Kurultay sonrası ilk PM toplantısı: Davutoğlu'na 10 maddelik çağrı
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Parti Meclisi toplantısının açılışında konuştu.
- Ege Postası
- 23.01.2016 - 16:10
ERDOĞAN'A: " ‘KARIN AĞRISINI' SALI GÜNÜNE KADAR AÇIKLAMAZSAN...
CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek şöyle dedi:
“Sayın Cumhurbaşkanı ile aramızda özel bir tartışma var. Geçen muhtarlar toplantısında benim kullanmaktan utanacağım sözcükleri kullandığı için ben onları kullanmıyorum. Ama benim yaptığım bütün eleştirileri herkes tek tek okuyabilir. İçinde tek bir hakaret içeren sözcük yoktur. Tek bir sözcük yoktur. Ama o yapıyor. Bence hiç önemli değil. Kişi kendi iç dünyasında nasılsa o diline vurur. İç dünyası demek ki öyle. Benimle ilgili şöyle bir cümle kullanmış. 'Aslında bu zatın- bana söylüyor-asıl karın ağrısını da ortaya dökerim ama inanın ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum’ diyor. Kendisine Salı gününe kadar izin veriyorum. Şu karın ağrısı işini bir açıkla kardeşim, niye açıklamıyorsu? Benim karnım ağrımıyor. Ama senin karnının ağrımasını da istemem. Salı gününe kadar açıkla, karın ağrısını gider, emin ol ben Salı günü sana hepsinin cevabını vereceğim, tek tek belgeleriyle, bakın konuşurken öyle karından atma yok, açık ve net bütün belgeleriyle ortaya koyacağım, bakın ben söylüyorum, ona da diyorum, karın ağrısı çekme, Salı gününe kadar bir açıkla, biz de öğrenmiş olalım, bakarsın Salı günü ben sana teşekkür ederim, açıkladığın şeyler çok önemlidir, kusura bakma derim ama açıklamazsan Salı günü cevabını alacaksın.”
“İŞ DÜNYASININ ÖNEMLİ BİR SİMASINI SAYIN MUSTAFA KOÇ’U KAYBETTİK”
Son bir haftada üç acı olayla karşı karşıya geldik.
İş dünyasının önemli bir simasını Sayın Mustafa Koç’u kaybettik. Gerçekten de Koç Ailesi cumhuriyete bağlı bir aileydi; çalışan, üreten olabildiğince çaba gösteren kendi ülkesinin çıkarları için mücadele eden bir gelenekten geliyordu. İş dünyasına başsağlığı, merhuma da Allah’tan rahmet diliyoruz.
Sayın Tahsin Yücel’i kaybettik. Edebiyat dünyamızın çok önemli bir ismi. Ona da Allah’tan rahmet diliyoruz.
“O DA BİZİM SİYASET DÜNYAMIZ DA RÜZGARA KARŞI YÜRÜYEN BİRİSİYDİ”
Dün İstanbul’daydım, yakınları haber gönderdiler, ‘Kamer Genç Pazar gününe yetişmeyebilir’. Ve ben dün toplantıları iptal edip İstanbul’a kendisini hastanede ziyarete gittim. Çok zor durumdaydı. Son görüşüm oldu. Birkaç saat içinde vefat haberi gelebilir diye doktorları söylediler ve gerçekten de birkaç saat içinde vefat haberi geldi. Uzun yıllardır tanıdığım bir siyasetçiydi Kamer Genç. Belki de bizim siyaset dünyamızın en renkli kişilerden birisiydi. Dik duruşu vardı. Hani Nazım Hikmet’in bir heykeli var ya Rusya’da mezarının başında bir taşı var ya rüzgara karşı yürüyen adam O da bizim siyaset dünyamız da rüzgara karşı yürüyen birisiydi. Dik durmasını bilen, ödünsüz, düşüncelerini rahatlıkla açıklayan birisiydi. Siyasette belki de en deneyimli en birikimli insanlardan birisiydi. Yakınlarına sabır, ona da Allah’tan rahmet diliyoruz.
“BU ÜLKE BİZE ALTIN TEPSİ İÇİNDE VERİLEN BİR ÜLKE DEĞİL”
Bu ülke bize altın tepsi içinde verilen bir ülke değil. Biz bu ülkeyi acıyla, gözyaşıyla kurduk. Bu ülkenin bütün insanları inancı ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, yaşam tarzı ne olursa olsun ulusal Kurtuluş Savaşı’nda tek yürek olarak ortaya çıktı. Yeni bir devrim yarattık aslında. Babalarımız yarattı bu devrimi. Biz o devrimin mirasçılarıyız aslında. Ama sorgulamamız gerekir gerçekten mirasçıları mıyı? Cumhuriyeti kurarken bütün mazlum ülkelere örnek olduk. Çok partili hayatı getirdik.
