinden, inancından dolayı ayırmazlar. Bütün vatandaşlarını kucaklarlar. Güzel hizmet vermeleri için böyle bir çatı altında örgütlenmeleri ayrıca güzel. Ortak ses çıkarmamız lazım. Belediye başkanımız gitmiş üreticimizin malını toptan alıp okullara dağıtabiliyor. Hem üretici memnun, hem başkanımız önemli bir görev yapıyor, hem de portakalları yiyen öğrenciler mutlu. Bunu yapmak hepimizin görevidir. Bizim yaptığımız görevleri bazen birileri 'biz yaptık' diye satın alıyor. İzmir kuş cennetinde, filamingo adası yapıyor dünyanın parasını harcıyor belediye, hükümet 'bunu biz yaptık' diyor, satın alıyor. 'Onlar 'biz yaptık' diyor. Biz olsak utanırız ama onlar 'biz yaptık' diyor" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalar Belediyesi'nin CHP tarafından kazanılmasından sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaklaşımını da eleştirdi.
SOYER SODEM’İ ANLATTI
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ise katılımcıları “Dünyanın en hızlı kalkınan yavaş şehirlerinden biri olan Seferihisar’a hoş geldiniz” sözleriyle selamladı. Soyer, “SODEM, sosyal demokrat yerel yönetim anlayışını yaygınlaştırmak ve başarılı belediyecilik uygulamaları hakkında Türkiye ve dünyada güçlü bir algı oluşturmak için kurulmuş bir sivil toplum kuruluşudur” dedi.
YENİ PROJE AKAMİSODEM
Yeni proje AKAMİSODEM’i hakkında da bilgi veren Soyer, “Uluslararası uzmanlarla geliştirdiğimiz AKADEMİSODEM’i size tanıttık. Brüksel’de daha fazla Avrupa Birliği fonlarına mı ihtiyacınız var, geleceğe dair yeni bir vizyon mu geliştirmek istiyorsunuz, ulusal ve uluslararası basınla daha etkili bir network mü yapmak istiyorsunuz, Brüksel’den Washington’a bir uzman ve lobi ağına mı ihtiyaç duyuyorsunuz, var olan projelerinizle ilgili fikir alışverişi mi yapmak istiyorsunuz, tamamı ve daha fazlası AKADEMİSODEM tarafından size sunulacaktır” dedi.
ORTAK DİL VURGUSU
Bugün tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar sosyal demokrasiye ihtiyacı olduklarını söyleyen Soyer, ülkede, Avrupa’da ve dünyada gelir dağılımı eşitsizliğinden örnekler verdi. Seferihisar Belediye Başkanı, “Sosyal Demokrasi, yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri demokratik yöntem ve uygulamalar ile en aza indirgeyebilecek, insani ve çağdaş yegane yaklaşımdır. İnsanlığın bir arada yaşam formülü olarak, binlerce yıl boyunca damıtarak yarattığı bu ideoloji, yürütülen kimlik siyasetiyle ayrıştırılan kardeşlerimizin, ortak paydalarından yola çıkarak, kapsayıcı, dayanışmayı güçlendirerek birleştirici, barışçı ve getirdiği çözümlerle, adil, eşit, şeffaf ve insanca bir düzen ortaya koymaktadır” diye konuştu.
