Kuraklık uyarısı
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özgür Tatar, sonbahar yağışlarının uzun yıllar ortalamasına göre düşük olduğunu belirterek, üreticiler ve ulusal düzeyde alınması gereken önlemlerle ilgili bilgi verdi.
- Ege Postası
- 25.11.2016 - 11:23
İçinde bulunulan dönemde, buğday ve arpa gibi kışlık hububatların ekiminin yapıldığını belirten Doç. Dr. Tatar, özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde bu süreçteki kurak periyotların önemli kayıplara neden olabildiğini bildirdi. Buğday gibi önemli tahılların sonbahar mevsiminde gerçekleşen yağışlardan gelecek suya ihtiyaç duyduklarını belirten Doç. Dr. Tatar, "İyi bir çimlenme ve çıkış gerçekleşmeyen tarlalarda verimde önemli kayıplar söz konusu olabilmektedir. Geçtiğimiz ekim ayı, uzun yıllar ortalamalarının oldukça altında yağış gerçekleşmiş olup, bu durum özellikle kışlık ekim yapılan ürünlerden alınacak verim konusunda kaygı vericidir. Bunun yanında, önümüzdeki ilkbahar döneminde gerçekleşecek olası bir kurak koşul ile verim de kayıpların daha da artması söz konusu olabilecektir" dedi.
SORUN DÖNEMSEL DEĞİL
Yaşanılan kuraklığın bu sene için özel bir durum olmadığından bahseden Doç. Dr. Özgür Tatar, "Bu sorunu güncel ve kısa vadeli olarak algılarsak çözümlerimiz kısıtlı kalacaktır. Kurak periyotların sıklığının artmasının, küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olarak algılanması gerekir. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de ortalama sıcaklıklarda, ekstrem hava olaylarının ve kuraklık hadiselerinin sıklığında artış gözlemlenmektedir. Bu konuda her yıl yeni rekor seviyelere şahit oluyoruz. Tarımsal açıdan baktığımızda, yağışlar ve su kaynaklarının azalması bu sürecin en önemli etkileri arasında olduğunu görüyoruz. İleride, etkilerini artırması beklenen bu sürece kısa vadeli ve dönemsel çözümler yerine uzun vadeli projeksiyonlar çerçevesinde bakmak zorunludur" diye konuştu.
SORUN TÜRKİYE'Yİ DE ETKİLİYOR
Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin dünyada ve Türkiye'de farklı sonuçları olacağını söyleyen Doç. Dr. Tatar, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, içinde bulunulan yüzyıl içerisinde sıcaklıklarda ortalama 5 dereceye ulaşan artışlar olması beklendiğini ekledi. Bunun yanında, tarımsal açıdan büyük öneme sahip İç Anadolu Bölgesi'nde yeraltı su kaynaklarının seviyesindeki halihazırdaki düşüşün artarak devam etmesi, Ege ve Akdeniz Bölgesi kıyı şeridinde yağış miktarında yüzde 30'a varan düşüşler öngörüldüğünü belirtti. Tarımsal üretim açısından büyük öneme sahip bu bölgelerde mevcut üretim sistemlerinin sürdürülmesinin gelecekte mümkün olamayabileceğinin altını çizdi.
TARIMSAL FAALİYETLERDE TÜKETİLİYOR
Dünyanın ortak fikirde buluşabildiği nadir konulardan birisinin küresel ısınma ve iklim değişikliği olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Tatar, "Bugün ülkemizde ve birçok bölgede kullanılan suyun yüzde 70'inden fazlası tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor. Bizler evsel su kullanımlarımızı azaltma yolunu ararken, tarımsal faaliyetler ile sağlanacak tasarrufun öneminin çok daha yüksek seviyede olduğunu gözden kaçırmamız gerekmektedir. Özellikle bitkisel üretimde suyun daha etkin kullanılmasına yönelik yöntemlerin ve teknolojilerin yaygınlaşması için çaba sarf etmemiz gerektiği açıktır. Daha az su ile daha fazla üretimin zorunlu olduğuna alışmamız gerekmektedir. Bu nedenle, konu ile ilgili araştırma ve geliştirme faaliyetlerini arttırmak gelecekte gıda güvenliğimiz açısından büyük öneme sahiptir" diye konuştu.
ÜRETİCİ DESTEKLEMELİ
Üreticilere, suyun etkin kullanımına yönelik yeni yöntem ve teknolojileri kullanması konusunda destek olunması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Tatar, kurak koşullara adapte olabilen yeni çeşitlerin geliştirilmesi konusunda çalışmaların arttırılması gerektiğini söyledi. Bu çerçevede, bölgesel bazda uzun vadeli planlamaların yapılması ve değişen iklim koşullarına hazırlıklı olmamızın gelecek nesillere bırakılacak en önemli miras olduğuna dikkat çekti. (DHA)
Yorum Yazın