“SINIFTA KALMIŞIZ, BİR TÜRLÜ MEZUN OLAMIYORUZ”
Henüz daha özgürlükçü demokrasiyi oluşturmuş değiliz, burada sınıftayız, sınıfta kalmışız, bir türlü mezun olamıyoruz. Özgürlükçü demokrasiyi çoğulcu demokrasiyi mutlaka getirmemiz gerekiyor.
“O ZAMAN BİZİM DÖRDÜNCÜ BİR DEVRİME İHTİYACIMIZ VAR”
Bizim hedefimiz neydi çağdaş uygarlığı yakalamak değil, çağdaş uygarlığı aşmaktı. Çağdaş uygarlığı nasıl aşacağız, içeride kavga ederek mi, biri birimizin gözünü oyarak m? Hayır böyle değil. O zaman bizim dördüncü bir devrime ihtiyacımız var. Özgürlükçü demokrasi devrimine ihtiyacımız var.
Demokrasi neden önemli, demokrasi gelişmemiş bir ülke zaten gelişemez.
“KENDİ İÇİNDE DEMOKRASİ OLMAYAN BİR SİYASAL PARTİ ÜLKEYE DEMOKRASİYİ GETİREBİLİR Mİ”
Şu soruyu sormamız gerekiyor, ülkeye gerçekten de birinci sınıf demokrasiyi kim getirebili? 13 yıldır iktidarda olan bir siyasal parti var, kendi içinde demokrasi olmayan bir siyasal parti ülkeye demokrasiyi getirebilir mi, evinin içinde özgür olmayan bir kadın dışarıda özgür olabilir mi'
“ÜLKEMİZ DEMOKRASİ AÇISINDAN KAN KAYBEDİYOR”
Evimiz de eğer gerçekten de eşimizi dinliyorsak, çoluk çocuğumuzu dinliyorsak, bir araya gelip ortak sorunları masaya yatırıp düşünebiliyorsak o zaman biz aynı şeyi ülkemizde de yapmalıyız. Ama ülkemiz demokrasi açısından kan kaybediyor.
Bir ülkenin eğer başkan yardımcısı gelip Türkiye’de yanında büyükelçiyi de alıp demokrasinin erdeminden söz ediyorsa oturup düşünmemiz lazım. Hepimizin şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor.
Bedel ödenmeden demokrasi gelmemiştir. O bedelleri biz ödemeye hazırız. Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın.
DAVUTOĞLU’NA SESLENDİ
Eğer Sayın Davutoğlu biz de demokrasiyi istiyoruz, biz de özgürlükçü demokrasiyi çoğulcu demokrasiyi istiyoruz diyorsa o zaman kendisine şunu söylüyoruz, biz hazırız, siz de hazırsanız, bu ülkeye demokrasiyi birlikte getirelim.
BAŞBAKAN’A 10 MADDELİK BİR ÇAĞRIDA BULUNDU
Bir diyoruz ki; elinde sopa olan devlet istemiyoruz, halkına hesap veren bir devlet istiyoruz. Elinde sopa olan devlet Ortaçağ devletidir. Hukukun üstünlüğüne inanan bir hukuk devleti istiyoruz, varsanız, buyurun.
“GELİN HEP BERABER ŞU DARBE HUKUKUNDAN TÜRKİYE’Yİ ARINDIRALIM”
İki: Çok darbeler yaşadık. Darbeciler kendi hukuklarını oluşturdular. Birinci sınıf demokrasi istiyorsanız, gelin hep beraber şu darbe hukukundan Türkiye’yi arındıralım. Siz de karşıysanız gelin hep beraber darbe hukukunu değiştirelim. Siz getirdiniz de biz yok mu dedik, hayır, biz şimdi sizi zorluyoruz, gelin darbe hukukunu değiştirelim diye.
GELİN YARGIYI BAĞIMSIZ KILALIM
Üç: Hiç kimse yargıya güvenmiyor. Yargıyı bu hale kim getird? İçinde adaletin olmadığı saraylar yaptık. Yargıyı bu hale kim getird? Adaleti başta siyaset olmak üzere her türlü vesayetten gelin kaldıralım. Her türlü yasal değişikliğe hazırız başta anayasa olmak üzere her türlü yasal değişikliğe hazırız. Gelin yargıyı bağımsız kılalım.