“Yeni kuşaklar ‘Yaşam tarzlarına dokunulmaması, yatay toplum ve doğanın savunulması’ gibi taleplerle ortaya çıkıyorlar. Bunu Gezi eylemlerinde de, Cerattepe’de de gördük. Bu talepler mahalle örgütlenmelerinden, gönüllülerden beslenen köklü bir siyasal değişim ihtiyacını işaret ediyor” diyen Soyer şöyle devam etti:
Bu siyasetin en temel parametreleri de yine yerellik ve sosyal demokrasi olacak. Doğanın savunulması ve yoksullukla etkili mücadele kent düzeyinde, yerelde yürütülmedikçe daha da derinleşecektir. Hayat, kentler dünyasını hazırlıyor geleceğe… Herkesin çok iyi bildiği bir önerme var; İktidarın yolu yerelden geçer. Bunun nasıl olacağı ise herkes için o kadar net değil. Önce, hayalini kurduğumuz ülkeyi kendi kentimizde kurmak zorundayız. Her akşam kafayı yastığa koyduğumuzda, bunu ne kadar başarabildiğimizin muhasebesini yapmalıyız. O muhasebe, mevzuatın, mazeretlerin, bahanelerin değil yerine getirilen sözlerin, dokunulan ellerin, güldürülen yüzlerin resimlerini taşımalıdır. Elbette, önümüzde, engel, mani çok ama, aşkla, şevkle yapılan bir işi de hiç bir mani engelleyemez. Bir belediye başkanının kentine, atalarının mirasına, gelecek nesillerine, çocuklarına olan sevgisinin önüne geçecek bir güç tanımıyorum. Bir işi yapmanın bir, yapmamanın bin sebebi vardır! Bizi yüceltecek olansa, o tek sebeple başardıklarımız olacaktır. Ancak bu da yetmez. Bu başarılı uygulamanın tüm Türkiye'de bir ortak algı yaratmasını mümkün kılacak bir ortak dil geliştirmemiz gerekiyor…
POLLYANNACILIK OYNAMAYALIM
Ortak dilin şifresinin demokrasi olması gerektiğini ifade eden Soyer, “Her belediye yaptığı çalışmaları sosyal demokrasi perspektifinden değerlendirerek yola çıkmalıdır. Ardından, iyi uygulamaların yayılması için, yerel yönetimlerin birbirinden haberdar olmasının önünü açacak çalışmalar yapmalı ve başarılı olanların yaygınlaşmasını teşvik etmeliyiz. Unutmamalıyız ki, başarımız nasıl hepimizin ortak iktidarının kapısını aralayacaksa, başarısızlığımızın faturasını da sadece biz ödemeyeceğiz. Cehenneme sürüklenmek istenen güzelim ülkemizi hakkettiği cennete dönüştürmek bizim ellerimizde. Bir düşünün 231 Sosyal Demokrat Belediye var bu ülkede. Her biri birbirinden güzel, insanların soluk aldığı, doğasının korunduğu kentler. Düşünün her gün 20 milyon insana dokunuyoruz. İstanbul gibi her 5 kişiden birinin yaşadığı bir kentin en merkezi belediyeleri sosyal demokrat. Erzurum'da, Konya'da Malatya'da kardelenler gibi açmış çiçeklerimiz var. Başbakanın Kılıçdaroğlu, 231 Başkanın ise bir bakan gibi çalıştığını düşünün! Savaş çığlıklarının atıldığı bu karanlık ülke gündeminde bundan büyük bir umut olabilir mi.' Bu ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak en büyük güç biziz. Umut biziz. Bizden daha büyük daha örgütlü bir güç yok. Onun için korkmayacağız, sinmeyeceğiz, omuz omuza duracağız. Hem atalarımızın adına layık olmak, hem de Türkiye'nin yaratıcı kuşaklarına, akıllı gençlerine, pırıl pırıl çocuklarına nefes alacakları bir pınar, bir kaynak, olmak için daha çok çalışacağız.. Bu sisli puslu günler geçecek. Bu güzelim ülkeyi bahara çıkaracak olan, aklımız, fikrimiz, vicdanımız yüreğimizle başka bir Türkiye, başka bir dünya kuracak olan bizleriz. Polyannacılık oynamayalım ama karamsar da olmayalım. Unutmayalım ki, “karamsarlar her fırsatta bir engel, iyimserler ise her zorlukta bir fırsat görürler” Dünyadaki bütün güzellikleri iyimserler yaratmıştır. Bugün bizimle bir arada bulunan ve ülkenin güzelliklerini yaratacak olan tüm yol arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sosyal Demokrasi davasını ve bayrağını, Türkiye'nin tüm kentlerine taşıma yolculuğunda, zihnimiz, yüreğimiz, yolumuz açık olsun” diye konuştu.
Yorum Yazın