Kur korumanın cazibesi kalmadı
Ekonomi yönetiminin kur artışını önlemeye yönelik çabalarıyla, hacmi 1.5 trilyon TL’ye dayanan KKM’nin cazibesi kalmadı. Tasarruf sahipleri alternatif arıyor.
- Ege Postası
- 08.11.2022 - 09:31
Doların bir süredir 18.60 lira seviyelerinde stabil bir seyir izlemesi Kur Korumalı Mevduat (KKM) sahiplerini olumsuz etkiledi. Hacmi 1.5 trilyon TL'ye yaklaşan KKM, son birkaç aya kadar TL'nin döviz karşısında değer kaybı fazla olduğu için yatırımcılara belirli bir düzeyde getiri sağlıyordu. Ancak, kamu kontrolü ile son birkaç aydır gelişmelere tepkisiz kalan döviz kurları bu durumu değiştirdi. Temmuzda tasarrufunu KKM'ye geçiren yatırımcılar kur farkı geliri elde edemedi. Enflasyona karşı koruyan bir enstrüman olmaktan uzaklaşan KKM'de vadesi gelen yatırımcılar hesaplarını yenilemeleri halinde 3 ay sonra kurda gözetecekleri seviye 19.25 lira olarak hesaplanıyor.
KKM'ye verilen faiz bugünlerde açılacak hesaplar için yıllık yüzde 13.50. Dolayısıyla dolar gelecek yıl şubat ayı başında 19.25 liranın altında kalırsa tasarruf sahipleri üç aylık yüzde 3.37 oranında mevduat faizi elde edebilecekler.
BANKALAR YARIŞA GİRDİ
Aynı hesabı şirketler için yapıldığında, 6 aylık vade söz konusu olduğu için dolar en az 19.88 lira seviyesine yükselirse kur farkı elde edilebilecek. Aksi durumda şirketlerin elde edeceği mevduat faizi oranı yüzde 6.75'te kalacak. Oysa şimdi adeta yarışa giren bankalar mevduata çok daha yüksek faiz veriyor. Kamu bankaları TL mevduata yüzde 26 faiz vermeye başladı. Özel bankalarda ise yüzde 27-28 oranları söz konusu. Bu faiz oranları da her ne kadar enflasyonun çok altında olsa da kur farkı olmadığı takdirde KKM'den elde edilen faize göre düşünüldüğünde daha cazip gözüküyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM'de çözülmelerin başlayabileceği öngörülüyor.
Tasarrufa değil harcamaya teşvik
– Yatırımcının kur artışlarının düşük olması nedeniyle dövize dönme olasılığının düşük olduğunu, bir miktar tasarrufun borsaya gidebileceğini dile getiren Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Babuşcu, yeterli kaynağa sahip olanların gayrimenkul ve otomobile, daha düşük tasarruf sahiplerinin ise yüksek enflasyon beklentisi devam ettiği düşünüldüğünde harcamaya yönelmelerinin mümkün olduğunu belirtti. Babuşcu, “Sonuçta, uygulanan sistem tasarruf sahibinin parasının değerini reel anlamda düşüren ve tasarruf yerine harcamayı teşvik eden bir sistem” dedi. (Sözcü)
Yorum Yazın