“MİLLİ İRADENİN ÖNÜNE NİYE BARAJ KOYUYORSUNUZ”
Dört: Darbeciler yasa yaparken kendi geleceklerini düşünürler. Geçmişten ders almazlar. Geleceği de göremez darbeciler. Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası gelin kaldıralım, yeni Seçim Yasası yeni Siyasi Partiler Yasası çıkaralım. Milli iradenin önüne niye baraj koyuyorsunuz. Neden vatandaşına güvenmiyorsun, gelin kaldıralım. Darbeci kim, darbecileri savunan ki? Ezberleri bozacağız Türkiye’de.
“LİDER SULTASINI KALDIRALIM DİYORUZ”
TBMM’nin üstünde vesayet var. TBMM gerçek anlamda milletin Meclisi olmalı. Lider sultasını kaldıralım diyoruz.
“DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA ÖZGÜRLÜĞÜ”
Beş: Düşünceyi açıklama özgürlüğü. Allah akıl vermiş. Düşündüklerimizi söyleyelim diye.
“MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ”
Altı: Medya özgürlüğü. Bir ülkede medya özgür değilse halk özgür değildir. Gelin anayasaya -üç büyük güçten söz ediyor ya yasama, yargı, yürütme- dört medya diyelim oraya, medya özgürlüğü de diyelim.
“KENDİ SORUNLARIMIZI KENDİMİZ ÇÖZMEK ZORUNDAYIZ”
Yedi: Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek zorundayız. Bir ülke kendi iç dinamikleriyle kendi sorununu çözemiyorsa ve acizse sorun uluslararası alana evrilebilir. 30 yıldır sorun var. Toplumsal uzlaşmayla çözelim, yeri TBMM. Gelin çözelim, niye çözmüyoruz, iradeniz varsa oturur konuşuruz. Biz ülkemizi seviyoruz. İktidar olanlar ceplerini düşünüyorlar, ülkeyi değil ama biz ülkemizi düşünüyoruz.
“GELİN DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ANAYASAL GÜVENCE ALTINA ALALIM”
Sekiz: Devletin elinde sopa olan organ olmaması gerektiğini söyledik. Bütün vatandaşlarına eşit davranacak. İnanç ve kimlik konusunda devlet vatandaşına karşı kör olmak zorundadır. Gelin din ve vicdan özgürlüğünü anayasal güvence altına alalım.
Dokuz: Bir ülke 21. Yüzyılda vahşi kapitalizme terk edilemez.
On: Bilgi üretmeyen üniversiteye üniversite denmez. 21. Yüzyılda üniversitelerimize Ortaçağ’ın Türkiye’sini yaşatabilir miyi? Düşünceyi yasaklıyoruz. Neden bunu söyledin diye, söyler, sen de katılmazsın, sen de uygar bir insan gibi o düşüncenin neden doğru olmadığını oturursun anlatırsın, halk da karar verir.
"EĞER SAYIN DAVUTOĞLU EVET BİZ DE BU 10 MADDEYİ AYNEN KABUL EDİYORUZ DİYORSA BÜTÜN KAPILARIMIZ AÇIK"
10 madde halinde açıkladım. Eğer Sayın Davutoğlu evet biz de bu 10 maddeyi aynen kabul ediyoruz diyorsa bütün kapılarımız açık. Gönlümüz açık. Bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi getirelim. Ahlak temelli olacak, adalet temelli olacak. Söylemle olmuyor. Biz açık çek veriyoruz, bizim milletvekili sayımız belli, düşüncemiz de belli, eğer siz bu düşünceler doğrudur diyorsanız, kanun tekliflerini de biz vermeyelim, siz verin, sizin eseriniz olsun ama bu ülkeye çocuklarımıza bizim borcumuz var, torunlarımıza borcumuz var.
Önümüzdeki günlerde uluslararası Suriye konferansı toplanacak. Suriye politikasının yanlışlığını her sefer dile getirdim. Şimdi en büyük endişemi tekrar dile getiriyorum. O uluslararası toplantıda Türkmenler masada yer alacak mı, almayacak m? Türkmenlerin yer almasını istiyoruz o masada. Silah gönderiyordun, Türkmenlere gönderiyorum diyordun, ilaç gönderiyor, Türkmenlere gönderiyorum diyordun. Rus uçağını düşürdük, Türkmenleri bombalıyordu diyordun. O zaman bütün bunların hiçbirisini yemeyeceksin ve yutmayacaksın, Türkmenler o masada olacak, uluslararası konferans bu, Türkmenler de orada olacak. “
Yorum Yazın